What's new

ÜIke Yönetimi

Status
Not open for further replies.
Alakasi yok. Mülteci statüsü kabul edilmis kisilere seyahat belgeleri verilir. Bu belge ile istedikleri ülkeye seyahat edebilirler. Kabul edilmemis kisilerde seyahat belgesi bulunmadigi gibi, belirli eyalet veya belediye sinirlari disina cikmalari yasaktir. Siginma nedenleri siyasi degilse ve sadece savas ortami olarak gerekcelendirilmis ise , ülkenin savas ortami olmayan yerlerine m.s. Sam'da akrabalarini görmeye gitmis olabilirler. Almanlar her zaman bu tür firsatlardan yararlanmislardir. Seyahat eden Suriyeli'ler akilli davranmamis ve tuzaga düsmüstür.
Alman kurumlari m.s. Bati Türkiye'den iltica eden farz edelim "sol bir muhalifin" iltica talebini dünden bugüne kadar %90 dan fazla olasilikla red etmislerdir. Buna karsilik GD dan iltica talebinde bulunan keklere "ic savas ortami" gerekcesi ile kol kanat acmislardir.

1951 Cenevre sözleşmesi (C bendi) ve Alman yasalarındaki ilgili 2 madde gerekli esneklikleri barındırmaktadır.

Almanya'nın Türkiye'den yapılan iltica taleplerine karşı tutumunda taraflı olması kendi çıkarı ile ilgilidir.

20'nin üzerndeki kimisi petrol zengini ''Müslüman'' Arap ülkesi dururken, ülkenin doğusunda ve güney sınırındaki sözde bir etnik topluluğun zararları yaşanmaktayken; Türkiye'nin 4 milyona yakın, kurşun atmadan kaçan, vatandaşın vergisi ile vatandaştan daha iyi yaşayan, eğtimsiz, mesleksiz, roket hızında durmadan üreyen kişilere bakmasında ne gibi bir fayda var?
 
Last edited:
Alman yasalarındaki ilgili 2 madde

Konventionspass_Deutschland.png

Bu madddeler hangi yasada ? Dublin anlaşmasına göre Almanya isterse hepsini anında ilk ayak bastıkları AB ülkesine geri gönderebilir. Bunu AB dağılmasın diye yapmıyorlar.
Ben sana Almanya'nın iki yüzlü salt Türk düşmanı ırkçı tavrından bahsediyorum, sen bana ne anlatıyorsun.
Evet Almanya'da da kral gibi yaşıyorlar, hepsi fitnes stüdyosundan çıkmaz, heryerlerine dövme yaptırılar, altlarında gelir gelmez en azından bir kros bisiklet ve smartfon, çocuklu ailelere ise bedava ev ve fert başına 407 EURO,
daha sayayım mı ?

Türkiye acı da olsa BM ve Cenevre anlaşmalarına uyuyor , bu Ürdün ve Lübnan için de geçerlidir.
 
Last edited:
Konventionspass_Deutschland.png

Bu madddeler hangi yasada ? Dublin anlaşmasına göre Almanya isterse hepsini anında ilk ayak bastıkları AB ülkesine geri gönderebilir. Bunu AB dağılmasın diye yapmıyorlar.
Ben sana Almanya'nın iki yüzlü salt Türk düşmanı ırkçı tavrından bahsediyorum, sen bana ne anlatıyorsun.
Evet Almanya'da da kral gibi yaşıyorlar, hepsi fitnes stüdyosundan çıkmaz, heryerlerine dövme yaptırılar, altlarında gelir gelmez en azından bir kros bisiklet ve smartfon, çocuklu ailelere ise bedava ev ve fert başına 407 EURO,
daha sayayım mı ?

Türkiye acı da olsa BM ve Cenevre anlaşmalarına uyuyor , bu Ürdün ve Lübnan için de geçerlidir.

Alman anayasası madde 16 A ve 60.

