What's new

Çay Bahçesi

@[TR]AHMET

Baştan sona kadar 'Derin Strateji'yi' eleştirdim.
Turancı arkadaşlar malum Dışileri Bakanı'nı kripto Sabetaycı olarak itham ettiklerinde sert tartıştım.
AB ile Mülteci Geri Dönüş Anlaşması yapmayın diye, yalvarmadığımız kimse çalmadğımız kapı kalmadı.
Aldatıyorlar dedik ve tuzak maddeleri açıkladık.
ReisiCumhuru eleştirdiğim çok tartışmalar bile yaşadım.
Ama ona rağmen Devletimizin Reisi kim olura olsun, belki de en az bir defa onun hayatını kurtarmakla arkadaşlarımızla gurur duyuyoruz.

'' Asıl Düşmanlar içimizdeki hainler, maalesef eski zayıf danışman kadrosu, bürokrasi ve hantal Devlet yapısı.Bu hantal yapının içinde Devleti vatandaşa düşman etmek için işini yapmayan binlerce militan var !''

2012 de RF-4 müz kaybolduğunda, savaşa hazır olalım uyarısında bulunduk.
Bu konuşmalar sadece Turancı dostlarla değil, akademisyen, asker ve bürokratlarla yapıldı;
zamanı gelirse Devletimizin kurumlarına ispat edebiliriz.
Vicdanım çok rahat, kimseye ihanet etmedik. Ne yurt içinde ne de yurtdışında.
Ne Türkiye'ye ne de başka bir ülkeye.
Bölgesel barış ve terörizme karşı mücadele ettik.

Ama anladık ki barış ve işbirliği yapmak isteyen yok.
Amaçları bölgemizi yendiden şekillendirmek ve Türkiye Cumhuriye'tini mümkün olduğu kadar küçültmek ve zaafiyete uğratmak.
Bu hedef halen ve çok daha güçlü şekilde devam ediyor. Allah yardımcımız olsun.
Menfaatimiz asla olmadı aksine yüzümüze gülen çok fazla gizli düşman edindik.
Özel hayatımız bile bazen allak bullak edildi.

Herkese hayırlı Kandiller.
 
Bahsettiğin meseleler Türkiye'nin istese de değiştiremeyeceği şeyler. Yani o insanlar "iki parmak bal" a razı olarak aslında en doğru ve mantıklı olanı yapıyorlardı. Aktif ve yırtıcı olmanın yeri ve zamanı var. Her önüne gelene hırlanmaz, herşeye atlanmaz. Türkiye'nin gücünün sınırları bu, anlayın artık. Sağlam temelli, dışa bağlı olmayan bir ekonomi ve endüstri olsun ondan sonra konuşalım o meseleleri. Boş tehditler bize zarardan başka birşey getirmedi.

Sanki Türkiye'ye yönelik gizli ve kutsal bir savaş varmış gibi düşünüp kendinizi kandırmayı bırakın artık. Suçu her daim dışarda arayarak ülkeye zarar veriyorsunuz. Adamın çıkarına çomak sokarsan ters tepki alırsın tabii ki, aynı şekilde senin çıkarına çomak sokan da senden ters tepki alır. Çomağını mantıklı gerekçelerle kullanacaksın. Musul'a kimse istemese de girilecekmiş. Al girersin. Dış politikada duygusallığa yer yok.

Bağımsız mı olmak istiyorsun? Muhalifler ve dış güçlere sabah akşam yükleneceğine önce;

1) Yolsuzluğu bitir
2) Tarafsız ol önceliğin liyakat olsun
3) Birleştirici ol, sözde kalmasın
4) Ekonomiyi bugünü değil yarını düşünerek inşaa et
5) Dış politikaya duygularını karıştırma

Türk insanı şöyledir böyledir laflarından da vazgeçin artık. Türk insanın olumlu çok az özelliği var. Empati yoksunluğu bizde, kula kulluk bizde, hakkını arayana düşman olma bizde, işini savsaklama bizde. Bir de her heyhöylü konuşanı, hitabına dini kitabı karıştıranı yüceltmeyi ve eleştiriye tahammül edememeyi olumlu birşey gibi sunuyorsunuz gel de delirme.
 
