ABA: Saygıdeğer, saygıya layık kişi. Bazı Türk boylarında “ana’’,’’abla’’ , bazılarında ise baba anlamında
da kullanılmaktadır.
ABADAN: 1- Cömert, verici 2- Bağışlayıcı, gönül yapıcı
ABAK: Temiz, iffetli, namuslu kişi
ABAKA: Yakın akraba, amca çocuğu
ABAKAN: Alicenap
ABAKAY: 1- Yakın akraba, yeğen, amca çocuğu 2- Sibirya’da saygın ve sözü geçen hanımlara verilen bir unvan
ABALA: Abla
ABAR: (Avar): 1- Gösteriş, heybetlilik 2- Baş eğmez, dirençli
ABAŞ: Hanım yürüyüşü (Küçük narin adım)
ABAY: 1- Aydınlık, aydınlık verici 2- Hayret uyandıran, hayret verici
ABAKIYMIŞ: Gönül kırıcı, can yakıcı
ABÇAR-(Avşar): 1- İşin ehli kişi, iş bitirici 2- Uyumlu, itaatkar
ABI: 1- Can, ruh 2- Soyluluk
ABIÇ: Gönüllü
ABIDAN: İçli, gönül insanı
ABIK: İçli, gönüllü
ABIKAN: Mec.Soylu
ABIL: Gönüllü, İstekli
ABINAK: Sakinleşmiş gönül rahatlığı içinde olan
ABINÇ(Avunç): Avunç, teselli
ABIŞ(Apış): Bacağın diz kapağından yukarısı
ABIŞKA : İçten, içtenlikle çalışan
ABIZ: Ruhsal, ruhlarla ilgili
ABİKE: Alicenap, yüksek gönüllü
ABİN: Mutlu, memnun, hoşnut
ACAR: 1-Gayretli,Hareketli 2- Gözü pek, yırtıcı
ACLAN: Açık,Açılan
ACU-(Acı,Açığ): 1- Açık 2-Keskin, sert 3- Açı,aralık
ACUN: Dünya, yeryüzü
ACUNAL: birl. Acun/Al (Almak’tan)
ACUNAY: birl. Acun/Ay/Mec.”Dünya güzeli”
ACUNLUK: Dünya malı,dünyalık
ACUNSUZ: Dünya malında gözü olmayan
AÇA: 1- Toplum içinde saygınlığı olan kişi 2-Analık derecesinde saygıya layık hanım
AÇAN: Açma eylemi içinde olan (Çiçek gibi)
AÇIĞ: 1-Açık,dürüst 2- Bahşiş bey yada hanların verdiği bahşiş
AÇIK: (Açığ) Büyük kardeş
AÇIL: Açık, açılmış
AÇUK: (Açık) İyi huylu,mülayim
ADAK: 1-Söz,nişan 2-Bağış,sungu
ADAL: Sadık, güvenilir
ADALAN: Ünlü, şöhretli
ADALDI: Ünlü
ADALIR: Ünlü
ADALMIŞ: Ünlü
ADAN: Uygunluk, liyakat
ADANIR: Ünlü
ADANMIŞ: Adaklı,adak olmuş
ADAR: Adama eyleminde bulunan
ADAY: Memnunluk,hoşnutluk
ABDAN: Ünlü
ADBERİLGEN: Adına layık ve ününü hak etmiş kişi
ADIKTI: Ünlü
ADIN: Ünlü,adı anılan
ADINÇIĞ: 1-Seçkin,mümtaz 2- Olağanüstü, fevkalade, bambaşka
ADIÖTE: birl. Adı/Öte Mec. Temiz bir üne sahip
ADIVAR: Ünlü,tanınmış
ADIYAKŞI: birl. Adı/Yakşı(Adı güzel)
ADIYAMAN: birl. Adı/Yaman Mec. Ürkütücü bir üne sahip kişi
ADIYEKE: birl. Adı/Yeke(yeğ) Mec. Saygıyla anılan kişi, adı yeğlenen kişi
ADKIR: Aygır,erkek at
ADMIŞ: Ün almış, tanınmış ADSAY: birl. Ad/Say Mec. Adına saygı duyulan kişi
ADSIZ: 1- Fakir,kimsesiz
AFŞAR (Abçar)
AFŞIN: Apçın,(Opçın) Zırh,demir örgülü savaş giysisi
AFTABA: Su ibriği
AGA (Ağa,Aka): 1-Saygıdeğer, ulu kişi 2- Cömert,koruyucu 3-Büyük erkek kardeş,ağabey
AGOLA: Yönetici,amir
AGUN: Tatmin,avuntu
AGUNMUŞ: Avunmuş,sakin
AĞAÇA: Akça, beyazca, alımlı
AĞALAK: Oğlak
AĞALBAY: Muhterem,saygıdeğer
AĞAN: 1-Yüksek,yukarıda,yukarılara çıkan 2- Geceleri gökten hızla geçen, ışıklı nokta
AĞAR: 1- Ağı ağırbaşlı, oturaklı 2- Gönül ferahlığı 3- Göğe yükseliş
AĞARTMIŞ: 1- Namuslu,dürüst 2- Alçak gönüllü, mütevazı
AĞAT (Akat): Namuslu, gönüllü, iffetli
AĞAYA: Makul,geçerli,uygun
AĞDUK: Kutsal,muhterem
AĞICI: Ağcı, Akçı, Akıcı, Hazinedar, Hazine sorumlusu
AĞIÇ: Varlık, hazine,servet
AĞILGAT: 1-Saygıdeğer 2- Yıldız,gezegen
AĞIM: Yükseliş
AĞIR: 1- Ağırbaşlı,olgun 2- Ünlü,saygın
AĞIRBAŞ: birl. Ağır/baş, olgun, alçak gönüllü
AĞIŞ: (Ağıç) Hazine, servet
AĞIT: Mersiye,ölüm Türküsü,göğe yükselen feryat
AĞLAMIŞ: Çileli,çile çeken
AĞMIK: 1- Ünlü,tanınmış 2- Yüksek rütbeli
AĞRAK: Yükselen,ilerleyen
AĞRITMIŞ: Mec. Acı kuvvete sahip kişi
AĞUL: 1- Ay’ın halesi 2- Oba, köy
AĞUTUR: Yükselten,yukarı çıkaran
AĞZUKARA: birl. Ağzı/Kara. Mec. Sert konuşan, acımasız ve hükmedici konuşan kişi
AK: 1- Beyaz 2- Doğuş, doğum 3- Yükseliş 4-Parlaklık 5-Devinim,hareketlilik 6-Mec.Namusluluk,iffet ve
güvenirliğin sembolü
AKA: Büyük,ulu kişi,saygıdeğer kişi
AKABA: Yokuş,meyil
AKAÇ: Akıcı
AKALIN: bir. Ak/Alın mec. Dürüst,namuslu
AKAN: 1- Akıcı 2- Yükselen
AKARCA: Dere,ırmak
AKAR: Dere,akarsu
AKARSU: Dere,ırmak
AKAŞ: birl. Ak/Aş mec.Helal rızk
AKAY: birl. Ak/Ay 1- Ayın en güzel anı 2- Yenisey Türklerinde “hanımefendi” anlamında kullanılır.
AKBAŞ: birl. Ak/Baş mec. Dürüst,namuslu
AKBEL: Dürüst,sözüne güvenilir kişi
AKBERGÜ: birl. Ak/Vergi fıtrat,huy mec.iyi huylu
AKÇA: 1-Beyaza kaçan 2-İpekli dokuma 3-Para,maliye,hazine
AKÇALAR: birl.Ak/çalar mec.Ak tenli hanım
AKÇALI: Zengin,mal sahibi
AKÇALMAZ: birl. Ak/Çalmaz mec.Yanık tenli hanım
AKÇIL: 1-Ak tenli, akça yüzlü 2- Ağarmış, aklaşmış
AKÇIN: Sözüne güvenilen,sağlam kişilikli
AKÇORA: birl. Ak/Çura 1- Şamanist gelenekte iyi ruh ve iyilik perisi
AKEL: birl. Ak/El mec.Dürüst,namuslu
AKGÜN: birl. Ak/Gün mec. Gelecek,istikbal
AKHAN: birl. Ak/Han Şamanist gelenekte “İyilik Tanrısı”
AKI: Eli açık,cömert,zengin gönüllü
AKIM: 1-Yönelim,yükseliş 2- Akmaktan, akıcı,yayılıcı
AKIN: 1-Saldırı,hücum 2-Kazak ve Kırgızlarda, ozan ve müzisyenlere verilen ad
AKINAY: birl. Akın/Ay Türkistan’da hanım ozanlara verilen ad
AKINCI: 1- Akın eden,saldıran 2- Osmanlılar dönemindeki, öncü birliklere ve bu birliklere dahil olan
kişilere verilen unvan
AKIŞ: 1-Yükseliş 2-Akmaktan akış 3-Servet,hazine
AKKARA: birl. Ak/Kara mec.Zıtların bütünlüğü
AKMAN: birl. 1-Temiz,iffetli 2-Apak,bembeyaz AKOBA: birl. Ak/Oba mec.soylu
AKSAK: 1-Aksayan,seken 2-Yükselen,çıkan
AKSOY: birl. Ak/Soy mec.Soylu
AKŞAMAN: birl. Ak/Şaman Şamanist gelenekte,iyi ruhlarla ilgilenen ve ilişkiye giren kam
AKŞİT: Yürekli,gözükara
AKTAN: birl. Ak/Tan seher vakti,şafak
AKUZ: birl. Ak/Uz (Uzman,usta)
AKÜN: birl. Ak/Ün mec.Temiz,şöhretli
AKYOL: birl. Ak/Yol mec.Dürüst,namuslu
AKYÖN: birl. Ak/Yön mec.Dürüst,namuslu
AKYÜZ: birl. Ak/yüz mec.Dürüst
AL: 1-Bayrak kumaşı 2-Kızarmış,kızarık 3-El,kolun bilekten aşağı kısmı 4- Ala,alaca 5-Almaktan al
ALA: Karışık renkli,benekli
ALABAN (Alban)Timsah
ALACA: Karışık renkli
ALAÇUK: Kulübe,baraka,Altay Türklerinde,oda,(Çadırın iç bölmesi)
ALAGAN: (Algan)Fatih
ALAGAŞ: Ender rastlanan,nadir
ALAGÜN: birl. Ala/Gün Gün ortası
ALAK: Yok edici,öldürücü,alıcı,avlayıcı
ALAN: 1-Işık,nur 2-Orman içindeki açık ve düzlük bölge 3- algan
ALANÇA: Bahçelerdeki ağaç aralarında bulunan çimenlik bölge
ALANGUVA: birl. Ala/Geyik
Cengiz Kaan’ın onuncu göbekten büyük anası 2- Ergenekon destanında adı geçen Uldız Han’ın kızı
3-Türk mitolojisinde yer alan ünlü kadın ki, efsaneye göre, bir nevi Türklerin ’’Meryem Ana” sı gibidir.
ALAR: Yalancı karanlık(Gündüz vaktinde)
ALAS (Alaz) Şamanist gelenekte “Ateş Tanrısı’’
ALASAYVAN: Şafak vakti,Güneşin doğuşu
ALASI: Erek,amaç,sahip olunması istenen nesne
ALATAŞ: birl. Ala/Taş Köz,ateş parçası
ALAYUNT: birl. Ala/Yunt Altay Türklerinde “kısrak” anlamında kullanılmaktadır.
ALBA: Yükümlülük,hizmet yükümlülüğü
ALBAGA: Hasılat,savaş yada av ganimeti
ALBAN: Haraç,ganimet
ALBATU: Bürokrat, hizmetle yükümlü kişi
ALBENİ: Çekim,cazibe,sempati
ALCU (Alçu)Alıcı,avcı
ALÇİÇEK: birl. Al/Çiçek (Gül’ün Türkçe karşılığı)
ALÇİN: Kızıl renkli bir çalı kuşu
ALÇU (Alcu)1-Algan,Fatih,2-Alcı,Avcı
ALDI: 1-Öncü,öndeki,selef 2-Algan,Fatih
ALDUR: Ok atışı,oklayış
ALEV (Yalav...Yal kökünden)Ateşten çıkan ışık
ALGAN: Fatih,Fetheden
ALGAZIN: Yabani vahşi hayvan
ALGI: 1-Fetih,Almaktan... alım 2- Fehim,algılama
ALGIN: 1- Serap 2-Yüksek yer 3- Bitiricilik,bitiriş
ALGIŞ (Alkış): Dua,yakarış,niyaz
ALGU: 1-Tüm,hepsi 2-Toplum,topluluk 3-Silah 4-Alıcı,avcı
ALGUR: Sakin,kendi halinde,kendinden emin
ALGÜN: birl. Al/Gün”...Kazak ve Kırgızlarda,doğum sırasında yaşanan dikkat çekici,unutulmaz günleri
mecz eder.
ALICI: Alcu,Avcı
ALIK: Alıngan,Kırgın
ALIM: 1-Çekim,Cazibe 2-Vergi,Haraç
ALIMGA: Yazıcı,(Han ve Kaanların buyruk ve fermanlarını yazan görevli kişi)
ALIMLI: Çekici,Cazibeli
ALINAK: birl. Alın/Ak mec.dürüst,namuslu
ALINCAHAN (Alınçak Han) Oğuzname’ye göre,Türk’ün oğullarından
ALINÇAK: 1-Çekici,cazip 2- Alıngan,nazik
ALINGAN: Alınan,incinen,gücenen
ALK: Bitirmek,yok etmek,sona erdirmek,bitiricilik
ALKA: 1-Bitirici,yok edici 2-İleri,ilerici
ALKABÖLÜK: birl. Alka/Bölük..Vurucu Tim
ALKAN: Alkan,Fatih
ALKAR: Bitirici,yok edici
ALKAŞ: Bitirici,yok edici ALKI: Pervasız,vurdumduymaz
ALKIM: 1-Gökkuşağı 2-Gerdan
ALKIR: Tamamlayıcı,bitirici
ALKIŞ: Algış,dua,övme,yüceltme
ALMA: Elma
ALMAKAY: Elma yanaklı
ALMALUK: 1-Alınması gerekli olan 2-Elma bahçesi
ALMAS: Almaz,nazlı
ALMILA: Elma
ALMIŞ: Algan,Fatih
ALP: Bu sözcük birçok erdemi içinde barındırır. Bilgelik, yiğitlik, fedakarlık, kahramanlık,
gözükaralık, toplumculuk, vb. ile birlikte tüm bunlar arasındaki uyumu da içerir.
ALPAGU: Düşmanına tek başına saldıran kişi
ALPAGUT: 1-Alplik gösteren kişi 2-Kurt soyundan 3- Seçkin ve saygın kişi
ALPEREN: birl.Alp/Eren (Gazi, Derviş) Toplumun sayıp sevdiği, örnek aldığı savaşçı kişilerin genel adı
ALPMAN: Alp gibi Alpçe yaşayan
ALTAÇU (Altaç): Aldatıcı taktik sahibi
ALTAMIŞ: Aldatıcı,hileci
ALTAN: 1-Altın 2-Güneşin doğuş anı,Şafak
ALTANURUG: (Altın Uruk) Cengiz Kagan ve oğullarının soyuna verilen unvanlardan
ALTAY: 1-Al/Ala/Tay 2-Altın 3-Ormanlarla kaplı yüksek dağ
ALTINDAĞ: birl. Altın/Dağ/Altay dağlarının,diğer adı.
ALTU (Aldu): 1-İlk,Birinci 2-Algan,Fatih
ALTUN: Altın
ALTUNSABAK: birl. Altun/Sabak(sopa,değnek)
ALUÇ: 1-Alıcı(Alçu) 2-Kayın cinsi bir ağaç
ALUNGAN: Alıngan,nazlı
ALUNUR: Nazlı
ALYU: (Algu)
T..Çağatay Han’ın torunu
AMAÇ: (Umaç)Gaye, hedef, beklenti
AMAN: (YAMAN) Sertlik
AMGAK: Emek/Zahmet
ANAÇ: 1-Anacık 2-Analık duygusu çok gelişmiş 3-Anaya çeken 4-Doğurgan, üretken
ANAGAY: Anaya çekmiş, anaya benzer
ANASIOĞLU: birl. Anası(nın)Oğlu (Babası erken ölmüş ve özellikle anası tarafından bin bir güçlüklerle
yetiştirilip büyütülmüş, yetim çocuklar için kullanılmış olduğu anlaşılan Türk adlarından)
ANAT: 1-Anı,Anılan 2- Yakın,hısım
ANAZ: Yeğrek, evla, eftal
AND (ANT) 1-Yemin,söz 2- Yakın akraba
ANDA: Birlikte ant içmiş(kan kardeşi) (Anda’lık Türklerin en eski geleneklerinden biridir. Andalar
birbirlerini kardeşlerinden daha ileride korur, sayar ve kayırmaya çalışırlar.)
ANDAÇ: Hatıra, anı olsun diye verilip,alınan hediye
ANDARIMAN: Anılara değer veren ve saygı gösteren kişi
ANDIR: Anısı ola hatıra
ANGAY: Anılarına bağlı olan kişi
ANGI: 1-Anı,hatıra,2-Yetki, yeterlilik
ANGIM: Mamur, hakim
ANGIN: Ünlü, anılan, adı duyulan
ANGIŞ: Ünlü, meşhur
ANGIT: Yaban ördeği
ANIK: 1-Anlayış, yetenek, fehim 2- Hafıza, bellek 3- Hazır, mevcutlu
ANLI: 1-Sakin, ağırbaşlı 2- Bellek, hafıza
ANIT: Anı olsun diye yapılan yapı
ANITGAN: Anıt yapan
ANLI: Ünlü, tanınan
ANNAK: Yadigar, hatıra
ANT: And, Yemin
ANTLIĞ: And içmiş, Yeminli
ANUÇUR: Övülmüş, övülmeye layık
ANUK: Yadigar, hatıra
ANUŞ: Anış, anma eylemi, anı
APA: Ulu, büyük, saygıyı ve hürmeti hak etmiş kişi (Bazı Türk bölgelerinde “baba” anlamına da
kullanılmaktadır.
APAĞ: Apak, temiz
APAK: Temiz, namuslu,iffetli
APATEG: (Apatek)birl. Apa/Tegtek(gibi,benzer) ARA: Orta yer, ortalık, boşluk, orta
ARAL: 1-Ada 2- Aralık,orta, ortalık
ARAS: 1- At kılı 2- Kalın yün 3- Talih,baht
ARASLAN: Arslan (Çuvaşlarca söylenişi)
ARAT: Cesaret, yüreklilik
ARBIŞ: Büyü,efsun
ARBUZ: Büyü, sihir
ARCA: 1-Arıca, saf, temiz 2- Çam ağacı, çamdan yapılmış kutu
ARDA: 1-Uzun değnek 2- Artçı, halife, ardı sıra giden
ARDALI: (Ardalu) Yönetici, amir
ARDIÇ: 1- Halife, artçı 2- Bir ağaç türü
ARGA: Zeki, akıllı
ARGAN : (Arkan) Kement, kement bağı
ARGATU: Yaban koyunu
ARGIÇ: 1- Kır, mera 2- Gurur
ARGIN: 1-Yavaş, sakin 2- Gelecek yıl
ARGUN: Pars cinsinden avcı bir hayvan
ARGUŞ: (Arkuş)1- Edepli, terbiyeli 2- Haberci, haber veren
ARGÜDEN: birl. Ar/Güden, Arlı, edepli
ARI: (Arık) 1- Saf, arı, arınmış 2- Irmak, dere
ARICA: Soylu, temiz, iyi huylu
ARIÇ: Barış, sulh
ARIĞ (Arı, Arık)
ARIK: 1- Arı, arınmış, temiz 2- Narin, ince yapılı
ARIL: Arınmış, temiz, pak
ARIN: Saf, arınmış
ARINÇ: 1-Barış, kurtuluş 2- Temizlik, saflık, günahsızlık
ARINIK: Saf, şeffaf, billur
ARINMIŞ: Temiz, gönüllü
ARKIN: 1-Argın, yavaş, sakin 2- Halef, ardıç
ARKIŞ: 1-Ulak, haberci 2- Kervan, kafile
ARKUN: Halef, geriden gelen, takipçi
ARKUY: Siper, mevzi
ARKUZ: (Arguz) Edepli, iyi huylu
ARLAĞ: Arlı, edepli
ARLAT: Biricik oğul, anaların en çok üstüne düştükleri oğul
ARMAGUN: Armağan, hediye
ARMAĞAN (Yarmagun-Yarmagan)- Hediye
ARMAN: 1- Onurlu, arlı, edepli 2- Dilek, istek 3- Hayal, fantezi
ARPA: 1- Büyü, tılsım, Şamanist gelenekte, Kamların okuduğu dua 2- Tahıl
ARPAD (Arpa)
ARSİN: (Ersin) Kurtuluş, istiklal
ARSALAN: Arslan
ARSLAN: Yırtıcı hayvan Mec. Cesaret, atılganlık ve gözü pekliği sembolize eder.
