What's new

Turkish Air Force (HVKK)

Guys, i have found a very good article series about Air to Air missiles. It is very informative and in Turkish.

Modern hava savaşının okları- Havadan Havaya Füzeler - 1

Eski çağlarda Şövalyeler veya tarihimizdeki karşılığı ile Akıncılar için Kılıç neyi temsil ediyor ise modern çağın gökyüzü şövalyeleri av uçağı pilotları için de makineli top aynı şeyi temsil etmektedir. Ancak Akıncılar, kılıç yanında ok ve mızrak gibi daha uzun menzilli silahlarda kullanırdı.

Düşmanı olabildiğince uzakta imha etmeyi amaçlayan bu silahlar etkisiz kalınca kılıçlar çekilirdi. Günümüzde ise okların yerini çok daha uzun menzilli silahlar aldı. Bunların hava savaşlarındaki karşılığı ise uçaktan ateşlenen havadan-havaya füze sistemleridir. Düşmanı karşılamaya gelince; pek bir şey değişmedi! Tabi ki ufak bir ayrıntı dışında, teknolojinin yükseklerdeki simgeleri ‘Havadan Havaya Güdümlü Füzeler’…

İki ayrı bölümden oluşacak makalemizin ilk bölümünde Havadan Havaya Füzeleri [HHF/AAM] geniş bir şekilde inceleyecek, makalenin sonunda da eldeki veriler ışığında Milli Havadan Havaya Füze projesi kapsamında üretilecek olan yerli HHF’lerin asgari özellikleri hakkında görüşlerimizi paylaşacağız. Umut ederiz ki Milli Havadan Havaya Füzeler, F-X Milli Muharip Uçak [MMU] Projesi kapsamında üretilecek uçağımızın hava muharebelerinde kullanacağı ana silah sistemi olacaktır.

NASIL BAŞLADI?

Dünya, karadan karaya roket teknolojisi ile ilk defa İkinci Dünya Savaşı’nda Alman V-2 Roketleri ile tanıştı. Savaşın sonlarına doğru yine Almanların yaptığı ilk başarılı füze olan Ruhrstahl X-4 ise HHF’lerin ilkiydi. 1944 yılında ilk atış testi FW-190 uçağından yapılan, bine yakın gövde parçası üretilen, tel güdümlü füzenin en büyük talihsizliği ise İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna yetişmesi idi.

Savaş sonunda teknolojisi ile birlikte Amerikalıların eline geçmesine rağmen V-2 karadan karaya roketleri gibi hızla geliştirilemedi. V-2’yi geliştirerek uzaya giden Amerikalılar Kore’deki hava savaşlarında hala makineli top kullanmaktaydı. Sonra ki Vietnam Savaşı ise HHF’lerin savaşı olacaktı.

GARAJDA TASARLANAN FÜZE

AIM-9 Sidewinder [Çıngıraklı Yılan]’ın atası sayılan seri üretime geçmiş ve IR güdümlü ilk başarılı füze diyebileceğimiz AIM-4 Falcon [GAR-1] Dr. William B. MCLEAN isimli bir bilim insanının ABD’nde kendi garajında yaptığı deneyler sonucu ortaya çıktı. Uçakların motorlarında oluşan ısıyı fark eden ve izleyen bir düzenek icat eden MCLEAN’nın bulduğu detektör, gördüğü bölgede elektromanyetik spektrumda oluşan kısa dalga bölgesinin kızıl ötesi radyasyon ışınlarının emisyonlarını tespit ediyordu. Bir başka deyişle bulduğu güdüm sistemi o bölgenin ısısını tespit edip, füzeyi ısı kaynağına yönlendiriyordu.

Günümüzde hala geçerli olan bu kural ile sanılanın aksine ısı güdümlü füzeler jet motorundan çıkan egzoz gazlarını değil, motorda ısınan metal parçaların yaydığı kızıl ötesi ışınları arar ve füzeyi bu ısıya yönlendirir.

HHF’lerin savaş ortamında ilk kullanımı ise 24 Eylül 1958’de Tayvan Krizi sırasında Tayvanlılara nasip oldu. Amerikalılar tarafından ilk başarılı atışı 1953’te bir drona yapılan AIM-9B Sidewinder füzesini, Tayvan Körfezi üzerinde F-86F Sabre ateşledi ve Çin Mig-15’ini düşürdü.

HHF’nin bu ilk operasyonel kullanımı bir devrin başlangıcı oldu. Artık gökyüzü Şövalyeleri kılıç yerine uzun menzilli oklar kullanmaya başlamıştı. Operasyonel başarı yüzdesi düşük olsa da Amerikalılar bu olay ile HHF’lerin önemini kavrayarak ilk etapta uzun menzilli Sovyet bombardıman uçaklarını durdurabilmek için IR güdümlü AIM-9, sonrasında da yarı aktif radar güdümlü AIM-7 Sparrow [Ok]’u geliştirdiler.

en%20eski.jpg


İlk Havadan Havaya Füze Alman Ruhrstahl X-4 ve tel güdümlü füzenin kumanda kabindeki kumanda kolu. Dayton-Ohio-A.B.D. National Museum Of The USAF-Hava Kuv. Müzesinde sergilenmektedir. Foto USAF



İLK FÜZELER GELİŞTİRİLİYOR

Fransızlar X-4’den elde edilen verilerle 1947’de başarısız AA-10 füzesini, İngilizler ise diğer başarısız Fireflash’ı yaptılar. Ruslar da Almanlardan esinlenerek RS-2U [NATO Kod Adı: AA-1 Alkali] füzesini geliştirdiler. Ancak yine aynı çatışmalar da Tayvan uçaklarından ateşlenen bir AIM-9B füzesinin Mig-17’ye patlamadan girmesi ve uçağın başarılı inişi sonucu füzeyi tersine mühendislik yolu ile kopyalayıp K-13’ü [AA-2 Atol] üretmeyi başardılar. Sonra da Çinliler bu füzeyi kopyalayıp PL-2’yi ürettiler.

Kuşkusuz HHF’lerin icadı hava savaşının kurallarını temelinden değiştirmiştir. Hatta farklı nitelikteki her yeni füzenin hizmete girmesi karşı tarafı ‘dogfight’ [yakın hava muharebesi] angajman kural ve taktiklerini değiştirmek zorunda bırakmıştır. Bu durum günümüzde de aynen geçerliliğini koruyan bir süreçtir.

MAKİNALI TOPUN ALTERNATİFİ Mİ?

IR [Kızılötesi ışınları takip eden yani ısı kaynağını izleyen] güdümlü Amerikan yapımı AIM-9, Vietnam Savaşı’nda yoğun bir şekilde kullanıldı. Hatta öyle başarılı oldu ki HHF’lere çok güvenen Amerikalılar Vietnam Savaşı sırasında Donanma Hava güçleri için geliştirilen F-4’lerin ilk modellerine makineli top dahi koymadı. Ancak, evdeki hesap çarşıya uymadı. Düşman Mig’leri ile dogfight’a giren F-4’ler füzeleri sarf edince savunmasız kalıyor, Mig’leri füze menzilinde kaçırdığı zaman çok yakın mesafede burun buruna geliyor ve savaşacak silah bulamıyordu. Sonunda tasarımcılar şunu anladı ki bir askerin oku, mızrağı çok önemli olsa da kılıcı olmadan olmazdı.

Sonradan ABD Hava Kuvvetleri’nin de tercih ettiği F-4E Phantop II’lere 20mm’lik M-61 Makineli Topu takıldı. Günümüzün en modern avcı uçağı sayılan F-22 Raptor’da bile hava ve yer hedeflerine karşı top sistemi mevcuttur.

IR güdümlü füzeler ile başlayan HHF’lerin serüveni yarı aktif radar güdümlü [AIM-7 Sparrow gibi] füzeler ile devam etmiş ve günümüzde beşinci nesil aktif radar güdümlü [AIM-120 AMRAAM, R-77/AA-12 Adder gibi] ‘At-Unut’ olarak isimlendirilen akıllı füzeler seviyesine ulaşmıştır. Çağımızda HHF’ler o kadar ileri bir teknolojiye sahiptir ki örneğin AIM-120D füzesi çift yönlü veri bağlantısı, GPS destekli seyrüsefer, gelişmiş uçuş zarfı, aktif radar ve ataletsel seyrüseferden oluşan ikili güdüm sistemi ve 18okm’lik menzili ile tam bir at unut füzesi niteliğindedir. Şimdi, ilk olarak güdüm sistemleri ile yukarıda tarihi seyirlerini özetlediğimiz HHF’lerin teknik özelliklerini incelemeye başlayalım.



GÜDÜM SİSTEMLERİ

Nükleer veya konvansiyonel başlık taşıyan balistik füzeler, Havadan Karaya veya Satha gibi dünyadaki tüm füze çeşitleri düşünüldüğünde güdüm sistemleri açısından dolayısı ile teknolojik açıdan HHF. için füzelerin efendileri diyebiliriz. Çünkü diğerleri sabit hedeflere ya da tank, gemi gibi çok ağır hareket eden hedeflere doğru takip yaparken HHF.’ ler sesten hızlı giden hedeflere, her türlü karşı koyma-caydırma sistemine rağmen güdümleme yapmak zorundadır. Bu yüzden en; teknolojik, akıllı, otonom hareket kabiliyetli, hızlı ve çevik olan füzeler bunlardır.

Diğer füzelerden en önemli farklılıkları olan Güdüm Sistemlerini kısaca şöyle sıralayabiliriz; [böylelikle Tablo-1’de kullanılan kısaltmalar [AR, SAR, IR, A-IR, P-IR, EO-IR, PRF, DL, IMU] da aşağıda açıklanmış olacaktır]

∂ Isı [Kızılötesi] güdümlü [IR] füzeler genelde kısa menzillilerde kullanılır. Aktif veya pasif kızılötesi [A-IR, P-IR] ve Elektro-Optik Görüntüleyicili Kızılötesi [IIR] olarak çeşitlendirilir.

∑ Yarı aktif radar güdümü [SAR], genelde orta menzilli sistemlerde kullanılmakla birlikte uzun menzilli füzelerde de ikinci sistem olarak kullanılır.

∏ Aktif radar güdümlü [AR] sistemler orta ve uzun menzilli füzelerde kullanılır.

Temelde bu üç güdüm sistemini kullanılmakla birlikte her ikisini birden kullanan platformlar da vardır. Yukarıdakilere ek olarak ana sistemin değişik varyasyonları ya da yardımcı güdüm sistemlerinin kullanılması da söz konusudur. Bunlar da;

π Ataletsel Seyrüsefer ve Ataletsel Ölçüm Birimi [INS/IMU] güdüm sistemi. Özellikle AR ve SAR güdülü Rus füzelerinin büyük çoğunluğu yardımcı sitem olarak aşağıdaki DL sistemi ile birlikte üçlü güdüm sistemini aynı füzede kullanmaktadır.

∫ Data Link [Veri Bağlantısı/DL]; başlangıçta tek yönlü olarak icat edilen sistem füzeye hedef bilgilerini ateşleyen uçağın radarından güncelleyerek iletir. Bugünün gelişmiş füzelerinde füzenin de uçağa bilgi gönderebildiği çift yönlü veri bağlantısı mevcuttur.

ª Pasif radyasyon arayıcı [PRF], anti radyasyon/anti-radar füzeleri için kullanılan sistemin bir benzeridir. Genelde X Bandından çalışır ve daha çok AWACS [Havadan Erken İkaz ve Kontrol Uçağı] uçaklarını vurmak için yapılan füzelerde kullanılır. Normal savaş uçaklarının radar dalgalarını da algılayabildiği için R-77’nin bazı versiyonlarında da kullanılır.



gudum%20sis.jpg


Yukarıda solda sağa: R-77’ nin (Rus) başka hiçbir füzede olmayan kafes kuyruk denetimleri, R-27’ ye (Rus) ve ortadaki resimde R-77’ ye ait Arayıcı başlıklar-Güdüm sitemleri anten ve diğer elektronik aksam görülüyor. Füzenin bundan sonra arkasına doğru devam eden kısımlarında harp başlığı, motor, kuyruk gibi bölümler vardır. Altta Soldan sağa; AIM-120A (A.B.D.) füzesinin en uç kısmında bulunan arayıcı radar anteni, ortada Iris-T (6 Avrupa ülkesi) burun kısmı IR detektörü rahatça görülüyor. Yanında AIM-9 X (A.B.D.) füzesinin uçağa takılı halde burnundaki arayıcı IR detektörü görülüyor. Bu tip füzeler en ufak ısıyı algılayıp geçmişte kendi kendine harekete geçip kazalara sebebiyet verdiklerinden kalkış aşamasına gelmeden önce yerde burun kısmı bir kapakla kapatılır. Derleme H.KILIÇ

NASIL ÇALIŞIYOR?

IR güdümlülerle başlayalım. Tarihçe kısmında bahsettiğimiz gibi IR güdümlü füzeler uçağın motorunun çıkış kısmındaki [nozul] parçaların yaydığı ısıyı takip eder. Füzenin en ucunda saydam özel camın hemen içine yerleştirilmiş detektör vardır. Bu detektör ısıyı takip ederek bilgisayar ve kanatçık motorları sayesinde füzeyi yönlendirir ve kedinin fareyi kovaladığı gibi sürekli hedef uçağı kovalar.

Füze fırlatıldıktan sonra, pilotun hedefe yönlendirmek için herhangi bir müdahale imkanı olmadığı gibi buna ihtiyacı da yoktur. IR güdümlü sistemler çok küçük aralıklardaki ısı farklılığını ayırt ettiklerinden ‘flare’ atışı gibi füze karşı tedbirlerinden etkilenmeden isabet oranlarını %1oo’e yaklaştırmış bulunmaktadırlar.

Radar güdümlü füzelere göre fırlatılan uçaktan bağımsız hareket etme avantajları olsa da yine de karşı tedbirler sayesinde hedef uçağın kilidi kırıp kurtulabilme ihtimali vardır. Son geliştirilen füzeler fırlatılmadan önce hedefe kilitlenebildikleri gibi pilotun tercihine göre fırlatıldıktan sonra da hedefe kilit atabilmektedirler. Bunu gerçekleştirebilmek için kaska monteli nişangah sistemi [HMDS] kullanılır.

Yirminci yüzyılın son çeyreğinde güdüm sitemleri o kadar gelişmiştir ki motorun nozul gibi yüksek ısı yayan parçalarının takibi bir yana uçağın yüksek süratinden ötürü gövde ve kanatların hücum kenarlarının hava ile olan sürtünmesinden oluşan ısının ultraviyole algılayıcılar tarafından tespiti ile de füze hedef uçağa kilitlenebilmektedir. Tarayıcı olarak elektro-optik görüntüleyici kızılötesi [IIR] başlık kullanan modern beşinci nesil Python-5 ve R-73 gibi füzeler bu sayede hedefi uçan bir ateş kütlesi şeklinde değil de tüm hatları ile ayırt ederler.

F-22%20FuZE.JPG


KANDIRMAK MÜMKÜN MÜ?

Multi-spektral bantta çalışan başlık, hedef uçak ile onun attığı ‘flare’ gibi saptırıcı ateş toplarını ayırt ederek bunlara yönelmez yani yemi yutmaz. Çünkü bunların hızı, büyüklüğü ve sıcaklığı uçaktan farklıdır.

Yetmişli yıllarda ortaya çıkan dördüncü nesil füzeler 18o derecelik görüş, 3o derecelik önleme açısına sahip olmuştu. Ayrıca, tarayıcı başlıkları soğutma sistemine ihtiyaç duyduğundan sıvı nitrojen taşımaktaydılar bu sürekli hedefe kilitli kalabilmelerini sağlıyordu. Günümüzün beşinci nesilleri ise bunları ve 18o derecelik önleme açısını çoktan aşmış durumdadır.

IR güdümlü havadan havaya füzelerin yüksek teknolojiye sahip olanlarından ilk beşini Python-5 [İsrail], AIM-9X [ABD], R-73E AA-11 [Rusya Federasyonu], IRIS-T [MBDA-Avrupa], AIM-132 ASRAAM [MBDA-İngiltere] şeklinde sıralayabiliriz. Bunlar azami menzilleri 18-25km arasında değişen kısa menzilli füzelerdir. Hızları da [6okm menzilli MICA-IR-MBDA-Fransa füzesi istisna] 2 ile 4 Mach arası değişmektedir. Bu füzelerden bazılarını daha sonraki başlıklar altında ayrıntılı inceleyeceğiz.

f-15%20toplu%20atis.jpg


F-15 C uçağından AIM-7 Sparrow atışları ve alt sağda AIM-120 AMRAAM füzesi ateşlenirken görülüyor. Derleme H.KILIÇ

STRATEJİLER FARKLI

Yarı Aktif Radar Güdümlü [SAR] füzelere baktığımızda ise Batılı sistemlerin orta menzilli yani 25-5okm arasında bir menzile sahip olduğunu ancak Rusların ise 5o-13okm arası uzun menzilli füzeleri yarı aktif güdümle uçurmayı tercih ettiğini görürüz. Bu tercihin ilk sebebi Mig-31 ve Su-27 gibi büyük gövdeli dolayısı ile uzun radar menzilli ve daha ağır füze taşıma kapasitesi olan uçaklarının olması, ikinci sebebi ise aşağıda da bahsedeceğimiz Rus füze teknolojisi ile kullanım stratejisidir. Çünkü bu füzelerde pasif radar alıcıları [yarı aktif tarayıcı] vardır. Ateşleyen uçağın sürekli hedefe radar aydınlatması yapmasına ihtiyaç duyarlar. Yani kilit sistemleri hedef uçaktan gelen radar yansımalarına bağlıdır. Bazı modellerinde oto pilot da bulunan füzelerin en büyük dezavantajı ateşleyen uçağın sürekli hedefi aydınlatmak zorunda olmasından dolayı kendisinin de yerini belli ederek hedef olmasıdır.

Füze rejimlerini kıyasladığımızda ise Rus HHF rejimi ya da stratejisi Batı dünyasından farklıdır. Rus uçakları [Su-27 türevleri gibi] daha fazla füze taşımak ve sarf etmek üzere tasarlanmıştır. Bu doktrine göre hava savaşında hedefe salvo atışla bir uçak için 3-4 füze peş peşe gönderilmelidir. Böylece uçak daha doğrusu pilot hangisi ile uğraşacağını şaşıracak ve birisi mutlaka hedefe ulaşacaktır. Bunların biri IR güdümlü iken diğeri SAR güdümlü olmalıdır. Çünkü aktif-pasif caydırma sistemlerinin yoğun ateş altında füzelerden birisini kaçırma ihtimali yüksektir. Amerikan sistemi ise daha az füze taşıyan uçaklarında ileri teknolojili [AIM-120D gibi] ve karşı tedbirlere dayanıklı sistemler taşıyarak mümkün oldukça radar kilidini muhafaza ederek tek uçak, tek atış, tek vuruş yaparak füzeleri verimli kullanmaya dayanır. Soğuk Savaş sırasında uzun menzilli bombardıman uçaklarını vurmak için geliştirilen SAR güdümlü füzeler günümüz hava savaşlarında top ve IR güdümlü füze menzilinin ilerisindeki düşmanı karşılamak için savaş uçaklarınca her türlü hava aracına karşı kullanılabilmektedir.



HEDEFİ ARAR

Aktif Radar Güdümlü [AR] sistemler ise genelde uzun menzilli olarak tanımlanırlar. Uçaktan ayrılmadan önce hedefe ait bilgiler güdüm sistemine yüklenir, ateşlendikten sonra kendi radarını aktif hale getirerek hedefi arar ve kilidi sürdürürler. Füze uçuş esnasında hedef koordinatının güncellemesini yapabilir. Ana uçak ile veri bağlantısı [data link] olan füze belli bir mesafeye kadar hedef bilgilerini ana uçağın radarından alınan veriler ile günceller, bağlantı menzilinin dışına çıktıktan sonra ise kendi radarını kullanır.

Yarı aktiflere göre daha büyük olan füzelerin ‘chaff’ ve elektronik karşı tedbirlere karşı dayanıklılığı bazı modellerde yarı aktiflere göre nispeten azdır. Yarı aktif modada geçebilen füzeler aktif modda iken gelişmiş beyinleri ve manevra kabiliyetleri sayesinde muhtemel buluşma noktalarını tahmin ederek taarruz ederler. BVR [Görüş Menzili Ötesi] olarak kısaltılan at-unut sistemler ise ateşleyen uçağın sürekli hedefe radar aydınlatması yapması ya da pasif izlemesi gibi zorunluluğu ortadan kaldırdıklarından en ileri ve güvenilir sistemler olmuşlardır. İsabet oranlarının yanı sıra ateşleyen uçağın güvenliğini de tehlikeye atmazlar. Tablo-1’de görüldüğü üzere en uzun menzilli füzeler bunlardır. Bu füzelerde teknolojinin ilerlemesi ile birlikte enteresan kabiliyetler kazanmıştır. Örneğin, İsrail yapısı Derby füzesi 18o derece dönüş yapabilme ve ağ merkezli harp kabiliyeti sayesinde fırlatıldığı uçak harici diğer dost platformlar tarafından da hedefe yönlendirilebilmektedir.

HHF’LER NASIL KULLANILIYOR?

Günümüz dünyasında ileri teknoloji içeren her silahın bir de pan zehri yani karşı tedbiri üretilmiştir. Sonraki başlılarda anlatacağımız füzelerden kurtulma yöntemlerinin yanı sıra nozulların gizlenmesi ya da soğutulması bir yöntem olsa da pek işe yaramayabilir. Çünkü füze uçağınızın hava ile yaptığı sürtünme sonucu üzerinde ve kanat uçları gibi keskin kenarlarında oluşan ısıyı fark ederek onu takip edecek siz ne tarafa giderseniz gidin arkanızdan gelecektir. Gerçek muharebe ortamında hava sıcaklığı, fırlatılan mesafe ve hedefe nispeten irtifanız gibi daha birçok faktör rol oynayacaktır. Milyar Dolarlık bütçe ile yaptığınız radarda görünmezlik [stealth] özellikli uçağınızın etkili caydırma sistemi ve karşı tarafın kabiliyetlerine sahip füzeniz yok ise ne kadar mükemmel bir uçakla uçtuğunuzun çok önemi yok demektir. Karşınızda beşinci nesil bir HHF var ise uçağınızın manevra kabiliyeti ya da görünmez olması sizi korumak için yeterli olmayabilir.

Mesela F-22 Raptor AIM-120 kullanamıyor olsa ne kadar caydırıcı olabilirdi? Bir F-22 radarda görünmezlik özelliğini koruyacak şekilde yüklendiğinde, yani tüm füzeler radar görünmezliğine mani olmasın diye gövde içinde kapalı silah yuvalarında saklandığında, 2 adet AIM-9 ile 6 adet AIM-120 alabilmektedir. Radarda görünmezlik özelliğinin istenmediği [Non-Stealthy] şekilde yüklendiğinde ise kanat altlarındaki harici yük istasyonlarına da füze takılarak ilave 4 adet AIM-120 ve 2 adet harici yakıt tankı [6oo galon] taşıyarak toplam füze sayısı 12’ye çıkmaktadır.

F-22 gibi süper bir jeti muhteşem füzeler ile muhteşem savaşçıya dönüştürebilirsiniz. Eğer hava üstünlüğünü ele geçirmek istiyorsanız en güçlü savaşçıya en iyi Kılıcı, ve en uzun menzilli Okları vermelisiniz. 5’inci nesil uçağınız AESA radar ve beşinci nesil at-unut füzeler ile silahlandırılmamış ise havadan yere/satha ve keşif gibi görevleri yapabilmesi bir nebze mümkündür. Ancak, hava savaşında başarılı olamayacağı açıktır. Çünkü diğer görevlerdeki tehditleri bugün birçok 4’üncü nesil uçak alt ederek az gelişmiş ülkelerin hava kuvvetlerinde bile başarı sağlayabilmektedir.

F-16%20AIM-120.jpg


USAF ‘a ait F-16 C uçağı AIM-120 AMRAAM ateşlerken. Foto: İnternet

SAVAŞI KAZANMAK İÇİN NE LAZIM?

Ancak, ikinci bölümde yayınlayacağımız operasyonel kayıtları listeleyen Tablo-2’de de göreceğiniz üzere Arap-İsrail, Bosna ve Irak Savaşlarında hava-hava savaşında iyi radar, iyi HHF ve iyi manevra yapan uçağınız yok ise uçak sayısı üstünlüğünün çok önemi yoktur. Kişisel kanaatim Arap-İsrail Savaşı ile 1982 Lübnan Savaşı’ndaki ezici İsrail üstünlüğünün sebebi pilotlarının daha kahraman ya da kabiliyetli olması, daha üstün savaş taktikleri [Mısır’a yapılan bir sürpriz saldırı hariç] ve ABD yapımı uçaklarının Rus uçaklarından daha üstün olması gibi sebeplerden değildir. Evet İsrail’in kullandığı F-4E, F-16, F-15 gibi uçaklar Arapların kullandığı Rus yapımı Mig-21, Mig-23 ve Mig-25 gibi uçaklara nazaran daha teknolojik ve performanslıdır. Ancak, bu durum maçı 6-0 bitirmeye yetecek kadar değildir. Benim gördüğüm en büyük ve önemli sebep, İsrail’in zamanında ileriyi görerek HHF teknolojisini erkenden yakalamış olmasıdır. Bugün teknoloji harikası Python-5’i yapan İsrail bu savaşlarda onun ataları Shafrir ve Python serisi füzeleri kullanarak özellikle Python-3 ile karşı tarafa hiç şans tanımamıştır.

TASARIM, MOTOR VE HARP BAŞLIK ÇEŞİTLERİ

Tüm füzeler gibi radar izini ve sürtünme kuvvetini azaltmak için genelde ince uzun boru şeklinde olsalar da Meteor füzesi gibi ramjet motorlu olanları hava alığı ihtiyacından ötürü bu kurala uymazlar. Geneli ses üstü hızlarda ve saniyelerle ölçülü sürelerde uçan HHF’ler temelde beş ana bölümden oluşur. En uçtan arka tarafa doğru;

l Birinci bölümde arayıcı veya tarayıcı başlık bulunur. IR güdümlülerde kubbeli camın gerisinde kızılötesi detektör, AR ve SAR güdümlülerde ise uçak burnu gibi sivri metal burnun içinde radar anteni şeklinde olan başlık en öndeki ünitedir. Kızılötesi başlık üç eksende [yukarı, aşağı ve yuvarlanma] ve insan gözünden daha hızlı hareket eder.

l Onun gerisinde güdüm sistemlerini oluşturan ve seyrüsefer sisteminin de bulunduğu yani füzenin tüm aviyoniklerinin olduğu bölüm bulunur. Bir çeşit pilden oluşan güç ünitesinin hemen önündedir. İçinde füze tipine göre; ataletsel seyrüsefer sistemi, verici, oto pilot ve bunun gibi güdüm sistemi ile ilgili tüm elektronik aksamın bulunduğu ünitedir.

l Füzenin hedef uçağı imha etmesini sağlayan harp başlığı yani patlayıcı madde sonraki gelen bölümdür. Çoğu füzede bu madde metal parçalarla desteklenerek parça tesir etkisi verilmek istenmiştir. Gövde [airframe] içindeki motordan önceki son kısımda dolayısıyla füzenin tamamını düşündüğümüzde ortada bir yerdedir. Sanıldığı gibi ön tarafta değildir. Harp başlığı çeşitlerini kısaca şöyle sıralayalım; Genişleyen çubuk, halka patlama/parçalanma, Blast parçalanma ve HE parçalanma yönlü savaş başlıkları.

l Roket motoru; İstisnai olarak sıvı yakıt roket motoru olmakla birlikte büyük çoğunluğunda katı yakıt roket motoru kullanılmaktadır. Az sayıda da olsa uzun menzilli ramjet roket motoru olanlar da vardır. Motorlar genelde havadaki izleri belli olmaması için düşük duman çıkaran tiptedir.

l Motor bölümünün sonunda gaz çıkış yerinin çevresinde kuyruk yönlendirme sistemleri ya da kanatçıkları bulunur. Ayrıca kuyruk kısmında hareket düzenleyici servo motor vardır. Görevi arkadaki servo kanatçıkları hareket ettirmektir. Bazı füzelerde ortada olan bu kanatçıkları hava akımını yönlendirmekte kullanılır.

l Rolleron; Bazı füzeler de örneğin AIM-9 ‘un eski modelleri gibi, en arkadaki kanatların arka uç kısımlarında yarısı içerde yarısı dışarıda tekerlekler bulunur. Rolleron denen bu tekerlekleri, uçuş sırasında hava akımı yüksek hızda döndürür buda jiroskobik etki sağlar. Füze yörüngesinden sapacak olursa rolleronların dönüşü topaç etkisi yaparak füzenin dengesini bulmasını sağlar. Fizik dili ile açısal momentum diyebileceğimiz olay bisikletin hareket halinde tekerlekler dönerken dengeli gitmesi örneği gibi moment etkisi ile yan hava akımı etkilerden dolayı füzenin sapmasını engellemeye yarar.

aim-%20m.jpg


Resimde Güney Kore Halk oyunları ekibi gibi poz veren Koreli askerler AIM-9 M modeli Sidewinder füzesi taşıyorlar. Füzenin 86 Kg ağırlığı düşünüldüğünde neden böyle yürüdüklerini ve ne kadar riskli bir iş yaptıklarını daha rahat anlayabiliriz. Füze ebatlarını kıyas etmek içinde iyi bir fırsat. Foto: İnternet

HANGİ ÜLKELER HAVA-HAVA FÜZESİ YAPABİLİYOR?

Bugün dünyada seri üretime geçmiş füzeleri temel aldığımızda 13 ülkenin kendi başına Havadan Havaya Füze [HHF] üretebildiğini görüyoruz. Meteor konsorsiyumundaki İsveç ve İspanya, IRIS-T’deki Yunanistan, Kanada ve Norveç’i iş paylarının küçük oranlarda olması ve tamamını üretemedikleri için bu sayıya dahil etmiyoruz. Ayrıca İran’ın basına yansıyan kendi IR güdümlü füzesini yaptığı açıklaması inandırıcı olsa da, bu füzenin teknolojisinin ne kadarının kendilerine ait olduğu ve füzenin özellikleri hakkında bilgimiz olmadığından liste ve tablo dışı tutulmuştur.

ABD füze teknolojisini ise, gerek tablolardaki göstergeler, gerekse makalede sıklıkla değindiğimizden konu başlığı yapmayacağız. Sadece şu ilginç başarı istatistiğini vererek diğer ülkelere geçelim. Amerikan yapımı AIM-9 Sidewinder füzelerinden bugüne kadar 110.ooo adetten fazla üretilmiş ve bu füzelerle 3oo’ü aşkın uçak düşürülmüştür.

Rus Havacılık Sanayi’nin, Amerikan Sanayinden geri kalmadığı hatta bazı ürünlerde ileri olduğu hepimizin malumu iken füzelerde durum nedir?

Teknik karşılaştırma tablosu Tablo-1’de dikkatinizi çekeceği üzere Rus füzeleri genel olarak düşünüldüğünde menzil ve güdüm sistemleri açısından daha ileri seviyede diyebiliriz. Ne yazık ki füzelerin performanslarını havacılık gösterilerinde uçakları seyrettiğimiz gibi seyredemediğimizden ve uçakların birçok özelliği bilinmesine rağmen füzelerin teknik sayısal verileri haricinde çoğu şeyin kozmik olması sebebi ile tam kıyaslama yapamıyoruz. Aslında demek istediğim yukarıda menzil ve güdüm sistemi dediğimiz halde en önemli üstünlük karşı koyma sistemlerine karşı dayanıklılıktan geçiyor. Bu özelliği de kıyaslamak için elimizde bir veri yok. Zaten olsaydı da muhtemelen istihbarat örgütleri ile başımız belada olurdu.

HANGİ FÜZE NEYİN KARŞILIĞI?

Tablo-1’in en başındaki K-100/R/KS-172 füzesi haricinde tüm füzelerin karşılıkları rakip ülkelerde mevcuttur. Ancak AIM-54’ün hizmetten çıkarılması ile uzun menzilli füze ihtiyacını 18okm menzilli AIM-120’nin D modeli ile karşılayan ABD’nin hali hazırda KS-172’ye cevap verecek bir füzesi bulunmamakta. Füze, tandem motor ilavesi ile 6 metrelik boyu, 4ookm menzile sahip mod2 tipi ile ‘AWACS katili’ olarak lanse ediliyor. Hindistan ile birlikte geliştirilen füzenin rakibi yok. Su-35’in 5 adet taşıyabildiğini biliyoruz.

Tabloya dikkat edilecek olursa önemli sayıda Çin füzesi görülecektir.

Birkaç tane özgün savaş uçağı projesi olan Çin Savunma Sanayisinin tabloda olmayanlarda da dahil edilirse çok sayıda HHF üretmiş olması dikkat çekicidir. Bunun sebebi küçük bir füzeyi kopyalamanın büyük bir uçağı kopyalamaktan çok daha kolay ve maliyet açısından daha az riskli olmasıdır. Tersine mühendislik konusunda bir dünya lideri olan Çin Sanayi bugün akıllı telefondan iş makinelerine kadar yaptığı birebir kopyalama harikaları ile ünlüdür. HHF alanında da durum farklı değildir. Tüm Çin füzeleri ya Rus, ya da Fransız, MBDA-Avrupa, İsrail, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerin füzelerinin lisans altında üretimi, anlaşmalı teknik yardımları ya da kaçak kopyalama yöntemi ile geliştirilmiştir.

1967’deki Altı Gün Savaşlarında başlayan İsrail füze tarihinin başarısı gelecek sayıda yayımlanacak ikinci bölümde yer alacak Tablo-2’de de görüleceği üzere Shafrir-1 ile başlamış 2 ve Python serisi ile devam etmiştir. Serinin son üyesi Python-5 IR güdümlü kısa menzilli füzeler içinde kimilerine göre dünyanın en iyi, kimilerine göre ise ilk üçte olan bir füzesidir. Bana göre de rakipsizdir.

Mirage serisi uçaklarda yaptığı gibi Fransız Havacılık Sanayi yıllarca Avrupa’dan ayrı takılmaya devam etmiştir. İngilizler gibi Amerika ile işbirliği yapmak yerine kendi Mica, Magic ve R530 serisi gibi füzeler ile başarıyı yakalamıştır.

Dünyadaki rakiplerinden hiç farkı olmayan AAM-5 Type-04 ile Japonlar ve Darter ile Güney Afrika Cumhuriyeti takdire şayan diğer iki ülkedir. Batı dünyası, Rusya ve Çin gibi kendi kendine yeterli askeri uçak sanayi olmamasına rağmen bu füzeleri yapabilmeleri bence çok önemli. Japonlar F-2’yi üretmiş olsalar da uçak teknolojisinde dışarı bağımlıyken 1969’da AIM-9E modelini kopyalayarak başladıkları AAM-1 füzesi ile bugünlere ulaştılar.

AVRUPALILARIN METEOR FÜZESİ

6 Avrupa ülkesinin ortak üretimi Meteor füzesi ise Batı dünyasının seri üretimdeki tek uzun menzilli füzesidir. Çin bu füzeyi PL-13 adı ile kopyalamıştır. Henüz Çin Hava Kuvvetleri’nde hizmete girmemiş olsa da eğer tüm özellikleri ile kopyalayabilmiş iseler [açık kaynaklarda ve Çin Hava Kuvvetleri’ni anlatan Batı menşeli son çıkan kitaplarda da bu füzeden henüz bahsedilmemektedir] Çinliler süper bir şey yapmışlar demektir.

Birim fiyatlarından bahsedecek olursak HHF’ler için askeri havacılık dünyasının uçaklardan sonra en pahalı oyuncakları diyebiliriz. Açık kaynaklarda ABD üretimi AIM-9X, AIM-120C-5 ve AIM-120D füzelerin birim fiyatları sırasıyla ABD$343.ooo, ABD$460.ooo ve ABD$1.042 Milyon şeklinde geçerken Avrupa üretimi MICA EM Euro1.12 Milyon, MICA IR Euro1.7 Milyon, ASRAAM £262.ooo ve IRIS-T Euro400.ooo olarak verilmektedir. Meteor füzesinin test modelinin birim fiyatı ise £1.7 Milyon olarak geçmektedir.

G%20GRAF.png


NASIL KURTULUNUR?

Peki bu füzeler fırlatıldığında uçakları vurma ihtimali yüzde yüz müdür? Pilotlar bunlardan kaçabiliyorsa bunu nasıl başarıyor? Şimdi HHF’lerin panzehiri karşı önlemlere bir göz atalım;

Düşman füzelerinden daha atış yapılmadan koruyan, atış yapıldığında da füzenin ulaşmasını engelleyen, zorlaştıran veya koruyan sistem ve prosedürler bütününe Karşı Önlemler denir. Karşı önlemleri; Fiziksel tedbirler, Elektronik tedbirler, Kinetik kaçınma manevraları ve BEAM manevrası olarak 3 şekilde kategorize edebiliriz.

Bir tehdide karşı koyabilmek için, öncelikle tehdit altında olduğunuzu bilmelisiniz. Savaş uçaklarında TWS [Tehdit Uyarı Sistemi] mevcut olup karşı önlemler bu sistem altında toplanmıştır. RWR [Radar İkaz Göstergesi] bu sisteme bağlı çalışır. Ayrıca MWS [Füze İkaz Sistemi] bulunur [IR güdümlü füzeleri çıkardıkları motor ısısından tespit eder ve daha çok VIP uçaklarında bulunur]. Aslında her bir tür füzeden kurtulmanın ayrı ayrı yolları vardır.

r-73%20aim9m.jpg


Air Power Australia web sitesinden uyarlanmıştır



FLARE MAGNEZYUMDAN

IR güdümlü füzelere karşı kullanılan ‘flare’ magnezyumdan üretilmiş ve uçaktan atıldıktan sonra yanmaya başlayan yüksek ısı yayan maddelerdir. Amaçları füzeyi kendisine doğru çekmektir.

Dogfight sırasından pilotlar füze atılmasına meydan vermemek için uğraşırlar her şeye rağmen füze çıkış yapmış ise ve hedef pilot bunu görmüşse IR güdümlüler çok kısa menzilli olduğundan çok fazla yapılacak bir şey yok demektir. Derhal AB’den [art yakıcı] çıkarak ‘flare’ atıp füzenin üstüne dönmeye başlarlar buna son çare manevrası denir. Bu sistem 3'üncü nesil füzelere karşı etkili olsa da 4 ve özellikle 5'inci nesil füzelere karşı pek işe yaramayacağını söyleyebiliriz.

SAR ve AR güdümlü füzelere karşı etkili olan ECM podunun ya da diğer bir ifade ile karşı tedbir setinin [CMS] görevi ise düşman radarlarının gönderdiği radar dalgalarını taklit ederek ya da daha güçlü geri göndererek hedef uçaktan yansıyan sinyalleri yanlış algılamasını böylece yeri, hızı ve büyüklüğü hakkında yanılmasını sağlamaktır.

Radar güdümlü HHF ve yerden havaya füzelere karşı etkili ‘Chaff’, genelde uçağın arka gövdesi üzerinde alt kısmından atılan alüminyum ya da plastik karışımı parçalar bulutudur. Belirli bir süre havada asılı kalarak radarlara yanıltıcı bir eko verir. İkinci bir hedef gibi görmelerini sağlayarak kilidi bu sahte hedefe üzerine devam ettirir. Jammer’ la birlikte kullanıldığında etkisi daha da artar.

Yukarıdaki karşı önlemler çeşitli şekillerde etkili olsa da, bir nevi enerji savaşı olan ve karşı önlem materyalleri ile desteklenen kinetik kaçınma manevraları her zaman için en güvenli yoldur.

Bugünün akıllı füzeleri hedefe ulaşmak için kafasında hesap yaparak bir rota çizer ve tahmini buluşma noktasına ulaşmaya çalışır. Yani hedefe ulaşmak için en kısa yolu kat etmek ister. Peki bunun kurtulma yolları ile ne ilgisi var? Eğer füze doğrudan üzerinize gelse idi siz sağa sola döndüğünüzde o da aynı yöne dönüp sizinle ayni yolu izleyecekti. Bununda uçuş süresine fazla bir etkisi olmayacaktı. Oysa tahmini buluşma noktasına ulaşmaya çalıştığından hedefin yapacağı hareketlere füzenin tepkisi, özellikle hedeften uzaktayken abartılı yön değiştirmeler şeklinde olacaktır. Bu şekilde füzenin hızı ve menzili eritilmiş olacağından kaçınma manevraları yapmaya karar verildiğinde bu yöntem çok işe yarar. Radar kilidi kırmakta en etkili taktik ise BEAM manevrasıdır.

Kurtulma yöntemlerini [BEAM manevrası da dahil] başka bir makalede ayrıntılı incelemek üzere kısa tutarak son söz olarak en iyi yöntemin düşmanın füze atmasına fırsat vermeden ilk saldırıyı yapacak radar ve füze menziline sahip olmak olduğunu söyleyerek bitirebiliriz.
 
Last edited by a moderator:
600-F-16_Fighting_Falcon_AIM-9_Sidewinder.jpg


Gelecekte pilotlar resimde ki gibi füzenin çıkışını seyredemeyecekler. Çünkü beşinci nesil uçaklarda radarlara görünmemek için füzeler, aşağıdaki resimdeki AIM-120 gibi silah kompartımanında saklanmaktadır. Resimde Amerika Hava Kuvvetlerini Pasifikteki gücü PACAF’ ın Güney Kore’ deki Kunsan Üssüne bağlı 80.Avci filosuna ait F-16 C’ den AIM-9 Sidewinder füzesi ateşlenirken görülmektedir. Foto: 18.08.2006 USAF

Makalemizin ikinci bölümde; Dünya genelinde HHF’ler kullanılarak düşürülen 741 adet uçağa ait kayıtları içeren ve daha önce hiçbir yer de yayınlanmamış skor tablosunun yanı sıra, R-77, PYT-5, AIM-9X, METEOR füzelerinin incelenmesi, ayrıca Hava Kuvvetlerimizde kullanılan füzeler ve Milli Hava-Hava füzesi üretim projesi üzerine değerlendirmelerimizi bulabileceksiniz.

TABLO1.jpg






tablo21.jpg


tablo22.jpg
tablo23.jpg


TABLO3.jpg




ROLLERON%20Sunu1.jpg


Resimde AIM-9 M Sidewinder ‘ ın ve üst köşede PL-8’ in kuyruk kanatlarındaki Rolleron’ lar açıkça gözükmektedir. Sağdaki resimde ise; IR detektörü yani arayıcı başlığı, servo motoru, güdüm sistemi aviyonikleri ve güç ünitesi görülmektedir. Foto: İnternet

000-AIM-9R-Seeker-1A.jpg


Resimde AIM-9 M Sidewinder ‘ ın IR detektörü yani arayıcı başlığı, servo motoru, güdüm sistemi aviyonikleri ve güç ünitesi görülmektedir. Foto: İnternet
 
PYTHON: GERİYE DOĞRU ATEŞLENEBİLEN FÜZE!

İsrail ‘in Rafael firması üretimi Python (Piton) Kaska Monteli Nişangah sistemi sayesinde dünyanın ilk geriye doğru ateşlenebilen füzesidir. İlk kez 2003 yılında Paris Air Show’ da tanıtılan füze bütün bu özellikleri ile bana göre dünyanın en tehlikeli füzesidir. Hava savaş sanatı doktirininin temellerini sarmış olan füze bunu neden ve nasıl başarıyor bir bakalım.

Füzeyi ayrıntılı anlatmak yerine diğerlerinden farklı yönlerini dikkatinize sunarak soruya cevap verelim. Piton serisi füzeler cepheden yani karşıdan gelen uçaklara karşıda ateşlenebildiği için daha önce anlattığımız bazı senaryoları geçersiz kılmış gibidir. Pyt-5 Dolaylı takip dairevi hareket güdüm sistemi kullanması sebebi ile diğer tüm füzeler gibi hedefi takip etmez, arkasından dolanır.

Dolayısı ile hedef, Piton nihai kilitlenmeyi yapana kadar füzeyi göremez ve “flare” ve diğer kurtulma yollarını denenmek için geç kalmış olur. 1960’ lar da üretilen birinci nesil füzeler daha sıcak ısı kaynağı olduğundan bazen güneşe bile yönelirken Pyt-5’ in dijital resim işlemcili IR detektörü “flare” leri bile reddedip kilidi muhafaza ederek uçağa çarpmak yerine pilot kabinine doğru saldırır.

2.jpg


Pilot, 180 Derecelik önleme 360 derece atış açısı olan Pyt-5 fırlatılabilmesi için düşman uçağının arkasına geçmek zorunda değildir. Hatta arkadan bir süre takip edip füzenin kilitlenebileceği uygun pozisyon aramasına da gerek yoktur. Kaska monteli nişangah sistemi ile Pilot paralelindeki veya yanındaki hedefe saldırmak için uçağın burnunu çevirmek yerine başının yana çevirip angaje etmesi yeter.

Pitonu fırlatmadan önce angaje edebileceği gibi fırlattıktan sonra kilitlenecek şekilde de ayarlayabilir (LOBL/ LOAL). 3 saniye içerisinde 60 “G” çekerek 180 derecelik dönüş yapan füze dönüşten sonra 80 saniye düşük hızda seyrederek hedefi pas geçmesi durumunda tekrar dönüp saldırabilir. Bu Pitonu eşsiz yapan özelliğidir.

3.jpg


Resimde kırıma uğramış bir İsrail F-16 I uçağı gözükmekte. İnternette bulabileceğiniz yüzlerce F-16 kaza-kırım resminin hiç birinde uçak üzerinde sansürlü bir kısma rastlayamazsınız. Ancak dikkat edilecek olursa uçağın kanadında füze takılı yerde engelleme var. Muhtemelen Python füzesi zarar gördüğünden içindeki parçalar görülmesin diye böyle bir önlem alındı. Çünkü H.H.F.’ ler son derece kozmik sistemlerdir. Foto: İnternet

Diğer bir farklılık ta Pyt-5' in füze dünyasının ‘en namerdi’ oluşudur. Sebebi ise, lazer proksimity sensörlerle donatılmış olan füzenin bu yaklaşma sensörleri ile uçağın önünü ve kanopisinin ayırt edebilmesi böylece pilot kabinine tam isabetle ya da yakınında detone olarak pilotu öldürmesidir. Bu vahşetteki amaç ise kesin sonuç alma arzusudur. Çünkü füzelerin boyutunu küçültüp, manevra kabiliyeti artırmak için harp başlıkları sürekli küçülmesine rağmen modern uçaklar oldukça sağlam titanyum ya da kompozit gibi malzemelerden yapılmaktadır. Füzenin harp başlığı her zaman uçağı ölümcül bir yerinden vuramadığından yaralı kurtulan uçaklar olmaktadır.

Füzenin hedefin aşırı keskin manevralarına yetişmek için güç kesip hız düşürebilme imkanı vardır. Böylece overspeed olmak (aşırısürat) nedeni ile keskin dönüşleri alamayıp hedefi kaçırmaz. Oto pilot sistemi bulunan ve diğer füzelerden fazla olarak toplam 18 adet kanatçığa sahip füze son derece kıvraktır.

Pyt-5 modelinin sadece iki adet operasyonel başarısı vardır. Lübnan Savaşı sırasında Agustos 2006’ da Hizbullah’ a ait İran yapımı Ebabil-T İHA’ sı ile yine İran’ a ait başka bir İHA Ekim 2012’ de İsrail F-16I uçağı tarafından düşürülmüştür. Tablo-2 de ki füze kayıtları çok sağlıklı olsa da Python-3 kayıtları için eksiklik olabilir. Çünkü İsrailliler 82 Savaşında Bekaa Vadisinde 35 bazı yerlerde ise 50 zafer iddiasında bulunmaktadır. Ancak biz yazılı ve internet kaynaklarından sadece kaydına ulaşıp doğrulayabildiklerimizi tabloya aldık. Pyt-5’ in henüz insanlı uçak vurma başarısı yoktur.

4.jpg


Bir Savunma Sanayi fuarında sergilenen Python-5.Foto-İnternet

AIM-9X SIDEWINDER: DÜŞMANI UYUTMAYAN ÇINGIRAKLI YILAN!

Envanterinde AIM-9 serisi beşinci nesil füzeler barındıran bir hava gücüne karşı savaşta olan pilotlar için gündüz uçuşlar da çekilen aşırı “G” yükünün verdiği yorgunluk haricinde uykusuz kalmanın başka sebepleri de vardır. AIM-9’ un modellerinin Tablo-2 deki zaferlerine bakacak olursanız bu rahatça görülür. AIM-9 X Sidewinder füzesi neslinin son örneği daha doğrusu tarihi zaferlerle dolu AIM-9 serisinin beşinci nesildeki temsilcisidir. B modelinden son modeli X’ e kadar onlarca ayrı modelde üretilen birçok ülke tarafından kopyalanan füze tüm “fighter” serisi uçaklarda ve batı bloğuna ait hemen hemen tüm uçaklar da kullanılır.

5.jpg


F/A-18 Uçağının kanat ucuna yüklenmiş AIM-9 X füzesinin pilot tarafından kalkış öncesi son kontrolü yapılırken. Altında füzenin yandan görüntüsü. Ön kısım üzerindeki dikkat çeken kablo IR detektörünün hedefe kilitlendiğindeki sesin pilota iletilmesini sağlar. Bu sistemi arabaların park sensörü gibi düşünebiliriz. Sürekli öten bu ses detektör hedefe kilitlenince artarak ya da ton değiştirerek pilota fırlatma zamanının geldiğini haber verir. Foto:-Raytheon, Derleme: H.KILIÇ

Python ve R-73 gibi kaska monteli nişangah sistemi ile ateşlenebilen füzenin ellili yıllardan beri üretilen tüm sürümlerini dikkate aldığımızda gerçek savaşta 300 üzerinde hava zaferi ile dünya rekoru sahibi olduğunu görürüz. Block II modeli fırlatma sonrası hedefe kilitlenme özelliğine de sahiptir.

2004 yılında seri üretime geçen “X” modelinin ilk operasyonel başarısı hava kuvvetlerimize nasip olmuştur. Dünyadaki ilk AIM-9X hava zaferi, geçen yıl hava sahamızı ihlal eden Suriye Mi-17 helikopterini düşüren 182. Filoya bağlı F-16 C uçağımız tarafından kaydedilmiştir.

R-77 (AA-12 ADDER) SADE, ÇİRKİN VE ÇOK İYİ!

Rus Vympel tasarım bürosu tarafından üretilen R-77’ nin onu diğer füzelerden ayıran üstün özellikleri vardır. Dünyada arayıcı başlık olarak hem radar hem kızılötesi kullanan, hem ramjet motorlu hem de katı yakıt roket motorlu modelleri olan başka bir füze yoktur.

R-77, NATO kod adı AA-12 Adder (Toplayıcı) en gelişmiş Rus füzesidir. Hatta onların iddiasına göre AR güdümlü füzelerin en iyisidir. 1982 Yılında geliştirme çalışmaları başlayan ilk kez 92’ de Moskova Aeroshow’ da ortaya çıkan füzede lazer yakınlık fünyesi de mevcuttur.

RVV-TE Olarak da isimlendirilen R-77 T fırlatıldığı uçağın hedef güncelleme verilerini alarak kendi IMU güdüm sistemi sayesinde hedefe 15 km yaklaşır ve bu aşamadan sonra aktif IR güdümünü devreye sokar. Bu özelliği ile eşsizdir. R-77’ nin “M” modeli gibileri ise uzun menzildeki hedefler için veri bağlantısı güncellemesi ile uçar ve füze hedefe 20 km kaldığında yani terminal aşamasında radarını aktifleştirerek AR güdümle devam eder.

Yukarıda anlattığımız Pyt-5 kısa menzilli IR güdümlüler arasında nasıl bir numara ise uzun menzilli IR güdümlüler içinde de R-77 bana göre bir numaradır. Çünkü Dünyada bu boyutlarda bu kadar uzun menzilli olup 3 güdüm sistemini kullanarak hedefe son anda IR’ la yaklaşan başka bir füze yoktur. R-77 nin hem SAR hem AR güdümlü çeşitleri olduğunu düşünürsek bu IR güdümlü modelde düşünüldüğünde bu kadar geniş ürün yelpazesi olan başka füzede de bulunmaz. Yani pilot R-77 yüklenirken motor ve güdüm sistemi alternatifleri oldukça çoktur.

R-77’ nin bir farkı da resimde de görüldüğü üzere kafes kuyruk kanatlarıdır. Klasik kanat yapısından çok farklı olan füzeye özgü bu yapının gerektiğinde katlanabilmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Bunun sebebi ise Rus Hava Kuvvetlerinin beşinci nesil uçağı olacak olan T-50 PAK-FA’ nın gövde içinde saklanabilir olması içindir.

6.jpg


R-77 AA-12 Adder’ in eşsiz kafes kuyruk sistemi ve üst köşede ise R-77’ nin ramjet motorlu versiyonu görülmektedir. Ramjet motorun katı yakıt roket motorlarından farklı olarak hava girişi yeri dikkat çekmektedir. Derleme: H.KILIÇ

7.jpg


Ortada küçük resimde USAF’ a ait bir F-16 C’ den AIM-9X atışı. Bizim uçağımızın fırlattığı “X” modelinde de muhtemelen benzer bir görüntü oluştu. Sağ üstte R-77 AA-12 Adder Füzesi SU-27 Flanker uçağından ateşlenirken, Sol üst köşede Rafale Mica RF ateşlerken, Allta ise EF-2000 uçağından AIM-132 füzesi çıkış anında gözüküyor. (Resimler: İnt. Derleme: H.KILIÇ)

METEOR: FÜZELERİN EFENDİSİ

Tabi olarak üretici ülkelere (Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, İsveç ve İngiltere) göre beşinci nesil AR güdümlülerin en iyisi ve bana göre de füzelerin efendisi. En önemli özelliği Ramjet motoru. Bu motor sayesinde batının tek uzun menzilli füzesidir. Katı yakıt “throttleable” kanallı roket motoru yani değişken kanallı yakıt akışı kontrol edilebilen motoru sayesinde aktif radarı hedefi ararken yavaşlayıp hedefi bulduğunda ise maksimum sürate çıkabilen ya da tam tersi çok çevik bir hedefi kovalarken yavaşlayabilen. Bu sayede yakıt ve ağırlık tasarrufu yaparak uçuş menzilini 100 km’ ye kadar uzatan uzun menzilli çift yönlü veri bağlantısı yapabilen, parça tesirli yüksek infilaklı harp başlığı olan meteor füzesi Avrupa’nın en modern uçakları olan EF-2000, Gripen ve Rafale (ilk kullanıcı) tarafından kullanılmaktadır.



Füzelerin efendisi olsa bile rakip efendilerden biri R-77-AA-12, 160 km menzili ile kendisine meydan okur. Ancak esas ilginç olan diğeridir. Meteor’ u tersine mühendislik ile kopyalayan Çinlilerin PL-13’ ü nasıl 160 km ye uçurduğudur. Sanki meteorla R-77 yi birleştirmiş gibi birinin motor diğerinin güdüm sistemini mi aldılar acaba?

8.jpg


Resimde IDEF-13’ te İstanbul’ da sergilenen MBDA’ nın gözdesi Meteor füzesinin ½ ölçeğindeki mokapı görülmektedir. (Foto:H.KILIÇ)

9.jpg


Meteor, Avrupa’ nın uzun menzilli son model havadan havaya füzesidir. Foto: İnternet
 
TABLOLAR VE OPERASYONEL KAYITLARLA İLGİLİ DEĞERLENDİRMELER

Tablo-2’ deki Dünya genelinde H.H.F.’ ler kullanılarak düşürülen 741 adet uçağa ait kayıtlar oluştururken gerek internet ve yazılı kaynaklarda toplu bir kayıt-katalog olmaması, gerekse birbiri ile çelişen bilgilerin olması sebebi ile çok hassas davranılmış ve birkaç kaynaktan doğrulanmayan bilgiler tabloya alınmamıştır. Bu açıdan eksik olabilir ancak fazla ve yanlış kayıt olmaması için azami gayret gösterilmiştir. Eksik olabilir diyorum, çünkü eski S.S.C.B. kayıtlarının yıllarca gizli bilgi sayılması, Arap–İsrail savaşındaki kayıtların genelde batılı ve İsrail kaynaklarından oluşmasından dolayı tek taraflı olması, Hindistan verileri ise Pakistanlılar kadar açık olmaması sebeplerinden ötürü Rus, Arap ve Hint zaferlerinde birkaç tane dahi olsa eksiklik olabileceğini değerlendirmekteyim. Örneğin Arap İsrail savaşlarında İsrail kayıplarının tamamının yerden açılan ateş ve SAM’ ler den (karadan havaya füze) kaynaklanması bir tane bile H.H.F. kaydı olmaması bana pek gerçekçi gelmiyor.

10.jpg


(F-35 Uçağından ateşlenen AIM-120 C 5 AMRAAM ve kanat altında AIM-9 X füzesi. Foto: LM.)

Diğer bir şaibeli iddia ise Yunan F-16C’ sinin 28.12.1995 te düşürdüğü F-4E uçağımız. Birçok ‘air victories’ sitesinde olan bu kayıtla ilgili füze ve top bilgisi yok. Zaten bize de inandırıcı gelmiyor çünkü 1995’ te böyle bir olay kamuoyuna yansımaması zor. Muhtemelen uçağımız Yunan uçağının tacizi sonucu manevra yaparken düştüğü için bu şekilde yansıtılıyor. Tüm bu sebeplerden ötürü yukarıdakilerle birlikte tablomuzda yer vermedik

-Tabloda da görüleceği üzere H.H.F.’ lerin savaşlarda kullanımı veya isabet oranı kısa menzilli IR güdümlülerden, orta menzilli SAR güdümlülere, son yıllarda da aktif radar güdümlü at unut füzelere doğru seyretmektedir. Bunun ispatı şudur; Vietnam savaşı adeta AIM-9 ve AIM-7’ nin ilk modelleri ile R-3S (AA-2) arasında geçen bir savaş iken, NATO’ nun Yugoslavya’ ya müdahalesindeki on hava zaferinden sekizinin AIM-120 Amraam’ a aittir. Ayrıca 23.03.2014 tarihinde hava sahamızı ihlal eden Suriye Mig-23 uçağını düşüren 181.Filoya ait F-16 C uçağından fırlatılan AIM-120 füzesi muhtemelen, Mig-23 Türk topraklarında iken ateşlenmiş olmasına rağmen pilot füze ikazı alıp kaçmaya başladığından uçağı Suriye Sınırların içinde vurdu. Suriyeli pilotun vurulduğumda Türkiye sınırından 7 km içerdeydim mazereti de bu sebeple çok geçerli değil. Mi-17 Olayında ki gibi pilotlarımız bu sefer AIM-9 X kullanmamış hem hedefin uzaklığı hem de işi şansa bırakmama düşüncesi ile Dünya tarihindeki on üçüncü AIM-120 zaferini kazanmışlardır.(AIM-120 AMRAAM hakkında daha fazla ayrıntı için Bkz: Suriye’nin Mig-23’ünü AIM-120 mi vurdu? )

-Falkland savaşı yine tabloda görüldüğü üzere AIM-9L füzesinin savaşı olmuştur. Toplamda 27 adet ateşlenen AIM-9’ lar la 20 adet zafer kazanıldığın açık kaynaklarda belirtilse de doğrulayamadığım ilave 3 zaferden daha söz edilmektedir. Tarihi ve uçak tipi belli olan zaferlerden 18 tanesine tablomuzda yer verdiğimiz savaşta deniz aşırı savaşan İngilizlerin SeaHarrier uçaklarının sadece 2 tanesini kara hedeflerine saldırı sırasında kaybedilmiş olması Arjantin’ in hiç H.H.F. hava zaferinin olmaması ilginçtir.

-Yine Tablo-2 ye baktığımızda İran-Irak Savaşındaki AIM-9 P ile AIM-54 Phoenix füzesinin başarısı dikkat çekmektedir. Bu skorda savaşın 7 yıldan fazla sürmesinin de etkisi olsa da Amerika da kullanım dışına çıkarılan AIM-54’ ün 190 km ye yakın menzili ile zamanında en uzun menzilli H.H.F. olmasının da etkisi çoktur. 5 Mach hızı, 470 Kg ağırlığı ile Ar ve Sar güdümlü füze, çok uzun menzilli bir radarı, ileri-geri oynar kanatları, üstün bir manevra kabiliyeti olan F-14 Tomcat avcı uçakları ile bütünleşmiş ve savaşta çok başarılı olmuştur. “Topgun” Filmi ile gönlümüzde taht kuran F-14 Tomcat ile ilgili tabloda ki diğer enteresan kayıt ise, Irak Mig-23 uçağının R-60 (AA-8) gibi sadece 8 km menzilli bir füze ile vurduğu F-14 ile, 2 Irak Mirage F-1 EQ6 uçağının Matra Super 530-D füzesi ile vurduğu 2 İran F-14 A uçağıdır. F-14 gibi üstün manevra kabiliyetli bir uçağın Mig-23’ ü nasıl kuyruğunda kilitlenecek kadar uzun tuttuğu enteresandır.

-Tablodaki diğer bir dikkat çekici kayıt ise Körfez Savaşının başında savaşın ilk saatlerinde 17 Ocak 1991 tarihinde Irak Mig-25 PDS’ sinin R-40 (AA-6) ile US NAVY’ ye ait F/A-18 C uçağını düşürmesi. Bu kayıtta bize atan ve atılan uçak ne olursa olsun füze radar güdümlü ise ve kilit muhafaza edilebilmiş ise geri kalan faktörlerin çok önemi olmadığını gösteriyor. Sonuçta Mig-25 gibi çok hantal bir uçakla üstün manevra yeteneği olan F-18 vurulabilmiştir.

Tablodaki işaretli satırların açıklaması ise kısaca şöyledir;

*Birleşik Arap Cumhuriyeti 1 Şubat 1958 de Mısır ve Suriye nin birleşmesi ile kuruldu, 28 Eylül 1961 de sona erdi.

**19.01.1991 Tarihindeki Çöl Fırtınası Harekatının ilk günlerinde Irak’ ın iddiasına göre Mig-29 tarafından fırlatılan R-60 füzesi ile RAF’ a (Kraliyet Hava Kuvvetleri-İngiliz) ait Tornado-GR1 vurulmuş, kısa bir süre sonra uçak inemeden başka bir Amerikan F-15 uçağı tarafından düşürülmüştür. İngiliz kaynakları ise bu Tornado uçağının 22 Ocak 91’ de bombardıman görevinde yerden açılan ateşle vurulduğunu iddia etmektedir.

***Sovyet hava sahasına giren G.Kore' nin Boeing-747 yolcu uçağı uyarılara rağmen rotasına dönmeyince düşürüldü. Uçaktaki tüm yolcuların öldüğü olayda pilotunun neden uyarıları dikkate almadığı bugün bile kesin olarak bilinmemekte, spekülasyon hatta belgesel konusu olarak devam etmektedir.

****İran-Irak Savaşı sırasında seyrüsefer sistemlerindeki arıza sebebi ile yanlışlıkla Irak hava sahasına giren iki F-100 uçağımızdan biri radarlar aracılığı ile yerden yönlendirme yapılarak ülkemize dönmeyi başarırken diğeri Irak uçakları tarafından vurularak pilot esir alınmış ve ancak 56 gün sonra ülkemize geri dönmüştür. Birçok yazılı ve internet kaynağında iki uçağında vurulmuş olduğu yazsa da bu doğru değildir. Diğer uçak üssüne dönmeyi başarmıştır. Türk Hv.Kuv.’ lerine ait sadece bir adet F-100 düşürülmüştür.

*****Yunan Hava Kuvvetlerinde pilot olan iki kardeşten birisi (kardeş olmadıklarını iddia edenlerde var olmasına rağmen basına yansıyan hikayeler de göre kardeşler) Türk uçakları ile yapılan Ege'de ki dogfight' lar sırasında Mirage-2000 uçağının deniz seviyesin de ki manevra avantajını kullanarak Türk F-16 uçağını tuzağa düşürmek isterken kendi uçağı denize çakılmıştır. Daha sonraki günlerde abisinin intikamını almak isteyen kardeşi üstlerinden habersiz kendi insiyatifi ile beklenmedik bir anda ateşlediği Magic füzesi ile F-16’ mızı vurmuş ve bir pilotumuzu şehit etmiştir. Oysa bir önceki olayda (Mirage-2000) internet ortamında yayınlanmış telsiz kayıtları dinlendiğin de pilotlarımızın ne kadar üzüldüğü anlaşılmaktadır. Filo olarak Yunan pilotun ailesine taziye mektubu gönderdikleri de basına yansımıştır. Dünya hava zaferleri (air victory) tarihin de ibret verici bir olay olarak kaydedilmesi gereken bu olayda iki kişilik F-16 D uçağımızın diğer pilotu atlamayı başarmıştır. Yunanlı pilotun uçağının üzerine F-16 resmi çizdirmesi ve Türk pilotun ailesinin Avrupa İnsan hakları mahkemesine başvurması üzerine meslekten ihraç edildiği kesin olmamakla birlikte basına yansıyan diğer bilgiler arasındadır.

******10.09.1996 Tarihinde yani yukarıdaki olaydan iki gün sonra gazetelere Ege de bir Yunan Mirage F-1 CG uçağının düştüğü ve pilotunun kurtulduğu yansımıştır. İlginç bir tesadüf olarak görülen bu olayın aslında tesadüf olmadığı Türk Hava Kuvvetlerinin bir tepki olarak Yunan uçağını düşürdüğü konu ile ilgili birçok internet sitesinde mevcuttur. Bana göre de tesadüfün inandırıcı değildi. Bu sebeple füze atış kaydını listeye koymayı uygun buldum. Ancak şunu altını çizerek belirtmek isterim ki her iki ülke tarafından da resmi olarak kabul edilmemiş yani doğrulanmamış bir kayıt olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

TÜRK HAVA KUVVETLERİNDE KULLANILAN FÜZELER

Türk Hava Kuvvetlerinin füze envanterini açık kaynaklardan toplanan veriler dikkate alınarak şöyle özetleyebiliriz: Birim maliyeti 500 bin ile 1,3 milyon USD (ABD) arasında değişen fiyatları ile yerli üretimi olmayan bu yüzden binlercesinin alınması çok zor olan bu füzelerden maalesef sınırlı sayıda tedarik edilmiştir.

Bunda fiyat etkisi olsa da Amerikan yönetiminin bir çırpıda yüzlerce satmayacağı gerçeği de etkili olmuş olabilir. Envanterinde çok sayıda AIM-9 L / M / S ve P modelinden olan Türk Hava Kuvvetleri bu eski füzeleri de kullanabilir. Ancak tahmin edeceğiniz üzere etrafımızda kullanılan füzeler ve uçaklar düşünüldüğünde bunların teknolojik olarak geri kaldığı görülür.

Zorlu rakipler karşısında da etkisiz olacakları tahmin edilebilir. Bu teoriyi (teori diyorum çünkü hava savaşında neyin ne olacağı hiç belli değildir. Daha önceki makalemizde verdiğimiz R-60 la F-14 vuran Irak Mig-23’ ü örneğindeki gibi) iddia etmek için etrafımıza bakmamız yeterli. İsrail Python 5, Yunanistan Iris-T ve AIM-9X, Rusya R-73, R-27 ET1 füzelerinin kullanırken bizim “AIM-9X ve AIM120” modern füzelerden yeterli sayıda tedarik etmemiz gerekir diye düşünüyorum. Ya da aşağıda anlatacağımız gibi milli hava-hava füzemizi biran önce üretmemiz…

Türk Hava Kuvvetlerinin envanterinde AIM-9 serisinin “B” modelinden 210 adet (hepsi envanter dışına çıkarıldı),”M” modelinden 500, “L” modelinden 640, “S” modelinden 310 ,”J/P3” modelinden 750 adet olduğu tahmin edilmektedir. Yukarıda saydığımız ülkelerin füzeleri ile baş edebilecek beşinci nesil “X” modelinden ise 2006 tarihinde F-16 CCIP projesi kapsamında 35.7 milyon USD (ABD) bedelle 127 adet AIM-9X ve 22 adette CATM (Captive eğitim füzesi) alımı gerçekleşmiştir.

2007’ de İlave olan 105 adet “X” ve 22 CATM’ den sonra 24 Aralık 2012 tarihinde verilen sipariş ile 117 adet daha alım talep edilmiştir. Tüm bu füzelerin tedarik edildiğini ve kaza-kırım, eğitim atışı, raf ömrü bitmesi şeklinde sarf edilenleri de hala mevcut varsayarak, 349 adet AIM-9X Block-1/2. Ayrıca AMRAAM için de;304 adede yakın AIM-120 B modeli, 107 bazı kaynaklara göre de 138 adette “C-7” modelinden envanterde olduğunu tahmini olarak söyleyebiliriz. 107 veya -138 AIM-120C-7 siparişi 1998 de verilmişti. Ağustos-2014 içerisinde verilen ve geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan 145 Adet AIM-120 C7 siparişini de bu sayıya ilave ettiğimizde ve teslimatın gerçekleştiğini varsayarak toplam tedarik edilen rakamların 578 lere ulaştığını görmekteyiz. AMRAAM füzesi ile ilgili daha fazla ayrıntı için bkz: Suriye’nin Mig-23’ünü AIM-120 mi vurdu?

1.jpg


181.Pars Filoya ait F-16 C uçağımızda yüklü görünen AIM-120 C7 AMRAAM ve kanat altında AIM-9X Sidewinder füzeleri.

Modern bir savaşta 150 km’ yi verimli bir şekilde tarayıp füzeyi 100 km güdümlemek oldukça zor bir iştir. O zaman yukarıdaki AMRAAM füzelerimizi kullanan F-16 CCIP ve Block-50 uçaklarımızdaki AN/APG-68(V)9 radarı TWS modunda 150 km ‘ de kaç derecelik bir açıda ve kaç hedefi etkili bir şekilde tarıyor? Bu sorunun cevabını burada veremeyiz ancak sormamızın sebebi bu konuya dikkatinizi çekmek. Test ortamında değil de gerçek savaşta sıcaklık, irtifa, yağmur gibi dış etkenlerin etkisi altında bu tür soruların cevapları bize füzelerin gerçek kapasitesini dolayısı ile ülkelerin hava güçlerinin gerçek kapasitesini verir.

Radar güdümlülere gelince F-4E uçaklarımızın hava-hava görevlerinden çekilmesine paralel olarak 797 adet AIM-7E ve F envanter dışına çıkarılmıştır. Şu anda F-16 uçaklarımızın kullandığı AIM-120 A/B/C füzesi haricinde radar güdümlü füzemiz yoktur. Ayrıca Meteor, R-77 benzeri uzun menzilli H.H.F.’ miz de bulunmamaktadır. SAR ve AR Güdümlüler açısından da çevre ülkelerdeki durum pek lehimize değildir. İsrail Derby, Yunanistan Süper 530, Rusya ise R-77, R-37, R-27 ve K-172 gibi 1.bölümde yayınlanan Tablo-1 de özellikleri sıralanmış füzeleri kullanmaktadırlar. Yukarıda bahsettiğimiz stok yetersizliğinin yanı sıra çok yüksek maliyet ve Uzun Menzilli AR Güdümlü füzemizin olmaması diğer zayıf yönlerimiz olup, biran önce Milli Hava-Hava Füzemizi üretebilmemiz dileği ile...

2.jpg


MİLLİ HAVADAN–HAVAYA FÜZE PROJESİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Şu ana kadar yazdıklarımızın ışığından nasıl bir füze ortaya koymamız gerektiğini anlatmadan önce, şu üç iddia ve cevabına açıklık getirelim. Birincisi Dünyanın en azından ilk üçteki füzesini geliştirip üretmek zorunda olduğumuz. İkincisi şu ana kadar üretmeyi başardığımız Kasırga, Cirit, SOM gibi sistemlere nazaran çok daha zor bir işin altına imza atmak zorunda olduğumuz. Üçüncüsü dünyadaki tüm füzeler içinde geliştirilmesi en zor olan sistemler H.H.F.’ dir. Çünkü en yüksek teknolojiyi HHF’ ler barındırır.

Önce ikinci ve üçüncü iddianın cevabını verelim çünkü ikisi de aynı kapıya çıkıyor. Evet tüm güdümlü füzeler içinde en yüksek teknolojiyi barındıranlar H.H.F.’ lerdir. Birinci bölümde de bahsettiğimiz üzere diğer füzeler sabit kara hedeflerine ya da gemi, tank gibi çok yavaş ilerleyen hedeflere karşı kullanılır. Nükleer/ Konvansiyonel başlıklı balistik füzelerin bile nükleer harp başlığını istisna tutarak güdüm sisteminin H.H.F.’ lere göre geri kaldığını görürüz. Konumuz füzeler ise sesten hızlı giden hedefleri bazen bir dakikadan az sürede 50-60 “G” ye varan sert manevralar yaparak, her türlü karşı önlem ve elektronik karıştırma tedbirlerine rağmen vurmak zorundadır. Yani H.H.F.’ ler “En” lerin füzesidir. En hizlı, en çevik, en zorlu rakibi olan, en kısa süre uçan, en çok elektronik karıştırmaya maruz kalan vs. Kanaatimce dünyada insan yapımı bir aracı kovalayıp çarpsın diye yapılan araçlar içinde daha zorlu hedefi olan başka bir araç yoktur. Dolayısı ile güdüm sistemi H.H.F.’ ler kadar gelişmiş başka bir insan yapısı araç bulunmamaktadır.

HAVA HAVA FÜZE GELİŞTİRMEK KOLAY MI?

Gelelim bizim füzemize; Milli Hava-Hava Füzesi projesi kapsamında üretilecek füzenin birim maliyeti söz konusu olduğunda diğer savunma sanayi projeleri gibi ihracat hedefi olmadan yapılacak bir geliştirmede mantıklı bir iş yapılmış olmaz. Bu kurala bana göre sadece Milli Muharip Uçak projesi istisna gösterilebilir. Dünyada ki örneklere baktığımızda süper güçler harici devletlerin geliştirdikleri özgün uçak projelerinde ihracat imkanı bulamasalar bile çok yüksek birim maliyetlere katlandıklarını görürüz. Çünkü kendi uçağını yapmak stratejik hedeftir ve her şeye değer. Bir teknoloji sıçramasıdır.

Kendi uçağını yapan her şeyi yapabilir dersek hiç abartmamış olmayız. Ancak beşinci nesil uçak projesinde istisnai olarak göz ardı edeceğimiz maliyet-etkinlik-ihracatla birim maliyetin düşürülmesi amacı diğer savunma sanayi projelerinde yürümez. Her proje bu şekilde ele alınsa bir süre sonra savunma sanayide kaynak yetersizliğinden tabiri caizse çuvallarız. Nitekim bugün ülkemizdeki kamu ve özel sektör projelerinin nerdeyse tamamı ihracata yöneliktir.

Demek istediğim MSB bütçesi ve Türk Hava kuvvetleri ihtiyacı düşünüldüğünde binlerce sipariş verilemeyecek olan bir füzeden sadece kendi ihtiyacımız için üreteceğimiz için üretim sayımızın düşük olacağıdır. Bu sayı geliştirme-birim maliyeti çok yüksek tutacaktır. Dolayısı ile Cirit füzesi gibi mutlaka ihracata yönelik bir füze tasarlanmalıdır. Burada yukarıdaki iddianın cevabına ulaşıyoruz. Neden ilk üçte olmalı. Çünkü IR güdümlü füzeler için dünyada kendi füzesini üreten ülkeler haricinde 3-5 kaynak daha doğrusu rekabet eden üç-beş isim vardır. ( AIM-9 X, IRIS-T, AIM-132, Python-5, R-73) SAR ve AR güdümlü füzeler içinde ayni sıra ile; AIM-120 C/D, Meteor, Derby, R-77, Mica RF. Sonuç olarak ihracat ayağı olması için mutlaka bu saydıklarımızla rekabet etmesi gerekir. Yoksa Tablo-1’ de tanıttığımız diğer füzeler içinde kalındığında ihracat şansımız yok demektir.

Şimdide bunu başarmak için nasıl bir füze tasarlamamız gerektiğini yapısal tasarım özelliklerinden başlayarak sıralamadan önce son bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Tahminime göre önce kısa menzilli IR güdümlü sonra da AR güdümlü füze tasarlayacağımız düşüncesi ile önce IR güdümlü füzemizin olmazsa olmazları ile başlıyorum.

4.JPG


IDEF-13 te AIHSF (Alçak irtifa hava savunma füzesi) Foto:H.KILIÇ

Kuruktan başlıyarak Rolleron devrinin bittiğini söyleyebiliriz. Beşinci nesil füzelerin hiçbirinde artık rolleron yok. Ayrıca genelde kuyruk kanatlarının küçüldüğünü görüyoruz. Harp başlığı Blast-Parçalanma türünde, ağırlığı 85-100 Kg, uzunluğu 2,8-3 metre civarında ya da bu rakamları aşmamalıdır. 15-25 km arasında etkili menzile sahip olmalı. Katı yakıtlı ve “throttleable” kanallı roket motoru. Python-5 gibi hedefi kaçırdığında ya da gerideki hedefe ateşlendiğinde geri dönmek zorunda kaldığından hızını yavaşlatabilen bir füze.

HANGİ ADIMLAR ATILIYOR

Güdüm sisteminin geliştirilmesinde Roketsan firmasının yeni geliştirmekte olduğu AİHSF ürünü önemli bir sıçrama tahtası olacaktır. Ancak güdüm sistemi seçiminin IIR kızılötesi görüntüleme türünde olması beklide en önemli şartımız. Klasik A-IR güdüm sisteminin pazarda şansı olmayacaktır. Lazer yaklaşma sensörleri olursa harp başlığı türünden fedakarlık yapılabilir. Bu sensörlerin önemini namert füze Pyt-5’ te anlatmıştık. Kaska monteli nişangah sistemi ile uyumlu saat 3 ve 9 yönündeki hedeflere bile ateşlenebilen 180 derece görüş 360 derece önleme açısı olan bir füze.

Mutlaka T-129 Helikopterimizce taşınabilir olmalı. Hatta Anka İHA’ mı za bile uyumlu olması. Belki de gelecekte dünya ki trend İHA’ lardan kara hedefleri için füzelerden (Helfire gibi) hava hedeflerine saldırı konseptine kayacak.

Dünyada çok örneği olduğu gibi ayni füzenin 4X4 taktik tekerlekli zırhlı araçta taşınan karadan-havaya versiyonunun da hayata geçirilmesi lazım. KMS projesini başarmış sanayimiz için bu çok kolay bir adım olacaktır.

3.jpg


AR güdümlü füze tasarımına gelince; Gerek teknolojik durumumuz gerekse sınırlı kaynaklarımız düşünüldüğünde Türkiye SAR güdümlü bir füzeyi düşünmeden ikinci adım olarak direk AR güdümüne geçmeli. Bu füzenin asgarileri de yine pazarda rekabet şansı olması açısından;

SOM füzesinin milli motora kavuşması için başlatılan projedeki birikiminde değerlendirilmesi ile Ramjet motor üretilmesi ve AR güdümlü füzemiz için ilk etap da Ramjet motor düşünülmesi ihtiyaç duyulursa daha kısa menzilli modelleri için katı yakıt roket motorlu modelinin gündeme gelmesi. R-77 Gibi. Bu bağlamda Ramjet motorlu modelin en az 100 km menzilli olması. Tıpkı diğer füzedeki gibi değişken kanallı yakıt akışı kontrol edilebilen motor olmalı. Füze kendi hızını ayarlayabilmeli.

Güdüm sistemi karşı önlemlere yani elektronik karıştırmaya karşı çok dayanıklı olmalı. Bunun seviyesi füzeninde kalite seviyesini gösterecektir. Çift yönlü veri yolu, IMU, GPS destekli navigasyon, gerektiğinde füzenin yarı aktif moda yani SAR güdümlü kullanılabilmesi, ağ destekli güdüm sistemi ile başka uçaklarca güdülenebilmesi. Ayrıca İsrail Derby Füzesi gibi 180 derece dönüş yaparak hedefe yönlenebilmeli.

Sea Sparrow benzeri gemiden ateşlenebilmeli. IR güdümlüde yazdığımız gibi taktik araçtan fırlatılabilme özelliği olmalı. Radar güdümlü füzeler daha uzun menzilli ve büyük olduklarından gemilerin hava savunma sistemi olarak da kullanılabilirler. Bu sebeple bu alternatifte tasarımda daima göz önünde olmalı.

Milli Muharip Uçak Projesi kapsamında üretilecek FX’ in TSK adına önemli bir güç çarpanı olması isteniyorsa kritik aviyonik sistemler yanında silah sistemlerinin de mutlaka yerli üretim olması gerekir. Silah sistemlerinin dışa bağımlılık oranı, Hava Kuvvetlerinin dışa bağımlılık oranını verir. Bu oran ise, günümüzde iki Dünya arasında kalmış ülkemiz için Savunma Gücü değerlendirmelerinde en önemli parametredir.

5.jpg


F-15 C Uçaklarından, üst sağ AIM-120 AMRAAM, diğerleri AIM-7 Sparrow atışı

GELECEKTE NE OLACAK

Pe ki ya gelecekte ne olacak? Günümüz at-unut çağı olduğuna göre H.H.F. daha ne kadar gelişebilir? Aşağıdaki fikirlerimin Dr. Mclean’ in teorisinden daha uçuk olduğunu sanmıyorum Tarihçe kısmında anlattığımız gibi evinin garajında ilk IR detektörünü geliştiren bilim insanı. Kendisi fikrini önceden beyan etse idi II. Dünya Savaşı zamanında bir füzenin uçağın motorundaki ısıyı takip edeceğine kim inanırdı?

Birincisi; Cirit füzesi benzeri lazer güdümlü (dolayısı ile “chaff-flare” den etkilenmeyecek) 8-10 km menzilli 5-6 füze taşıyan ve lazer aydınlatma sistemi entegre edilmiş taşıyıcı bir füze sistemi ile önce AR güdümlü olarak 4-5 Mach’ ta hedefe yaklaştıktan sonra lazer güdümlü füzeleri salvo ateşleyebilen bir sistem. İkincisi uzun menzilli H.H.F. büyüklüğünde bir AR güdümlü füze içine gizlenmiş 1 ya da 2 adet kısa menzilli küçük R-60 (AA-8) büyüklüğünde IR güdümlü füzelerin yerleştirilmesi. Son olarak “Stealth” uçaklara gövde içine döner füze lançeri takılması. Tıpkı B-1 B uçağındaki 18 adet AGM-86C füzesinin daire şeklinde yerleştirilmesi gibi. Böylece ters takılan füzeler kolayca arkadan takip eden hedefe yönelik ateşlenebilir.

Gelecekte füzeler o kadar otonom olacak ki, yolcu uçağının kargo bölümünden bile aşağı atıp motorunu ateşlemeyi başarsanız o yine ne yapacağını ve kimi vuracağını bilecek seviyeye de olacak.

Birçok analist gelecekte hava savaşlarının görüş alanı içinde (WVR) olacağını iddia etmektedir. Zira görüş alanı dışında ufuk ötesine (BWR) atılan füzenin kurtulma yollarında anlattığımız yöntemler ile aldatılma ihtimalinin olması sebebi ile bu teori çoklarınca kabul görmektedir.

Teknolojinin ilerlemesi II. Dünya Savaşından sonra pilotların işini kolaylaştırmış gibi gözükmekle birlikte günümüzde daha da ilerleyen modern teknoloji ibreyi tersine çevirmiştir. II. Dünya Savaşın da fiziki şartların zorlukları ile mücadele eden pilotlar günümüzde muhtemel bir savaşta klimalı, gayet rahat, MFD ekranlarla çevrili kokpitte uçarken, nereden geldiği bilmediği uzun menzilli bir H.H.F.’ nin hedefi olunca, kendisine neyin çarptığını anlayacak zamanı dahi olmayacak. Karşı koyma-caydırma sistemlerinin etkisinin azaldığı gelecekte füze menzili ve ilk ateşleyen olmak çok daha önemli kazandığından ilk atış fırsatını yakalayan zaferi de kazanmış olacaktır.

Sonuç olarak, gelecekte Havadan-Havaya Füzeler dünyasında çok daha akılı, otonom kabiliyetli, ateşlendikleri uçak imha olsa bile kendi kendine saldırıya devam eden füzeler üretileceğinden, gelecekteki füzeleri biraz da espri katarak “BRVAAM, At-Unut” yerine, “Görüş menzili ötesi gelişmiş uzun menzilli at-unut-arkana bile bakmadan kaç“ füzeleri olarak tanımlayabiliriz. Böyle olacağı içinde üzgünüm ama galiba gelecekte pilotlar için Hava Muharebesi bir zamanlar Eskişehir konuşlu olan 112.Şeytan filomuzun sloganı gibi olacak;

“İçinizdeki şeytandan kaçabilirsiniz ama arkanızdakinden asla”

6.jpg


F-35 Uçağından test amaçlı AIM-120 C7 AMRAAM atışı
 
Guys, i have found a very good article series about Air to Air missiles. It is very informative and in Turkish.

Modern hava savaşının okları- Havadan Havaya Füzeler - 1

Eski çağlarda Şövalyeler veya tarihimizdeki karşılığı ile Akıncılar için Kılıç neyi temsil ediyor ise modern çağın gökyüzü şövalyeleri av uçağı pilotları için de makineli top aynı şeyi temsil etmektedir. Ancak Akıncılar, kılıç yanında ok ve mızrak gibi daha uzun menzilli silahlarda kullanırdı.

Düşmanı olabildiğince uzakta imha etmeyi amaçlayan bu silahlar etkisiz kalınca kılıçlar çekilirdi. Günümüzde ise okların yerini çok daha uzun menzilli silahlar aldı. Bunların hava savaşlarındaki karşılığı ise uçaktan ateşlenen havadan-havaya füze sistemleridir. Düşmanı karşılamaya gelince; pek bir şey değişmedi! Tabi ki ufak bir ayrıntı dışında, teknolojinin yükseklerdeki simgeleri ‘Havadan Havaya Güdümlü Füzeler’…

İki ayrı bölümden oluşacak makalemizin ilk bölümünde Havadan Havaya Füzeleri [HHF/AAM] geniş bir şekilde inceleyecek, makalenin sonunda da eldeki veriler ışığında Milli Havadan Havaya Füze projesi kapsamında üretilecek olan yerli HHF’lerin asgari özellikleri hakkında görüşlerimizi paylaşacağız. Umut ederiz ki Milli Havadan Havaya Füzeler, F-X Milli Muharip Uçak [MMU] Projesi kapsamında üretilecek uçağımızın hava muharebelerinde kullanacağı ana silah sistemi olacaktır.

NASIL BAŞLADI?

Dünya, karadan karaya roket teknolojisi ile ilk defa İkinci Dünya Savaşı’nda Alman V-2 Roketleri ile tanıştı. Savaşın sonlarına doğru yine Almanların yaptığı ilk başarılı füze olan Ruhrstahl X-4 ise HHF’lerin ilkiydi. 1944 yılında ilk atış testi FW-190 uçağından yapılan, bine yakın gövde parçası üretilen, tel güdümlü füzenin en büyük talihsizliği ise İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna yetişmesi idi.

Savaş sonunda teknolojisi ile birlikte Amerikalıların eline geçmesine rağmen V-2 karadan karaya roketleri gibi hızla geliştirilemedi. V-2’yi geliştirerek uzaya giden Amerikalılar Kore’deki hava savaşlarında hala makineli top kullanmaktaydı. Sonra ki Vietnam Savaşı ise HHF’lerin savaşı olacaktı.

GARAJDA TASARLANAN FÜZE

AIM-9 Sidewinder [Çıngıraklı Yılan]’ın atası sayılan seri üretime geçmiş ve IR güdümlü ilk başarılı füze diyebileceğimiz AIM-4 Falcon [GAR-1] Dr. William B. MCLEAN isimli bir bilim insanının ABD’nde kendi garajında yaptığı deneyler sonucu ortaya çıktı. Uçakların motorlarında oluşan ısıyı fark eden ve izleyen bir düzenek icat eden MCLEAN’nın bulduğu detektör, gördüğü bölgede elektromanyetik spektrumda oluşan kısa dalga bölgesinin kızıl ötesi radyasyon ışınlarının emisyonlarını tespit ediyordu. Bir başka deyişle bulduğu güdüm sistemi o bölgenin ısısını tespit edip, füzeyi ısı kaynağına yönlendiriyordu.

Günümüzde hala geçerli olan bu kural ile sanılanın aksine ısı güdümlü füzeler jet motorundan çıkan egzoz gazlarını değil, motorda ısınan metal parçaların yaydığı kızıl ötesi ışınları arar ve füzeyi bu ısıya yönlendirir.

HHF’lerin savaş ortamında ilk kullanımı ise 24 Eylül 1958’de Tayvan Krizi sırasında Tayvanlılara nasip oldu. Amerikalılar tarafından ilk başarılı atışı 1953’te bir drona yapılan AIM-9B Sidewinder füzesini, Tayvan Körfezi üzerinde F-86F Sabre ateşledi ve Çin Mig-15’ini düşürdü.

HHF’nin bu ilk operasyonel kullanımı bir devrin başlangıcı oldu. Artık gökyüzü Şövalyeleri kılıç yerine uzun menzilli oklar kullanmaya başlamıştı. Operasyonel başarı yüzdesi düşük olsa da Amerikalılar bu olay ile HHF’lerin önemini kavrayarak ilk etapta uzun menzilli Sovyet bombardıman uçaklarını durdurabilmek için IR güdümlü AIM-9, sonrasında da yarı aktif radar güdümlü AIM-7 Sparrow [Ok]’u geliştirdiler.

en%20eski.jpg


İlk Havadan Havaya Füze Alman Ruhrstahl X-4 ve tel güdümlü füzenin kumanda kabindeki kumanda kolu. Dayton-Ohio-A.B.D. National Museum Of The USAF-Hava Kuv. Müzesinde sergilenmektedir. Foto USAF



İLK FÜZELER GELİŞTİRİLİYOR

Fransızlar X-4’den elde edilen verilerle 1947’de başarısız AA-10 füzesini, İngilizler ise diğer başarısız Fireflash’ı yaptılar. Ruslar da Almanlardan esinlenerek RS-2U [NATO Kod Adı: AA-1 Alkali] füzesini geliştirdiler. Ancak yine aynı çatışmalar da Tayvan uçaklarından ateşlenen bir AIM-9B füzesinin Mig-17’ye patlamadan girmesi ve uçağın başarılı inişi sonucu füzeyi tersine mühendislik yolu ile kopyalayıp K-13’ü [AA-2 Atol] üretmeyi başardılar. Sonra da Çinliler bu füzeyi kopyalayıp PL-2’yi ürettiler.

Kuşkusuz HHF’lerin icadı hava savaşının kurallarını temelinden değiştirmiştir. Hatta farklı nitelikteki her yeni füzenin hizmete girmesi karşı tarafı ‘dogfight’ [yakın hava muharebesi] angajman kural ve taktiklerini değiştirmek zorunda bırakmıştır. Bu durum günümüzde de aynen geçerliliğini koruyan bir süreçtir.

MAKİNALI TOPUN ALTERNATİFİ Mİ?

IR [Kızılötesi ışınları takip eden yani ısı kaynağını izleyen] güdümlü Amerikan yapımı AIM-9, Vietnam Savaşı’nda yoğun bir şekilde kullanıldı. Hatta öyle başarılı oldu ki HHF’lere çok güvenen Amerikalılar Vietnam Savaşı sırasında Donanma Hava güçleri için geliştirilen F-4’lerin ilk modellerine makineli top dahi koymadı. Ancak, evdeki hesap çarşıya uymadı. Düşman Mig’leri ile dogfight’a giren F-4’ler füzeleri sarf edince savunmasız kalıyor, Mig’leri füze menzilinde kaçırdığı zaman çok yakın mesafede burun buruna geliyor ve savaşacak silah bulamıyordu. Sonunda tasarımcılar şunu anladı ki bir askerin oku, mızrağı çok önemli olsa da kılıcı olmadan olmazdı.

Sonradan ABD Hava Kuvvetleri’nin de tercih ettiği F-4E Phantop II’lere 20mm’lik M-61 Makineli Topu takıldı. Günümüzün en modern avcı uçağı sayılan F-22 Raptor’da bile hava ve yer hedeflerine karşı top sistemi mevcuttur.

IR güdümlü füzeler ile başlayan HHF’lerin serüveni yarı aktif radar güdümlü [AIM-7 Sparrow gibi] füzeler ile devam etmiş ve günümüzde beşinci nesil aktif radar güdümlü [AIM-120 AMRAAM, R-77/AA-12 Adder gibi] ‘At-Unut’ olarak isimlendirilen akıllı füzeler seviyesine ulaşmıştır. Çağımızda HHF’ler o kadar ileri bir teknolojiye sahiptir ki örneğin AIM-120D füzesi çift yönlü veri bağlantısı, GPS destekli seyrüsefer, gelişmiş uçuş zarfı, aktif radar ve ataletsel seyrüseferden oluşan ikili güdüm sistemi ve 18okm’lik menzili ile tam bir at unut füzesi niteliğindedir. Şimdi, ilk olarak güdüm sistemleri ile yukarıda tarihi seyirlerini özetlediğimiz HHF’lerin teknik özelliklerini incelemeye başlayalım.



GÜDÜM SİSTEMLERİ

Nükleer veya konvansiyonel başlık taşıyan balistik füzeler, Havadan Karaya veya Satha gibi dünyadaki tüm füze çeşitleri düşünüldüğünde güdüm sistemleri açısından dolayısı ile teknolojik açıdan HHF. için füzelerin efendileri diyebiliriz. Çünkü diğerleri sabit hedeflere ya da tank, gemi gibi çok ağır hareket eden hedeflere doğru takip yaparken HHF.’ ler sesten hızlı giden hedeflere, her türlü karşı koyma-caydırma sistemine rağmen güdümleme yapmak zorundadır. Bu yüzden en; teknolojik, akıllı, otonom hareket kabiliyetli, hızlı ve çevik olan füzeler bunlardır.

Diğer füzelerden en önemli farklılıkları olan Güdüm Sistemlerini kısaca şöyle sıralayabiliriz; [böylelikle Tablo-1’de kullanılan kısaltmalar [AR, SAR, IR, A-IR, P-IR, EO-IR, PRF, DL, IMU] da aşağıda açıklanmış olacaktır]

∂ Isı [Kızılötesi] güdümlü [IR] füzeler genelde kısa menzillilerde kullanılır. Aktif veya pasif kızılötesi [A-IR, P-IR] ve Elektro-Optik Görüntüleyicili Kızılötesi [IIR] olarak çeşitlendirilir.

∑ Yarı aktif radar güdümü [SAR], genelde orta menzilli sistemlerde kullanılmakla birlikte uzun menzilli füzelerde de ikinci sistem olarak kullanılır.

∏ Aktif radar güdümlü [AR] sistemler orta ve uzun menzilli füzelerde kullanılır.

Temelde bu üç güdüm sistemini kullanılmakla birlikte her ikisini birden kullanan platformlar da vardır. Yukarıdakilere ek olarak ana sistemin değişik varyasyonları ya da yardımcı güdüm sistemlerinin kullanılması da söz konusudur. Bunlar da;

π Ataletsel Seyrüsefer ve Ataletsel Ölçüm Birimi [INS/IMU] güdüm sistemi. Özellikle AR ve SAR güdülü Rus füzelerinin büyük çoğunluğu yardımcı sitem olarak aşağıdaki DL sistemi ile birlikte üçlü güdüm sistemini aynı füzede kullanmaktadır.

∫ Data Link [Veri Bağlantısı/DL]; başlangıçta tek yönlü olarak icat edilen sistem füzeye hedef bilgilerini ateşleyen uçağın radarından güncelleyerek iletir. Bugünün gelişmiş füzelerinde füzenin de uçağa bilgi gönderebildiği çift yönlü veri bağlantısı mevcuttur.

ª Pasif radyasyon arayıcı [PRF], anti radyasyon/anti-radar füzeleri için kullanılan sistemin bir benzeridir. Genelde X Bandından çalışır ve daha çok AWACS [Havadan Erken İkaz ve Kontrol Uçağı] uçaklarını vurmak için yapılan füzelerde kullanılır. Normal savaş uçaklarının radar dalgalarını da algılayabildiği için R-77’nin bazı versiyonlarında da kullanılır.



gudum%20sis.jpg


Yukarıda solda sağa: R-77’ nin (Rus) başka hiçbir füzede olmayan kafes kuyruk denetimleri, R-27’ ye (Rus) ve ortadaki resimde R-77’ ye ait Arayıcı başlıklar-Güdüm sitemleri anten ve diğer elektronik aksam görülüyor. Füzenin bundan sonra arkasına doğru devam eden kısımlarında harp başlığı, motor, kuyruk gibi bölümler vardır. Altta Soldan sağa; AIM-120A (A.B.D.) füzesinin en uç kısmında bulunan arayıcı radar anteni, ortada Iris-T (6 Avrupa ülkesi) burun kısmı IR detektörü rahatça görülüyor. Yanında AIM-9 X (A.B.D.) füzesinin uçağa takılı halde burnundaki arayıcı IR detektörü görülüyor. Bu tip füzeler en ufak ısıyı algılayıp geçmişte kendi kendine harekete geçip kazalara sebebiyet verdiklerinden kalkış aşamasına gelmeden önce yerde burun kısmı bir kapakla kapatılır. Derleme H.KILIÇ

NASIL ÇALIŞIYOR?

IR güdümlülerle başlayalım. Tarihçe kısmında bahsettiğimiz gibi IR güdümlü füzeler uçağın motorunun çıkış kısmındaki [nozul] parçaların yaydığı ısıyı takip eder. Füzenin en ucunda saydam özel camın hemen içine yerleştirilmiş detektör vardır. Bu detektör ısıyı takip ederek bilgisayar ve kanatçık motorları sayesinde füzeyi yönlendirir ve kedinin fareyi kovaladığı gibi sürekli hedef uçağı kovalar.

Füze fırlatıldıktan sonra, pilotun hedefe yönlendirmek için herhangi bir müdahale imkanı olmadığı gibi buna ihtiyacı da yoktur. IR güdümlü sistemler çok küçük aralıklardaki ısı farklılığını ayırt ettiklerinden ‘flare’ atışı gibi füze karşı tedbirlerinden etkilenmeden isabet oranlarını %1oo’e yaklaştırmış bulunmaktadırlar.

Radar güdümlü füzelere göre fırlatılan uçaktan bağımsız hareket etme avantajları olsa da yine de karşı tedbirler sayesinde hedef uçağın kilidi kırıp kurtulabilme ihtimali vardır. Son geliştirilen füzeler fırlatılmadan önce hedefe kilitlenebildikleri gibi pilotun tercihine göre fırlatıldıktan sonra da hedefe kilit atabilmektedirler. Bunu gerçekleştirebilmek için kaska monteli nişangah sistemi [HMDS] kullanılır.

Yirminci yüzyılın son çeyreğinde güdüm sitemleri o kadar gelişmiştir ki motorun nozul gibi yüksek ısı yayan parçalarının takibi bir yana uçağın yüksek süratinden ötürü gövde ve kanatların hücum kenarlarının hava ile olan sürtünmesinden oluşan ısının ultraviyole algılayıcılar tarafından tespiti ile de füze hedef uçağa kilitlenebilmektedir. Tarayıcı olarak elektro-optik görüntüleyici kızılötesi [IIR] başlık kullanan modern beşinci nesil Python-5 ve R-73 gibi füzeler bu sayede hedefi uçan bir ateş kütlesi şeklinde değil de tüm hatları ile ayırt ederler.

F-22%20FuZE.JPG


KANDIRMAK MÜMKÜN MÜ?

Multi-spektral bantta çalışan başlık, hedef uçak ile onun attığı ‘flare’ gibi saptırıcı ateş toplarını ayırt ederek bunlara yönelmez yani yemi yutmaz. Çünkü bunların hızı, büyüklüğü ve sıcaklığı uçaktan farklıdır.

Yetmişli yıllarda ortaya çıkan dördüncü nesil füzeler 18o derecelik görüş, 3o derecelik önleme açısına sahip olmuştu. Ayrıca, tarayıcı başlıkları soğutma sistemine ihtiyaç duyduğundan sıvı nitrojen taşımaktaydılar bu sürekli hedefe kilitli kalabilmelerini sağlıyordu. Günümüzün beşinci nesilleri ise bunları ve 18o derecelik önleme açısını çoktan aşmış durumdadır.

IR güdümlü havadan havaya füzelerin yüksek teknolojiye sahip olanlarından ilk beşini Python-5 [İsrail], AIM-9X [ABD], R-73E AA-11 [Rusya Federasyonu], IRIS-T [MBDA-Avrupa], AIM-132 ASRAAM [MBDA-İngiltere] şeklinde sıralayabiliriz. Bunlar azami menzilleri 18-25km arasında değişen kısa menzilli füzelerdir. Hızları da [6okm menzilli MICA-IR-MBDA-Fransa füzesi istisna] 2 ile 4 Mach arası değişmektedir. Bu füzelerden bazılarını daha sonraki başlıklar altında ayrıntılı inceleyeceğiz.

f-15%20toplu%20atis.jpg


F-15 C uçağından AIM-7 Sparrow atışları ve alt sağda AIM-120 AMRAAM füzesi ateşlenirken görülüyor. Derleme H.KILIÇ

STRATEJİLER FARKLI

Yarı Aktif Radar Güdümlü [SAR] füzelere baktığımızda ise Batılı sistemlerin orta menzilli yani 25-5okm arasında bir menzile sahip olduğunu ancak Rusların ise 5o-13okm arası uzun menzilli füzeleri yarı aktif güdümle uçurmayı tercih ettiğini görürüz. Bu tercihin ilk sebebi Mig-31 ve Su-27 gibi büyük gövdeli dolayısı ile uzun radar menzilli ve daha ağır füze taşıma kapasitesi olan uçaklarının olması, ikinci sebebi ise aşağıda da bahsedeceğimiz Rus füze teknolojisi ile kullanım stratejisidir. Çünkü bu füzelerde pasif radar alıcıları [yarı aktif tarayıcı] vardır. Ateşleyen uçağın sürekli hedefe radar aydınlatması yapmasına ihtiyaç duyarlar. Yani kilit sistemleri hedef uçaktan gelen radar yansımalarına bağlıdır. Bazı modellerinde oto pilot da bulunan füzelerin en büyük dezavantajı ateşleyen uçağın sürekli hedefi aydınlatmak zorunda olmasından dolayı kendisinin de yerini belli ederek hedef olmasıdır.

Füze rejimlerini kıyasladığımızda ise Rus HHF rejimi ya da stratejisi Batı dünyasından farklıdır. Rus uçakları [Su-27 türevleri gibi] daha fazla füze taşımak ve sarf etmek üzere tasarlanmıştır. Bu doktrine göre hava savaşında hedefe salvo atışla bir uçak için 3-4 füze peş peşe gönderilmelidir. Böylece uçak daha doğrusu pilot hangisi ile uğraşacağını şaşıracak ve birisi mutlaka hedefe ulaşacaktır. Bunların biri IR güdümlü iken diğeri SAR güdümlü olmalıdır. Çünkü aktif-pasif caydırma sistemlerinin yoğun ateş altında füzelerden birisini kaçırma ihtimali yüksektir. Amerikan sistemi ise daha az füze taşıyan uçaklarında ileri teknolojili [AIM-120D gibi] ve karşı tedbirlere dayanıklı sistemler taşıyarak mümkün oldukça radar kilidini muhafaza ederek tek uçak, tek atış, tek vuruş yaparak füzeleri verimli kullanmaya dayanır. Soğuk Savaş sırasında uzun menzilli bombardıman uçaklarını vurmak için geliştirilen SAR güdümlü füzeler günümüz hava savaşlarında top ve IR güdümlü füze menzilinin ilerisindeki düşmanı karşılamak için savaş uçaklarınca her türlü hava aracına karşı kullanılabilmektedir.



HEDEFİ ARAR

Aktif Radar Güdümlü [AR] sistemler ise genelde uzun menzilli olarak tanımlanırlar. Uçaktan ayrılmadan önce hedefe ait bilgiler güdüm sistemine yüklenir, ateşlendikten sonra kendi radarını aktif hale getirerek hedefi arar ve kilidi sürdürürler. Füze uçuş esnasında hedef koordinatının güncellemesini yapabilir. Ana uçak ile veri bağlantısı [data link] olan füze belli bir mesafeye kadar hedef bilgilerini ana uçağın radarından alınan veriler ile günceller, bağlantı menzilinin dışına çıktıktan sonra ise kendi radarını kullanır.

Yarı aktiflere göre daha büyük olan füzelerin ‘chaff’ ve elektronik karşı tedbirlere karşı dayanıklılığı bazı modellerde yarı aktiflere göre nispeten azdır. Yarı aktif modada geçebilen füzeler aktif modda iken gelişmiş beyinleri ve manevra kabiliyetleri sayesinde muhtemel buluşma noktalarını tahmin ederek taarruz ederler. BVR [Görüş Menzili Ötesi] olarak kısaltılan at-unut sistemler ise ateşleyen uçağın sürekli hedefe radar aydınlatması yapması ya da pasif izlemesi gibi zorunluluğu ortadan kaldırdıklarından en ileri ve güvenilir sistemler olmuşlardır. İsabet oranlarının yanı sıra ateşleyen uçağın güvenliğini de tehlikeye atmazlar. Tablo-1’de görüldüğü üzere en uzun menzilli füzeler bunlardır. Bu füzelerde teknolojinin ilerlemesi ile birlikte enteresan kabiliyetler kazanmıştır. Örneğin, İsrail yapısı Derby füzesi 18o derece dönüş yapabilme ve ağ merkezli harp kabiliyeti sayesinde fırlatıldığı uçak harici diğer dost platformlar tarafından da hedefe yönlendirilebilmektedir.

HHF’LER NASIL KULLANILIYOR?

Günümüz dünyasında ileri teknoloji içeren her silahın bir de pan zehri yani karşı tedbiri üretilmiştir. Sonraki başlılarda anlatacağımız füzelerden kurtulma yöntemlerinin yanı sıra nozulların gizlenmesi ya da soğutulması bir yöntem olsa da pek işe yaramayabilir. Çünkü füze uçağınızın hava ile yaptığı sürtünme sonucu üzerinde ve kanat uçları gibi keskin kenarlarında oluşan ısıyı fark ederek onu takip edecek siz ne tarafa giderseniz gidin arkanızdan gelecektir. Gerçek muharebe ortamında hava sıcaklığı, fırlatılan mesafe ve hedefe nispeten irtifanız gibi daha birçok faktör rol oynayacaktır. Milyar Dolarlık bütçe ile yaptığınız radarda görünmezlik [stealth] özellikli uçağınızın etkili caydırma sistemi ve karşı tarafın kabiliyetlerine sahip füzeniz yok ise ne kadar mükemmel bir uçakla uçtuğunuzun çok önemi yok demektir. Karşınızda beşinci nesil bir HHF var ise uçağınızın manevra kabiliyeti ya da görünmez olması sizi korumak için yeterli olmayabilir.

Mesela F-22 Raptor AIM-120 kullanamıyor olsa ne kadar caydırıcı olabilirdi? Bir F-22 radarda görünmezlik özelliğini koruyacak şekilde yüklendiğinde, yani tüm füzeler radar görünmezliğine mani olmasın diye gövde içinde kapalı silah yuvalarında saklandığında, 2 adet AIM-9 ile 6 adet AIM-120 alabilmektedir. Radarda görünmezlik özelliğinin istenmediği [Non-Stealthy] şekilde yüklendiğinde ise kanat altlarındaki harici yük istasyonlarına da füze takılarak ilave 4 adet AIM-120 ve 2 adet harici yakıt tankı [6oo galon] taşıyarak toplam füze sayısı 12’ye çıkmaktadır.

F-22 gibi süper bir jeti muhteşem füzeler ile muhteşem savaşçıya dönüştürebilirsiniz. Eğer hava üstünlüğünü ele geçirmek istiyorsanız en güçlü savaşçıya en iyi Kılıcı, ve en uzun menzilli Okları vermelisiniz. 5’inci nesil uçağınız AESA radar ve beşinci nesil at-unut füzeler ile silahlandırılmamış ise havadan yere/satha ve keşif gibi görevleri yapabilmesi bir nebze mümkündür. Ancak, hava savaşında başarılı olamayacağı açıktır. Çünkü diğer görevlerdeki tehditleri bugün birçok 4’üncü nesil uçak alt ederek az gelişmiş ülkelerin hava kuvvetlerinde bile başarı sağlayabilmektedir.

F-16%20AIM-120.jpg


USAF ‘a ait F-16 C uçağı AIM-120 AMRAAM ateşlerken. Foto: İnternet

SAVAŞI KAZANMAK İÇİN NE LAZIM?

Ancak, ikinci bölümde yayınlayacağımız operasyonel kayıtları listeleyen Tablo-2’de de göreceğiniz üzere Arap-İsrail, Bosna ve Irak Savaşlarında hava-hava savaşında iyi radar, iyi HHF ve iyi manevra yapan uçağınız yok ise uçak sayısı üstünlüğünün çok önemi yoktur. Kişisel kanaatim Arap-İsrail Savaşı ile 1982 Lübnan Savaşı’ndaki ezici İsrail üstünlüğünün sebebi pilotlarının daha kahraman ya da kabiliyetli olması, daha üstün savaş taktikleri [Mısır’a yapılan bir sürpriz saldırı hariç] ve ABD yapımı uçaklarının Rus uçaklarından daha üstün olması gibi sebeplerden değildir. Evet İsrail’in kullandığı F-4E, F-16, F-15 gibi uçaklar Arapların kullandığı Rus yapımı Mig-21, Mig-23 ve Mig-25 gibi uçaklara nazaran daha teknolojik ve performanslıdır. Ancak, bu durum maçı 6-0 bitirmeye yetecek kadar değildir. Benim gördüğüm en büyük ve önemli sebep, İsrail’in zamanında ileriyi görerek HHF teknolojisini erkenden yakalamış olmasıdır. Bugün teknoloji harikası Python-5’i yapan İsrail bu savaşlarda onun ataları Shafrir ve Python serisi füzeleri kullanarak özellikle Python-3 ile karşı tarafa hiç şans tanımamıştır.

TASARIM, MOTOR VE HARP BAŞLIK ÇEŞİTLERİ

Tüm füzeler gibi radar izini ve sürtünme kuvvetini azaltmak için genelde ince uzun boru şeklinde olsalar da Meteor füzesi gibi ramjet motorlu olanları hava alığı ihtiyacından ötürü bu kurala uymazlar. Geneli ses üstü hızlarda ve saniyelerle ölçülü sürelerde uçan HHF’ler temelde beş ana bölümden oluşur. En uçtan arka tarafa doğru;

l Birinci bölümde arayıcı veya tarayıcı başlık bulunur. IR güdümlülerde kubbeli camın gerisinde kızılötesi detektör, AR ve SAR güdümlülerde ise uçak burnu gibi sivri metal burnun içinde radar anteni şeklinde olan başlık en öndeki ünitedir. Kızılötesi başlık üç eksende [yukarı, aşağı ve yuvarlanma] ve insan gözünden daha hızlı hareket eder.

l Onun gerisinde güdüm sistemlerini oluşturan ve seyrüsefer sisteminin de bulunduğu yani füzenin tüm aviyoniklerinin olduğu bölüm bulunur. Bir çeşit pilden oluşan güç ünitesinin hemen önündedir. İçinde füze tipine göre; ataletsel seyrüsefer sistemi, verici, oto pilot ve bunun gibi güdüm sistemi ile ilgili tüm elektronik aksamın bulunduğu ünitedir.

l Füzenin hedef uçağı imha etmesini sağlayan harp başlığı yani patlayıcı madde sonraki gelen bölümdür. Çoğu füzede bu madde metal parçalarla desteklenerek parça tesir etkisi verilmek istenmiştir. Gövde [airframe] içindeki motordan önceki son kısımda dolayısıyla füzenin tamamını düşündüğümüzde ortada bir yerdedir. Sanıldığı gibi ön tarafta değildir. Harp başlığı çeşitlerini kısaca şöyle sıralayalım; Genişleyen çubuk, halka patlama/parçalanma, Blast parçalanma ve HE parçalanma yönlü savaş başlıkları.

l Roket motoru; İstisnai olarak sıvı yakıt roket motoru olmakla birlikte büyük çoğunluğunda katı yakıt roket motoru kullanılmaktadır. Az sayıda da olsa uzun menzilli ramjet roket motoru olanlar da vardır. Motorlar genelde havadaki izleri belli olmaması için düşük duman çıkaran tiptedir.

l Motor bölümünün sonunda gaz çıkış yerinin çevresinde kuyruk yönlendirme sistemleri ya da kanatçıkları bulunur. Ayrıca kuyruk kısmında hareket düzenleyici servo motor vardır. Görevi arkadaki servo kanatçıkları hareket ettirmektir. Bazı füzelerde ortada olan bu kanatçıkları hava akımını yönlendirmekte kullanılır.

l Rolleron; Bazı füzeler de örneğin AIM-9 ‘un eski modelleri gibi, en arkadaki kanatların arka uç kısımlarında yarısı içerde yarısı dışarıda tekerlekler bulunur. Rolleron denen bu tekerlekleri, uçuş sırasında hava akımı yüksek hızda döndürür buda jiroskobik etki sağlar. Füze yörüngesinden sapacak olursa rolleronların dönüşü topaç etkisi yaparak füzenin dengesini bulmasını sağlar. Fizik dili ile açısal momentum diyebileceğimiz olay bisikletin hareket halinde tekerlekler dönerken dengeli gitmesi örneği gibi moment etkisi ile yan hava akımı etkilerden dolayı füzenin sapmasını engellemeye yarar.

aim-%20m.jpg


Resimde Güney Kore Halk oyunları ekibi gibi poz veren Koreli askerler AIM-9 M modeli Sidewinder füzesi taşıyorlar. Füzenin 86 Kg ağırlığı düşünüldüğünde neden böyle yürüdüklerini ve ne kadar riskli bir iş yaptıklarını daha rahat anlayabiliriz. Füze ebatlarını kıyas etmek içinde iyi bir fırsat. Foto: İnternet

HANGİ ÜLKELER HAVA-HAVA FÜZESİ YAPABİLİYOR?

Bugün dünyada seri üretime geçmiş füzeleri temel aldığımızda 13 ülkenin kendi başına Havadan Havaya Füze [HHF] üretebildiğini görüyoruz. Meteor konsorsiyumundaki İsveç ve İspanya, IRIS-T’deki Yunanistan, Kanada ve Norveç’i iş paylarının küçük oranlarda olması ve tamamını üretemedikleri için bu sayıya dahil etmiyoruz. Ayrıca İran’ın basına yansıyan kendi IR güdümlü füzesini yaptığı açıklaması inandırıcı olsa da, bu füzenin teknolojisinin ne kadarının kendilerine ait olduğu ve füzenin özellikleri hakkında bilgimiz olmadığından liste ve tablo dışı tutulmuştur.

ABD füze teknolojisini ise, gerek tablolardaki göstergeler, gerekse makalede sıklıkla değindiğimizden konu başlığı yapmayacağız. Sadece şu ilginç başarı istatistiğini vererek diğer ülkelere geçelim. Amerikan yapımı AIM-9 Sidewinder füzelerinden bugüne kadar 110.ooo adetten fazla üretilmiş ve bu füzelerle 3oo’ü aşkın uçak düşürülmüştür.

Rus Havacılık Sanayi’nin, Amerikan Sanayinden geri kalmadığı hatta bazı ürünlerde ileri olduğu hepimizin malumu iken füzelerde durum nedir?

Teknik karşılaştırma tablosu Tablo-1’de dikkatinizi çekeceği üzere Rus füzeleri genel olarak düşünüldüğünde menzil ve güdüm sistemleri açısından daha ileri seviyede diyebiliriz. Ne yazık ki füzelerin performanslarını havacılık gösterilerinde uçakları seyrettiğimiz gibi seyredemediğimizden ve uçakların birçok özelliği bilinmesine rağmen füzelerin teknik sayısal verileri haricinde çoğu şeyin kozmik olması sebebi ile tam kıyaslama yapamıyoruz. Aslında demek istediğim yukarıda menzil ve güdüm sistemi dediğimiz halde en önemli üstünlük karşı koyma sistemlerine karşı dayanıklılıktan geçiyor. Bu özelliği de kıyaslamak için elimizde bir veri yok. Zaten olsaydı da muhtemelen istihbarat örgütleri ile başımız belada olurdu.

HANGİ FÜZE NEYİN KARŞILIĞI?

Tablo-1’in en başındaki K-100/R/KS-172 füzesi haricinde tüm füzelerin karşılıkları rakip ülkelerde mevcuttur. Ancak AIM-54’ün hizmetten çıkarılması ile uzun menzilli füze ihtiyacını 18okm menzilli AIM-120’nin D modeli ile karşılayan ABD’nin hali hazırda KS-172’ye cevap verecek bir füzesi bulunmamakta. Füze, tandem motor ilavesi ile 6 metrelik boyu, 4ookm menzile sahip mod2 tipi ile ‘AWACS katili’ olarak lanse ediliyor. Hindistan ile birlikte geliştirilen füzenin rakibi yok. Su-35’in 5 adet taşıyabildiğini biliyoruz.

Tabloya dikkat edilecek olursa önemli sayıda Çin füzesi görülecektir.

Birkaç tane özgün savaş uçağı projesi olan Çin Savunma Sanayisinin tabloda olmayanlarda da dahil edilirse çok sayıda HHF üretmiş olması dikkat çekicidir. Bunun sebebi küçük bir füzeyi kopyalamanın büyük bir uçağı kopyalamaktan çok daha kolay ve maliyet açısından daha az riskli olmasıdır. Tersine mühendislik konusunda bir dünya lideri olan Çin Sanayi bugün akıllı telefondan iş makinelerine kadar yaptığı birebir kopyalama harikaları ile ünlüdür. HHF alanında da durum farklı değildir. Tüm Çin füzeleri ya Rus, ya da Fransız, MBDA-Avrupa, İsrail, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerin füzelerinin lisans altında üretimi, anlaşmalı teknik yardımları ya da kaçak kopyalama yöntemi ile geliştirilmiştir.

1967’deki Altı Gün Savaşlarında başlayan İsrail füze tarihinin başarısı gelecek sayıda yayımlanacak ikinci bölümde yer alacak Tablo-2’de de görüleceği üzere Shafrir-1 ile başlamış 2 ve Python serisi ile devam etmiştir. Serinin son üyesi Python-5 IR güdümlü kısa menzilli füzeler içinde kimilerine göre dünyanın en iyi, kimilerine göre ise ilk üçte olan bir füzesidir. Bana göre de rakipsizdir.

Mirage serisi uçaklarda yaptığı gibi Fransız Havacılık Sanayi yıllarca Avrupa’dan ayrı takılmaya devam etmiştir. İngilizler gibi Amerika ile işbirliği yapmak yerine kendi Mica, Magic ve R530 serisi gibi füzeler ile başarıyı yakalamıştır.

Dünyadaki rakiplerinden hiç farkı olmayan AAM-5 Type-04 ile Japonlar ve Darter ile Güney Afrika Cumhuriyeti takdire şayan diğer iki ülkedir. Batı dünyası, Rusya ve Çin gibi kendi kendine yeterli askeri uçak sanayi olmamasına rağmen bu füzeleri yapabilmeleri bence çok önemli. Japonlar F-2’yi üretmiş olsalar da uçak teknolojisinde dışarı bağımlıyken 1969’da AIM-9E modelini kopyalayarak başladıkları AAM-1 füzesi ile bugünlere ulaştılar.

AVRUPALILARIN METEOR FÜZESİ

6 Avrupa ülkesinin ortak üretimi Meteor füzesi ise Batı dünyasının seri üretimdeki tek uzun menzilli füzesidir. Çin bu füzeyi PL-13 adı ile kopyalamıştır. Henüz Çin Hava Kuvvetleri’nde hizmete girmemiş olsa da eğer tüm özellikleri ile kopyalayabilmiş iseler [açık kaynaklarda ve Çin Hava Kuvvetleri’ni anlatan Batı menşeli son çıkan kitaplarda da bu füzeden henüz bahsedilmemektedir] Çinliler süper bir şey yapmışlar demektir.

Birim fiyatlarından bahsedecek olursak HHF’ler için askeri havacılık dünyasının uçaklardan sonra en pahalı oyuncakları diyebiliriz. Açık kaynaklarda ABD üretimi AIM-9X, AIM-120C-5 ve AIM-120D füzelerin birim fiyatları sırasıyla ABD$343.ooo, ABD$460.ooo ve ABD$1.042 Milyon şeklinde geçerken Avrupa üretimi MICA EM Euro1.12 Milyon, MICA IR Euro1.7 Milyon, ASRAAM £262.ooo ve IRIS-T Euro400.ooo olarak verilmektedir. Meteor füzesinin test modelinin birim fiyatı ise £1.7 Milyon olarak geçmektedir.

G%20GRAF.png


NASIL KURTULUNUR?

Peki bu füzeler fırlatıldığında uçakları vurma ihtimali yüzde yüz müdür? Pilotlar bunlardan kaçabiliyorsa bunu nasıl başarıyor? Şimdi HHF’lerin panzehiri karşı önlemlere bir göz atalım;

Düşman füzelerinden daha atış yapılmadan koruyan, atış yapıldığında da füzenin ulaşmasını engelleyen, zorlaştıran veya koruyan sistem ve prosedürler bütününe Karşı Önlemler denir. Karşı önlemleri; Fiziksel tedbirler, Elektronik tedbirler, Kinetik kaçınma manevraları ve BEAM manevrası olarak 3 şekilde kategorize edebiliriz.

Bir tehdide karşı koyabilmek için, öncelikle tehdit altında olduğunuzu bilmelisiniz. Savaş uçaklarında TWS [Tehdit Uyarı Sistemi] mevcut olup karşı önlemler bu sistem altında toplanmıştır. RWR [Radar İkaz Göstergesi] bu sisteme bağlı çalışır. Ayrıca MWS [Füze İkaz Sistemi] bulunur [IR güdümlü füzeleri çıkardıkları motor ısısından tespit eder ve daha çok VIP uçaklarında bulunur]. Aslında her bir tür füzeden kurtulmanın ayrı ayrı yolları vardır.

r-73%20aim9m.jpg


Air Power Australia web sitesinden uyarlanmıştır



FLARE MAGNEZYUMDAN

IR güdümlü füzelere karşı kullanılan ‘flare’ magnezyumdan üretilmiş ve uçaktan atıldıktan sonra yanmaya başlayan yüksek ısı yayan maddelerdir. Amaçları füzeyi kendisine doğru çekmektir.

Dogfight sırasından pilotlar füze atılmasına meydan vermemek için uğraşırlar her şeye rağmen füze çıkış yapmış ise ve hedef pilot bunu görmüşse IR güdümlüler çok kısa menzilli olduğundan çok fazla yapılacak bir şey yok demektir. Derhal AB’den [art yakıcı] çıkarak ‘flare’ atıp füzenin üstüne dönmeye başlarlar buna son çare manevrası denir. Bu sistem 3'üncü nesil füzelere karşı etkili olsa da 4 ve özellikle 5'inci nesil füzelere karşı pek işe yaramayacağını söyleyebiliriz.

SAR ve AR güdümlü füzelere karşı etkili olan ECM podunun ya da diğer bir ifade ile karşı tedbir setinin [CMS] görevi ise düşman radarlarının gönderdiği radar dalgalarını taklit ederek ya da daha güçlü geri göndererek hedef uçaktan yansıyan sinyalleri yanlış algılamasını böylece yeri, hızı ve büyüklüğü hakkında yanılmasını sağlamaktır.

Radar güdümlü HHF ve yerden havaya füzelere karşı etkili ‘Chaff’, genelde uçağın arka gövdesi üzerinde alt kısmından atılan alüminyum ya da plastik karışımı parçalar bulutudur. Belirli bir süre havada asılı kalarak radarlara yanıltıcı bir eko verir. İkinci bir hedef gibi görmelerini sağlayarak kilidi bu sahte hedefe üzerine devam ettirir. Jammer’ la birlikte kullanıldığında etkisi daha da artar.

Yukarıdaki karşı önlemler çeşitli şekillerde etkili olsa da, bir nevi enerji savaşı olan ve karşı önlem materyalleri ile desteklenen kinetik kaçınma manevraları her zaman için en güvenli yoldur.

Bugünün akıllı füzeleri hedefe ulaşmak için kafasında hesap yaparak bir rota çizer ve tahmini buluşma noktasına ulaşmaya çalışır. Yani hedefe ulaşmak için en kısa yolu kat etmek ister. Peki bunun kurtulma yolları ile ne ilgisi var? Eğer füze doğrudan üzerinize gelse idi siz sağa sola döndüğünüzde o da aynı yöne dönüp sizinle ayni yolu izleyecekti. Bununda uçuş süresine fazla bir etkisi olmayacaktı. Oysa tahmini buluşma noktasına ulaşmaya çalıştığından hedefin yapacağı hareketlere füzenin tepkisi, özellikle hedeften uzaktayken abartılı yön değiştirmeler şeklinde olacaktır. Bu şekilde füzenin hızı ve menzili eritilmiş olacağından kaçınma manevraları yapmaya karar verildiğinde bu yöntem çok işe yarar. Radar kilidi kırmakta en etkili taktik ise BEAM manevrasıdır.

Kurtulma yöntemlerini [BEAM manevrası da dahil] başka bir makalede ayrıntılı incelemek üzere kısa tutarak son söz olarak en iyi yöntemin düşmanın füze atmasına fırsat vermeden ilk saldırıyı yapacak radar ve füze menziline sahip olmak olduğunu söyleyerek bitirebiliriz.
Could you share the link so I'll translate it in English
 
Shalom sinan, how could you reach such much info?

Edit: I dont delete posts. I understand it is from open sources.
 
We can't say "bye bye popeye" untill end of service life of F-4E 2020 because popeye has a very big capability such as bigger warhead than SOM. :)
 
Last edited:
We can't say "bye bye popeye" untill end of service life of F-4E 2020 because popeye has a very big capability such as bigger warhead than SOM. :)

The Popeye's warhead is 350kg vs 230kg for the SOM. Popeye weighs almost 1400kg while SOM is only 600kg. Popeye's range is only 78km vs 250km for the SOM. Popeye has no stealth, SOM does.

As you can see, SOM is far superior. If they really wanted a 350kg warhead they could've easily added it and reduced the range (or increased missile weight) a little.
 

Country Latest Posts

Back
Top Bottom