Bahsettiğin meseleler Türkiye'nin istese de değiştiremeyeceği şeyler. Yani o insanlar "iki parmak bal" a razı olarak aslında en doğru ve mantıklı olanı yapıyorlardı. Aktif ve yırtıcı olmanın yeri ve zamanı var. Her önüne gelene hırlanmaz, herşeye atlanmaz. Türkiye'nin gücünün sınırları bu, anlayın artık. Sağlam temelli, dışa bağlı olmayan bir ekonomi ve endüstri olsun ondan sonra konuşalım o meseleleri. Boş tehditler bize zarardan başka birşey getirmedi.

Sanki Türkiye'ye yönelik gizli ve kutsal bir savaş varmış gibi düşünüp kendinizi kandırmayı bırakın artık. Suçu her daim dışarda arayarak ülkeye zarar veriyorsunuz. Adamın çıkarına çomak sokarsan ters tepki alırsın tabii ki, aynı şekilde senin çıkarına çomak sokan da senden ters tepki alır. Çomağını mantıklı gerekçelerle kullanacaksın. Musul'a kimse istemese de girilecekmiş. Al girersin. Dış politikada duygusallığa yer yok.

Bağımsız mı olmak istiyorsun? Muhalifler ve dış güçlere sabah akşam yükleneceğine önce;

1) Yolsuzluğu bitir
2) Tarafsız ol önceliğin liyakat olsun
3) Birleştirici ol, sözde kalmasın
4) Ekonomiyi bugünü değil yarını düşünerek inşaa et
5) Dış politikaya duygularını karıştırma

Türk insanı şöyledir böyledir laflarından da vazgeçin artık. Türk insanın olumlu çok az özelliği var. Empati yoksunluğu bizde, kula kulluk bizde, hakkını arayana düşman olma bizde, işini savsaklama bizde. Bir de her heyhöylü konuşanı, hitabına dini kitabı karıştıranı yüceltmeyi ve eleştiriye tahammül edememeyi olumlu birşey gibi sunuyorsunuz gel de delirme.

Tamam delirme sakin ol dostum :)

İzininle lafıma yine Türk milleti diye başlayacağım yine; Türk milleti tehditi içeriden değil dışarıdan algıladığı zaman bir olmasını iyi beceren bir millettir ve Türk milleti ancak bir araya geldiğinde güçlenip başarı elde edebilir, bu bizim tarihimiz boyunca böyle tecelli etmiştir.

Erdoğan ise dış politikayı genellikle bu şekilde yöneterek sürekli yapay yada politik düşmanları toplumun karşısında bir tehdit olarak gösterip toplumu sürekli teyakkuzda tutmakta, bu ruh hem Erdoğan'ı bazı tehditlerden korumakta liderliğini sürdürmekte hem de devletin iç ve dış tehditlere karşı hazırlıklı olmasını sağlamakta. Böylece dış ve iç mihrakların hamleleri kısıtlanmaktadır örneğin 15 temmuz ruhu bu politikanın eseridir. Türkler dediğim gibi pasif bir millet değildir, hareketlidir savaş ve kavgayı severiz ve bu ruh bizi daima başarıya götürür, diğer yandan Türkler yerinde oturdukça pasivize olur ve asimile olarak özelliğini yitirirler. Yani Türkün karakterini doğru okuyan politikacı Türkü kanatlandırır yada toprağın altına diri diri gömer. Bugün bu sıkıntılardan belki biraz canımız acır karnımız aç kalır ama sıkıntıları aştığımızda yarın keyfimize diyen olmaz bu tarihte her dönemde böyle olmuştur.