ARSLANBALA: birl. Arslan/Bala..Arslan yavrusu
ARSLANCIK: Küçük arslan..Arslan yavrusu
ARSLANÇA: Arslan gibi, arslan özelliklerine sahip
ARSU: birl. Ar/Su mec. Namuslu, dürüst
ARSUN: 1- Efendi, ağırbaşlı 2- Rahata ermiş, huzurlu
ARTAGAN: Bereket, artuk, fazlalık, bolluk
ARTAM (Erdem)
ARTIM: Bereket, bolluk
ARTUÇ: Mızrak, mızrak ucu
ARTUK: Fazlalık, üstünlük, bereket mec. Varlık, zenginlik
ARTUKDOĞAN: birl. Artuk/Doğan
Kırgızlarda, olağanüstü vasıflara sahip kişilere verilen bir unvan
ARTUN: Vakarlı, ölçülü
ARTUR: Cazibeli, çekici, işveli, fettan
ARTURU: 1- Ekstrem, uç noktalarda 2- Bereket, bolluk
ARTUT: Armağan, hediye
ARVIŞ: Sihir, büyü, tılsım
ARZIK: Fanatik, bağnaz, sofu
ASAN: 1- Sağlıklı, zinde 2- Asma eyleminde olan
ASENA: Efsanevi dişi kurtun adı. Yakın, Yakınlık duyulan
ASIGLI: Faydalı,Gerekli
ASIĞ (Ası,Asık) 1- Fayda, Çıkar 2-Kar,temettü
ASPAR (Asbar) Faydalı, işe yarayan ASRAK: Himaye, Koruma
AŞAN: Aşmak’dan ...mec. Azimli, engel tanımaz
AŞIT: 1- Aşılacak, aşılması gerekli olan 2- İşitmekten...İşit, kulak ver
AŞKAR: 1- Savaş atı 2- Kuyruk ve yelesi kara, vücudu kula renginde olan at
AŞKIN: 1- Aşmış, üstün, faik,akranlarından ileride olan 2- Melodi,nağme
AŞUK: 1-Aşık,aşmış, geçmiş 2- Tolga
AŞULA: Yılmaz irade sahibi
AŞUR: Aşırmaktan... mec. Yılmaz, gayretli
ATA: 1- Ulu, saygıdeğer kişi 2- Baba, dede, ced 3- Adın ve soyun bağlı olduğu kök
ATABAY: birl. Ata/Bay lala, beybaba. Han, Kağan ve padişah çocuklarını eğitip yetiştiren kişilere verilen
bir unvan
ATAÇ: 1- Atasına bağlı, Atasının yolunda 2- Atadan intikal eden 3- Büyüklük gösteren çocuk
ATADAN: Miras, manevi miras
ATAERİ: birl. Ata/Eri mec.Atalarına ve geçmişine saygılı
ATAGÜÇ: birl. Ata/Güç mec. Gücünü atalarından almış
ATAĞ: (Atak) 1- Ün, nam, şöhret 2- Atılgan 3- Dağ yolu 4- Çağlayan 5- Bir şahin türü
ATAHAN: birl. Ata/Han mec. Devletin ilk kurucu büyüğü, devlete ad veren kişi
ATALA: Tanınmış, ünlü ve zengin
ATALAN: Ünlü, Meşhur
ATALAY: Ad almış, ün almış, meşhur kişi (Atila’nın asıl adının bu ve bundan bozulup çevrilmiş hali
olduğunu söyleyen bazı tarihçilerimiz de var.)
ATALIK: Miras
ATALMIŞ: Ünlü, meşhur
ATAMAN: Ulu, Saygıdeğer kişi
Bir kısım tarihçilere göre, Osmanlının, kurucusu olan Osman bey’in asıl adı budur. Bir kısmı
Atman, bir kısmı Otman der.
ATASAGUN: birl. Ata/Sagun Hekimlerin en ulusu başhekim Şamanist gelenekte de aynı ad, en iyi kamlar
için kullanılmaktadır.
ATAY: 1- Ünlü, tanınmış 2- Akın, hücum
ATIGAY: Ünlü, tanınmış
ATIĞ: Adı sanı belli, ününü arttırmış kişi
ATIL: Ünlü, meşhur
ATILGAN: Atak, gözüpek,cesur
ATILMIŞ: Atılgan, gözüpek
ATIŞ: Ünlü, meşhur
ATİLAY: Türk tarihinin en önemli kişilerinden,Batı Hun imparatoru, Bu kişinin adı üzerinde tarihçi ve
dilciler pek de anlaşamamışlardır. Benim görüşüm de göç sırasında İtil ırmağı kıyısında doğmuş
olmasından dolayı “İtil/Ay”dır. Ancak bununla birlikte bu kişi için bazı adlar söylenmekte
(Atila,Atilla,Atılay,Atilay,Atalay,Atlıhan vb.) Anlamlar:1- Atacık,babacık 2- İtil ırmağı kenarında
doğduğundan ve Türklerdeki eski bir gelenekten dolayı “İtil” çocuğu anlamında verilen İtilay’ın zamanla
Atilay’a dönüşümü 3- Atlı/Ay 4- Atlı/Han 5- Macar dilinde çelik anlamına gelen “Atzel” den
ATLIĞ: Ünlü,zengin
ATMACA: Yırtıcı bir avcı kuş
ATMAN: Ünlü, saygın
ATMIŞ: Atma eyleminde bulunmuş (ok,kargı vb.)
ATSAK: Ünlü, adı duyulan
ATUK: Bolluk, bereket
AVAR (Abar) 1- Heybet, büyüklük(Abartı) 2- Dirençlilik, dayanıklılık
AVAZ: Nara, yüksek perdeli ses, çığlık
AVCI: Av yapan, avlayan
AVCIL: Avlayıcı, av işinin uzmanı
AVGAN: Avuntu
AVINÇ: Avuntu, teselli
AVINÇA: Avunç
AVINGU: Avunç,teselli
AVLAK: Av yeri, av olanı
AVKAR: Bozkır bıldırcını
AVUNÇ: Teselli, avuntu
AVUÇU: Avunç
AVUNDUK: Avuntu, teselli
AVUTMUŞ: Teselli eden
AY: Dünyamızın uydusu olan gezegen. Ancak Türk kültüründe bu ad güzellik, temizlik, ahlaklılık vb.
değerleri de içeren birçok öğeyi içinde barındıran bir sembol ve mecaz olarak kullanılmıştır. Çok önceleri
erkeklerde kullanılmasına karşın, zamanla kız çocuklarına ad olarak verilmiş, gerek başta, gerekse de son
da, birleşik ad olarak değerlendirilmiştir. Bununla birlikte bazen geçmiş örneklerde de görüleceği gibi hem
erkeklerde hem de kızlarda kullanılmıştır. Ancak yine de ağırlık kız adlarındadır.Ve kız adlarında önemli
bir konumdadır. AYAĞ (Ayak) 1-Uğur, şeref, şan 2- Devinim, hareket (ayaklanma sözü) buradan gelir.
AYANA: birl. Ay/Ana Altay Türklerinin eski tanrıçalarından
AYAS: Ay ışığı, mehtap, gece aydınlığı
Altay, Tuva, Çuvaş Türklerinde Tanrı sıfatı olarak kullanılan bir ad
AYATA: birl. Ay/Ata Şamanist gelenekte, göğün altıncı katına bakan Tanrı
AYAZ: 1- Ay ışığı 2- saf, berrak hava 3- Kuru soğuk
AYBAKIM: birl. Ay/Bakım, bakmaktan, bakış
AYBAN: birl. Ay/Ban mec. Debdebe, şaşa
AYBANDI: birl. Ay/Bandı (Banmak)
AYBAR: 1-Ay gibi parlak 2- Heybet,heybetlilik
AYBI: İmdat, medet
AYBIN: Onur,şeref
AYÇIL: Ay ışığı, ay pırıltısı
AYDA: 1- Ay’a eş değer güzellikte 2- Dere kenarlarında yetişen hoş kokulu bir çiçek
AYDABOLDI: birl. Ayda/Oldu mec. Ay parçası
AYDAN: Ay parçası
AYDAR: (Aydar Han) saç perçemi, kakül
AYDIN: 1- Aydınlık, ışık yoğunluğu 2- Açık, aşikar 3- Entelektüel , münevver
AYGAN: İçten, samimi, yaren
AYGAY: Nara, bağırtı
AYGIN: Sınırsız, uçsuz, geniş
AYGIR: Erkek at
AYGIRAG : 1-Dağ keçisi 2- Bir geyik türü
AYGUÇI: Yönetici, devlet görevlisi, danışman, yarıcı
AYIM: Çekicilik, sempati
AYIMÇA: Ay parçası
AYINTAP: Mehtap, ay ışığı
AYIR: Değişik, farklı, başka, fark
AYIRBAŞ: birl. Ayır/Baş..Değişim, mübadele
AYIRT: Fark, farklılık, ayırım
AYITGU: Temyiz
AYISIG: birl. Ay/Isıg..Ay ısısı, sıcaklığı
AYIT: Söylemek, anlatmak
AYITMIŞ: Söyleyen, bildiren, uyaran
AYKAÇ: Konuşkan, Konuşmacı, Hatip
AYKIN: Geniş, ferah, aydınlık
AYKOYUN: birl. Ay/Koyun
Yakut destanlarında adı geçen, eski dönem güç tanrısı
AYLA: 1-Ayın çevresindeki ışık halesi 2- Devir, dönüşüm
AYLU (Aylı): Aydan
AYMA: Duyarsız, başıboş vurdum duymaz
AYMAN: Aya eş değerde
AYMAZ: Vurdumduymaz, başına buyruk
AYRAL: Kuraldışı, istisna
AYRI: Başka, değişik, farklı
AYRIÇ: Bölüşüm, taksimat
AYRIKÇA (Ayıkşa): Derviş, mecnun
AYRUK: 1- Farklı, değişik 2- Varlıklı, zengin
AYSELİG (Aysiliğ) birl. Ay/Silig, dürüst, namuslu
AYTAK: Konuşmacı, hatip
AYTAR: Haberci, muhbir
AYTEK: Konuşmacı, hatip
AYTIN: Aydın, aydınlık
AYTIŞ: Nutuk, anlatım, hitabet
AYTIŞAN: Hatip, konuşmacı
AYTUK: Hatip, konuşmacı
AYUK: Söz söylenebilen ve sözün değer gördüğü yer
AYUR: Konu, bahis, bahse konu olan
AYÜN: birl. Ay/Ün Karahanlılar ve Uygurlar döneminde, han ve kağanların analarına verilen bir unvan
AYZIT: Şamanist gelenekte “ Ay Tanrıçası”
AZBOY: Heyecan
AZGIN: Zapt edilmesi zor, sınırı aşmış, tahrik olmuş
AZLAĞ. Nadir, az rastlanır.
AZRAK: Nadir, az rastlanır.
AZUK: (Azuka, Azık): Geçimlik, yiyecek B harfi ile başlayan isimler
BABAT:Cins, Tür
BABRAK: Hızlı, çevik, atletik
BABÜR: Kaplan cinsi, yırtıcı bir hayvan
BACI: Kız kardeş
BAÇAK: Bir çeşit zırh (Dize geçirilen bir zırh)
BAÇMAN: Başlık, Tolga
BADAN: Batan (Batmaktan...Güneşin batışı)
BADUR: Batur, bagatur, kahraman
BADURUK: (Badruk) 1- Sadık, güvenilir 2- Batur, kahraman
BAGA: 1- Alt, küçük, küçük rütbeli yönetici 2- Boğa
BAGATUR: Kahraman, Batur, Bahadır
BAGAY: Afacan, yaramaz, ele avuca sığmaz
BAGRI: Kararlılık, azim
BAĞAM: Destek,arka, kuvvet
BAĞAN: Anıt, abide
BAĞATUR: Bagatur, batur, bahadır, kahraman
BAĞDAŞUK: Uyumlu, ahenkli, uzlaşmacı
BAĞDU: Işık, şua, ışın
BAĞI: Büyü, efsun, bağlılık
BAĞIM: Bağlı, bağlılık
BAĞIMSIZ: Bağlı olmayan, özgür
BAĞIR: 1- Sine, göğüs, kucak 2- Kalp, gönül
BAĞIRLAK: İri bir kırlangıç türü
BAĞIŞ: 1- Veriş, ikram 2- Af, af ediş,3- Nezaret
BAĞLAN: 1- Demet, deste 2- Bağlılık 3- Kızıl renkli bir su kuşu
BAĞRI: Kararlı, azimli
BAĞŞI: (Baksı) Kam, doktor
BAHADIR: Bagatur, Batur, kahraman
BAHŞİ: Baksı, doktor, bilgin, büyücü, hoca
BAKAÇ: Bakıcı, bakan, nazır
BAKAN (Bağan): 1- Anıt, abide 2- Bağlayıcı, birleştirici 3- Haşarı, afacan
BAKAY: Haşarı, ele avuca sığmayan
BAKIM: Bakma eylemi, nazar, bakış
BAKIR: Bakır madeni
BAKIRSOKUM:birl. Bakır/Sokum (Kuzey Türklerinde, Merih yıldızı
anlamına kullanılmaktadır.)
BAKIŞ:1- Bakış, nazar 2- İkram 3- af
BAKSI (Bakşı): Bahşı,doktor, bilgin, büyücü
BAKTI: Bakan, nazır
BAKUY: Ulu, saygıdeğer kişi, tecrübeli, bilge kişi
BAL: 1- Yapışkan sıvı 2- Arı balı 3- Çamur, balçık
BALA: Yavru, çocuk
BALABAN (Balıban): 1-Bala bandırılmış 2- İri başlı bir doğan türü
Ayrıca mecaz olarak “ mahzun ve baygın bakış” anlamını içerir.
BALACA: Yavrucak, ufaklık
BALAK (Balak): manda yavrusu
BALAMAN: Cüsseli, iri kıyım
BALAMİR: (Balabir) Biricik yavru
BALANDI: İri yarı, gösterişli
BALASAGUN: birl. Bala/Sagun Özlenen, beklenen yavru (çocuk)
BALBAL: 1- Heykel, anıt 2- Mezar taşı (Eskiden mezarlara dikilen ve
üzerlerine öldürülen düşman sayılarının ve kimliklerinin yazıldığı mezar taşı)
BALÇAK: Kabza, kılıç kabzasındaki siperlik
BALDU: Balta
BALDUK: Balta
BALGAY: Ünlü, meşhur
BALI: Değerli, yüksek, ulu kişi
BALKAN: Ormanlarla kaplı, dağlık bölge
BALKIN: Parlak, gözalıcı
BALKIR: 1- Yağmur arasında çıkan güneş 2- Yağmurun hemen ardından
çıkan güneş
BALTA: Ağaç ve odun kesmek için kullanılan alet
BALTEG: Çamur, çamurlu BALUG (Balık) 1- Balçık çamur 2- Ev, köy 3- Suda yaşayan balık
BAMSI: 1- Yüksek, ulu, ulaşılmaz 2- Baksı, kam
BANAR: Demet, tutam, deste
BANGU: (Mengü, Bengü) Sonsuz, sonsuzluk, ebedi
BANIÇİÇEK: Kutsal Çiçek
BANLAK: Çağrı, davet, ezan
BARADAN: 1- Boradan, bora parçası 2- Nara, yüksek ses, bağırtı
BARAK: Türk mitolojisinde adı geçen çok tüylü, iri başlı köpek
BARBOL: Varol
BARÇA: 1- Parça 2- Tüm, tamam, eksiksiz
BARÇIN: İpekli kumaş, kadife
BARÇUK (Barçık) Tahta ve keçeden yapılan küçük heykel
BARÇUK ART TİGİN: birl. Barçuk/Art/Tigin (Art,ardçı,halef)
BARDAM: Varlık, ganimet, bolluk
BARGAN: Varan
BARDI: Vardı (Varmak...dan)
BARGAN: Varan, ulaşan
BARGI: Kadife
BARGIT: Kadife
BARGU: Nimet, ganimet
BARGUŞ: Ganimet
BARIK(Barı) : Esas, esas olan, mahfuz
BARIM: Varım, servet, varlık
BARIN: 1- Güç, kuvvet 2- Barınak
BARUNDUK: Sığınılacak yer, barınak
BARIŞ: 1-Varış, gidiş, gidişat 2- Sukunet, sulh 3- Servet, hazine
BARK: (Barka) baraka, ev çok önceleri saray anlamına kullanılan
bu sözcük, Uygurların kentleşmeye ağırlık vermesinden sonra,
“taştan yapılan ev” anlamında kullanılmıştır.
BARKAN:Oynak toprak, bataklık
BARKAT: Heykel, büst
BARKIN: 1- Gezgin, seyyah 2- Kararlı, azimli
BARKUK: Servet, varlık
BARLA: Parlak, göz alıcı
BARLAK: Parlak
BARLAS: 1- Çekici, cazip 2- Varlık, servet 3- Temiz, temizlik
BARLI: Varlıklı, zengin
BARLIK: Varlık
BARMAK : (Varmak)
BARMAKLAK: 1- Varıcı, ulaşıcı 2- Eldiven 3- Varlık
BARMAN: Varlıklılık, mevcudiyet
BARS: Pars, leopar
BARSUK: Porsuk
BARTIK: Heykel, büst
BARTU:1- Varlık, servet 2- Menzil, varılacak yer
BARUG: Mesned, dayanak
BASAGAR: Ağırbaşlı, mütevazi
BASAK(Basa)1- Cesur, gözükara 2- Baskın 3- Farklılık, ayırım
BASAN: 1- Baskın yapan 2- Ölünün ardından verilen yemek 3- Yayan, yayıcı
BASAR: Baskın, baskıncı
BASAT:1- Mühür, 2- Yardım, muavenet 3- Busat, pusat,silah 4- başat
BASGAN: Basan, baskıncı
BASIK: 1- Gece baskını 2- Basınç, tazyik, baskı
BASILGAN: Baskıncı
BASIM: Enerji, güç
BASIR: Basar
BASKAK: Basak, cesur, farklı, Çengiz Kaan döneminde askeri valiler için
kullanılan ünvanlardan
BASKIN:1- Galp, muzaffer 2- Ani yapılan saldırı 3- Basık, yaygın genişlemiş
BASMIL:1- Baskıncı 2- yardımcı, muavin
BASRUK: Baskı, tazyik
BASSIZ: Başsız, başına buyruk
BASTI: Bastıran, baskın yapan
BASTIK: Basdı, Baskıncı
BASU (Basut) Tokmak
BASUÇ: Baskı, tazyik
BASUT: 1-Yardım, yardımcı 2- Demir tokmak 3- Baskın yapan BAŞ: Oluş, doğuş, ortaya çıkış, uç nokta, doruk, birinci sıra gibi anlamların
hepsini içeren bir söz
BAŞACI: Reis, lider, öncü
BAŞAD(Başat)
BAŞAGUT:Önde gelen, önde bulunan, sevilen
BAŞAK:1- Buğday başı 2- Ok ucu...okun ucuna takılan sivri demir 3- Sümbül çiçeği
BAŞALMIŞ:1- Öncü,önder 2- Düşmanını yenip, yoketmiş
BAŞAR: Başarı, kazanç
BAŞARAN: Başarılı, muvaffak
BAŞARI: Muvaffakıyet
BAŞAT:1- Emsalleri arasında en üstün ve en önde gelen 2- Hanlık yapan
bir soya mensup kişi
BAŞA: (Paşa) Bazı tarihçilerimize göre ..Baş-ağa, bazılarına göre
ise Baş-şad sözcüklerinin değişime uğramasıyla bu biçime gelmiş ve sözcük,
bugünkü anlamıyla General ordu komutanı
BAŞBAĞ:1- Başı bağlı, özgürlüğü kısıtlı 2- Gözde, sevgili, en değerli
BAŞBUĞ: Ordu komutanı, orgeneral
BAŞÇIL: Şef, lider, önde gelen
BAŞDAŞ: Denk, akran
BAŞDU: Başta olan, önde giden
BAŞEL: birl. Baş/İl..yol gösterici,mihmandar
BAŞGAK: 1- Başkan,şef 2- Bir tatlı su balığı
BAŞGÖZ: birl. Baş/Göz 1-Birleşik, ayrılmaz 2- Mec. Evlilik
BAŞGU: Alnında beyaz lekesi olan at
BAŞIL: Önde giden, şef
BAŞKAL: Emir, ferman
BAŞKAN: Yönetici, şef, başta giden
BAŞKARA: birl. Baş/Kara...mec. Sert, acımasız,bir kişiliğe sahip olan kişi
BAŞKIR: Başarı, muvaffakıyet
BAŞLADAÇU: Başlatıcı, yönetici, hakem
BAŞLAG: Başlangıç, ilk
BAŞLAK:1- Başıboş, salınmış 2- Başlangıç
BAŞLAMIŞ: 1- Kararlı, çalışkan 2-Lider, lider olmuş
BAŞLIĞ: Başı dik gururlu
BAŞLIK: Yönetici, şef
BAŞNAK: Başlıksız, tulgasız
BAŞŞAD: (Paşa) Ordu komutanı, general
BAŞTIN: Selef, önceki
BAŞTINKİ: Baştaki, öndeki, önder
BAŞVEREN: Fedai
BAŞVERMİŞ: Kurban, fedai
BATAK:1- Çamur, bataklık 2- Gizli, gömülü
BATIŞAD: birl. Batı/Şad
T...Göktürk ve Uygur ordularında, batı kanadının komutanlarına verilen unvan
BATIM:1- Batma boyu, boy, derinlik 2- Sivri bir aletin saplanması
BATIR: Batur’un şive farkıyla söylenmiş biçimi
BATMAZ: 1-Diri, mücadeleci 2- Vücuduna sivri ve kesici aletler işlemez
BATRAK: (Batırak) Mızrak, kargı
BATSIK: 1- Bastıran, yanaştıran 2- Gün batısı, batı
BATU: 1-Güçlü, yenilmez, gücüne dayanılmaz 2- Dayanıklı, metin 3- Gün batısı
BATUGA: 1- Batu, kahraman 2- Gizli, gizlenmiş
BATUR: Bagatur, Kahraman
BATURGAN: 1- Saklayan, gizleyen, gizli 2- Batıran,saplayan
BATUT: Gizli, saklı
BAVIRGAN: 1- Şefkatli, koruyucu 2- Bağıran, nara atan
BAY: Varlık, zenginlik, egemenlik, erklik, üstünlük, bolluk sözcüklerinin tümünü
içeren önemli bir ad. Türk adlarının önemli birleşiklerinden başka sözcüklerle
kullanılabilen, kullanılan sözcüğü bütünleyip, güçlendiren, hem başa gelerek hem de
sona gelerek kullanılabilen bir ad.