Konumuz Alman devletinin Suriyelileri yasal bir şekilde sınırdışı etmesi; yasal olmadığını iddia ediyorsunuz, buyrun ispat edin.

Türkiye'deki Suriyelilerin yasal durumunda bilgi eksikliğiniz var; önemli değil bu. Konumuz Türkiye'de vasıfsız, eğitimsiz, vergi veren vatandaştan daha rahat yaşayan, kurşun atmadan vatan satıp 15'lilerin, Nene Hatunların kurduğu ülkede bulunan Suriyelilerin varlığı. İtiraz ettiğiniz nedir?

Bu arada Türkiye'deki durum:
 
Alman anayasası madde 16 A ve 60.

Konumuz Alman devletinin Suriyelileri yasal bir şekilde sınırdışı etmesi; yasal olmadığını iddia ediyorsunuz, buyrun ispat edin.

Türkiye'deki Suriyelilerin yasal durumunda bilgi eksikliğiniz var; önemli değil bu. Konumuz Türkiye'de vasıfsız, eğitimsiz, vergi veren vatandaştan daha rahat yaşayan, kurşun atmadan vatan satıp 15'lilerin, Nene Hatunların kurduğu ülkede bulunan Suriyelilerin varlığı. İtiraz ettiğiniz nedir?

Bu arada Türkiye'deki durum:

Sizin öne sürdükleriniz de maddi yanlislar var.
Bu size katilmadigim anlamina gelmiyor, ama tartisiyorsak dogru tartisalim.

Almanya'nin henüz ANAYASA'si yoktur, bunun sebebi ise 2. Dünya Savasi galip ülkelerinin Baris anlasmasini halen imzalamalaridir . 1989 da Bati ve Dogu Almanya'nin birlesmesine izin veren galip ülkelerin ve bunu bir anlasma ile kagida döken eden galip ülkelerin tavri; ZIMNI bir Baris Anlasmasi olarak kabul edilse de bu dogru degildir.

Öne sürdügünüz GG ( Grundgesetz - kurucu temel yasadir) ve adi üstünde ANAYASA - VERFASSUNG degil.
das-grundgesetz-ist-keine-verfassung.jpg

60 inci madde Alman Cumhurbaskani'nin yetkileri ile ilgili olmakla ve mülteciler ile alakasizdir.
16 A maddesi ise "Güvenli ülkeler" tanimi ile ilgilidir.

Gercekte sizin öne sürdügünüz uygulamalar yerel yabancilar dairelerinin yukardan aldiklari emre göre yaptiklari keyfi uygulamalardir. Bir tane Hristiyan mültecinin bundan dolayi sinirdisi edildigini ispatlarsaniz, yazmayi kesin olarak birakacagim. Hristiyanlik koruma semsiyesi oldugundan Almanya'ya iltica eden binlerce mülteci kiliselerde vaftiz oluyor ve de facto "dokunulmazlik" kazaniyorlar. Bu konuda Alman kiliselerinin cok güzel istatistikleri var.

Binlerce mülteci statüsündeki PKK'linin SEYAHAT BELGELERI ve bunun yanisira Türk pasaportu var. Ve yillarca Türkiye'ye girip cikmislardir. Kimse bundan dolayi sinirdisi edilmemistir. Görüyorsunuz müthis bir ayrimcilik var.

Türkiye'deki tüm mültecileri pratikte nasil ülkelerine geri gönderebilecegimizi aciklarsiniz cok sevinirim. (Hükümetin onlari potansiyel oy havuzu olarak gördüklerini de biliyorum)

Bati'lilar Dünya'yi ayaga kaldirirlar.

Unutamayiniz 90li yillardan beri Türkiye'de 100 bin kadar Ermeni vatandasi yasadisi olarak Türkiye'de oturmakta ve calismaktalar. Saygilar
 
Last edited:
Sizin öne sürdükleriniz de maddi yanlislar var.
Bu size katilmadigim anlamina gelmiyor, ama tartisiyorsak dogru tartisalim.

Almanya'nin henüz ANAYASA'si yoktur, bunun sebebi ise 2. Dünya Savasi galip ülkelerinin Baris anlasmasini halen imzalamalaridir . 1989 da Bati ve Dogu Almanya'nin birlesmesine izin veren galip ülkelerin ve bunu bir anlasma ile kagida döken eden galip ülkelerin tavri; ZIMNI bir Baris Anlasmasi olarak kabul edilse de bu dogru degildir.

Öne sürdügünüz GG ( Grundgesetz - kurucu temel yasadir) ve adi üstünde ANAYASA - VERFASSUNG degil.
das-grundgesetz-ist-keine-verfassung.jpg

60 inci madde Alman Cumhurbaskani'nin yetkileri ile ilgili olmakla ve mülteciler ile alakasizdir.
16 A maddesi ise "Güvenli ülkeler" tanimi ile ilgilidir.

Gercekte sizin öne sürdügünüz uygulamalar yerel yabancilar dairelerinin yukardan aldiklari emre göre yaptiklari keyfi uygulamalardir. Bir tane Hristiyan mültecinin bundan dolayi sinirdisi edildigini ispatlarsaniz, yazmayi kesin olarak birakacagim. Hristiyanlik koruma semsiyesi oldugundan Almanya'ya iltica eden binlerce mülteci kiliselerde vaftiz oluyor ve de facto "dokunulmazlik" kazaniyorlar. Bu konuda Alman kiliselerinin cok güzel istatistikleri var.

Binlerce mülteci statüsündeki PKK'linin SEYAHAT BELGELERI ve bunun yanisira Türk pasaportu var. Ve yillarca Türkiye'ye girip cikmislardir. Kimse bundan dolayi sinirdisi edilmemistir. Görüyorsunuz müthis bir ayrimcilik var.

Türkiye'deki tüm mültecileri pratikte nasil ülkelerine geri gönderebilecegimizi aciklarsiniz cok sevinirim. (Hükümetin onlari potansiyel oy havuzu olarak gördüklerini de biliyorum)

Bati'lilar Dünya'yi ayaga kaldirirlar.

Unutamayiniz 90li yillardan beri Türkiye'de 100 bin kadar Ermeni vatandasi yasadisi olarak Türkiye'de oturmakta ve calismaktalar. Saygilar

Ülkelerin düzenini belirleyen kitapçıkların adı farklı olabilir, fakat her ülkede içerik olarak aynı işlevi görür.

İçerik denetimi yapalım, ilgili maddelerin içeriğinden birer örnek veriyorum, itirazınız yoksa hemfikiriz:

Anayasa 16 a fıkrası (GG)

Devlet veya kurumları tarafından baskıya/kovuşturmaya uğramak; devlet yapılanması belirgin olmayan ülkelerde, devlet olmayan ama benzeri yetkiye sahip olan kişi veya birimler tarafından baskıya uğramak...


SINIR DIŞI EDİLMEYE KARŞI KORUMA(ABSCHIEBUNGSSCHUTZ)

60 Madde 1 Oturum Yasası (AufenthG)

Irkınız, milliyetiniz, etnik kökeninizden ve/veya...


Alman devletinin uygulamalarının keyfi olduğu bir iddiadır, ispat etmelisiniz; fakat yasalar sabittir, bu konuşmada tarafımdan iddiam ispatlanmıştır.

Türkiye hukuki olarak 1951 Cenevre sözleşmesinde taraftır(ve 1967 ek maddesi), belirttiğim maddeler başta olmak üzere sağlanan esnekliklerden yararlanarak sınırdışı edebilir, ancak...

Türkiye taraf olduğu sözleşmede bazı şartlar koymuştur, en önemlisi coğrafi olanıdır, ''mülteci'' sıfatı sadece Avrupa'dan gelen insanlar içindir; Suriyeliler ''geçici koruma'' altındadırlar, yani ''mülteci'' hukukundan yararlanamazlar.