Şimdi durup düşününce her milletin olumlu ve olumsuz yönleri vardır, tabiatıyla bizimde bir sürü kusurumuz var özellikle sizin dikkatinizi çeken liderine aşırı bağlılık, yani bu bağlılık bazen toplumu komple felakete de sürükleyebiliyor, Türkler liderine hocasına vs. ne o kadar bağlanır ki neredeyse ilahlaştırır, futbolda da çok fanatiğizdir, siyasi partileri bile futbol takımı gibi tutar her türlü fantikliği yaparız, siyaseti siyasetçilerden çok millet yapar, siyasetçiler ise başka dertlerin peşine düşerler olan vatandaşa olur her zaman. Yani lider meselesini örneklendirirsek FETÖ grubunun o zübüğü ilahlaştırması yada Kemalistlerin Mustafa Kemal'i yere göğe sığdıramaması gibi örnekler sıralayabiliriz.

Netice itibari ile kimin peşinden niçin gittiğimizi bilmeliyiz, eleştiriyi önce kendimize sonra kendi bulunduğumuz gruba yapabilmeliyiz, dediğin gibi kimse kendi kusurunu görmez karşıya çamur atarsa kısır bir döngü içinde hiç bir yere varamayız.

Saydığın maddelerin bir kısmına dolaylı yada direk olarak cevap verdim sanırım, toparlayacak olursak söylediğin hususların bir kısmında haklısın bunlara ben de katılıyorum, itiraz edilecek bir şeyi yok amaç gaye toplum refahı devlet menfaati, düşüncelerimiz hayat görüşümüz farklı olsa da vatan dediğinde bir düşündüğümüz sürece bana göre sıkıntı yok.

Selamlar.

@[TR]AHMET

Baştan sona kadar 'Derin Strateji'yi' eleştirdim.
Turancı arkadaşlar malum Dışileri Bakanı'nı kripto Sabetaycı olarak itham ettiklerinde sert tartıştım.
AB ile Mülteci Geri Dönüş Anlaşması yapmayın diye, yalvarmadığımız kimse çalmadğımız kapı kalmadı.
Aldatıyorlar dedik ve tuzak maddeleri açıkladık.
ReisiCumhuru eleştirdiğim çok tartışmalar bile yaşadım.
Ama ona rağmen Devletimizin Reisi kim olura olsun, belki de en az bir defa onun hayatını kurtarmakla arkadaşlarımızla gurur duyuyoruz.

'' Asıl Düşmanlar içimizdeki hainler, maalesef eski zayıf danışman kadrosu, bürokrasi ve hantal Devlet yapısı.Bu hantal yapının içinde Devleti vatandaşa düşman etmek için işini yapmayan binlerce militan var !''

2012 de RF-4 müz kaybolduğunda, savaşa hazır olalım uyarısında bulunduk.
Bu konuşmalar sadece Turancı dostlarla değil, akademisyen, asker ve bürokratlarla yapıldı;
zamanı gelirse Devletimizin kurumlarına ispat edebiliriz.
Vicdanım çok rahat, kimseye ihanet etmedik. Ne yurt içinde ne de yurtdışında.
Ne Türkiye'ye ne de başka bir ülkeye.
Bölgesel barış ve terörizme karşı mücadele ettik.

Ama anladık ki barış ve işbirliği yapmak isteyen yok.
Amaçları bölgemizi yendiden şekillendirmek ve Türkiye Cumhuriye'tini mümkün olduğu kadar küçültmek ve zaafiyete uğratmak.
Bu hedef halen ve çok daha güçlü şekilde devam ediyor. Allah yardımcımız olsun.
Menfaatimiz asla olmadı aksine yüzümüze gülen çok fazla gizli düşman edindik.
Özel hayatımız bile bazen allak bullak edildi.

Herkese hayırlı Kandiller.

Sanırım işin olduğu için biraz hızlı yazıp bıraktın, yazdıkları tam olarak bir şeyle bağdaştıramadım.

Selamlar.
 
Hahaa. İki laf öğrenmiş konjonktür felan boş boş konuşuyor. Bu cahil yobazlar hiç değişmeyecek. Ülkenin nerdeyse içine ediyorlardı, düzeldiler adam oldular dedik ama hala aynı terane.
Try to be nice,he never insulted anyone.
 
Try to be nice,he never insulted anyone.
Ülkenin içine ettiler yetmezmi. İnsanlar bukadar aptal, pişkin olunmaz be. Ben böyle hakikaten böyle insanlar nerden türüyor anlamıyorum bu comarlarin hep aynı özellikleri. Televizyonda bile insanı delirtiyor bunlar, bak satılmış Rasim Ozan, Ayhan Ogan gibi köpeklere.
 
Ülkenin içine ettiler yetmezmi. İnsanlar bukadar aptal, pişkin olunmaz be. Ben böyle hakikaten böyle insanlar nerden türüyor anlamıyorum bu comarlarin hep aynı özellikleri. Televizyonda bile insanı delirtiyor bunlar, bak satılmış Rasim Ozan, Ayhan Ogan gibi köpeklere.
Tamamda senin yaptigina ne denilir?
Herkesin dusuncesi kendine,hepimiz ayni taraftan olmamiz gerekmiyor ama hepimiz birbirimize saygili davranmamiz gerekmezmi?
Partilere kufur normal,herkes yapiyor ama lutfen tam ortam(PDF ortami) duzelmisken birbirimzle kufurlu konusmayalim.
Sayenizde Turkcemi ilerletiyorum.:sarcastic:
 
Senin bakış açından değerlendirince bazı hususlarda haklısın, dış politikanın çok başarılı olduğunu ben de söylemiyorum yapılan hatalar mevcut.
Dis politika cok basarili degilde ne demek, tamamiyla bir felaket, hicbir iyi münasebette oldugumuz ülke kalmamasini gectim hükümetin bu hatalari Türkiyeyi güneyinde tam anlamiyla isole etti.
Suriye konusunda savasi yatistirici tutumda bulunulacagina yangina körükle gitmek tercih edildi hadi olmadi en azindan tarafsiz bir durus sergilenmeliydi ve savasin doguracagi sonuca göre hareket edilmeliydi, simdi Suriye bölünme esiginde ve güney sinirlarimiz cevrilmis durumda.

Güneyde tek bir ''firsat gelsede Türkiyenin aleyhine adim atsak'' diye beklemeyen ülke kalmadi.

Kuzeye baksan gene ayni durum, Rusya tüm olanlardan sonra ne kadar iyimser davransada Türkiye yararina asla adim atmayacak.

Doguyu zaten gectim, durum malum.

Simdide sira Batida.

Bu gidisle AK parti gercekten tarih yazacak ama sizin umdugunuz türden degil benim korktugum o.
 
Last edited:
Bundan 3-5 yıl önce o "zorluklar" nerdeydi? Batıyla da geçiniyorduk doğuyla da geçiniyorduk, takır takır her yerle vizeler kalkıyordu. Ülkeye bir yandan Rus turist akıyordu, bir yandan deli gibi ab hibeleri yağıyordu bir yandan kamyon kamyon Arap parası geliyordu. Hangi zorluk? Duygular, bitmek bilmeyen ego ve saçma sapan islamcı hayaller uğruna dış politikayı çökerttiler demek bu kadar zor mu?

Kendi vatandaşının refahı bilmem nerelerde yaşayan Arapların meselelerinden daha önemsiz. İsrail'e atılan diss yıllık kaç milyar dolara ve kaç askeri projeye mal oldu kim bilir. O verilen tepkiden ne sonuç çıkacaktı? Hiç birşey. Esad a Irak hükümetine sırf mezhep farkından diss attılar, Barzani'ye ve ÖSO'ya güvendiler. Sonuç? Barzani en geç birkaç yıla düşecek ve yerine PKK kafasında bir hükümet gelecek. ÖSO silinip gidecek. Irak ve Suriye'de hiç bir hükmümüz kalmayacak, güney ile olan kara bağımız kesilecek. Üzerine 3 milyon taze vatandaşımız da tuzu biberi olacak. BEST DIŞ POLİTİKA EVER.

İlaveten Arap göçmenlerin Hatay gibi bölgelerde kalabalık olarak yerleştirilmesi çok büyük bir hata.

Dün gece tvitterda Kerkük konusunda AKP tabanından gelen yorumlara bakıyordum, gördüklerimin hepsi sırf Şia oldukları için etmedikleri laf bırakmadılar, hepsi "oh ne güzel olmuş" modunda. Genel havanın bu olduğunu görüp itiraz eden tek-tük hesaplar vardı ki, onlar da Alperenciler takımından olanlardan idi. Geri kalan genel AKP tabanı her gün daha açık şekilde mezhepçi faşizan havaya bürünüyor, Suriye konusunda başarısızlık belgelendiğinde mezhep kavgasını Türkiyenin içerisine taşımayı bekleyen bir çok insan var, "kaybedersek hesabını size sorarız".
 
SURİYE KUZEYİNDE KÜRT KUŞAĞI KURMAK İÇİN YIRTINAN ABD.. GÖRMEYİP NE YAPACAKTIK BİRE CAHİLLER..
SURİYEDE KÜRT NÜFUS NE KADAR.. ARAP NÜFUS NE KADAR..
BARZANİ Yİ TERK EDEN ABD 3 GÜN SONRA PYD KÜRTLERİ TERK EDINCE.. PYD YI KİM KURTARACAK..
 
Tamam delirme sakin ol dostum :)

İzininle lafıma yine Türk milleti diye başlayacağım yine; Türk milleti tehditi içeriden değil dışarıdan algıladığı zaman bir olmasını iyi beceren bir millettir ve Türk milleti ancak bir araya geldiğinde güçlenip başarı elde edebilir, bu bizim tarihimiz boyunca böyle tecelli etmiştir.

Erdoğan ise dış politikayı genellikle bu şekilde yöneterek sürekli yapay yada politik düşmanları toplumun karşısında bir tehdit olarak gösterip toplumu sürekli teyakkuzda tutmakta, bu ruh hem Erdoğan'ı bazı tehditlerden korumakta liderliğini sürdürmekte hem de devletin iç ve dış tehditlere karşı hazırlıklı olmasını sağlamakta. Böylece dış ve iç mihrakların hamleleri kısıtlanmaktadır örneğin 15 temmuz ruhu bu politikanın eseridir. Türkler dediğim gibi pasif bir millet değildir, hareketlidir savaş ve kavgayı severiz ve bu ruh bizi daima başarıya götürür, diğer yandan Türkler yerinde oturdukça pasivize olur ve asimile olarak özelliğini yitirirler. Yani Türkün karakterini doğru okuyan politikacı Türkü kanatlandırır yada toprağın altına diri diri gömer. Bugün bu sıkıntılardan belki biraz canımız acır karnımız aç kalır ama sıkıntıları aştığımızda yarın keyfimize diyen olmaz bu tarihte her dönemde böyle olmuştur.

Şimdi durup düşününce her milletin olumlu ve olumsuz yönleri vardır, tabiatıyla bizimde bir sürü kusurumuz var özellikle sizin dikkatinizi çeken liderine aşırı bağlılık, yani bu bağlılık bazen toplumu komple felakete de sürükleyebiliyor, Türkler liderine hocasına vs. ne o kadar bağlanır ki neredeyse ilahlaştırır, futbolda da çok fanatiğizdir, siyasi partileri bile futbol takımı gibi tutar her türlü fantikliği yaparız, siyaseti siyasetçilerden çok millet yapar, siyasetçiler ise başka dertlerin peşine düşerler olan vatandaşa olur her zaman. Yani lider meselesini örneklendirirsek FETÖ grubunun o zübüğü ilahlaştırması yada Kemalistlerin Mustafa Kemal'i yere göğe sığdıramaması gibi örnekler sıralayabiliriz.

Netice itibari ile kimin peşinden niçin gittiğimizi bilmeliyiz, eleştiriyi önce kendimize sonra kendi bulunduğumuz gruba yapabilmeliyiz, dediğin gibi kimse kendi kusurunu görmez karşıya çamur atarsa kısır bir döngü içinde hiç bir yere varamayız.

Saydığın maddelerin bir kısmına dolaylı yada direk olarak cevap verdim sanırım, toparlayacak olursak söylediğin hususların bir kısmında haklısın bunlara ben de katılıyorum, itiraz edilecek bir şeyi yok amaç gaye toplum refahı devlet menfaati, düşüncelerimiz hayat görüşümüz farklı olsa da vatan dediğinde bir düşündüğümüz sürece bana göre sıkıntı yok.

Selamlar.



Sanırım işin olduğu için biraz hızlı yazıp bıraktın, yazdıkları tam olarak bir şeyle bağdaştıramadım.

Selamlar.

''Hamaset'' ile ülke bu duruma geldi, o yüzden somut veriler üzerinden gidelim.

Dış politikada Suriye ve Irak başta olmak üzere:
  1. Ne planlanıp yapıldı,
  2. Ne sonuç elde edildi,
  3. İleride hangi yönde ve nasıl etkileyecek?

Samimiyet testidir bu ayrıca, tabi biraz da zeka, var mısınız?
 
Dis politika cok basarili degilde ne demek, tamamiyla bir felaket, hicbir iyi münasebette oldugumuz ülke kalmamasini gectim hükümetin bu hatalari Türkiyeyi güneyinde tam anlamiyla isole etti.
Suriye konusunda savasi yatistirici tutumda bulunulacagina yangina körükle gitmek tercih edildi hadi olmadi en azindan tarafsiz bir durus sergilenmeliydi ve savasin doguracagi sonuca göre hareket edilmeliydi, simdi Suriye bölünme esiginde ve güney sinirlarimiz cevrilmis durumda.

Güneyde tek bir ''firsat gelsede Türkiyenin aleyhine adim atsak'' diye beklemeyen ülke kalmadi.

Kuzeye baksan gene ayni durum, Rusya tüm olanlardan sonra ne kadar iyimser davransada Türkiye yararina asla adim atmayacak.

Doguyu zaten gectim, durum malum.

Simdide sira Batida.

Bu gidisle AK parti gercekten tarih yazacak ama sizin umdugunuz türden degil benim korktugum o.

Daha önce ki yazımda belirttiğim gibi, Türkiye olduğu yerde oturup etliye sütlüye karışmassa herkes tarafından sevilen bir ülke olur, fakat ne zaman kendi başına bir politika güdüp bağımsızlık mücadelesi verirse Türkiye'nin potansiyeli gereği herkesi tedirgin eder ve gerek komşular gerek diğer devletlerle menfaat çatışması yaşarız. Bu tamamen vizyonla alakalı bir durum, ya yönetileceksin yada yönetmek istiyorsan büyük bedeller ödeyeceksin...

Suriye meselesi derin ve çok yönlü bir mesele, Suriye ve Irak Türkiye'nin Arap dünyasına açılan bir kapısı niteliğindedir, gerek kültürel gerek ticari olarak bağımız buradan sağlanıyor, yani Türkiye için hem çok büyük bir ticaret kapısı hemde Arap dünyasını yönetmesi açısından kaçırılmaz bir fırsat.

Türkiye yasal Suriye hükümetine karşı durmasının birden fazla nedeni olmalı,

-Arap dünyasına açılmak için kendisine yakın yeni bir hükümetle çalışmak istemesi,
-İran'ın pers imparatorluğu hedefine ulaşmaması için bölgede üstünlük sağlaması,
-Misakı milli sınırlarına genişleyip yayılmacı bir politika güdmesi,
-Öldürülen sivilleri koruma iç güdüsü ve devlet geleneği,
-Güneyinde Akdenize açılmak isteyen bir Rusya'nın varlığını tehdit olarak algılaması,
-Amerika'nın Suriye üzerinde plan yaptığını düşünüp BOP projesine engel olmak istemesi,
-İleride Kürdistan hayali gibi oluşacak tehditleri masada en başta oturarak bertaraf etme hedefi,

Tabi bu maddeler varsayım daha çoğaltılabilir, bölgede her ne kadar biz görmek ve kabul etmek istemesekte, İran'ın Pers imparatorluğu hayallerini gerçekleştirmek üzere mücadelesi olduğu açık; İran bir çok ülkede Yemen, Bahreyn, Irak, Lübnan, Suriye, Afganistan vb. Şii mezhebini yaymakta güçlendirmekte ve bu güç savaşında ülkelerde fitne çıkartıp iç savaşa sürüklemektedir, bu ülkeleri dışarıdan müdahaleye açık bırakırken diğer yandan iran orta doğuda kendi egomanyasını kurup imparatorluk hayalleri peşine koşturmaktadır. İşin kötü yanı İran'ın ne İslam davası ne ümmet davası olmaması ve bu işi tamamen milliyetçilik duygularıyla yaparak müslümanları imparatorluk hayallerine meze yapmasıdır. Derine indiğinizde İran'ın ne Hz. Ali'ye ne Hz. Hüseyin ne Hz. Hasan'a nede İslamla alakalı herhangi bir şahsın yolundan gitmediğini, tam aksine onların gösterdiği yoldan çıkarak İslamı tamamen politik bir malzeme olarak kullandığını görebilirsiniz. İran'ın bu politikalarından ne yazık ki olayın vehametinin farkına varamayan masum insanlar zarar görmekte kardeş kardeşe düşman olmaktadır.

Netice olarak İran'ın bu yayılmacı politikasına karşı Türkiye hamle yapmak mecburiyetinde kalmakta, diğer yandan Alevi ve Sunnileri birleştirici açıklamalar ve adımlar atarak İran'ın bu tuzağını önlemeye çalışmaktadır. İran güneyde ki mezhepçi politikaları sebebi ile Türkiye'yi kuşatma altına almaktadır, Türkiye geçmişte İran ile her ne kadar yakınlaşmaya çalışsa da İran'ın derin politikaları münasebetiyle bu bağlar kasıtlı olarak İran tarafından kopartılmış İran iş birliğine hiç bir zaman yanaşmamıştır. Bu bağlamda düşünüldüğünde Türkiye'nin Suriye hamlesi bu açıdan değerlendirilebilir.

Sonuç olarak Türkiye aşağıda ki olasılıkları hedeflemiş olabilir,

-Türkiye ile yakın bir hükümet ile çalışarak Arap dünyasına ticari ve kültürel yollardan açılma hedefleri,
-İran'ın güneyini kuşatmasını engelleme iç güdüsü,
-Misakı milli sınırlarına genişleyerek olası bir Kürdistan devletinin kurulmasını önlemek,
-Siyonizm düşüncesine sahip Yahudilerin kutsal toprak olarak saydıkları bölgeyi kontrol altında tutmak,

Maddeler çoğaltılabilir.

Suriye meselesi henüz sonuçlanmış değil, bölgede ki savaş Türkiye'nin diğer ülkelerin işlerine çomak sokması sebebiyle devam etmekte, bölgede hiç kimse hedeflerinden taviz vermediği için bu savaşın hem sonucunu kestirmek zor hem de ne zaman sona ereceğini, bu biraz güç ve siyaset savaşı, bilek güreşi gibi düşünürsek, masa da sadece kolu güçlü olan değil tekniği ve taktiği iyi olan inatçı olanda kazanabilir. Bu sebeple Türkiye masadan geri çekilmiyor, yani bu iş sadece güç değil, denge, strateji, siyaset ile de sonuçlandırılabilecek bir meseledir ki Türkiye'nin jeopolitik konumu dengeleri tamamen alt üst etmekte.