BAYA: Bay,baylanmış, zenginleşmiş
BAYAK: Selef, daha önceki
BAYAN: (Muyan, buyan) 1- Kalıcılık,sonsuzluk 2- Baht, mutluluk 3- Zenginlik,
güçlülük,erklik 4- eski dönem Tanrı sıfatlarından 5- Uygur kağanlarının unvanlarından
BAYAR: Ulu, yüce, kudretli, celil...Tanrı sıfatlarından
Bulgar hanlığı dönemi,soyluluk ve üstün vasıflı yöneticiler için verilen bir unvan
BAYAT: Tanrı sıfatlarından ,..1- Devletli, kısmetli 2- Kadim, ezeli
BAYATLI: Devletli, bahtı açık, muktedir BAYATLUĞ: (Bayatlı)
BAYAVUT (Bayagut) Varlıklı, muktedir
BAYÇA: Varlıklı, muktedir
BAYÇU (Baycu): Varlıklı, devletli
BAYDAK: 1- Bağımsız, hür 2- Bekar
BAYDAN: 1- Cömert, eli açık 2- Şık, yakışıklı
BAYDAR: Varlıklı, muktedir, egemen
BAYGIN: Kendinden geçmiş
BAYIK: 1- Varlıklı, egemen 2- Usta, eli yatkın 3- Doğru sözlü, saygılı, güvenilir
BAYIN: Çekici, güzel, yakışıklı
BAYINDIR: Güçlü,varlıklı, egemen
BAYIR: Yamaç
BAYITMIŞ: Zengin, kudret sahibi
BAYLA: Varlıklı, refah içinde olan
BAYLAK: Rahat, refah içinde
BAYLAM: 1- Azim, kararlılık 2- Demet, bağ
BAYLAMIŞ: Varlıklı, güçlü olmuş
BAYLAN: Nazlı, şımarık
BAYLANIŞ: İlişki, münasebet
BAYLIK: 1- Varlık, Varlıklılık, güçlülük 2- Ganimet
BAYMAZ: Mala mülke ilgi duymayan kişi
BAYRAÇ: Varlıklı, zengin
BAYRAK: Varlık, varoluş, erklik, güç, ve bağımsızlık
BAYRAM: Güzellik, mutluluk, sevinç, bolluk
BAYRI: 1- Ezeli, kadim 2- Emektar, tecrübe sahibi 3- Sonradan zapt edilip, yurda dahil edilen toprak
BAYRIN: Kadim, ezeli, eskiye dayalı
BAYSA: Madalya
BAYSAL:1- birl.Bay/Sal 2- Bolluk, rahatlık 3- Asayiş, sükunet
BAYSAN: Yakışıklı, levent, gösterişli
BAYSİN: Zengillik, kudret
BAYTAG: Bolluk, çokluk, kalabalık
BAYUK: Hazır, amade
BAYUR: Cesur, gözükara
BAYUTMUŞ: birl. Bay/Utmuş (yenmiş, muzaffer)
BAYÜLGEN: birl. Bay/Ülgen
Şamanist gelenekte insanlar arası ilişkilerle ilgilenen “mükafat tanrısı”
BAYÜLKEN: (Bayülgen)
BAZ: 1- Emin, güvenilir 2- Merkeze bağlanmış, sonradan katılmış
BAZDA: Hoş, latif, çekici
BAZIR: Basar, baskıncı
BAZMAN: Tabi, bağlı, muti
BECERİ: (Beceriklik) Hüner, marifet, yeterlilik
BECET: Süs, makyaj, tezniyat
BEÇİRİK: Becerik, beceri, marifet
BEÇKAN: İpekten yapılmış sancak
BEDER: Ziynet, mücevher
BEDİZ: 1- Resim, heykel, nakış, bezek 2- Taşlara yontularak yapılan süsleme
BEDİZCİ: Ressam , heykeltıraş, nakışçı
BEDÜK: Büyük, iri, cesim, ulu
BEGEÇ: Beyliğe uygun olan
BEGEN: 1- Beğeni, hoşluk 2- Şehzade, prens
BEGENÇE: Şehzade, prens
BEGESİN: Doğruluk, sevap, hayr
BEGİ: 1- Yiğit, güçlü, 2- Eş- koca
BEGİSİ:1- Doğru, sevap 2- Beğenilen, imrenilen
BEGÜM: Hanımefendi, bayan, saygı duyulan hanım, eski Türkçe’de “beğ”’in
tam olarak dişi karşılığı
BEĞ: Bey, varlık, erklik, güç, yöneticili toparlayıcılık, liderlik, soyluluk vb. anlamları içerir
BEĞCEĞİZ: Beycik, Küçük bey
BEĞÇE: Küçük bey
BEĞÇEK: Küçük bey
BEĞDAŞ: Akran,eş,denk
BEĞDE:1- Aziz, saygıdeğer 2- Adil, adaletli
BEĞDEŞ: Nazir,benzer
BEĞDİ: Aziz,muterem, saygıdeğer
BEĞDÜZ EMEN: birl. Beğdüz/Emen (ruh,can)
BEĞEÇ:1- Beğliğe layık 2- Beğ çocuğu, küçük bey BEĞENDİK: Beğenilen
BEĞENİ: Hoşa giden, beğenilen
BEĞENMİŞ: Hoşuna gitmiş
BEĞER: Beyoğlu, prens, şehzade
BEĞLEN: Bey soyundan olan
BEĞLİK: Beylik, beyliğe uygun olan
BEĞREK: Beyrek, bey çocuğu, küçük bey
BEK: 1- Bey, beğ 2- Pek, sıkı
BEKEM: Bey, beyim
BEKEN: Dayanıklı, metin
BEKET: Kuvvet, dayanıklılık
BEKİ: 1- Yiğit,güçlü 2- Eş, koca 3- Şaman, baş şaman
BEKİK: Güvenli, iyi korunan
BEKİM: Azimli, kararlılık
BEL: 1- Bilgi, bilim 2- Belirti,iz, damga 3- Tarlanın orta yeri 4- İki dağın arasındaki geçit
BELÇİN: Belirti, iz, damga
BELDEK: İz, işaret, emare
BELEK:1- Kılavuz, rehber 2- hediye, 3-Kundak bezi
BELEN:1- Bilen, alim 2- Geçit 3- Sırt, tepe, dağ yolu
BELET: Belge, delil
BELGE: Belge, doküman, delil
BELGİ:1- Belge 2- Bilgi 3- Fark, farklılık, ayırt, alamet
BELGİN: Belirgin, net, açık
BELGÜ:1- Belge 2- Sınır taşı, sınır toprağı 3- Yüzük taşı, nişane
BELİK:1- Doruk, zirve, şahika 2- Saç örgüsü
BELLEK: Hafıza
BENEK: 1- Armağan, hediye 2- Bakır para 3- İşlemeli kumaş
BENGİ: Bengü, mengü sonsuz, sonsuzluk, ebediyet, ebedi
BENGİLİK: Sonsuzluk
BENGÜ: Bengi, mengü
BENİCE: Sonsuzluk, sonsuzluğa giden
BENK: Muhkem, iyi korunan
BENLİ: Yüzünde ben olan
BERDİ: Verdi,Kutsal güçler tarafından yollanan
BEREGEN: Eli açık, cömert, verici
BERGE: 1- Vergi 2- Berke, kamçı, değnek
BERGİ: 1- Vergi 2- Eli açık, cömert
BERGİLİK: Doğal, tabi
BERİK: 1-Berk, sağlam, gürbüz, dayanıklı 2- Cömert, eli açık
BERİL: Verici, cömert, eli açık, fedakar
BERİN: Veren, cömert
BERİŞ: Veriş, hibe
BERK: 1- Katı, sıkı, sağlam, dayanıklı 2- Şiddet, şiddetlilik 3- Korunan, muhkem 4- Yıldırım
BERKANT: birl. Berk/Ant Altay dağları cıvarında bir başka dağın adı
BERKE:1- Kamçı, değnek 2- Dövme 3- Naz, işve
BERKEM: Düşmana karşı iyi korunan yer, müstahkem mevki
BERKİN: Güçlü, güçlendirilmiş
BERKİT: Güçlü, güçlendirilmiş, muhkem
BERKLİĞ: Berkli, güçlü, dayanıklı
BERKUK: Sert,cesur, dayanıklı
BERMEK: Vermek, veriş
BERŞE: Odun kömürü, kül
BESEN: Bezen,süs, makyaj, gösteriş
BETİK: (Bitiğ, bitik) Yazılı kağıt, mektup
BEYBUT: Barış, sulh
BEYGE: Bike, küçük hanım
BEYGU: Bir şahin türü
BEYLEM: Buket, demet, çiçek demeti
BEYLEN: Beyli, beye bağlı
BEYNEN: Beğenen
BEYREK: 1- Tim, müfreze 2- Merkez ordu, ordugah
BEYRU (Bayrı) 1- Ezeli, başlangıçsız 2- Emektar, tecrübeli
BEZEK: Süs, takı, piraye
BEZEN: Süs, makyaj
BEZENMİŞ: Süslü
BEZGİN: Bez...mekden. Sarsılmış, bıkmış
BIÇAK: Biçme aracı BIÇGIN: Kesen, biçen
BIÇKAS: Kağan ve Hanlara yapılan bağlılık andı
BIÇKI: Bıçak bileme aracı
BİBİ: Kibar, eğitimli, sayıdeğer hanım
(Anadolu’da birçok bölgemizde “hala” anlamında da kullanılır)
BİÇEK: Bıçak, biçici
BİÇİK: Biçilmiş, biçimlenmiş
BİÇİM: Şekil, format, örnek, biçilmiş gibi
BİÇİN: 1- Biçilmiş,biçime girmiş 2- Ekin, tahıl 3- Biçen, doğrayan
BİGE: 1- Bakire, temiz kız 2- Bey kız saygıdeğer kız
BİGEM: Sevilen, el üstünde tutulan kız
BİGEN: Beğenilen
BİGENDİK: Beğenilen, ilgi duyulan
BİKE: Bige
BİKET: Beylik, beyliğe uygun
BİL: Bilgi, bilim
BİLDİK: Bilinen, tanınan, ünlü
BİLECEN: Bilgiç,çok bilmiş
BİLEDA: Balta
BİLGE: Bilgili, filozof, alim, bilgin, ulu kişi
BİLGEKAĞAN: Bilge/Kağan (Aslı, Türk Bilge Kağan’dır)
T...Türk tarihinin, bir çok nedenlerle en önde gelen kişilerinden. Türk Milliyetçiliğini devlet siyasetine
sokan, ona sosyal, ve siyasal bir kimlik vererek, devlet-millet bütünleşmesini sağlayan, milliyetçiliğe
“zaman boyutu”nu kazandırıp, onu çağlar ötesine götürebilmeyi amaçlayan ve ilk defa “ Birleşik Türk
Devletleri” fikrini ortaya çıkarıp bunu milli politika biçimine getiren,yönetimi döneminde sık sık kurultaylar
toplayarak milletine “hesap veren” ve tüm bunları kardeşi Kül Tigin’in ölümünden sonra yazdırttığı
“mengütaş’larda(Orkun anıtları) da bizzat anlatan ve son olarak da gerek Türk dili, gerek de edebiyatı ve
içeriği açısından, dünyada bir eşi daha bulunmayan yazıları yazdırtan ulu kişi...İlteriş Kutluk Kağan’ın
büyük oğlu, Kül Tigin’in ağabeyi.
BİLGE TAMGAÇU: birl. Bilge/Tamgacı
T...Göktürkler ve Uygurlar döneminde yüksek dereceli memurlara verilen bir unvan
BİLGE TONYUKUK: birl. Bilge/Tonyukuk
T...Göktürkler dönemi, ünlü, devlet adamı, siyaset bilimci ve tarihçisi...II Göktürk kağanlığının
kuruluşunda önemli rolü olan, hem İlteriş Kutluğ Kağan’ın yakın yoldaşı ve başkanlığını, hem de Bilge
Kağan’ın başbakanlığını yapan ve kendi adına da yazıtlara yazı yazdıran ulu kişi
BİLGEN: Bilen, bilgin, alim
BİLGİN: Bilim adamı
BİLGÜ: Bilgi
BİLİG: Bilgiler, bilim, bilim dalı (orj)
BİLİK: Bilen, bilgili
BİLUN: Esir, tutsak, (gönül ve akıl esiri, aşık)
BİNİT: Binilecek nitelikteki, soylu at
BİRBEN: birl. Bir/Ben Ben mec. Kendini beğenmiş
BİRÇE: Biricik, yegane
BİRÇEK: 1- Biricik 2- Saçın ortadan ayrılıp yana dökülmüş hali
BİREBİN: Yegane, tek, biricik
BİRGE: 1- Beraber, birlikte 2- Biricik 3-Berke
BİRGEN: İçine kapanık, münzevi
BİRİCİK: Tek, yegane, bir tane
BİRİÇİM: birl. Bir/İçim mec. İmrenilecek güzellik ve çekicilik
BİRİDİN: Güneyli, güney bölgesinden
BİRKİT: Birleşik, birleşmiş
BİŞÜK: Nesil,soy-sop, kavim, kardeş
BİTERGE: Gerek, hacet, ihtiyaç
BİTEV: (Bidev) 1- Soylu, soylu at 2- El değmemiş bakir
BİTİG: Yazı, yazıt
BİTİGÇİ: Katip, yazıcı
BİTİGEN: Anıt, yazıt, yazılı taş
BİTİM: Gaye, hedef, ülkü
BİTKİ (Bütkü) yerden biten
BİYAN: (Bayan) (Buyan) Varlıklı, cömert ,Eski Tanrı sıfatlarından
BİYUM: Cömert, eli açık
BOD: Boy,uruk
BOGA: Boğa
BOĞ: Hediye, armağan
BOĞA: Boğa
BOĞACA: Boğa gibi güçlü BOĞACI: Boğa deviren
BOĞAÇUK: Küçük boğa, genç boğa
BOĞAR: Boğucu, güçlü, kuvvetli
BOĞARCIK: Güçlü, boğucu
BOĞTAG: Şapka, başlık, hanım başlığı
BOLCAL: Vade, müddet
BOLÇAK: Gürz, topuz
BOLDUÇAĞ: Uygun zaman, olan çağ
BOLGAN: 1- Soylu at 2-Keşşaf, mucit 3- Olgun, olmuş, ermiş
BOLGU (Bolgi): Orijinal, özgün
BONCUK: Mücevher, takı
BOR: Bora, fırtına
BORA: Fırtına
BORDAK: Semiz, şişman, balık etli
BORDU: Üzüm, asma
BORKA: Baraka,ev
BORLA: Burla, üzüm, üzüm salkımı
BOSUM: Endam, zerafet
BOSUT (Basat) anlayış, izan, hidayet
BOŞGUR: Eğitmen, öğretmen, talimci
BOŞGUT: Öğrenci, şakirt
BOY: 1- Uruk, uyruk, oymaklar birliği 2- Eda, endam
BOYDA(Ğ): Soyut, mücerred
BOYDAŞ: Aynı boyun mensubu
BOYLA: Unvan veren kişi
BOYLA BAĞA TARKAN: birl. Boyla/Bağa/Tarkan
Bilge Tonyukuk’un öteki adı
BOYLAN: Adına ve soyuna layık
BOYLUĞ: 1- Soylu 2- Yakışıklı
BOYSAN: Yakışıklı, heybetli
BOZ:1- Sert, şiddetli2- Alaca renk,füme rengi3- Toprak rengi
BOZAN: Bozmak...dan düşmanı yenip dağıtan
BOZCA:1- Cesur, gözükara 2- Boz rengine kaçan
BOZCAK: Cesur
BOZÇİN: Dürüst, güvenilir
BOZDOĞAN: birl. Boz/Doğan Bir doğan türü
BOZKIR: Step, çöl, vaha
BOZKURT: birl. Boz/Kurt
T...Oğuz Kağan destanında, Oğuz’a yol gösteren efsane kurt. Genel olarak Türk boylarının hemen
tamamında, Türklerin karakteristik özelliklerini üzerinde taşıdığına inanılan “Milli sembol” pozisyonundaki
hayvan (Önceleri “Gökbörü” olarak kullanılan bu ad, Selçuklular döneminden sonra, daha yaygın olarak
“Bozkurt” olmuştur.)
BOZLAK: 1- Boz ve kül renginde olan 2- Otlak, mera
BÖBÜLÜK: Koca, gül
BÖÇKE:1- Canavar 2- Böcek
BÖDGE: Çağ, zaman
BÖG(Bök): Kısmet, nasip
BÖGÜ:1- Filozof, hikmet sahibi kişi 2- Büyü, sihir 3- Ejderha, canavar 4- Zehirli bir böcek
BÖGÜR: 1- Ordunun kanatlarından her biri, cenah 2-Kaburga ile kalça arasındaki bölge
BÖĞDÜN: Bürokrat, yüksek dereceli memur
BÖĞREK: Ordugah, merkez ordu, merkez ordunun savaş pozisyonu
BÖĞÜRMÜŞ: Şamatacı, gürültücü
BÖĞÜŞ: Zeka
BÖKEN: Ahu, ceylan
BÖKEVUL: Aşçı, iyi yemek yapan
BÖKLİ: Yakışıklı,Şık, iyi giyimli
BÖKLİCE: Şık giyimli
BÖLE: Pay, nasip, kısmet
BÖLEN: Bölüm, pay
BÖLEK: Hediye, armağan
BÖLÜK: 1- Kısım, ekip, bölüm 2- Pay, nasip
BÖLÜN: Yönetici, şef
BÖNGE: Tekme
BÖNGER: Tekmeleyici, iyi tekme atan
BÖRÇE: Zülüf
BÖRÇEK: Zülüf
BÖRİ: Kurt Göktürkler ve Uygurlar dönemlerinde Kağan muhafızlarına verilen genel bir ad.