Batı'nın dayanağı olan uluslararası sözleşmeler Türkiye için de geçerlidir, tıpkı Almanya'nın halehazırda uyguladığı gibi. Kaçak ''Ermeni'' sayısı bir tarafa AKP ve Erdoğan yasadışı durumu teşvik eden bazı hizmetler dahi sunmaktadır, öreğin eğitim gibi.

İlgili sözleşme ile Türkiye diğer Avrupa ülkeleri ile işbirliğini de talep etmiştir; yani hukuki ve resmi durum Türkiye'nin lehinedir, uygulamada ise diğer ülkeler ile ortak hazırlık hareketlerinden sonra ''sınırdışı'' işlemi gerçekleşir, itiraz eden ülkelerden Suriyelilerin sorumluluğunu almaları talep edilir.
 
Ülkelerin düzenini belirleyen kitapçıkların adı farklı olabilir, fakat her ülkede içerik olarak aynı işlevi görür.

İçerik denetimi yapalım, ilgili maddelerin içeriğinden birer örnek veriyorum, itirazınız yoksa hemfikiriz:

Anayasa 16 a fıkrası (GG)

Devlet veya kurumları tarafından baskıya/kovuşturmaya uğramak; devlet yapılanması belirgin olmayan ülkelerde, devlet olmayan ama benzeri yetkiye sahip olan kişi veya birimler tarafından baskıya uğramak...


SINIR DIŞI EDİLMEYE KARŞI KORUMA(ABSCHIEBUNGSSCHUTZ)

60 Madde 1 Oturum Yasası (AufenthG)

Irkınız, milliyetiniz, etnik kökeninizden ve/veya...


Alman devletinin uygulamalarının keyfi olduğu bir iddiadır, ispat etmelisiniz; fakat yasalar sabittir, bu konuşmada tarafımdan iddiam ispatlanmıştır.

Türkiye hukuki olarak 1951 Cenevre sözleşmesinde taraftır(ve 1967 ek maddesi), belirttiğim maddeler başta olmak üzere sağlanan esnekliklerden yararlanarak sınırdışı edebilir, ancak...

Türkiye taraf olduğu sözleşmede bazı şartlar koymuştur, en önemlisi coğrafi olanıdır, ''mülteci'' sıfatı sadece Avrupa'dan gelen insanlar içindir; Suriyeliler ''geçici koruma'' altındadırlar, yani ''mülteci'' hukukundan yararlanamazlar.

Batı'nın dayanağı olan uluslararası sözleşmeler Türkiye için de geçerlidir, tıpkı Almanya'nın halehazırda uyguladığı gibi. Kaçak ''Ermeni'' sayısı bir tarafa AKP ve Erdoğan yasadışı durumu teşvik eden bazı hizmetler dahi sunmaktadır, öreğin eğitim gibi.

İlgili sözleşme ile Türkiye diğer Avrupa ülkeleri ile işbirliğini de talep etmiştir; yani hukuki ve resmi durum Türkiye'nin lehinedir, uygulamada ise diğer ülkeler ile ortak hazırlık hareketlerinden sonra ''sınırdışı'' işlemi gerçekleşir, itiraz eden ülkelerden Suriyelilerin sorumluluğunu almaları talep edilir.

Az önce GG ( sözde Anayasa 60. maddesini öne sürdünüz) simdi yabancilarin oturumu ile ilgili kanunu kaynak gösteriyorsunuz.

ERMESSENSSPIELRAUM = KEYFIYET (Duruma göre memurun insafina kalmak), YASA ve Yönergelerden farkli karar verme yetkisi.

https://www.jurion.de/urteile/bverwg/2017-02-22/1-c-2716/

Bu son olarak mülteciler ile ilgili 2017 de Federal Danistay karari ile ictihat olarak kabul edilmistir.
Cok uzun ama okumanizi tavsiye ederim.
Keyfi uygulamalar , hatta irkcilik bile cok yaygin bir durumdur.

Almancaniz mükemmel oldugu icin alttaki makaleyi okumanizda da büyük fayda görüyorum

"Rassismus und Justiz geht über Racial Profiling hinaus
Racial Profiling ist nur ein Teil von dem, was Rassismus und Justiz ausmacht. Dabei geht es nicht nur um die Polizei, sondern um einen Kreis, der im englischsprachigem Raum mit dem Wort „criminal justice system“ beschrieben wird. Es umfasst das gesamte System von Polizei – der sogenannten Ordnungsbehörde – zur Ermittlungsbehörde über die Staatsanwaltschaft bis hin zur Gerichtbarkeit.
In diesem Kreis stützt jeder der beteiligten Pfeiler sich gegenseitig. So unterstützt die Polizei die Vorstellung von Kriminalität und Hautfarbe, die Staatsanwaltschaft unterstützt die Arbeit der Polizei, und die Gerichtsbarkeit unterstützt die Handlungen der Polizei und die Arbeit der Staatsanwaltschaft durch die sogenannte Verwissenschaftlichung.
Der Fakt, dass alle zusammenarbeiten, bedeutet jedoch nicht, dass sie sich miteinander absprechen und entsprechend handeln. Es bedarf keiner Vorabsprache, denn es herrscht bereits ein Konsens. Derselbe wird mit einem Zitat Richard Dyers auf den Punkt gebracht: „Racial imagery and racial representation are central to the organization of the contemporary world[…]“1. Diese Gesellschaft und ihr Verständnis von der Welt ist durch Rassismus organisiert; und weder die Polizei, noch Staatsanwaltschaft, noch Gerichtsbarkeit sind frei davon: auch sie leben und atmen in dieser rassistisch organisierten Gesellschaft.

http://www.migazin.de/2014/10/24/die-justiz-das-gesamtbild-ist-rassistisch/

.............

AB - Türkiye Mülteci anlasmasi ile Türkiye oturdugu dali kesmistir. Ayni delilik Pesmerge kiligi altinda "sözde insanlik" namina PKK teröristlerini Türk topraklarini kullandirarak Ayn-El Arap'a sokmakla da yapmisizdir.

Aslinda farkli düsünmüyoruz, ancak gercekler ve pratikte yapilabilecekler hakkinda hemfikir degiliz.
 
Last edited:
@Inspector Spacetime

Köprü ve altyapı yatırımlarından bazı örnekler, bahsettiğiniz ülke ve vatandaş yararı nerede?

- Osman Gazi Köprüsü:
  • Maliyet: $2.355 milyar
  • Finansman: Halk ve Ziraat dahil 9 Banka Kredisi
  • Süre:15.07.2035 (30 Haziran 2016 tarihinde açıldı)
  • Garanti: 40.000/gün(sadece köprü)
  • Ücret: $35+KDV
  • Gerçekleşme: 14 bin araç

- Yavuz Sultan Selim Köprüsü:
  • Maliyet: $3 milyar
  • Finans: Garantibank International, Garanti Bankası, Halk Bankası, Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, İş Bankası ve Ziraat Bankası 7 Bankadan 2.3 milyar dolar kredi
  • Süre: 7.9 yıl(26 Ağustos 2016 tarihinde açıldı)
  • Geçiş garantisi: 135.000/gün
  • Ücret: $3
  • Gerçekleşme: 38 bin araç

- Avrasya Tüneli:
  • Maliyet:$ 1.245 milyar
  • Finans:285 milyon özkaynak, kredi tutarı 960 milyon dolar.
  • Süre: 24.5 yıl (21 Aralık 2016’da açıldı)
  • Geçiş garantisi: 68.000/gün
  • Ücret:$ 4/birim/binek araç+KDV,$6 /birim/minibüs+KDV (ücret artışı ABD tüketici endeksine bağlanmıştır, 2016 için %1,6 )
  • Gerçekleşme: 34 bin araç
- Sağlık Kampüsleri:
  • Sayı: 17
  • Maliyet: $9 milyar
  • Süre: 25 yıl
  • Ödenecek kira: $27 milyar (Örneğin Etlik Hastanesinin maliyeti 1.97 milyon TL; 25 yılda 6.9 milyar TL ödeme yapılacak. İşletme, personel v.b. hariçtir.)
- Baraj:
  • Yuvacık: Hazine garantisi kapsamında 13 yıl süresince alınmasa da 220 milyon Amerikan doları ödenecek.
- Havalimanı:
  • Ankara Esenboğa, Milas-Bodrum ve Zafer Bölgesel Havalimanları: Garanti yolcu sayısı nedeniyle 37.9 milyon Avro ödendi.
 
Last edited:
@Inspector Spacetime

Köprü ve altyapı yatırımlarından bazı örnekler, bahsettiğiniz ülke ve vatandaş yararı nerede?

- Osman Gazi Köprüsü:
  • Maliyet: $2.355 milyar
  • Finansman: Halk ve Ziraat dahil 9 Banka Kredisi
  • Süre:15.07.2035 (30 Haziran 2016 tarihinde açıldı)
  • Garanti: 40.000/gün(sadece köprü)
  • Ücret: $35+KDV
  • Gerçekleşme: 14 bin araç

- Yavuz Sultan Selim Köprüsü:
  • Maliyet: $3 milyar
  • Finans: Garantibank International, Garanti Bankası, Halk Bankası, Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, İş Bankası ve Ziraat Bankası 7 Bankadan 2.3 milyar dolar kredi
  • Süre: 7.9 yıl(26 Ağustos 2016 tarihinde açıldı)
  • Geçiş garantisi: 135.000/gün
  • Ücret: $3
  • Gerçekleşme: 38 bin araç

- Avrasya Tüneli:
  • Maliyet:$ 1.245 milyar
  • Finans:285 milyon özkaynak, kredi tutarı 960 milyon dolar.
  • Süre: 24.5 yıl (21 Aralık 2016’da açıldı)
  • Geçiş garantisi: 68.000/gün
  • Ücret:$ 4/birim/binek araç+KDV,$6 /birim/minibüs+KDV (ücret artışı ABD tüketici endeksine bağlanmıştır, 2016 için %1,6 )
  • Gerçekleşme: 34 bin araç
- Sağlık Kampüsleri:
  • Sayı: 17
  • Maliyet: $9 milyar
  • Süre: 25 yıl
  • Ödenecek kira: $27 milyar (Örneğin Etlik Hastanesinin maliyeti 1.97 milyon TL; 25 yılda 6.9 milyar TL ödeme yapılacak. İşletme, personel v.b. hariçtir.)
- Baraj:
  • Yuvacık: Hazine garantisi kapsamında 13 yıl süresince alınmasa da 220 milyon Amerikan doları ödenecek.
- Havalimanı:
  • Ankara Esenboğa, Milas-Bodrum ve Zafer Bölgesel Havalimanları: Garanti yolcu sayısı nedeniyle 37.9 milyon Avro ödendi.
I thought I had already provided a link explaining the figures for these bridges?

The following link delves into the figures that you provided in your post, and shows corrects the mistakes:
http://www.hurriyet.com.tr/iste-kopru-gercekleri-40507240

And here is what's being said about projected results:
"Arslan çok net bir yanıt verdi: “Bu tip projelerde hedeflenen rakama 3 yıl içinde ulaşılır. İlk yıl çıkan rakamlar fizibilite çalışmalarında belirlenen rakamlarla uyumlu... Bağlantı yolları tamamlanacak, kullanıcı alışkanlıkları değişecek ve o rakamlara ulaşılacak.”"
So in other words, they expected and planned for these types of contingencies and that so far they have been able to reach their projected targets. I'm sure we could read in more detail if we could read the feasibility reports for these projects.

Here's what's also written in the link, which I think is interesting:
"Eğer kamu finansmanı ile yapsaydık, bu kadar projeyi aynı anda yapmaktan vazgeçmek zorunda kalırdık. Ülkenin hayati projelerini hep geleceğe bırakırdık. Üstelik devlet doğrudan borçlanacaktı. Gönül isterdi ki ücretsiz yapalım. Ama gelirimiz, yatırım bütçemiz belli. Şunu da unutmamak lazım: Bütün projeler işletme süresi sonunda devlete geçecek. İşletme hakkını devrederek ekstra bir gelir elde edeceğiz."

And it's not just reaching the projected targets, we also have to look at the wider picture. The minister formulates it very well in the following:

"Projelerin oluşturduğu toplam katma değere bakmak lazım oluşturuyor. İstanbul-İzmir otoyolunun etrafında değerler şimdiden çok arttı. Ayrıca yolla birlikte sanayi de geliyor. Geçtiği kentlerin kendi trafiği oluşuyor. Ekonominin toplamında bir büyümeye yol açıyor. Diğer taraftan bu projeler sadece lokalde hizmet etmiyor. Asya ile Avrupa arasında bir köprü olan Türkiye’nin uluslararası koridorları birleştiren bir ülke olmasını da hesaba katmak gerek. Topraklarımıza Ağrı’dan girip Edirne’den çıkan her TIR, para ödüyor. Osmangazi Köprüsü, bağlantı yolları İstanbul’dan İzmir’e oradan da deniz aşırı taşımacılık sektörünü tamamlayacak. Hepsi dolaylı katma değer. O yorumları yapanlar, bu katma değeri hesaba katmıyor.”
And he doesn't even mention the reduced travel times which in extension has a positive effect on the economy (logistics) and reducing carbon emissions.

Then there is the growing amount of cars in Turkey:
End of December of 2012: 17.033.413 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13441)
January 2014 there were 18.052.195 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=15895)
January 2015 there were 18.955.558 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=18763)
January 2016 there were 20.098.994 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21601)
Jnauary 2017 there was 21.211.701 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=24596)
May of 2017 (which is the latest I could find): 21.556.827 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=24600)
Every year there are more or less than 1 million new cars added to the traffic of Turkey in the past five years. Eventually even these new bridges won't be enough for the amount of cars.

This clip is from a movie called 'margin call', it explains about the benefits of a bridge that the character had helped build:
I'm sure the statistics being used are fictional, the bridge itself might even be fictional not sure. But he makes a good point in how a bridge can benefit people in saving time.
 
I thought I had already provided a link explaining the figures for these bridges?

The following link delves into the figures that you provided in your post, and shows corrects the mistakes:
http://www.hurriyet.com.tr/iste-kopru-gercekleri-40507240

And here is what's being said about projected results:
"Arslan çok net bir yanıt verdi: “Bu tip projelerde hedeflenen rakama 3 yıl içinde ulaşılır. İlk yıl çıkan rakamlar fizibilite çalışmalarında belirlenen rakamlarla uyumlu... Bağlantı yolları tamamlanacak, kullanıcı alışkanlıkları değişecek ve o rakamlara ulaşılacak.”"
So in other words, they expected and planned for these types of contingencies and that so far they have been able to reach their projected targets. I'm sure we could read in more detail if we could read the feasibility reports for these projects.

Here's what's also written in the link, which I think is interesting:
"Eğer kamu finansmanı ile yapsaydık, bu kadar projeyi aynı anda yapmaktan vazgeçmek zorunda kalırdık. Ülkenin hayati projelerini hep geleceğe bırakırdık. Üstelik devlet doğrudan borçlanacaktı. Gönül isterdi ki ücretsiz yapalım. Ama gelirimiz, yatırım bütçemiz belli. Şunu da unutmamak lazım: Bütün projeler işletme süresi sonunda devlete geçecek. İşletme hakkını devrederek ekstra bir gelir elde edeceğiz."

And it's not just reaching the projected targets, we also have to look at the wider picture. The minister formulates it very well in the following:

"Projelerin oluşturduğu toplam katma değere bakmak lazım oluşturuyor. İstanbul-İzmir otoyolunun etrafında değerler şimdiden çok arttı. Ayrıca yolla birlikte sanayi de geliyor. Geçtiği kentlerin kendi trafiği oluşuyor. Ekonominin toplamında bir büyümeye yol açıyor. Diğer taraftan bu projeler sadece lokalde hizmet etmiyor. Asya ile Avrupa arasında bir köprü olan Türkiye’nin uluslararası koridorları birleştiren bir ülke olmasını da hesaba katmak gerek. Topraklarımıza Ağrı’dan girip Edirne’den çıkan her TIR, para ödüyor. Osmangazi Köprüsü, bağlantı yolları İstanbul’dan İzmir’e oradan da deniz aşırı taşımacılık sektörünü tamamlayacak. Hepsi dolaylı katma değer. O yorumları yapanlar, bu katma değeri hesaba katmıyor.”
And he doesn't even mention the reduced travel times which in extension has a positive effect on the economy (logistics) and reducing carbon emissions.

Then there is the growing amount of cars in Turkey:
End of December of 2012: 17.033.413 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13441)
January 2014 there were 18.052.195 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=15895)
January 2015 there were 18.955.558 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=18763)
January 2016 there were 20.098.994 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21601)
Jnauary 2017 there was 21.211.701 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=24596)
May of 2017 (which is the latest I could find): 21.556.827 (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=24600)
Every year there are more or less than 1 million new cars added to the traffic of Turkey in the past five years. Eventually even these new bridges won't be enough for the amount of cars.

This clip is from a movie called 'margin call', it explains about the benefits of a bridge that the character had helped build:
I'm sure the statistics being used are fictional, the bridge itself might even be fictional not sure. But he makes a good point in how a bridge can benefit people in saving time.

Siyasetçi ile değil, sizinle sayılar üzerinden konuşmaktayım.

Köprü maliyeti, garanti süresi, garanti miktarı, gerçekleşme hesaplaması ve sonrasındaki geçiş ücreti ile oluşan fayda nedir, kimin lehinedir?
 
Sn. İlber Ortaylı tarafından Yunanistan ile yapılan müdale ile tek kelime Yunanca bilmeyen Karaman Türklerinin Yunanistan'a gönderiliş hikayesi anlatılmakta.

''
OĞUZ TÜRK’Ü KARAMANLI TÜRKLER MÜBADELEDE NASIL GÖNDERİLDİ?

BU mübadele esasen Türk-Yunan mübadelesi de değildi. Peki neydi? Müslüman-Ortodoks mübadelesi idi. Bu sebeple tek kelime Rumca bilmeyen Karamanlı Ortodoks Türk nüfus da Yunanistan’a gönderildi. Karamanlı Türkler, Oğuzlardı. Ortodokslardı ancak Türklerdi. Türkçeleri, belki bizim Türkçemizden daha temizdi. Yunan alfabesiyle Türkçe yazarlardı. İncilleri dahi böyleydi, Yunancayı hiç bilmezlerdi. Bu topluluğun gitmesiyle birlikte Türkiye önemli bir grubunu kaybetti. Göndermek mecburiyetindeydik çünkü Yunanistan ve büyük devletler grubu onları da mübadeleye dahil ettiler.

Bize gelen nüfus ise Selanik’ten, Yanya’dan, Batı Trakya’dan, adalardan ve özellikle de Girit’ten gelen Müslümanlardır. Girit’ten gelenler orada Türkçeyi epeyce unutmuşlar ve mektepte de hiç öğrenmemişlerdi. Yani Müslümanlardan Türkçeleri zayıf olanlar vardı. ''

Kanyak: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/her-mubadele-bir-yaradir-izi-kalir-40568075
 
Status
Not open for further replies.
Back
Top Bottom