Suriye savaşının sonuçlanması Türkiye ile masada anlaşılmadan mümkün gözükmemekte, Amerika ve Rusya'nın menfaatlerinin çatışması Türkiye ile bu iki devleti iş birliğine itmektedir, tabi ki burada ki denge politikası doğru izlenmezse günün sonunda avcumuzu da yalayabiliriz, o yüzden hükümetin çok aktif ve akılcı bir politika izlemesi lazım.

Netice olarak Suriye'de kim güçlü çıkarsa orta doğuyu o yönetecektir, orta doğuyu yöneten enerji ve ticaretide yönetir, gücü elinde tutan dünyada söz sahibi olur.

''Hamaset'' ile ülke bu duruma geldi, o yüzden somut veriler üzerinden gidelim.

Dış politikada Suriye ve Irak başta olmak üzere:
  1. Ne planlanıp yapıldı,
  2. Ne sonuç elde edildi,
  3. İleride hangi yönde ve nasıl etkileyecek?

Samimiyet testidir bu ayrıca, tabi biraz da zeka, var mısınız?


xenon54'e cevap verecektim dolaylı olarak sizin sorularınızı da cevaplamış oldum sanırım.

Selamlar.
 
Türkiye yasal Suriye hükümetine karşı durmasının birden fazla nedeni olmalı,

-Arap dünyasına açılmak için kendisine yakın yeni bir hükümetle çalışmak istemesi,
-İran'ın pers imparatorluğu hedefine ulaşmaması için bölgede üstünlük sağlaması,
-Misakı milli sınırlarına genişleyip yayılmacı bir politika güdmesi,
-Öldürülen sivilleri koruma iç güdüsü ve devlet geleneği,
-Güneyinde Akdenize açılmak isteyen bir Rusya'nın varlığını tehdit olarak algılaması,
-Amerika'nın Suriye üzerinde plan yaptığını düşünüp BOP projesine engel olmak istemesi,
-İleride Kürdistan hayali gibi oluşacak tehditleri masada en başta oturarak bertaraf etme hedefi,

Sonuç olarak Türkiye aşağıda ki olasılıkları hedeflemiş olabilir,

-Türkiye ile yakın bir hükümet ile çalışarak Arap dünyasına ticari ve kültürel yollardan açılma hedefleri,
-İran'ın güneyini kuşatmasını engelleme iç güdüsü,
-Misakı milli sınırlarına genişleyerek olası bir Kürdistan devletinin kurulmasını önlemek,
-Siyonizm düşüncesine sahip Yahudilerin kutsal toprak olarak saydıkları bölgeyi kontrol altında tutmak,

Tarihlse durum, Parti programı, resmi rapor ile açıklamalar vs. kaynak olarak almak netice ulaşmada daha isabetli ve sağlıklı bir yol olurdu; fakat şimdilik sizin yazdıklarınızı kaynak olarak aldığımızda geldiğimiz noktada:
  1. Sonuç/Gerçekleşme ne oldu,
  2. Gelecekte hangi yönden ve nasıl etkileyecek?

Öznemiz Türkiye, tekrar hatırlatırım.
 
Çok kapsamlı ve derin meseleler bunlar benim bu kadar uzun uzun tartışmaya zamanım olmuyor, yazmaktan hoşlanırım ama sürekli üst üste sorular olunca biraz vaktimiz gitmiş oluyor. Bazı sorularınızın cevabı aslında önceden yazdıklarımın içerisinde mevcut yani biraz derin düşünseniz sizde neler düşündüğümü az buçuk anlarsınız.
 
Back
Top Bottom