BÖRİTEÇİNE (Börteçine) Benekli bozkurt
Ergenekon destanlarının çeşitli versiyonlarından birinde, Ergenekon’dan çıkışı gösteren dişi kurt,bir
diğerinde ise bu addaki demirci ustası olarak geçer.
BÖRK: Başlık, tüylü hayvan derilerinden yapılan başlık
BÖRKLÜ(Ğ) Saygıdeğer
BÖRKLÜCE: Saygıdeğer, saygı gösterilen
BÖRTE: Benek
BÖRÜ: (Böri) Kurt
BUBİK: Konca,gül
BUCAK: 1-Gizli bölge 2- Uzak yer
BUCUGA: (Buğucu, ceylan avcısı)
BUDAK: Sert dal parçası mec. Güç, sertlik, dayanıklılığı sembolize eder.
BUDAN: (budun)
BUDAY: Buğday
BUDRAÇ: Gözü pek, cesur
BUDULGAN: Yürekli,cesur
BUDUN: Bütün, Ulu, millet “ Siyasi ve dini yapıları ne olursa olsun soy,dil, töre, kültür, tarihsel yapıları bir
olup, psikolojik olarak birbirine bağlı insan topluluğu.Türkçe’de kullanılan millet ve ulus sözcükleri tam
olarak bu anlamı içermektedir. Millet, din ortaklıklarını daha ön planda tutan bir anlam içerirken Ulus ise,
daha çok boy ve uruk anlamlarını içerir.Buna rağmen yakın zamana kadar millet, son zamanlarda ise ulus
sözcükleri dilimize yer etmiştir. Oysa gerek günlük dilimizde gerek yazı dilimizde bu sözcüğün bir an önce
kullanıma girmesi gerekmektedir.”
BUDUNÇAR (Budunçu-Yir) Sözcüğünün tam anlamıyla” Ulusçu”, “milletçi”
“Oğuz Töresi”’ni yeniden gündeme getirip, yürürlüğe koyan kişi
BUDUNÇİ: Buduncu, Ulusçu
BUDUNÇİYİR: birl. Buduncu/Yir,yer toprak
BUGA: Boğa
BUGAN: 1- Boğan 2- Alamet, işaret, iz
BUGATEG: Boğa gibi güçlü
BUGAY: 1-Afacan, ele avuca sığmayan 2- Buğu, ceylan
BUGU: 1- Buğu, ceylan 2- Böcek, örümcek 3- Canavar
BUGUR: Sürekli,devamlı, devamlılığı olan
BUGA: Boğa
BUĞRA: 1- Genç aygır 2- Genç erkek deve
BUĞU:1- Ceylan, 2- Yavru geyik 3- Buhar
BUĞUÇAN: Boğucu, boğaç
BUKA: Boğa
BUKAĞI: Kelepçe, atların ayağına takılan bir çeşit köstek
BURAK: Güçlü, yenilmez
BUKAN: (Mokan, Büken) Güçlü, yenilmez
BUKUK: Tomurcuk, filiz
BULAÇ: Bulucu, keşşaf, mucit
BULAGAN: 1- Olgun, kamil 2- Bulan, bulucu
BULAK: Göze, kaynak, pınar
BULAR: Bulur, mucit
BULASI: Ülkü, bulunması istenen
BULÇA: 1- Bolluk, ganimet, bereket 2- Bulucu, mucit
BULÇU: Bulucu, mucit
BULÇUM: Keşif, buluş
BULDAN: Bolluk, refah
BULDU: Önemli, değerli, az rastlanan
BULDUR: 1-İri su damlası 2- Gözyaşı
BULDAK: 1- Bulanık, karışık, karma 2- Kıyı, sahil
BULGAN: 1- Olgun,kamil 2- Bulucu, mucit
BULGANÇ: Karma, kırma, karışık
BULGAR: Karışık, bulanık, karışmış, içiçe girmiş
BULGAŞ: Karışıklık, karmaşa
BULMAZ: 1- olgunlaşmamış 2- Sakin, tembel
BULMUŞ: 1- Olgun, erdemli, oturaklı 2- Keşşaf, mucit
BULU: Anlayış, idrak, izan
BULUÇ: 1-Bulucu 2- anlayış, fehim
BULUG: 1- Keşif bölgesi, keşfedilen yer, bölge 2- Fidye, haraç
BULUGAN: Bulan, bulucu
BULUM: İrfan
BULUNG: Bulunulan yer, yön, taraf
BULUŞ: 1-Feraset, buluculuk 2- Manevi destek BULUŞGAN: Maharetli, becerikli
BUMİN: 1- Merkez ordu, çekirdek ordu 2- Puhu kuşu
BUN: Üzüntü, keder, bunalım, kendinden geçiş
BUNAK: Bunlu, üzüntülü, kendinden geçmiş
BUNALMIŞ: Üzgün, mahzun
BUNG: Bun, keder
BUNLUĞ: Bunlu, kederli
BUNSUZ: Mutlu, huzurlu
BURAN: Burmaktan...Burucu
BURCU: 1- Buruk, burucu 2- Güzel ve keskin koku 3- Biber
BURÇAK: 1- Nohutgillerden bir tahıl 2- İrmiklik buğday
BURÇİGEN: Böü/Tigin Moğol ağzındaki söylenişi (Türk ağızlarında Kuzey’e çıkıldıkça T ”ler Ç’ ye dönüşür.
Çigin, Tigin, Çengiz Tengiz vb.)
Çengiz Kagan’ın aile adı. Uygur kökenli olup, sonraları kuzeye göç ederek,Moğol oymaklarının
arasına karışmış bir oymak
BURÇİN: Dişi geyik
BURÇUGİN: Özü sözü bir, güvenilir
BURÇUK: 1- Tahta veya keçeden yapılmış küçük heykel 2- Varlık, servet 3- Çiçek, gül
BURKA: Yüz örtüsü, fular (Tozdan ve fırtınadan korunmak için yüze takılan örtü)
BURKAN: 1- Totem, heykelcilik 2- Hüzün, iç burkuntusu
BURKE: 1-Burka 2- Berke, kamçı
BURLA(Hatun): Üzüm, üzüm salkımı
BURTA: 1- Benek, ben 2- Altın tozu
BURTAG: Burtak çakıllı, taşlı toprak
BURUK: Kırgın, alıngan, mahzun
BURUL: İçli, içten, samimi
BURUNÇUK: Burulmuş, buruşuk
BURUNDU: Atların terbiyesi için burunlarına takılan kıskaç
BURUNGU: Geçmiş, mazi, hatıra
BUŞKU:Telaş, heyecan
BUYAN: (Bayan, Muyan) 1- Kut, baht, mutluluk 2- Sevap,hayır 3- Dayanıklılık, mukavemet
BUYANDI: Kutlu, bahtı açık
BUYRA: Kıvırcık, kıvrılmış, bürülmüş
BUYRAÇ: Amir, buyuran
BUYRAT: Engebe, engel
BUYRUK: 1- Emir, buyruk, buyurma 2- Göktürkler döneminde vezir, (bakan) anlamına da
kullanılmıştır.
BUYURUK: Buyruk, emir
BUZAÇ: Bozucu, bozguna uğratan
BUZAN: Bozan, düşman birliğini dağıtan
BÜBÜLÜK: Gül, konca
BÜDENE: Bir bıldırcın türü
BÜGÜ : 1- Büyü, sihir 2- Felsefe 3- ejderha
BÜK: Kıyı, sahil
BÜKE: 1- Genç kız, küçük hanım (Bike) 2- Bükü, ejderha
BÜKE BADRAÇ: birl. Büke/Badraç Mitolojideki, yedi başlı ejderha
BÜKEÇ: Güçlü, bükücü
BÜKEY: Büken, bükücü, güçlü
BÜKİN: Hanımcık, küçük hanım
BÜKLÜM: Kıvrım, büküntü, saçak
BÜKÜ: Ejderha
BÜKÜŞ: Bükme eylemi, bükmek
BÜLEK: Bilek
T...Kırgızların, Mürti oymağı beylerinden
BÜLTE: Demet, deste, top
BÜNGÜ: Tos atmak, kafa vurmak
BÜR: Gonca; gonca gül
BÜRÇE: Kurt yavrusu
BÜRÇEK: 1- Kurt yavrusu 2- Saç kıvrımı
BÜRGE: 1- Kellik 2- Bahşiş, hediye
BÜRKEV: Himaye,vesayet
BÜRKÜT: 1- Bahşiş, hediye 2-Bir kartal türü
BÜRÜM: Bürülmüş, katlanmış
BÜRÜNCÜK: İpekten yapılmış, şal, fular
BÜTE: 1- Fidan 2- Bütünlük
BÜVET: Baraj, set, su seti
BÜYÜ: Sihir, gizliyi bilme işi, bilgelik BÜYÜK: 1- Olgun, saygıdeğer 2- Bilge 3- Büyü, büyücü
C harfi ile başlayan isimler
CABADAK: Hayret, şaşma
CABALAK: Yabalak, yaygın
CAĞIMDA: Yaratıcı, üretken
CAĞIMDI: Lütufkar, iltifat eden
CAĞLI: Namuslu, dürüst
CAKŞI: Yakşı, yakışıklı, güzel
CALMAN: Yalman
CAMAN: 1- Yaman, 2- Kam, büyücü
CAMANBAY: birl. Caman/Bay..Şamanist gelenekte, obanın büyücüsü,doktoru, kötü ruhları kovan kişi
CAMUGA (Camuka) Kızgın, asabi
CANİK: Tüccar, ticaret erbabı
CANKU: Meşveret
CARIP: Yakın, dost, çok yakın arkadaş
CARLIK: Yarlık, emir, ferman
CARTI: Şık, alımlı
CARUZ: Heyecan
CATUK: Halim, haluk
CAV: Gösteriş, afi, fiyaka
CAVANKUL: Uygurlar döneminde ordunun sol cenahını ve oradaki askerlerin tümüne verilen ad
CAVILDAK: Neşeli, şen şakrak
CAVLI: Gösterişli, cafcaflı
CAYMAZ: Cesur, kararlı
CAYNAK: Pençe, Doğan pençesi
CEBE: 1- Silah,ok, cephane 2- Zırh
CEBEN: Gayretli, çalışkan
CEBENOYAN: Cebe/Noyan
Çengiz Kagan’ın dünyaca ünlü komutanı ve yakın arkadaşı.(Çengiz’in bütün Türkleri bir bayrak altında
toplama fikrinin mimarı bu ulu kişidir.)
CELASUN: (Çalasun) 1- Delikanlı 2- Cesur, savaşçı 3- Becerikli, eli tez.
CELAYIR: (Çalayır) 1- Bilgin, gün görmüş, tecrübeli 2- savaşçı
CELDEN: Yel, yel parçası
CELME: Çalım, fiyaka, gösteriş
CENGEL: Hafif, ince
CENGİZ: Çengiz, Tengiz, Deniz
CEREN: Ceylan, ahu, gazel
CERKİN: Hısım, yakın
CERKUDAY: birl. Yer/Kutay Eski dönem yer tanrısı
CETİK: Yetkin, uzman, olgun
CETİZ: Yetkin, becerikli
CEYRAN: Ceren
CIDA: Mızrak, kısa saplı mızrak
CIGI: Şamanist gelenekte ,iyi ruh. Boy ve oymakları kötülüklerden koruduğuna inanılan ruh
CILDUZ: Yıldız
CILIMGA: Kağan ve Han’ların mektuplarını yazmakla görevli kişi
CİBELİK: Sonsuz, sonsuzluk
CİCİ: (Cicik, cicek) 1- Çiçek, gül 2- Konuk 3- Sevim, sevimlilik
CİDAGU: Yetkin, yetenekli, becerikli
CİDE: İri, uzun bir ağaç türü
CİGA: Taç, gelin başı
CİĞİL: Hafif, yeğni, kolay
CİLMAYA: Türk mitolojisindeki efsanevi kanatlı at
CİNGİL: 1- Galip, utkan 2- Güvenilir,sadık
CİNGÜ: Zafer, utku
CİVİL: İyi ruh, temiz , arınmış ruh
COLAY: (Yolay) birl. Yol/Ay...Kazaklarda “ayağı uğurlu” kişiler için kullanılır.
COLDA: Yolcu, yola çıkan
CUCİ: 1- Cici, çiçi, cicik, çiçek, çuçu, çuçi 2- Konuk..Bu ad daha çok, beklenmeyen doğumlar sonrası
kullanılır ve bu yüzden “konuk” anlamını içerir
CULUM: Narin, nazik, hassas CUMUK: Yumuk, yumulmuş
CUPAR: Parfüm, güzel koku
Ç harfi ile başlayan isimler
ÇABA: Gayret, enerji
ÇABACI: Gayretli, enerjik
ÇABAK (Çaba)1-Çabuk,çevik 2- Küçük bir göl balığı türü
ÇABAR: 1- Çapar, davranır 2- Ulak, kurye, elçi
ÇABUK: (Çapuk) Çapan, çaba gösteren, çabalayan
ÇAÇA: 1- Savaş baltası 2- Gemici 3- Çiçi, çiçik
ÇAGAVUN: Bal arısı
ÇAĞ: 1- Zaman, vakit 2- devir, devran 3- su sesi, şırıltı
ÇAĞA: Yavru çocuk
ÇAĞAN: 1- Bayram, eğlence 2- Şimşek 3- gürz, çakan 4- Beyaza kaçan beyazımsı
ÇAĞANAK: Çalgı, enstrüman
ÇAĞAŞ: Kırlangıç
ÇAĞATAY: birl. Çağ/Atay
1-Çağının en ünlüsü 2- çağdaş, çağının ilerisinde
ÇAĞDAŞ: Çağın insanı, aynı çağda yaşayan kişiler
ÇAĞIL: 1- Su sesi 2- Çakıl taşı
ÇAĞILDAK: Çağlayan, şelale
ÇAĞILTI: 1- Su sesi, suyun taş ve kayalara çarparken çıkarttığı ses
ÇAĞIN: 1- Şimşek , çakın 2- Gürz, topuz
ÇAĞIR: Çağırı, çağrı
ÇAĞIRGAN: Çağıran, davetkar
ÇAĞLA: 1- Namuslu, dürüst 2- Erik türlerinden bir yemiş
ÇAĞLAK: 1- Namuslu, dürüst 2- Çağlayan, şelale
ÇAĞLAR: Şelale, çağlayan
ÇAĞLASUN: Dürüst
ÇAĞLAV: Dürüst
ÇAĞLAYAN: Şelale
ÇAĞLAYIK: Şelale
ÇAĞLI: 1- Dürüst 2- Yakışıklı, güzel
ÇAĞLIN: Meşhur ve liyakat sahibi
ÇAĞRI:1- Mesaj, davet 2- Doğan kuşu, doğanın bir çeşidi
ÇAĞRUK: Katı, sert
ÇAKA: 1- Savaş baltası 2- Çakı 3- Fiyaka, çalım, gösteriş
ÇAKALOZ: 1- Fener 2- İlkel bir top silahı (Top mermisi yerine çakıl taşı atan)
ÇAKAN: 1- Gürz,topuz 2- Şimşek
ÇAKAR: 1-Deniz feneri 2- gürz
ÇAKI: Kesici, yontucu küçük bıçak
ÇAKICI: 1- Çakma eyleminde bulunan 2- Çakı ustası
ÇAKIL: Çakıl taşı
ÇAKIN: 1- Şimşek 2- Kıvılcım
ÇAKIR:1- Doğan türü bir avcı kuş 2- Gürz 3- Şarap, içki
ÇAKIRCA: Doğan türü bir avcı kuş
ÇAKIRCI: Eskiden saraylarda, özel olarak doğan terbiyeciliği yapanlara verilen bir sıfat
ÇAKMAK:..Çak kökünden türeyen, vurmak, kesmek, bölmek eylemi için kullanılan bir sözcük
ÇAKMUR: Tutumlu, eli sıkı
ÇAKTU: İri yapılı, gösterişli
ÇAL: Kılıç darbesi, darbe, vuruş
ÇALAP: Ulu ruh, Kadiri mutlak (Eski dönem Tanrı sıfatlarından)
ÇALGAR: Çalıcı, vurucu
ÇALGIÇAY: Taştan yapılmış el değirmeni
ÇALIK:1- Silahşör, iyi kılıç kullanan 2- Çelik 3- Mesaj, haber 4- Haşarı, yaramaz
ÇALIM: 1- Gösteriş, fiyaka, kurum 2- Kılıcın keskin tarafı
ÇALIMLU: Gösterişli, çekici
ÇALIN: Çiğ, jale
ÇALIŞ: Azim, ceht
ÇALIŞGAN: Çalışkan, işgüzar
ÇALKARA: Doğan türü bir avcı kuş
ÇALKIN: Darbeci, hamleci, vurucu
ÇALMA: Maden üzerine yapılmış oyma, işleme ÇALMAN: Çalıcı, vurucu
ÇALUK: Çalık
ÇAM: Bir ağaç türü
ÇAMUR: Sazlık, bataklık
ÇANAYAZ: Berrak, billur
ÇANDAR: Karışık, karma
ÇANDIR: Karışık
ÇANGA: 1- Soylu 2- Pençe
ÇANGAL: 1- Çok sık ağaçlı bölge 2- Budaklı ağaç
ÇAPAN: 1- Ulak, haberci 2- Enerjik,- çalışkan 3- iş elbisesi, eski giysi
ÇAPAR: 1- Enerjik, çalışkan 2- Giysi 3- Saldırgan 4- ulak, haberci
ÇAPGIN: Enerjik, koşan, ardından giden
ÇAPGUR: Tufan, afet, deprem
ÇAPIN: Atak, hücum, savlet
ÇAPITGAN: Saldıran, saldırgan
ÇAPLAN: Bir şahin türü
ÇAPLI: Şahin türü bir avcı kuş
ÇAPTI: Koşan, seğirten
ÇAPTUĞ: Ünlü, çok tanınan
ÇAPUL: Çap...mak kökünden, vuran, saldıran, alıp götüren vb. eylemlerin tümü
ÇARDU: Cinli, perili
ÇARMAGUN: Görevli, görevlendirilmiş , emir almış
ÇAŞKA: Sabi,bebek, yavru
ÇAŞUT: Haberci, muhbir, ajan
ÇAT: Yansıma, yayılma, ün
ÇATAK: Çatal, çatallı, iki kollu değnek
ÇATAL: İki kollu, iki kola ayrılmış nesne
ÇATGAL: 1-Yüksek dağlık bölge 2- Çatal
ÇATIK: Çatılmış, tersleşmiş
ÇATLI(ğ): 1-Ünlü, tanınmış 2- Gözü kara, cesur
ÇATUK: Bıçak sapı yapılan bir ağaç türü
ÇAV: Ün, şöhret, yansıma, duyuru, bildiri
ÇAVA: Ünlü, tanınmış
ÇAVAŞ: Ünlü, tanınmış
ÇAVLAK: Çağlayan, şelale
ÇAVLAN: Çağlayan
ÇAVLI: 1- Ünlü,meşhur 2- Doğan yavrusu
ÇAVUDUR: İyi üne ve şöhrete sahip olan
ÇAVUNT: Ün, şöhret
ÇAVUŞ: Bilgi veren, bilgi götüren, bilgi dağıtan (Çav...kökünden)
ÇAVUT: Duvar, sütun
ÇAY: Dere, ırmak
ÇAYAN: 1- Dövülmemiş, dökme demir 2- İşlenmemiş ham demir
ÇAYLAK: Kuyruğu uzun ve çatallı bir avcı kuş
ÇAYLAN: 1-Dere kenarı 2- Çağlayan
ÇEBER: 1- Usta, mahir 2- Hoş, latif
ÇEBİ : (Çepi,çepni) 1- Sert bakışlı 2- Usta eli yatkın, yetenekli 3- Cebe, çebe, silah
ÇEKEN: Cazip, cazibe, çekicilik
ÇEKİM: Cazibe, çekicilik
ÇEKİMLÜ: Çekimli, cazibeli
ÇEKLİ: Armağan, hediye, düğün hediyesi
ÇEKMERGEN: Nişancı, iyi vuruş yapan, silahşör
ÇELEK: Bülbül, güzel öten bir kuş
ÇELEN: 1- Becerikli, çalışkan 2- Fettan, yanıltıcı
ÇELİK: (Çelük,çuluk) Gücü arttırılmış sert demir
ÇELİKTEN: Çelik parçası
ÇELİM: Beden, endam, gösteriş
ÇELME: 1- Çalma 2- Başa örtülen bez (Bandana)
ÇENGİN: Gösterişli, dikkat çekici
ÇENGİZ: Deniz
ÇENGŞİ: Mucize, olağanüstülük
ÇEPEN: Hatip, iyi konuşan, güzel söz söyleyen
ÇERÇİ: Ulak, haber, bildiri ulaştıran kişi
ÇERİ(Ğ): Asker, savaşçı, toplanarak bir araya gelmiş erat
ÇEVEN: Çevre, muhit
ÇEVGEN: Cirit, değnek
ÇEVRİ: Çeviri,girdap, anafor ÇEVRİM: 1- Girdap, anafor 2- Çevre, muhit
ÇIDAM: Dayanıklılık, metanet
ÇIDAMLI: Metin, dayanıklı
ÇIDIK: Güç, dayanıklılık
ÇIGAY (Çığay): 1- Fakir, varlıksız 2- Kurt yüzlü, kurt bakışlı
ÇIĞ:1- su damlası, kırağı 2- kar yığını, kar topu
ÇIĞAL: Omuz, omuz başı
ÇIĞIN: Çıkın, bohça
ÇIĞIR: 1- Çağ, devir 2- çığın açtığı yol 3- Dar yol, patika
ÇIĞLA: Saf, halis
ÇIĞLAN: Saf, halis
ÇIĞRI: 1- felek 2- melodi
ÇIKAN: 1- kaynak, kaynarca 2- yeğen, hala çocuğu
ÇIKMAK: 1- çıkma eylemi 2- Kaynak 3- çakmak
ÇILDIM: Seri- hızlı, enerjik
ÇIMRIN: Aktif, faal
ÇIN: (çin, çine) sağlam, dayanıklı, güvenilir
ÇINAK: 1- sevap, hayr 2- güvenilir,sadık
ÇINDAN: sandal ağacı
ÇINGAY: Özü, sözü bir, sözüne güvenilir
ÇINGILIÇ: birl. Çın(sağlam, dayanıklı) Kılıç
ÇINGIR:1- Kopuza benzeyen bir saz 2- Çıngırak
ÇINTAY: Soylu, güvenilir
ÇIRAY: Yüz, eda, çehre
ÇIRGANIŞ: Zevk, haz, tat
ÇITIRKI: Işık, nur, ziya
ÇİBEK: Atmaca türü bir avcı kuş
ÇİÇEK: 1- Gül, gül çiçeği 2- Cici, cicik
ÇİÇİKAĞAN: birl. Çiçi/Kağan
Hun Kaganı (Ulusçuluğu, devlet siyasetine sokan ve bunun savaşını veren kişi)
ÇİGAN: Yoksul, fakir
ÇİGEN: Gayretli
ÇİGENDİK: Gayretli, çalışkan
ÇİGER: 1- Gayret,azim 2- Çökertiş,çökertme
ÇİGERMİŞ: Çökertmiş, düşmanı bozguna uğratmış
ÇİGİL: Olgun,gelişmiş, olmuş
ÇİGİLVAR: Kısa ve küçük ok, özel ok
ÇİĞDEM: Yaban çiçeği, (Itır çiçeğinin Türkçesi)
ÇİL: Dağ tavuğu
ÇİLDE: Kış mevsiminin en soğuk dönemi
ÇİLDU: Hızlı, seri, çabuk
ÇİLEN: 1- Çığ 2- Jale 3- Bir dağ çiçeği
ÇİLENTİ: Çığ, jale
ÇİMÇİK: Saf, masum
ÇİNE: (Çin) 1- Sadık, güvenilir 2- Öz, soy 3- Kurt, kurt yavrusu
ÇİNKAY: Sözüne güvenilir, özü sözü bir
ÇİPLİ: Narin, ince yapılı
ÇİRAY: Yüz, çehre, eda
ÇİT: Çizgi, sınır, limit
ÇİTER: birl. Çit/Er (sınır muhafızı)
ÇİZGEN: Saban izi, karasabanın tarlada açtığı yol
ÇİZİM: Resim figürü
ÇOBAN: 1- Elinde cop (değnek, sopa) olan 2- Muhtar, oba beyi
ÇOBAR: Değnekli, değnek taşıyan
ÇOBAYIKMIŞ: Gönül kırıcı, haşin
ÇOGA: Vahşi hayvan
ÇOGAY: Yoğun, kesif
ÇOĞAŞ: 1- Debdebe, şaşa 2- Vahşi hayvan yavrusu
ÇOKAN: 1- Gürz, topuz 2- Hayvan yavrusu
ÇOKU: 1- Debdebe, şaşa 2- Bolluk, bereket
ÇOLAK (Çalak) Silahşör, iyi kılıç çalan
ÇOLBANAK: 1- Uzak görüşlü 2- Törenin dışında kalan 3- Nikahsız ilişkiden doğan çocuk (Hakas
Türklerinde)
ÇOLDU: 1- Bahşiş, mükafat 2- Ganimet
ÇOLPAN: 1-Kuzey yıldızı 2- Uzak görüşlü 3- Tanıdık, bildik, aşina
ÇOMAK: 1- İri ve yuvarlak değnek 2- Bir ucunda topuz bulunan sopa, silah 3- İnanmış, inançlı
ÇONGAR: Gürültü, şamata, nara ÇOPUR: Geyik ve karaca yavrusu
ÇORA: (çura, çur) 1- Yer tanrısı 2- Cin, peri 3- Ruh
ÇORAMAN: Cinli, perili
ÇORLU: Cinli kötü ruhların etkisinde kalan kişi. Bu ad Şamanist gelenekten gelen bir ad dır.Eskiden
bunalımlı ve toplum tarafından hoş karşılanmayan kişiler için bu ad verilirdi ve bu kişiler Kam ve Baksılar
tarafından tedavi edilmeye çalışılırdı)
ÇOTAK: Kabza, kılıç kabzası
ÇOTUR: Kabza, kılıç kabzası
ÇÖKERMİŞ: Çökertmiş, düşmanı bozmuş
ÇÖKLÜ: Soylu, asil
ÇÖKÜL: Irmakların taşarak vadilere bıraktığı tortu
ÇÖMÇE: Ağaçtan oyulmuş su kabı
ÇÖZELİ: Kıpçak, merkezden uzakta olan
ÇÖZELTİ: Ayrılış, kopuş, firak
ÇUBAN: Çoban, muhtar, obabaşı
ÇUÇU: Şair, şairane konuşan
ÇUĞA: (çuka) 1- Yürekli, cesur 2- Arınmış, duru 3- narin
ÇUĞAY: Narin ve alımlı kız
ÇULÇU: Serçe, Turgay kuşu
ÇULUK: 1-Çelik 2- çalık, kılıç çalan 3- aceleci, heyecanlı
ÇURAN: Ruhlarla ilgilenen
ÇUTUR: Kılıç kabzası
ÇUVAŞ: 1-Sakin, rahat 2- dindar, dünyaya değer vermez
ÇÜCEN: Akıllı, aklını kullanan
ÇÜNÜK: Çınar ağacı
D harfi ile başlayan isimler
DADAK
eğme, dokunma, tatma
DADAL: Tat alan, sezen, farkına varan
DAĞ: (Tağ,tağ,tak,tav) Dağ...mec. genişlik, büyüklük, ululuk,heybet
DAĞAÇA: Dağ gibi heybetli
DAKAK: Ucu ataşli ok
DAL: 1-Ayrı, bölünmüş 2- saldırı, büyüme, yayılma 3- batma, çıkma 4- yalınlık, çıplaklık
DALAN: koridor, dehliz
DALAŞ: Döğüş, karşılıklı saldırı
DALAY: (Talay) Genişlik, ululuk, sonsuzluk mecaz eden, asıl anlamı , büyük deniz, okyanus
DALBAY: 1- Vasi, ardına sığınılan kişi 2- Çuhadan yapılmış şapka
Kırgızlarda- 3- avcı kuşları yakalamak için, tuzaklara bağlanarak bırakılan küçük kuş
DALBOY: Vasi, ardına sığınılan kişi
DALKILIÇ: birl. Dal/Kılıç mec. Zırhsız ve korunmasız
DALKIRAN: Kırıcı, ayırıcı
DAMLA: Su damlası , tane
DANA: İnek yavrusu, iki yaşındaki genç inek
DANİŞMAN: Müşavir, bilgi ve tecrübesine danışılan kişi
DANSIK: (Tansık) Olağanüstü, fevkalade
DARGA: Vali, üst düzey, bürokrat
DARGUN: Alıngan, kırılan, narin
DARI : 1- Bir tahıl türü 2- sıkı, sıkıntı, zorluk
DARICA: 1- Darı gibi, darı niteliğinde mec. Bereketli 2- sıkı, sıkıcı, zorlu
DARSIK: Öfkeli, hiddetli
DARUKA : (Darga) Vali, yönetici, bürokrat
DARULGAN: alıngan, nazlı
DAŞKI: Taşkı, taşmış, dışarı çıkmış, dışarıda olan
DAYAK: Değnek, baston, dayanılan nesne
DAYANÇ: 1- Dayanak, destek, güven 2- Dayanma gücü tahammül
DAYANGAN: Dayanıklı, metin
DAYANGI: Köşe minderi
DAYAR: Hazır, hazırlıklı
DEBRET: Kımıldayış, devinim
DAĞER: Kıymet, para, nafız
DEĞERBİLİR: birl. Değer/Bilir Kadirşinas, vefalı
DEĞERLÜ: Değerli, kıymetli
DEĞİRMİ: Çevreli, yuvarlak, toparlak DEĞNEK: Dayanak, dayanılacak nesne
DELİ: Usu gitmiş, azmış, dellenen, mec.gözü kara, yiğit
DEMİR: Demir madeni
DEMİRAĞ: Zırh, örgülü göğüslük birl. Demir/Ağ
DEMİRDEN: Demir parçası
DEMİRDÖĞEN: birl. Demir/Döğen mec. Acı kuvvet sahibi
DEMİRGEN: 1- Demir, ham demir 2- temren, okun ucundaki demir parçası
DEMİRHAN: birl. Demir/Han
Şamanist gelenekte “ Maden Tanrısı”
DENERİ. Dikkat, itina
DENGİZİK: Denizcik, küçük deniz, göl
DENİZ: Deniz, büyük göl
DENLİ: Edepli, terbiyeli
DEPEGEN: Tekmeleyen, iyi tekme atan
DEPREM: Zelzele, sarsılma, kımıldama (Kişisel görüşüme göre bu ad çocuklara deprem sırasında yada
deprem felaketi sonrası yaşanan, çileli günler sırasında doğan ve o günlerin anısına verilen bir addır.)
DERİN: Derinlik...den mec. Olgunluk, bilgelik
DERMEK: Dirilik, canlılık, bir arada tutmak
DERNEK: Eğlence, toy, birliktelik
DEVİN: Hareket, kımıldanış, davranış
DEVRİM: Devirme, yıkma, devirip yerine geçme,..ihtilal
DEYİM: Söyleniş, darbımesel
DEYİŞ: Söyleyiş, şiirsel anlatım, ozan dili
DIVRAK: Yakışıklı, alımlı, civan
DİBEK: 1- Ağaçtan oyulmuş büyük havan 2- Yayık ağaç
DİK: 1-Yükseklik, yükseliş 2- kararlılık, yıkılmazlık, caymazlık 3- inat
DİKEÇ: Sütun, dikil, dikilmiş
DİKMEN: İnatçı, kararlı
DİLEK: Dil ile istenen, dile getirilen istek, arzu, murat, dilek
DİLER: Dileyen, dileyici
DİLİM: kesik, bölüm, bölünmüş, biçimlenmiş
DİNÇ: Zinde, sağlam, dirençli
DİNLER: Terbiyeli, munis, muti
DİP. Baht, talih
DİPÇİN: 1- Bahtı açık 2- Sağlam, dayanıklı
DİREK: 1- Dirilik, sağlamlık, ayakta kalmak 2- Temel, dayanak 3- Vezir,bakan
DİREN: Direnç, karşı koyuş, dirilik
DİRENÇ: Direnme gücü
DİRENGEÇ: Destek, dayanak
DİRGEN: 1-Dirilik,2- harmanda kullanılan demir çatal
DİRİ: (diri, dirik, Tiri, tirik) Can, ruh, canlılık, canlı
DİRİL: Can, ruh, tin
DİRİM: Yaşam, sağlık, canlılık
DİRLİG: Yaşam, hayat
DİRSE: Derse, söylerse, konuşkan
DİZİK: (dizi) Kolye, takı
DİZLEK: Hazır cevap, konuşkan
DODURGA: 1- Dolgun, doyumlu 2- doyuran, doyurucu 3- açık, net, berrak
DOĞA: 1- Tabiat,doğallık, ortaya çıkış 2- Huy, yaradılış, fıtrat
DOĞAN: 1- Soylu bir av kuşu 2- Doğmuş, olmuş, ortaya çıkan
DOĞRU: Dürüst, yalansız, sözüne güvenilen
DOĞRUL: 1-Doğruluk, dürüstlük 2- Ayakta duran, dirençli
DOĞU: Güneşin doğuş yönü
DOĞUÇ: Doğuş,doğma, ortaya çıkış
DOĞUDAN: Doğulu, doğu yönünden gelen
DOĞUŞ: Doğma, ortaya çıkış
DOKUNAK: Dokunuş, değiş, mec. Ağır, mahsun,yürek sızlatan, yüreğe dokunan
DOKUNÇ: Dokunak, hüzün
DOKUZ: Dokuz sayısı, Türklerin en çok eskilerden beri uğurlu sayılarındandır
DOKUZ ARKA: Dokuz/Arka (...Eski dönemlerde soyluluk gösterme ve belli etmesi açısından, bir kişinin
babasından itibaren geriye doğru dokuz atasının sayılıp açıklanması..)
DOLANDI: Dolanan, gezgin
DOLU: 1-Bilgin, tecrübeli, öğretmen 2- Bütün, tam, eksiksiz 3, Şamanist gelenekte ve Alevi_Bektaşi
gelenekte, içki, şarap 4- kısa süren, iri taneli yağmur
DOLUN: Tam, bütün, eksiksiz
Yakut Türklerinin eski bereket Tanrılarından
DOLUNAY: Ayın on dördü, ayın en güzel hali DOMANİÇ: 1-Dumanlı bölge 2- Tümsek, engebeli arazi
DONAT: Giyim, kuşam, zenginlik, cömertlik
DOMURCUK: Gül, tomurcuk
DONATMIŞ: Giydirip, kuşatmış, sevindirmiş, cömertlik göstermiş
DONATUR: Cömert, eli açık, bağışlayıcı
DONSUZ: Çıplak, fakir, varlıksız
DORA: Doruk, zirve, şahika
DORAN: (Duran) Diri, canlı, yaşayan
DORU: 1- Doruk, zirve 2- Kara ile kızıl arası renk (At rengi)
DORUK: Zirve, uç, şahika
DOYMADUK: Doyumsuz, sevilmeye doymayan, doyulmayan
DOYUM: 1- Doymak, tatmin 2- Ganimet, bereket
DOYURAN: mec. Cömert, hayr sahibi, iyilik sever
DÖĞEN: 1- Dövüşçü,döven 2- Ekin saplarını ezmeye yarayan, altında çakmaktaşı bulunan geniş tahta
DÖĞER: 1- Döver 2- değer, kıymet 3- Kalın, enli bir ağaç
DÖĞERLİ: Değerli
DÖĞÜŞ: Dövüş, savaş, kavga
DÖĞÜŞGEN: Kavgacı, savaşçı
DÖKÜMHAN: birl. Böküm/Han 1- Dökmekten döküm 2- Düğüm, bağ
DÖLEK: 1- Çok döl veren 2- Koyunun kuzuladığı yer 3- İtibarlı, saygıdeğer, maharetli
DÖLEN: Muti, sevgi gösteren
DÖNDER: (Döne, döndü gibi “dönmek” fiilinden türetilmiş, çocukları ölen ailelerin, yeni
çocukları olduğunda kullandıkları adlardan)
DÖNDÜ: Dönüş yapan (Reenkarnasyon) çocukları ölen ailelerin verdiği adlardan
DÖNGEL: Saat
DÖNGÜ: Dönüşüm, başa dönüş
DÖNGÜN: Dargın, gönlü kırık
DÖNMEZ: Kararlı, cesur, azimli
DULAK: Dolu, olgun, tecrübeli
DUMAN: 1- Sis, kırağı 2- ateşten çıkan gaz
DUMLU: 1- dumanlı, sisli bölge 2- Soğuk ve ayaz alan yer
DUMRUL : 1- Okun sivri ucu 2- Başı dumanlı, efkarlı
DURA: (Durak) 1- yaşam, hayat 2- Sağlamlık, dayanıklılık, kalıcılık 3- ev, yaşanılan yer, barınak (Bu ad,
çocukları ölmüş ailelerin yeni çocukları olduğunda yaşamda kalıp uzun yaşaması ve sağlıklı olması dileğini
içeren adlardandır ve çok eskilere dayanan bir gelenekle bu gün de sürdürülmektedir.Durak, Dursun,
Durmuş, Durdu, Yaşar, Tokta, Tok, Toka, Toktamış, Turan vb. adlar da hep aynı psikoloji ve geleneğin
ürünüdür.
DURAK: (Dura) Yaşam, hayat
DURAN: (Turan) Durucu, kalıcı, yaşayan, canlı
DURCU: Durucu, kalıcı canlı
DURDU: 1- Duran, kalıcı, canlı, yaşayan 2- Yaşam, hayat
DURGAÇ: Durak, durulan, yaşanılan yer
DURGUN: 1- Durulmuş, süzülmüş, arınmış 2- Sakin, sükuna ermiş, kendi halinde
DURMUŞ: 1- Duran, yaşayan, canlı 2- Yaşam, hayat
DURSUN: Durması, yaşaması istenen
DURU: 1- saf, sade, berrak 2- Duran, durgun
DURUK: Duru, durucu
DURUL: 1- Sükun bulmak, huzura kavuşmak 2- Günahsızlık, arınmışlık
DURULCA: Masum, günahsız
DURULMAZ: Afacan, yaramaz
DURULMUŞ: Tatminkar, sakin
DURUM: Yaşam, hayat, süreğenlik, duruş
DUVA: (Düve)
DUVAK: Örtül kapanmış, gelin başı
DUVAN: (Doğan)
DUYAN: Duyucu, hissedici
DUYAR: Duyarlı, hisli, duygulu
DUYARI: Duyarlılık, hislilik
DUYGU: His, duyum
DUYUŞ: Duyum, hissediş, duyarlılık
DUYUŞAN: Duyan, hisseden
DÜĞÜN: (Töğün, Toygün) Toy günü, yemekli eğlence
DÜŞ: Rüya, aniden ortaya çıkış
DÜŞELGE: Pay, hisse
DÜŞERGE: Miras, pay
DÜŞÜNGÜ: Düşünerek üzülme, kafaya takma, üzülme, teessür
DÜVE:1- Genç inek, dananın büyüğü 2- Döven, dövüşçüDÜVECİ: Dövücü, dövüşçü
DÜVEHAN: birl. Düve/Han
DÜVEN: (Döven)
DÜYECİ: Dövüşçü, döğüşçü
DÜZ: (Tüz) 1- Doğru, doğruluk, gerçek 2- Soy, kök, döl 3- Kural,kaide
DÜZE: Düzen, uslup, tarz
DÜZEN: Kural, kurallar bütünü
DÜZGE: Süs, makyaj
DÜZGÜN: 1- Düzülü, düzenli, muntazam 2- Gidişat, teamül
E harfi ile başlayan isimler
EBİN
Evin) Tane, öz
EBİNÇ: Refah, huzur
EBİRİ: Erim, erdem, fazilet
EBREK: Dayanıklı, sebatkar
EBREN: 1- Evren, kainat 2- Felek, talih
EBRET: Ayrılım, ihtilaf
EBRÜK: Dayanıklı, sebatkar
ECE: (Eçe)
ECEVİT: 1- Çalışkan ,, aktif 2- haşarı, yaramaz
EÇE: 1- Dahi, çok akıllı, çok zeki 2- Saygıdeğer, görgülü hanım
EÇİNE: Doğru sözlü, sözüne güvenilir
EDE: (Edi, Ata) Atalık, hatırı sayılan, sözü dinlenen kişi
EDERKON: birl. Ede/Kon (Konmaktan can, ruh)
EDGÜ: 1- İyi, güzel, hoş 2- Adil, adaletli 3- Eğitmen, öğretmen
EDGÜDİ: 1- Eğitici, öğretici 2- İyi, ala
EDİ: Eda, ata, saygıdeğer ulu kişi
EDİGE: 1- İyi, iyi kalpli 2- öğretmen
EDİK: Kısa konçlu çizme
EDİL: (İdil,etil, atil) iyilik, güzellik
EDİZ: 1- Kıymet, kıymetli 2- Yüksek, Yükselmiş
EGE: (Eke,Öke)1- Dahi, çok akıllı 2- Egemen, sahip 3- Bakıcı, eğitici
EGEMEN: 1- Hakim, sahip, kendinden başkasını dinlemeyen, buyrukçu 2- bilge kişi, dahi
3- ağa, ağabey
EGİT: Göz değmesi ve nazara karşı göz kenarlarına sürülen bir ot
EĞBER: Eğri, eğrilmiş
EĞİLMEZ: Gururlu, mağrur, dik başlı
EĞİN: Eğirilmiş
EĞİR: 1- Sarış, çeviriş, kuşatma 2- bükme, kıvırma
EĞNEZ: Narin, zayıf, ince
EĞREK: Sık, bol
EĞRİ: Eğik, bükük mec. Saygılı, alçak gönüllü
EĞRİM: Pınar, göze, küçük çağlayan
EKE:1- Dahi, çok akıllı 2- Sahip, egemen 3- bakıcı, eğitici
EKEÇ: Cana yakın ve çekici kız
EKELİK: Deha, kıymet
EKİM: 1- Ekin ekme eylemi 2- Yarım, ziraat
EKİN: 1- Mahsul, tarla ürünü 2- tarlaya ekilip olması beklenen her türlü bitki
EKİNCİ: 1-İkinci (erkek, ya da kız) 2- Rençber, çiftçi
EKSÜK: Azlık, yokluk, yoksulluk
EKŞİ: Eksi,eksik, azlık, yokluk
EL: 1- İl, Ülke, Memleket 2- İlgi, bağlantı 3- Barış, Sukunet 4- Kolun, bilekten aşağısı
ELA: (Ala) Renkli alacalı
ELBAN: (İlban) Devletçi, devletine bağlı, sadık
ELBİR: birl. El/Bir mec. Elbirliği, işbirliği, imece
ELCEK: 1- Ekin biçme aracı 2- Munis, sessiz
ELÇİK: Eldiven
ELÇİ: 1- Devletine bağlı, devletçi 2- Devleti adına aracılık eden, haberci, temsilci
ELÇİM: Demet, tutam
ELÇİN: 1- Demet, bağ, buket 2- Ekin biçerken kullanılan bir alet 3- Devlet görevlisi, devletine bağlı
ELDEK: 1- basiret, kabiliyet, eylem gücü 2- Yedek, elde bulunan
ELDEM: 1-Alışkın, yetişkin 2- Sevimli, cana yakın 3- evcil koyun
ELDÜZ: birl. El/Düz Yurtsever ELEZ: (Eliz)Arı,duru, temiz, munis, uyumlu
Yakut destanlarında bekaret tanrıçası (Ulu Tuyun’un kızı)
ELGAY: Yurtsever
ELGİN: 1- Konuk, öncelik verilen kişi 2- Gurbetçi, yurdundan uzak
ELGÖRMÜŞ: Gezgin, seyyah
ELGÜN: Halk, avam, halktan kişi
ELİBOL: Cömert, eli açık, sahi
ELİK: Usta, eli yatkın
ELİŞ: Usta, maharetli
ELİTAŞ: Cimri, eli sıkı
ELİTEZ: Becerikli
ELKATMIŞ: birl. El/Katmış Ülke fethetmiş, algan
ELKİN: 1- konuk 2- Yolcu
ELÖVER: Yurtsever
ELTUTAR: birl. 1- El/Tutar mec. Yardımsever, hayırşinas 2- Fatih, Algan
ELVEREN: Olgunlaşan, yeterlilik kazanan
EMÇİ: Doktor,eczacı
EMEÇ: Amaç, gaye
EMEK: 1- Gayret, cehd, zahmet 2- Güç, enerji
EMEN: 1-Can, ruh, hayat 2- Ağaç dikmek için açılan çukur 3- meşe ağacı
EMET: Sınır, mesafe
EMGEK: Emek, zahmet, güçlük
EMLEK: Duygulu, merhametli
EMRE: (İmre) Düşkün, aşık, hayallerle yaşayan
EN: (Yen)1- Derinlik, genişlik 2- Av 3-Kıyı 4- Arka
ENÇU: Sükun,huzur,ruh derinliği
ENDEŞ: Eşit, müsavi
ENEÇ: Meyil, meyilli
ENİK: (enük, enek)Genişçe, yayık
ENGİN: 1- Genişlik, derinlik, yayıklık 2- ufuk, ufuk çizgisi
ENİCUK: Hısım, kavim- kardeş
ENİŞ: (Enuş) 1- İniş, yokuşun karşılığı mec. Rahata ve huzura erme 2- Uçlarda, ekstrem
ENKİŞ: Tecrübeli, deneyimli, olgun
ER: 1- Olgun,olmuş, ergin, yetişkin erkek 2- Asker, çeri
ERÇE: birl. Er/Çe...Erkeğe yakışır biçimde
ERÇİN: Ülkenin idari bölümlerinden her biri (İl, ilçe, kasaba vb.)
ERDEM: ( Ertem) Fazilet, bilgelik, yücelik, hünerlilik
ERDEMÇİ: Erdem sahibi
ERDEMLÜ: Erdem sahibi
ERDEN: Er parçası, erden olma
ERDİN: Ermiş, olgun
EREK: Erişilmek istenen, ülkü, hedef
EREKLİ: (Ereğli) Ereği olan
EREM: Müjde, iyi haber
EREN: 1- Olgun, 2- Hür, bağımsız 3- Din ile bütünleşmiş
ERENTÜZ: birl. Eren/Düz
T...Tuva ve Çuvaş Türklerinde, “Terazi Yıldızı”
EREZ: 1- Erişilen, mutlu olunan 2- Cesur, gözü kara, dayanıklı
ERGEN: Olgun, deneyimli
ERGENE: 1- Güçlülük, egemenlik 2- Maden dağı 3- Dağlar arasındaki geçit
ERGENEKON: 1- Maden dağı 2- Dağlar arasındaki yurt
ERGİ: Eriş, olgunluk, deneyim
ERGİL: 1- Bilgili, deneyimli, yetişkin 2- Savaşçı, cengaver
ERGİN: 1- Ermiş, olgun, irfan sahibi 2- Savaşçı, cengaver
ERGUN: 1- Yumuşak huylu kişi 2- Hızlı koşan at 3- Argun
ERİK: Ermiş, olgun, bilge, filozof, becerikli
ERİKEN: Ermiş, olgun, bilge
ERİM: 1- Müjde, iyi haber 2- Felsefe, derin bilgi 3- Vade, zaman
ERİNCİK: Mahçup, utangaç
ERİNÇ: 1- Olacak, olması gereken, kaçınılmaz sonuç 2- Nimet, bolluk
ERİŞ: Gaye, erişilmesi istenen
ERİŞEK: Ülkü, gaye
ERİŞEN: Ulaşan, vasıl olan
ERİŞKİN: Olgun, kamil, ermiş
ERK: 1- Güç, kudret 2- İktidar, erklik, hükümranlık 3- Bağımsızlık,egemenlik
ERKE: 1- Egemen, güç 2- İşve, naz, cilve 3- Çekicilik, çekiciliği kullanma istek ve yeteneği
Türk mitolojisinde, Ülgen’in dokuz kızından biri ve namus tanrıçası ERKELİ: Egemen
ERKEM: Nazlım, işvelim, edalım
ERKİ: 1- Güçlü, egemen, erke 2- Atik, çevik
ERKİN: 1- Bağımsız, otorite tanımaz 2- Başına bıuruk, kendi bildiğini okuyan 3- Sürekli, süreklilik
ERKİNDİK: Erkinlik, bağımsızlık, hürriyet
ERKLİG: Egemen, kuvvetli, şevkatli
ERKMEN: 1- Bağımsız, başına buyruk 2- Bekar, evlenmemiş
ERLİK HAN: birl. Erlik/Han
Şamanist gelenekte “Cezalandırma Tanrısı”
ERMAN: 1- Erdemli, güç, mert 2- Kutsal, mukaddes
ERMİŞ: Olgun, müdrik
ERNEK: Küçük parmak, serçe parmağı
ERSE: Ermesi, olgunlaşması istenen
ERSİN: 1- Uzun ömürlülük dileği 2- Olgunluk, bilgelik dileği
ERSÜ: Fazla, çok fazlalık
ERTE: 1- Seher, şafak 2- Yarın, gelecek, sonraki, halef
ERTEGİ: Destan, lejant
ERTEN: Tan, şafak
ERTİK: Meslek, sanat
ERTİM: Olgun, erişkin, bilge
ERTİN: 1- Mahsun, hüzünlü 2- Kendine yeten
ERTİNGÜ: 1- Olağanüstü, fevkalade 2- Efsane, mit
ERZENE: Doruk, zirve, en üst
ERZİ: Veli, vasi, yönetici
ERZİK: 1- Asıl, ana, temel 2- Soylu ve yiğit
ESBOL: birl. Es/Bol ...Çok zeki, çok akıllı (Usu-bol)
ESE: 1- Mutluluk, sağlık 2- Yel, esinti
ESELİK: Selam, selamet
ESEN: 1- Sağlık, selamet 2- Yel, yumuşak yel
ESENLÜ: Esenli, sağlıklı
ESER: Esinti, yel
ESİ: Yel, esinti
ESİM: Esinti
ESİN: 1- Esinti, yel 2- soluk, sağlık, nefes 3- İlham
ESİNTİ: Yel, hafif yel
ESİRGEN: 1- Arkadaş, dost, yaren 2- korunan, yakınlık duyulan
ESİRGENÇ: Nazlı, nazenin
ESİRKİŞ: Merhamet, acıma duygusu
ESKİN: Yel, yel alan
ESLEK: 1- Yumuşak başlı, uysal 2- Selam, selamet
ESNEK: Uzayan, genişleyen, esen
ESRİGÜN: birl. Esri/Gün...fırtına
ESRİK: Mecnun, kendinden geçmiş
ESRİMİŞ: Kendinden geçmiş
ESTELİK: Yadigar, hatıra
ESTİ: Yel, esinti
EŞİM: Çalışkan, becerikli
EŞİNGEN: 1- Çalışkan 2- Eşit, müsavi
EŞİTGEN: İşitken, işiten, dikkatli
EŞKİN: 1- Hızlı, atik 2- Dayanıklı, metin 3- Rüzgarlı bölge, rüzgar alan bölge
EŞLİK: Dost, yaren, refik
ETGÜ: 1- İyi, iyilik 2- Etki, şiddet
ETİGE: Öğretmen, mürebbiye
ETİL: İtil- idil
ETİNGÜ: Olağanüstü, fevkalade
ETİZ: Yüksek, ulu
EVCİL: Evine bağlı, evcimen
EVCİM: 1- Evcimen, evcil 2- İşgüzar, hamarat
EVCİMEN: Evine bağlı
EVCİMİK: Ekonomist, muktesit
EVDEŞ: Hanım, erkeğin eşi
EVGİ: İvedi, acele
EVGİN: 1- Aceleci, telaşlı 2- Evcil, evine bağlı
EVİN: Cevher, öz, nüve
EVİRGEN: 1- Tedbir, tedbirli 2- Dönüşüm, çevirim
EVREN: 1- Kainat 2- Ejderha, canavar 3- Baht, talih
EVRENSEL: Evreni kaplayan, evreni içine alan EYGİ: İyi, salih, temiz
EYGİŞ: İyi kişi, iyi insan
EYGÜ: İyi, iyice
EYİN: Vücut
EYİNÇ: Refah, mutluluk
EYLEM: 1- İş, iş görme, çalışma 2- Etkileyici davranış 3- Durdurma, önünü kesme
EYLETMEZ: Amansız, aman vermez
EYLETÜR: İyilik sahibi, cömert
EYLİK: İyilik, yardım, iane
EYMEN : 1- Alçak gönüllü, mütevazı 2- Yardımsever, hayırşinas
EYMÜR: (Eymir) İyilik sahibi, hayırşinas
EYTEMİŞ: Güzel konuşan, tatlı dilli, hatip
EYÜGE: İyi,iyice
EZDİ: Ezen, ezici, baskıcı
EZGİ: 1- İyi, iyilik, 2- Uyum, ahenk 3- Acı, üzüntü 4- Name, hoş sada
EZGİN: Ezik, ezilmiş, acı çekmiş, mahzun
EZİLGEN: Mazlum, zulüm görmüş
EZİM: 1- Belirti, iz 2- Zorunluluk, mecburiyet
EZİNÇ: 1- Belirti, iz 2- Ezginlik, mahzunluk
G harfi ile başlayan isimler
GALI:Kalın, Hediye, bağış, çehiz
GALIN: Hediye, çehiz
GAMAĞ: Bütünlük, bütün, tüm
GARA: Kara
GARACU: Sivil, resmi olmayan
GARGILI: Kargılı, mızraklı
GASPAK: Süslü, müzeyyen
GAYIR: (Kayır) 1- Taraf, destek, kayırma 2- Lütuf, ihsan, hediye
GAYURMUŞ: Kayırmış
GAZAN: (Kazan) 1- Kazanma, kazanç, üstünlük 2- Kızgın, kızgınlı celallenmek
GEÇE: Geçmiş, mazi, geçen
GEÇEK: Geçit, köprü
GEÇER: Geçeli, caiz
GEÇGEL: Makbul, nafız
GEÇGİL: Geçerli, makbul
GEÇGİN: Geçmiş, kendinden geçmiş, feda etmiş
GEÇİM: 1- Yaşam, dirlik 2- Anlaşma, uyuşma 3- rısk, yiyecek, nafaka
GEÇİMLÜ: Munis, yumuşak huylu
GEÇİMLÜK: Geçinmek için gerekli olan
GEDEK: 1- Görev, vazife 2- Oyuk, kırılıp, yıkılarak açılan yol
GEDİZ: Su birikintisi, gölet
GEGEZ: Mümkün, uyumlu
GEĞİN: Set, şiddetli
GELBERİ: Ocaklardan,ateş çekmek için kullanılan ucu eğri demir çubuk
GELDEÇ: Gelecek, ati, istikbal
GELEK: (Gelik) halef, sonraki
GELGEÇ: Geçici, kalıcı olmayan
GELGEL: Çekim, cazibe
GELDİ: Gelecek, istikbal
GELİN: Gelen, dışarıdan içeriye gelen
GELİNCİK: Kır çiçeği
GELİK: Halef, sonraki
GELİKLİ: Halef
GENCE: (Gençek, genç) Taze, yavru, genişleyen, gelişen
GENEŞ: Müşavere, meşveret
GENGŞİ: Cengşi, mucize
GENİŞ: Yaygın, enli, engin
GENSU: birl. Gen/Su Deniz, büyük göl
GER: 1- Söz verme, ant içme, bağlama, anlaşma, birleşme 2- Vahşi hayvan yavrusu
3- Dev, devasa
GERAY: birl. Ger/Ay Uygun, münasip, layık
GERAYHAN: birl. Geray/Han Kırım hanlığının kurucusu ve ilk hanı. Daha sonra gelen hanlar bu adı, birer
unvan olarak kullanmışlardır.
GEREZ: Dilber
GERGÖZ: 1- Zabit, zabıta 2- Geyik gözü
GERİM: 1- Yön, cihet 2- Hicap, utangaçlık
GEYİK: (Geyük) Yabani, vahşi, yabancıl
GEZ: 1- Nişan, işaret 2- Giz, sır
GEZGİN: Seyyah
GEZGİNSU: birl. Gezgin/Su ...Irmak
GEZLER: Nişancı, iyi atıcı
GIYIN: Gamze, çukur
GİCİK: Taze, hoş, sevimli
GİDİK: Uç, kenar, sınır, limit
GİRAY: Uygun, layık
GİRGİN: Girişken, müteşebbis, cana yakın
GİRİK: Girişken, müteşebbis
GİRİŞKEN: Girgin
GILAV: Teşvik, destek
GILIG: (Kılık) Huy, yaradılış, tabiat
GIRGIÇ: Çalışkan, aktif, faal
GİRÇEK: 1- Gerçek, hakikat 2- Bağlı, sadakatli
GİRTİNE: İman, inanç
GİZ: Sır, Gizlilik
GİZEM: Sır, esrar
GİZLENÇ: Hazine, define
GONÇA: Bahşiş, hediye
GORAL: Kısmet, nasip
GİCİK: Minyon, sevimli
GÖCEK: Taze, hoş, güzel
GÖÇELGE: Konup göçülen yer
GÖÇER: Göçmen
GÖÇMEN: Muhacır
GÖÇÜNCÜ: (Göçküncü) Geçici, fani
GÖĞEN: Gök rengi, maviye çalan, mavileşmiş
GÖĞKUTLUĞ: birl. Gök/Kutlu
GÖĞNÜK: 1- Yanmış, kavrulmuş 2- Mavi, maviye kaçan
GÖK: 1- Tanrı, Tanrıdan..Tanrısal, kutsal 2- Mavi ,Gök rengi 3- Yer üstü, gökyüzü
4- Ezel-ebet, başsızlık ve sonsuzluk 5- Güzellik, göz alıcılık, üstünlük
GÖKBEN: 1- Tanrıdan gelen, gök parçası 2- Masmavi
GÖKBÖRİ: birl. Gök/Böri Tanrısal kurt..(Bozkurt)
GÖKBÖRİ: birl. Gök/Böri (..Bazı kaynaklarda “Bozkurt” olarak da geçer.)
GÖKÇE: Güzel, zarif, çekici, gözalıcı
GÖKÇEK: Gökçe, çekici, güzel
GÖKÇEL: Mavimsi, maviye çalan
GÖKÇELİ: Güzel, Yakışıklı
GÖKÇEN: Gökçe, güzel, alımlı, dilber
GÖKÇİL: 1- Gökten gelen, göksel 2- Mavi, maviye çalan
GÖKÇİN: Mavi
GÖKLEN: Ulu, mübarek
GÖKMEN: Tanrısal, Tanrıdan gelen
GÖKTÜRK: birl. Gök/Türk Tanrıdan kut almış. Kutsanmış Türk...(Tanrısal Türk,
Tanrı tarafından gökte yaratılıp, yeryüzüne yollanan Türk)
GÖL: Göl, deniz mec. Ululuk, geniş gönüllülük
GÖLEĞEZ: birl. Göl kenarında yetişen bir su çiçeği
GÖLET: Küçük göl, gölcük, yapay göl
GÖMEÇ: Kuyuda (Toprak fırında pişirilen ekmek)
GÖMEK: Kömek, yardım, inayet
GÖMÜÇ: Hazine, define, mücevher
GÖNDEM: İtaatkar, muti, sadık
GÖNDER: Mızrak, direk
GÖNE: Onur, iftihar
GÖNEN: 1- Feyz 2- Onur, iftihar 3- Bolluk, bereket
GÖNENÇ: Açık, talih, mutluluk, iftihar
GÖNÜL: 1- Can, ruh, duygu merkezi 2- Kalb, vücudun kan pompası
GÖNÜLDAŞ: Gönül birlikteliği, aynı inanç, duygu ve düşünceleri paylaşıp
savunan bireylerin her biri
GÖRCEĞİZ: Ufuk çizgisi GÖRÇEK: Ufuk, ufuk çizgisi
GÖRÇÜM: Geçici, fani
GÖREGEN: Görgülü, görüp geçirmiş, deneyimli
GÖREK: Görüntü, peyzaj, manzara
GÖREZ: Meltem, hafif yel
GÖRGÜ: Terbiye, muaşeret
GÖRGÜÇ: Dürbün
GÖRGÜLÜ: Terbiyeli
GÖRGÜN: Görgülü, deneyimli
GÖRK: İhtişam, olağanüstü güzellik ve çekicilik, ihtişam, debdebe
GÖRKEM: İhtişam, debdebe, heybet, olağanüstülük
GÖRKEN: Hürmetli, Hürmete layık
GÖRKLÜCE: İhtişamlı, heybetli, yakışıklı, güzel
GÖRKLÜĞ: Çok güzel, çekici, ihtişamlı
GÖRÜMCÜK: Görülmesi, ilgilenilmesi gerekli olan
GÖRÜK: Gözetleyici, casus
GÖRÜN: Görüntü, Açıklık, netlik
GÖRÜNDÜK: Aşikar, gizlisiz, saklısız
GÖVEL: Gök rengini almış, göğe ermiş
GÖVERİ: Yeşermiş, gururlu
GÖVEZ: Mağrur, gururlu
GÖY: Taze, genç
GÖYMEN: Yanık, yanık tenli
GÖYNÜK: Yanık, kavrulmuş
GÖZ KAMAN: birl. Göz/Kaman Gözde, seçkin, göz kamaştırıcı
GÖZAL: Göz alıcı, farklı, seçkin, el üstünde
GÖZBAY: birl. Göz/Bay Sihirbaz
GÖZBAYCI: Sihirbaz, illüzyonist
GÖZDE: Beğenilen, göze girmiş, el üstünde tutulan, emsallerinden daha üstte bulunan
GÖZE: (Gözek, Köze) Kaynak suyu, menbaa
GÖZEBE: Tahmin, beklenti
GÖZEGER: Çekici, cazibeli
GÖZEGÜ: Gözde, çekici
GÖZEĞEN: Ufuk, ufuk çizgisi
GÖZEĞİR: birl. Göz/Eğir Çekici, cazip, göze hoş gelen
GÖZEK: Göze
GÖZEN: Cazibeli, çekici, göze hoş gelen
GÖZERİ: Dürbün
GÖZGEÇ: Ayna
GÖZGÖR: Ayna
GÖZGÜ: Ayna
GUNA: Kına
GONCUK: (Göncük) Kısa gün, kış günü
GUR: (Gür,Kür) 1- Şiddet, kızgınlık, öfke 2- Ateş, ateşlilik
GURSAÇTI: birl. Gur/Saçtı (Kızgın, celalli, hiddet ve öfke saçan)
GUVA: Geyik
GUYUK: Canavar, ejderha, vahşi ve yırtıcı hayvan
GUYULDAR: Uyumlu, ahenkli, geçimli
GUZ: 1- Güzel, çekici, yakışıklı 2- Oğuz
GÜCENİR: Alıngan, mahçup
GÜCENMİŞ: Alıngan
GÜÇ: (Güçü, küç, küçlük) Enerji, kuvvet
GÜÇEYÜ: Çok güçlü, yenilmez
GÜÇLÜK: Güç, zorluk, meşakkat
GÜDEK: Güdülenme, motivasyon
GÜDER: Murat, emel, beklenti
GÜDÜL: 1- Saç üzerinde pişirilmiş mısır ekmeği 2- Kısa, kalın 3- Gözü pek
GÜDÜR: Hayal, kurgu
GÜLEÇ: Güler yüzlü, mütebessim
GÜLEGEN: Güler yüzlü, mütebessim
GÜLEK: 1- Handan, mütebessim 2- Gölcük, küçük göl
GÜLEN: Mutlu, mütebessim
GÜLER: Mütebessim, güler yüzlü mec. Talihi açık
GÜLESİN: Mutlu, sıkıntısız, tasasız olma dileği
GÜLGÜN: Gülen, mütebessim
GÜLSÜN: Mutlu, sıkıntısız olma dileği
GÜLÜK: Gülen, mütebessim GÜLÜMSER: Mütebessim, sevimli
GÜMÜL: Demet, buket, deste
GÜMÜŞ: Gümüş madeni
GÜN: Güneş, gündüz, afitap
GÜNANA: birl. Gün/Ana
Sogay Türklerinde eski dönem, güneş tanrıçası
GÜNÇE: Güneşlik, şemsiye
GÜNÇEK: Güneşlik
GÜNÇÜ: 1- Güneşe benzeyen, güneş gibi 2- Güneşi seven
GÜNDAŞ: Gün/Daş ..Aynı güneşi paylaşan, gün ortağı
GÜNDEM: Ağır başlı, mülayim
GÜNDEN: El üstünde tutulan, revaçta..
GÜNDER: birl. Gün/Der (..Derlemekten..)
GÜNDÖNDÜ: birl. Gün/Döndü bir çiçek türü
GÜNDÜ: Gündüz, gün ortası
GÜNDÜZ: Gün içi, gün ortası, güneşli gün
GÜNEŞ: Güneş
GÜNEY: (Küney) Güneşe bakan, güneş gören
GÜNGEN: Takvim, vakit
GÜNGÖR: birl. Gün/Gör “mec. Bahtı açık olsun, mutlu olsun”
GÜNGÖRMÜŞ: birl. Gün/Görmüş “mec. Deneyimli, dolu yaşamış
GÜNLÜK: Güneşlik, şemsiye
GÜNTÜLÜ: birl. Gün/Tülü (...Gündüz düşü)
GÜNÜÇ: Nafaka, günlük
GÜNYELİ: birl. Gün/Yeli ..doğudan gelen yel, doğu rüzgarı
GÜR: (Kür) 1- Sağlam, sıkı 2- Sık, yoğun 3- Yiğit, korkusuz
GÜRBOĞA: (Kürboğa) birl. Gür/Boğa
Türkistan’ın Araplarca işgal edildiği dönemlerde, özellikle o sıralarda
Genel vali olan, “ İbni-kuteybe” adlı çapulcuya karşı, kahramanca direnen ve her
defasında
Yeni direnişler örgütleyerek, Türkleri işgallere karşı uyanık ve diri tutmaya çalışan bir Türk beyi
GÜRBÜZ: Sağlıklı, kuvvetli, dayanıklı
GÜRE: Güç, enerji
GÜRELİ: 1- Enerjik, çalışkan 2- Haz, doyum
GÜRGEN: Bir ağaç türü
GÜRÜZ: (Gürz) Topuz
GÜVEN: İtimat
GÜVENÇ: Güvence, garanti
GÜYÜK: Canavar, vahşi hayvan
GÜZ: Sonbahar
GÜZEL: (Gözel) Yakşı, alımlı, çekici, göze hoş gelen
GÜZEY: 1- Taze, körpe, yeni 2-Destek, fırsat 3- Sonbahar 4- Kuzey yönü
GÜZİN: (Güzün) Güz vakti, güz vaktinde doğan
GÜZLEK: Güz döneminde kalınan yer
H (K Türkçe'de H harfi yoktur) harfi ile başlayan isimler
Türkçe'de h harfi yoktur. Ancak zamanla "K" harfi ile başlıyan bazı kelimeler H harfi ile başlamıştır.
HAN:1- Devlet başkanı 2- Kağana bağlı, özerk devlet başkanı 3- beylik başkanı, yönetici
HANIM: 1- Han’ın dişisi 2- Soylu kadın 3- Han’ın evdeşi (Hatun) 4- Türk töresinde, kadınlara
olan saygıyı ifade eden genel bir sıfat
HANLI: Yurttaş, Bir Han’a bağlı kişi, Bağımsız bir devletin mensubu
HATUN: (Katun) 1- Kağan’ın evdeşi, kraliçe 2- Saygı duyulan, görgülü hanım
Türkçe’deki, kadın sözcüğü buradan gelir.
HOMAR: (Humar) Yakışıklı, çekici, güzel, süslü, fiyakalı
HUN: (Kul) Koyun, koyunlu
HUŞ: Bir çam ağacı türü I harfi ile başlayan isimler
IDAÇU: Muhafız, koruma
IDUĞ: (Iduk) Kutsal, tanrısal
IĞAÇ: 1- Ağaç, ağaçlıklı bölge 2- Fersah
IĞAR: Kıymetli, ağır
IĞDIR: 1- İyi, hoş, hoşluk 2- Yetkin, ehil
IĞIRCIK: Fecir
ILAÇIN: Laçin, şahin kuşu
ILANKU: 1- Kıvrak, atletik 2- Ulu, Ululanmış, yüce
ILDIR: 1- Ürküt, ürkütücü 2- Berk, sert
ILDIRIM: Yıldırım, berk
ILDUZ: Yıldız, necm
ILGAR: 1- Gayret, cehd 2- Atın, dört nala gitmesi hali
ILGAT: Kapalı, müphem, belirsiz
ILGIM: Serap
ILGIN: Hoş kokulu bir bitki
ILGIT: Ilık, tatlı, sakince, yumuşakça
ILICA: 1- Ilımlı, ılık, ılıkça 2- Yunak, hamam
ILIK: Soğukla sıcak arası
ILIMAN: 1- Ilık, ılık hava 2- Uyumlu, sakin, mutedil
ILKI: 1- At yavrusu 2- At sürüsü
ILKICI: At çobanı
IMIRGI: Taze, körpe
IMRAĞ: (Imrak, İmre, Emre) Aşık, şayeste, geçkin
INAÇ: Yar, canan
INAK: 1- Han ve Kağanlara yakın olan kişi “Hasbey” 2- Gamsız 3- Canan, yar
IRAZ: (Irıs, uraz) 1- Baht, talih, mutluluk 2- Cesaret, gözü pek olma
IRGA: Talihli, şans, şanslı
IRIM: 1- Büyü, efsun 2- İçinden su akan toprak, arazi
IRLAYU: Irlayan, yırlayan, akarak uzaklaşan, ırmak
IRMAK: Akarsu
ISIK: (Issıg-Issık) Isı, sıcaklık, hararet
ISIYEL: birl. Isı/Yel...meltem
ISRIK: Okşayıcı, sarıcı, ısıtıcı
ISSIK: Isık, ısı
ISSIZ: Soğuk, tenha, cansız, kimsesiz
ISTIK: Sıcak, ılıman
IŞBARA: 1- Çalışkan, hamarat 2- birl. Isı/Bora
IŞIK: Aydınlık, nur
IŞIL: Yarul, nur, ziya, ışık parıltısı
IŞILTI: Işık parçası
IŞIN: Güneş parıltısı, ışık parıltısı, yansısı
IYIŞ: Armağan, hediye, ihsan
i harfi ile başlayan isimler
İBAR: Parfüm, koku, misk
İÇ: 1- Öz, görünmeyen yan, bir nesnenin öz yapısı 2- İçerde kalan kısım, iç kısım
İÇBUYRUK: birl. İç/Buyruk
Saraylardaki iç hizmetle görevli kişi
İÇEN: (İçin) İçli, duygusal
İÇER: İçeride, kapalı, mahfuz
İÇERGE: (İçergu) İçten, samimi
İÇGE: İçeri, içerde, dahili
İÇGELİK: birl. İç/Gelik ..İçten gelen, doğal davranış, samimiyet
İÇGER: İçe alan, içe bağlayan, tabi kılan
İÇGİN: İçli, içten, samimi
İÇİGEN: 1- İç geçiren, içli 2- Sabırsız, aceleci
İÇİK: 1- İçli, duygulu 2- İçerde, dahilde, devlete tabi İÇİM: 1- Duygu, hassasiyet 2- Yudum, yudumluk
İÇİNGİR: İçli, hassas
İÇİT: İçilecek nitelikte, içimi güzel
İÇKUR: Savaş meydanı
İÇLEK: İçli, narin, hassas
İÇLİ(K): Duygulu, hassas
İÇTEN: Samimi,açık, dürüst
İÇTENLÜK: Samimiyet
İDE: (Ede, İdi) Ululuk, nüfuz, kudret
İDEGE: Ulu, nüfuz sahibi, edici, yapıcı
İDEGER: Eder, yapar
İDEKLİ: Yapıcı, edici, güçlü
İDER: 1- İzci, takipçi 2- Yapan, yapıcı, edici
İDGÜ: 1- İyi, güzel 2- Tanrısal, mübarek
İDİ: (İdik) 1- Tanrı, rab, sahip, efendi 2- Tanrısal, Tanrıdan gelen, mübarek, kutlu
İDİKUT: birl. İdi/Kut...Kut sahibi, Tanrıdan gelen, Tanrıya yakın, Tanrıya benzer, Tanrı tarafından
görevlendirilmiş vb. anlamları içeren ve Uygur kağanlarının büyük çoğunluğunun kullandığı bir unvan
İDUK: İdi, Tanrısal, mübarek
İGAN: Yıkan, yıkıcı, deviren
İGİT: 1- Yiğit 2- Bakıcı, eğitici
İĞDİ: (İğdir) Yetkin, ehil, iyice
İĞREK: Saf, temiz, duru, arı
İĞSEN: Kayıtsız, ilgisiz
İĞSİZ: Salim, selametli
İKİNÇ: İkinci
İKİZER: İkizlerden her biri, benzer
İKŞİT: Yürekli, bagatur
İL: 1- Doğuş, oluş, oluşum 2- Bitişme, bütünleşme, doku 3- Devlet 4- Yurt, yer, konak, memleket,diyar
5- Halk, ahali, insan topluluğu 6- Barış, sulh
İLAÇAN: birl. İl/Açan ..İl almış, fatih, algan
İLAÇİN: Laçin, şahin
İLBAY: birl. İl/Bay .. Vali, bakan, beylerbeyi
İLBEY: birl. İl/Bey
Otmanlılar döneminde asker toplayıp, onların eğitim ve lojistiğini sağlayan kişilere
verilen bir unvan
İLBİ: Büyü, sihir
İLBİLGE: birl. İl/Bilge ( Devlet yönetiminde bulunmuş ve devlet tecrübesi olan)
İLBİLİG: 1- Devlet bilgisi ve deneyimi 2- Devlet arşivi
İLBİLMİŞ: birl. İl/Bilmiş Yurtsever, yurduna bağlı
İLÇİ: Devlete hizmet eden, devletin hizmetinde olan
İLÇİN: Devlet görevlisi, devlete iş gören
İLDAŞ: Yurttaş, hemşehri
İLDEM: Pişman, nadim
İLER: Oluşum, bitişim
İLEY: Civar, etraf
İLGEN: Kanıt, delil, ispat
İLGERÜ: 1- İleri, ileride 2- Doğu, doğudan 3- Bolluk, refah
İLGEZDİ: birl. İl/Gezdi, Gezgin, seyyah
İLGEZER: birl. İl/Gezer, Gezgin
İLGİ: Bağlantı, bitişim, alaka, özen
İLGİK: Barışsever, barışçı
İLGİNÇ: İlgi çeken, ilgi duyulan,enteresan, sıra dışı
İLGİR: Barışçı, barışsever
İLGÖRMÜŞ: birl. İl/Görmüş, Gezgin
İLGÜ: Amaç, hedef
İLGÜY: Nazlı, nazenin
İLHAN: birl. İl/Han...Bölge Hanı, Kağanlığa bağlı özerk han
İLİDİ: Yarar, fayda
İLİG(ğ): 1- Ünlü, tanınmış, meşhur 2- İlk, birinci, başlangıç, ortaya çıkış
İLİK: İlk, birinci, önce
İLİNGİ: Devletine bağlı, devletinin hizmetçisi
İLİŞ: Bitişik, yakın
İLK: Başlangıç, doğuş, çıkış, öncelik
İLKE: (Ülke) Kurucu, yapıştırıcı, oluşturucu..(Günümüz Türkçe’sinde,”prensip, düstur” anlamında)
İLKİ: ilk, ilkin, birinci
İLKİN: Birinci, öncelikli
İLKUŞ: birl. İl/Kuş Kartal türü bir avcı kuş İLLİ: Bağımsız, özgür, devleti olan
İLMEN: Devletç devletine sadık
İLSİRET: birl. İl/Siret ..Düşmanın devletini yıkıp, esir eden, devletsiz bırakan
İLTEMİŞ: birl. İl/Demiş ..Yurtsever
İLTER: Yurt koruyucusu, yurduna sahip çıkan, yurtsever, yurdunu toparlayan
İLTERİM: birl. İl/Terim
İLTERİŞ: birl. İl/Teriş, Yurdunu ve budunu derleyip, toparlayan, bir aya getiren ve yücelten
İLTÖRE: birl. İl/Töre, ..Devlet geleneği
İLTUTMUŞ: birl. İl/Tutmuş, Algan, fatih
İLUN: 1- Ulu,yüce 2- Soylu 3- Genç, cıvan
İLYIĞDI: birl. İl/Yığdı, Algan, fatih
İME: Em, çare, derman
İMEÇE: Birliktelik, emek ortaklığı
İMEN: 1- Emen, can, ruh 2- Kayın ağacı
İMER: Hayırsever, iyilik sahibi
İMGE: 1- İyi, yararlı 2- İz, belirti 3- Tasavvur, zihinsel sembol
İMİŞÇİ TUNGATAR: birl. İmişçi/Tunga/Tar..Kaplanlarla dövüşen cesur kişi
İMRAG (imrağ-İmrak): Aşık, derviş, dost
İMRE (Emre-İmrağ): 1- Ağabey,ağa 2- Beylerbeyi 3- Aşık, derviş, dost
İMREN: İmrenmekten...imrenilen, iç geçirten
İNAK: 1- Kardeş, kardeş çocuğu 2- Han ve beylerin en güvenilir adamı ve yardımcısı
İNAL: 1- Soylu, Kağan yada Hanların ana tarafından akraba 2- Anası Kağan yada Han soyundan olup
babası kara budundan, halktan olan kişi 3- Avrupa’daki, kont, baron vb. unvanların Türkçe’deki karşılığı
4- Emin ve güvenilir kişi
İNALÇIK: Küçük İnal
T...1- Uygur kağanlığı dönemi bey ve komutanlarından 2- Haverezmler devleti bey ve
İNAN: İman, inanç 2- Kural, akide 3- Emniyet, güvenlik
İNANGU: İnanılan, güvenilen, mutemet
İNANIR: İmanlı, inançlı
İNCE: Hafif, yeğni, nazik
İNCESEN: Huzur ve güvenlik, sükunet
İNCİ: (Yinçi, yinçgü) 1- işve, naz,eda 2- Sessizlik, ıssızlık 3- İstiridye türü deniz
kabuklusundan çıkan tane, takı
İNÇGÜ: İnce, narin
İNER: İnmek...den mec. Alçak gönüllü, mütevazı
İNERBAŞ: birl. İner/Baş mec. Alçak gönüllü
İNİ: Kardeş, karındaş,kayın birader
İNİSİ: Küçük erkek kardeşi
İPAR: Parfüm, misk
İPEK: (Yipek) İpek böceğinin ipeği (İp...kökünden)
İRÇİ: 1- Yırcı, halk ozanı 2- İr.ik, iricik 3- Yirçi, yerci, toprak sahibi
İRÇİK: 1- İricik 2- Er, küçük er
İREN: 1- Sert, katı2- Araç, vasıta 3- Ürek, yürek
İRENÇİN: 1- Bağımsız, başına buyruk 2- Güçlü, dayanıklı
İRGE: 1- Yırlama, söyleme, okuma 2- Ergin, olgun
İRGİN: (İrge) Uygurlar ve Karluklar dönemi memuriyet unvanlarından
İRİK: Sert, katı, iri
İRİM: Müjde, iyi haber
İRİS: 1- Kurtuluş, hürriyet 2- Iras, ıraz
Türk mitolojisindeki tanrıça adlarından “kötü ruhları kovup, tamuya gönderen tanrıça”
İRKİL: 1- Ululuk, heybet, cesaret 2- Aksakal,kam, baksı
İRKİN: Olgun, bilge, ulu
İRKİT: Ürküt, ürkütücü, heybetli
İRKLİ: 1- Güçlü, muktedir 2- Yüksek dereceli memur
İRNEK: (Emek) Serçe parmak
İRŞİ: Peri, peri kızı
İRTEGÜN: birl. Erte/Gün Sabah
İRTEM: 1- Erdem, fazilet 2- Marifet, hüner
İRTİŞ: Hüner, hünerlilik
İRTÜK: Değer, kıymet
İSEN: 1- Esen, yel, rüzgar 2- Doğa, tabiat 3- Açık, net, sahih
İSTEK: İsteyiş, arzu
İSTEM: İrade, dileme erki
İSTEMİ: İstem, irade, dileme ve buyurma erki
İŞBARA: (iş, devinme, davranma) Bara /Var, varlık) birl. İş/Bara
İŞÇEN: İşgüzar, hamarat
İŞGÜN: (İçgün) Kızıl yapraklı bir yayla çiçeği İŞİM: (İçim) İçtenlik, samimiyet
İŞİTGEN: İşitici, dinleyici,öğüt dinleyen
İŞLEK: 1- İdmanlı, eğitimli 2- İşgüzar, çalışkan
İTBARAK: birl. İt/Barak (Barık, baraka)
Türk mitolojisinde adı geçen köpek
İTGÜÇİ: İteleyen, itici, yapıcı, destekçi
İTİK: Yetik, yetkin, uzman
İTİMGEN: İteleyen, itici, destekçi
İTMAÇ: Alet, edevat, takım
İTMİŞ: (Etmiş) Yapıcı, uzman, uzmanlaşmış
İVECEN: Aceleci, telaşlı
İVGİN: (Evgin) Ateşli, sabırsız, telaşlı
İYBA: Utangaç
İYE: Güç, kudret, erklik, sahip olma
İYEUZA: birl. İye/Uza, Güçlü, egemen ve uzman
İYİ: İyi, yararlı ve uğurlu
İYİK: 1- İyi, uğurlu 2- Heves
İYİM: 1- Güzellik,hüsn-i niyet 2- Dost, canan, yaren
İYİMSER: Olayları iyi gözle gören ve yorumlayan
İYNEM: Dost, ahbap, yaren, canan
İZ: Basma, ezme, sıkıştırma, kesmek, yarmak...bildiren kökten; yarık, yara, kalıntı, belirti
İZGİ: (İZGÜ) 1- İyi,kutlu 2- Akıllı, zeki 3- Adil, adaletli
K harfi ile başlayan isimler
KAAN
Kagan) Kagan sözcüğünün Moğol ağzındaki söylenişi
KABA: Büyük, iri, şişkin
KABAK: 1- Kapalı, kabuklu 2- Kabarık
KABAL: Kapalı, zindan, mahpus
KABAMIŞ: Kapalı, güçlü, mahfuz
KABAN: 1- Kapan, kapıcı 2- Kabarık, asi, isyankar 3- Dik yokuş
KABAR: 1- Kabarık, asi, kabadayı 2- Kapan
KABARTU: Şişik, kabarık, kabarcık
KABIŞ: Kavuş, kavuşma, birleşme, toplanma
KACIR: Kaçır, kaçırıcı, korkutucu, ürkütücü
KAÇ: (Kaçı, kaş) Kaçan, koşan
KAÇAĞLI: Kaçaklı, kaçıcı, koşucu
KAÇAN: 1- koşan, kaçan 2- Vakit, saat, vade
KAÇGAR: (Koçgar,kaşgar) 1- Koç gibi, koç yiğit 2- koç başı
KAÇIR: Kaçıran, kaçırtıcı
KAÇIRA: (Kaçır) 1- Kaçıran, ürküten 2- Çalışkan, aktif
KAÇMAS: 1- Kaçmaz, ürkmez, korkmaz 2- Evcil, munis
KAÇUT: 1- Savaş, dövüş 2- Kısa mızrak, kargı
KADAGAN: Buyruk, ser, emir, komut
KADAK: (Katak,Katık) 1- Katı, sert 2- Mıh, çivi 3- Armağan, hediye
KADAŞ: Arkadaş, yaren, yakın
KADIR: (Katır) mec. Güçlü, dayanıklı, metin, inatçı
KADIRCA: Katır gibi
KAGI : (KAKI) Öfke, şiddet
KAĞAN: İmparator, hanların hanı
KAĞANLI(G) : İmparatorluk, imparatorluğa mensup olma
KAĞBA: Koruyucu, muhafız
KAKIĞAN: Öfkeli, gözü kara
KAKINÇ: 1- Kılıç ve kargı hamlesi 2- İhtar, ikaz 3- Hiddet, öfke
KAKIZ: Gözü pek, hiddetli
KAKŞA: Seri, aceleci, hızlı
KAKUMAKLU: Gazaplı,şiddetli
KAL: Ulu, saygıdeğer, hatırı sayılır
KALABA: 1- Ulu, saygıdeğer 2- Sayıca çok, kalabalık, bolluk
KALAKLI: Ulu, yüksekte
KALANÇA: Bakiye, arta kalan, artık
KALÇAV: Şakacı, nüktedan
KALDUN: Kalan, artan, bakiye KALGAN: (Kalkan) Ok, kargı, kılıç gibi savaş aletlerine karşı koruma sağlayan siperlik
KALGAY: Veliaht, şehzade
KALIN: 1- Sert, dayanıklı 2- Mal, servet, varlık 3- Çeyiz 4- Yararlılık, fayda
KALINGU: (Kalın) Kalıng, güçlü, dayanıklı
KALISIZ: Şüphesiz, kararlı
KALMUK: Güç gösterisi, güçlülük, kabadayılık
KAM: Şamanist gelenekte, ulu kişi (Hekimlik, filozofluk, büyücülük, duacılık dahil olmak üzere, oba ya da
oymakların, her türlü sorunuyla ilgilenen kişi)
KAMALAG: Sedir ağacı
KAMAN: 1- Kuman, kumanlı 2- Gözü kara, cesur, aman vermeyen
KAMAŞIG: Melez, karışmış
KAMAZ: Sarsıcı, sallayıcı,ürkütücü
KAMÇI: Kırbaç
KAMDU: Para yerine geçen eşya, emanet
KAMŞAT: Şaşırtıcı, ürkütücü
KAMU(Ğ): 1- Bütün, tam, hep 2- Halk, ahali 3- Destek, dayanışma
KAN: 1- Soy, sop, kaynak, can, canlılık, soyluluk 2- Damarlardaki sıvı 3- Kağan, han
KANAT: 1- Tüy, telek 2- Taraf, yön, cenah
KANCI: 1- Kan güden soylu 2- Kanıcı, kanmış, inanıcı
KANDI: İnançlı, kanık
KANDUK: (Kanduk) Kandı, kanık
KANDUKYURT: birl. Kanduk/Yurt Gurbet
KANG: (Kang, kan) Kan, soy, ata
KANGSIK: 1- Kardeş gibi..kardeş yakınlığında 2- Üvey kardeş
KAYNAK: (Kanak) mec. Soylu
KANIĞ: 1- Kanmış, kanık 2- Sevinç, neşe
KANIK: 1- Kanma, inanma, kabul, ermek 2- Sevinç, neşe
KANIŞ: Kandırış, cilve, işve
KANITGAN: Şevk veren, kan kaynatan
KANK: 1- Kan, soy 2- Ata, baba
KANKLI: Soylu, soyu sopu belli, kanlı
KANLI: Soylu
KANTIK: 1- Kandırıcı, işveli 2- Uzakta, gurbette olan
KANYUMAZ: birl. Kan/Yumaz (Yumak, yıkamak...dan)
KAPALAN: Kaplan
KAPAR: 1- Akıl, can, ruh 2- Kalkan, zırh 3- Kapan, tuzak
KAPGAN: 1- Kanlı, soylu 2- Kalkan, zırh 3- Algan, fatih 4- Kaplan 5- Kapan, tuzak
KAPGIŞAY: Saf, sade, halis
KAPKIR: Hassas, imtizaçlı
KAPLAN: Kapan, kedigillerden bir yırtıcı hayvan
KAPURTU: Kabartı, kabarık, kabadayı
KAR: Kar tanesi
KARA: Siyah renk, ak’ın karşıtı Ancak...Bu sözcükte de Türkçe ad ve sıfatlar arasında özel bir yere
sahiptir. Çünkü birçok mecaz anlamı içinde barındırması ilgi çekicidir. Birçok birleşik adın, başında ya da
sonunda kullanılabildiğinden, çeşitli anlam değişiklikleri de ortaya çıkabilmektedir. Bu yüzden, içerdiği
tüm anlamları açıklamakta yarar vardır. Bu durum,ayrıca Türklerin, sosyal yaşamlarında, renklere ne
derece önem verip, ne derece zengin anlamlarla bezediğinin de önemli ipuçlarını verecektir. Örneğin:
Ak:Temizlik, güzellik, soyluluk, merkez. Gök(mavi): Kutsallık, özgürlük, Kızıl(kırmızı): Dikkat,
özen,tedbir, değişiklik, devrim, şiddet. Yeşil: Doğum, tazelik, huzur, sükun anlamlarını içinde
barındırmaktadır. Renklerle yönler de anlatılabilir. Ak: güney, Kızıl: Doğu, Sarı: Batı, Kara: Kuzey
yönlerini anlatır. Kara’nın öteki anlamlarına gelince:
1- Güç, şiddet
2- Olağanüstülük, harikuladelik
3- Ululuk, büyüklük, ulaşılmazlık
4- Cesaret, atılganlık, yiğitlik
5- Yas, keder, üzüntü, ölüm
6- Fakirlik, sıradanlık, (soylu olmamak)
7- Kötülük, bela, uğursuzluk
8- Esmer ten, yanık ten
9- Aşırı soğuk, kış
KARAALMAZ: birl. Kara/Almaz..Namuslu
KARABAŞ: birl. Kara/Baş 1- Evlatlık 2- Kul, köle
KARABATAK: birl. Kara/Batak...Bir deniz kuşu
KARACA: 1- Karaya çalan, esmer 2- Gözü kara, cesur, şiddetli 3- Bir ceylan türü
4- Halktan soylu olmayan
KARACIK: 1- Esmer, kar tenli 2- Gözbebeği
KARAÇIL: Kumral, karaya çalan KARAGA: Karga, kuzgun
KARAĞLI: 1- Yaslı, matemli 2- Bakışları etkileyici
KARAHAN: birl. Kara/Han
1- Türk mitolojisinde “Tanrılar Tanrısı” 2-Devletlerinde, soylu
olmayıp, kara budundan (halktan) biri olarak devlet kuran kişilerin takındığı unvanlardan
KARAK: 1- Kara/Ak 2- Gözbebeği 3- Bakış, nazar
KARAKÇI: 1- Gözlemci, bakıcı 2- Karakeçi
KARAKIRK: birl. Kara/Kırk (..Kırk sayısı da, üç ve dokuz gibi, Türklerin uğurlu sayılarındandır.)
KARAKITAY: birl. Kara/Kıtay (Çinliye benzeyen, Çinlilerle kanı karışıp, melez olmuş)
KARAKOL: birl. 1- Kara el 2- Gözetleme yeri, gözetim alanı
KARAKUŞ: birl. Kara/Kuş (Mizan Yıldızı)
KARAKÜNE: Kara gün
KARAL: Vade, müddet
KARAMIŞ: Bakmış, görmüş, açık göz
KARAMAN: 1- Kara tenli 2- Yiğit, gözü kara
KARANÇI: Bakıcı, gözlemci
KARAOTAĞ: birl. Kara/Otağ
Eski dönem, toy ve şölenlerde, çocuğu olmayan beylerin oturduğu kısım, tribün (...oğlu olanlar,Ak otağa,
kızı olanlar kızıl otağa, konuk edilirlerdi.)
KARAOZAN: birl. Kara/ozan (halk ozanı)
KARASAGU: ağıt, mersiye
KARASÜYÜK: birl. Kara/Süyük (kemik) (avam, halktan)
KARAŞAMAN: birl. Kara/Şaman
T...Şamanist gelenekte, kötü ruhlarla uğraşan şamanlar
KARAŞIN: Esmer, karaya çalan
KARAUL: Bakış, gözlem yeri (Karakol sözcüğü buradan gelir)
KARAÜREK: birl. Kara/Yürek Cesur, korkusuz
KARAV: Bakış, nazar, bakan
KARAVUL: (Karaul) 1- Gözcü, keşif kolu 2- Muhafız
KARAY: yardımcı, yararlı, yardımsever
KARAYIŞ: bakış, bakan
KARAYİR: birl. Kara/Yer (kara toprak)
KARÇAK: 1- Pençe 2- Büst, yarım heykel
KARÇIGA: Bir şahin türü
KARDAŞ: Kardeş, kardeş yakınlığı
KARGI: Mızrak
KARGIN: Meşbu
KARGUY: 1- Bir atmaca türü 2- Gözetleme kulesi, dağ başlarına yapılan yüksek yapı
KARIK: Karışık, melez
KARIKSIZ: Saf, temiz, karışık olmayan
KARIMIŞ: karışık, karışmış
KARINÇIK: Bakış, nazar, göz kaçamağı
KARINDAŞ: 1- Kardeş, kardeşlik 2- Kız kardeş, bacı (Kazak ve Kırgızlarda)
KARLIGAN: karlar eriyince açan bir dağ çiçeği
KARLIK: Karlı arazi, karlı dağ
KARLU: Karlı, kar almış
KARLUGAÇ: Kar çiçeği
KARMAS: Karıştırmaz (Soyunu, neslini)
KARŞI: Karşıt, zıt
KARŞIT: Karşı
Türk mitolojisinde, Ülgen’in yedi oğlundan biri ve Temizlik Tanrısı
KARTAL: İri kanatlı avcı kuş (Karatal)
KARUÇ: 1- Karış, karışık 2- Kara uç
KARYAĞDI: birl. Kar/Yağdı (...Doğumu, kar yağdığı sırada olan)
KASAR: 1- Keser 2- kasıntı, afili 3- Fırtına
KASMIŞ: Afili, fiyakalı, kasıntı
KAŞ: Kaş, korkusuzluk, cesaret
KAŞGAR: Cesur, üstün vasıflı
KAŞKA: 1- Yiğitlik, mertlik 2- Üstün vasıflılık 3- Dayanıklılık, metanet
KAŞUK: Dayanıklı, metin
KATAK: Katı, sert
KATAN: 1- Sert, katı 2- Saplayan, (Kargı, ok) 3- Ekleyen, artıran
KATGI (katkı): 1- Katı, sert, haşin 2- Yarar, yararlılık 3- Neşe, şenlik
KATGIÇ: Katı, sert, dayanıklı, haşin
KATI: sert, dayanıklı, haşin, güvenli, adamakıllı, etraf
KATLICAK: Katıca,sertçe,şiddetli
KATIGU: Çalışkan, gayretli, azimli KATIĞDI: Çok katı, şiddetli, kuvvetli
KATIK: 1- Katı, sert, güçlük, şiddet 2- Katılan, katılım 3- Ekmek, yemek
KATILGAN: Dayanıklı, metin, sert
KATILIK: Güçlük, sertlik, dayanıklılık, haşinlik
KATIRAK: Katıca, haşince
KATIYEL: birl. Katı/Yel (Kuru rüzgar)
KATIZ: 1- Ağaç kabuğu 2- Tarçın
KATLAV: Zırh, siper
KATLIG: Katılık, sertlik
KATMIŞ: 1- Saplamış 2- Katılaşmış 3- Eklemiş
KATUN: (Hatun) İmparatoriçe, Kağan eşlerine verilen bir unvan. (Kadın sözcüğü buradan gelir)
KAVAN: Kovucu, defedici
KAVÇIN: Konuk, kısa süreli misafir
KAVŞIT: 1- Kavuşma, vuslat, kavuşulan yer
KAVURT: 1- Kurt 2- Haşmet, ihtişam 3- Dayanıklılık, kalıcılık
KAVUŞ: 1- Menzil, kavuşulacak yer 2- Buluşma, buluşma yeri
KAY: 1- Tipi, kar fırtınası 2- Masal, hikaye
KAYA: Taş bloğu mec. 1- Sertlik, sağlamlık, yıkılmazlık, dayanıklılık 2- İhsan, inayet
KAYAK: Kayık, sandal
KAYALAK: 1- Kayık, sandal 2- kaya, kayalık
KAYAN: 1- Çığ, çığ kümesi 2- Sel, sel suyu
KAYAR: 1- Sel, sel suyu 2- Gurur, onur
KAYAŞ: Hısım, akraba, kavim kardeş
KAYÇI: Masalcı, destancı
KAYDU: 1- Katı, sert, şiddetli 2- Kaygı, hüzün 3- Sel, sel suyu
KAYGAÇ: Kayık, sandal
KAYGAŞ: Mucize, olağanüstülük
KAYGIN: 1- Üzgün, kaygılı 2- İsyankar, isyan halinde
KAYGU: Kaygı, endişe, titizlik
KAYGULU: Kaygılı, mahzun
KAYGUN: Mahzun, üzgün, müteessir
KAYGUSUZ: Vurdumduymaz, gailesiz, umursamaz
KAYI: 1- Sel 2- Kar fırtınası 3- Muhkem, iyi korunan
KAYIR: 1- Kayırma, hamilik, destek 2- Heybet, gösteriş 3- Azim, kararlılık
KAYIRGAŞ: 1- Deste, demet 2- Kayırıcı, koruyucu
KAYIRMIŞ: Kayıran, kayırıcı, destekçi
KAYIRŞI: 1- İçli, merhametli 2- Karşı, muhalif, hizip
KAYITGAN: Dik başlı, boyun eğmeyen
KAYITMAS: Adil, adaletli
KAYMAS: Adaletli, düzenli
KAYNAK: Pınar, göze
KAYNAR: 1- Pınar, göze 2- Ateşli, kızgın
KAYNARCA: 1- Kaynak, pınar, menbaa 2- Ilıca, banyo
KAYRA: Yardım, inayet
KAYRAL: Yardım, destek
KAYRALDIĞ: 1- Destekli, torpilli 2- Eli açık, cömert
KAYRIM: Arka, destek, inayet
KAYRU: Geri, arka, destek
KAYTAG: Aldatıcı, adaletsiz, hilebaz
KAYTBAY: Adil, adaletli, hakkaniyetli
KAYTMAZ: Adil
KAYTUN: Yardımsever
KAYURTAR: Kurtarıcı, yardımsever
KAZAK: 1- merkezden uzak kalan 2- Otoriteye bağlı olmayan,başına buyruk 3- Gezgin
KAZAN: 1- Kazanç, kazanım, birikim, artı değer, bolluk 2- Kızan, kızgın
KAZANCUK: 1- Kazanç, kar, getiri 2- Yemek kazanı, tencere
KAZANÇ: Gelir, kar, artı değer, getiri
KAZGAN: Kazan, kazanç
KAZILIK: 1- Kazık 2- Kazma aleti 3- Kızgın, celalli
KAZIRGAN: Şamanist gelenekte, kötü ruhların, doğruluğa gelmesi için,geçici bir süre için kaldığı ateş
çukuru. Bir nevi cehennem
KAZU: Nimet, kazanç
KAZUK: (Kozu, Kazık) 1- Kazma 2- Kazık, sırık
KEBEK: Kabuk, ağaç kabuğu
KEBENÇ: İtimat, güven, hoşnutluk
KEBENÇÜ: Hoşnut, bahtiyar
KEÇİG: 1- Geçit, köprü 2- Mutlu, sevinçli KEÇİKLİĞ: Mutlu, sevinçli
KEÇİR: Bağışlayıcı, affedici
KEÇÜRGEN: Bağışlayıcı, affedici
KEDİMLİG: 1- Zırh, demir ağ 2- Giyimlik, giysi
KEKMEN: Olgun, ergin, ermiş
KELEŞ: Alımlı, yakışıklı, cıvan
KELEZTİ: Hayal, serap
KELGİN: Gelgin, suyu kabaran ırmak
KELİŞTÜ: Olgunluk, gelişim, suhulet
KELTEÇİ: Gelici, gelecek olan, halef
KEMEÇ: Asker, askeri görevli
KENÇEK: (Gençık, Genç)
KENÇLİYÜ: Oğuz beylerinin, özellikle güz kurultayların dan sonraki toy ve şölenlerde, kendi mallarını
yağmalatıp, halka dağıtılması için kurdukları büyük sofra. Yağma sofrası
KENDÜZ: Nefs, can, ruh
KENEŞ: İstişare, müşavere
LENGEŞ: Keneş
KENGEŞLÜ: Danışık, anlaşık, dayanışmalı
KENDİL: Gönül, gönüllü, temiz yürekli
KENİ: (Kuni) Adaletli, adil, dengeli
KEPKE: Örnek, numune
KEPTİK: 1- Latif, şakacı 2- Eşit, müsavi
KERAMUN: Karaman, esmer tenli
KERAYET: Sahil, kıyı, plaj
KEREGÜ: Ev, çadır, barınak
KEREKLİ: Gerekli, elzem, ihtiyaç
KEREKTÜ: İhtiyaç, lüzum, zaruret
KEREKÜLÜG: Çadırlı, göçebe
KERELTİ: Tanıklık, şehadet
KEREN: Ulu, kebir, kadir
KEREŞ: Kiriş, yay kirişi
KERİ: 1- Eski, kadim, geride kalan 2- Germekten, gerilmiş, gergin
KERİNÇSİZ: Eşsiz,emsalsiz
KERKİ: Balta, nacak
KERKİT: Nacak
KERTÜK: (Kertik) 1- Ağaca bıçakla çizilen çizgi 2- yapay, suni
KESEN: 1- keskin, kesici 2- Bölüm, ara
KESİ: Keskin, kesen, kesici, sert
KESİK: Kesi, keskin
KESKİN: 1- Sert mizaçlı, asabi 2- Uç, ekstrem 3- Kesici
KEŞİKