Türkmen travmasında son perde: Emirli
Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) olan adını İslam Devleti (İD) şeklinde değiştirip hilafet ilan eden örgütün Irak’taki her bir hamlesi Türkiye açısından Türkmen meselesini ‘kayıp dava’ haline getirdi. Hazirandan beri peşmerge güçlerinin Kerkük’ün güneyine düşen Tuz Hurmatu ve Taze Hurmatu’nun korumasını tartışmalı bir şekilde üstlenmesi, Musul’un batısında Tel Afer’in savunmasız bir şekilde düşmesi, Türkmenlerin Tel Afer’den kaçıp sığındığı Sincar’ın (Şengal) da İD’in eline geçmesi üzerine açıkta kalmaları, Türkiye’nin Türkmenlerin hamisi olduğunu düşünen kesimlerde zihinsel bir travma yarattı.
Şimdi Selahaddin vilayetine bağlı Emirli kasabasının katliamın eşiğinde olduğuna dair gelen haberler bu travmayı derinleştiriyor. Türkmen kaynaklara göre Tuz Hurmatu’nun güneyine düşen Emirli’yi terk edemeyen yaklaşık 17-19 bin kişi kapana kısılmış durumda. Altı hafta önce Emirli’nin çevresindeki Şii ve Sünni Türkmen köylerini ele geçiren İD dört taraftan roket ve top mermileriyle vurduğu kasabayı ölüme ve açlığa mahkûm etti. Mezhebi kimliklerinden dolayı akıbetlerinin ölüm olacağından korkan Emirliler teslim olmak yerine ellerine silah alıp direnme yolunu seçti.
Telefonla kendisine ulaştığım Türkmen gazeteci Casim Muharrem “Türkmenlerin hali haraptır. Türkmenler İD terörü karşısında yalnız kaldı. Kimseden yardım alamıyorlar. ABD de sadece Kürt bölgelerine yardım etti” diye yakındı.
İsminin yazılmamasını rica eden bir Türkmen akademisyen ise “Maalesef ne Türkiye ne ABD ne de BM nezdinde Sincar’da haklı bir şekilde Ezidiler için gösterilen hassasiyet Türkmenlerden esirgeniyor” ifadelerini kullandı.
Bağdat'ın Tahrir Meydanı'nda Türkmenlerin düzenlediği gösteride eski Milletvekili Fevzi Ekrem Terzi, Emirli’deki Türkmenlerin aç, susuz ve biilaç yaşam mücadelesi verdiklerini belirterek
uluslararası topluma şöyle yüklendi: "Sincar'a sessiz kalmayanlar, Emirli’yi de görsünler. Sincar'daki IŞİD’i vuran dünya, Emirli’yi kuşatan IŞİD’i niye vurmuyor? Arap dünyası, Vatikan ve BM neredesiniz? Türk dünyasına da seslenmek istiyorum; 20 bin Türkmen kardeşinizi yalnız bırakmayın."
ABD, Irak’ta 60’ı Musul Barajı etrafında olmak üzere İD’e karşı peşmergeye destek için 93 hava saldırısı düzenlemiş ve Sincar (Şengal) Dağları’na kaçan Ezidilere havadan insani yardım malzemeleri bırakmıştı.
Irak ordusu helikopterle birkaç kez insani yardım indirip yaralıların yanı sıra yaşlılar, kadınlar ve çocuklardan bir kısmını tahliye etti. Bayat aşiretinin merkezi sayılan Emirli için BM özel temsilcisi Nikolay Mladenov’un “Katliamın önlenmesi için derhal harekete geçilmesi gerekiyor” diye
alarm vermesinin ardından Washington’dan da
operasyon seçeneklerinin değerlendirildiğine dair haberler gelirken gönüllü Şii milisler harekete geçti. Büyük Ayetullah Ali Sistani’nin çağrısı üzerine oluşturulan Şii lider Mukteda Sadr’a bağlı Selam (Barış) Tugayları ve İmam Ali Tugayları yaklaşık 2 bin araçlık bir milis gücüyle Emirli’deki kuşatmayı yarmak için bölgede konuşlandı.
Hedef Şii temizliği
Emirli’deki kuşatma, üzerinde fazla konuşulmayan ve Türkiye’de genelde “Irak ordusu İD’in mevzileri niyetine Sünni Türkmen yerleşim merkezlerini bombalıyor” diye yansıtılan başka bir gerçekle de bizi yüz yüze bırakıyor. İD’in Türkmen bölgelerinde hızlı bir şekilde ilerlemesinin arkasında örgütün Sünni Türkmenlerden gördüğü destek yatıyor.
Aslında bu örgüt İD ismini almadan Kaide uzantısı olarak varlık gösterdiği yıllarda Sünni Türkmenler arasında ciddi bir yapılanmaya girmişti. Şii Türkmenlere kulak verdiğimizde geçen yıllarda Türkiye’den Türkmen bölgelerine giden yardımları Kaide ile ilişkisi olan kişilerin manipüle ettiğine dair iddialarla karşılaşıyoruz.
İD’in Türkmen bölgelerindeki ilerleyişine bakıldığında da şöyle bir tablo çıkıyor: İD haziranda Musul’u ele geçirdikten hemen sonra Türkmen ilçesi Tel Afer’de önce Sünni bölgelere sızıp ardından Şii mahallelerine saldırdı. İD, Tel Afer’in kuzeyinde Sünni Türkmenlerin yaşadığı 10 bin nüfuslu Avgenni kasabasının yanı sıra Şeyh İbrahim, Cuma ve Muhallebiye köylerini de kolayca almıştı. Musul’a bağlı 10 bin nüfuslu Muhallebiye geçmişte Kaide’nin güçlü destek gördüğü yerlerin başında geliyordu. Muhallebiye’de ölen militanlar için ‘Kaide şehitliği’ bile yapılmıştı. İD’in Sünni bölgelerde üstlenip Şii bölgelerini vurması, çok dillendirilmeyen Sünni Türkmen-Şii Türkmen ayrımını hatta çatışmasını derinleştirdi.
Nihayetinde Tel Afer civarında Balıklıgöl, Sino, Ali Hasan, Kızılkuyu, Ayn Tellavi ve Turmu’nun aralarında bulunduğu 25 Türkmen köyü ile Musul çevresinde Raşidiye, Karakoyun, Kadıköy, Selamiye ve Tez Harap gibi yaklaşık 30 köy IŞİD’in eline geçti. İD, daha önce Kaide’ye karşı verdiği direnişle bilinen Çolak aşiretinin köyü Balıklıgöl’ü ele geçirdiğinde intikam almak için evleri yakıp yıktı.
Bir Türkmen kaynak Al Monitor’a “Henüz İD’in ortaya çıkmadığı dönemde Tuz Hurmatu’da Şii Türkmenleri hedef alan bombalı saldırılar oluyordu. Yaptığımız araştırmalarda bu saldırıların kaynağının Yengece’de Sünni Türkmenlerden destek gören Kaide militanları olduğunu tespit ettik” dedi. Elbette İD’in destek görmesi tüm Sünni Türkmenlerin bu örgütle birlikte hareket ettiği sonucunu doğurmuyor. Ancak desteğin oranı ne olursa olsun İD’in hareketleri şu sonucu getiriyor: Şii Türkmenler bölgede bir nevi soykırıma uğruyor; öldürülerek ya da sürülerek.
Bu konuda yine gündeme gelmeyen başka bir durum da şu: Musul’un İD’in eline geçmesi ve Irak ordusunun çekilmesine paralel olarak peşmerge güçlerinin kontrolü ele aldığı Kerkük’te de Şiileri bölgeden temizleme yönelik bir taktik güdülüyor. Kerkük’ten bir Türkmen kaynak şunu söyledi: “Şiiler tehdit ediliyor. Şiilerin kapılarına ‘kenti terk etmeleri yoksa evlerinin havaya uçurulacağı’ tehdidinin yer aldığı kâğıtlar bırakılıyor. Şiiler arasında büyük bir korku var. Tehdidin kaynağı belirsiz, İD mi, Baasçılar mı bilmiyoruz.”
Read more:
http://www.al-monitor.com/pulse/tr/...syria-amerli-isis-turkmen.html##ixzz3BzeH5eYi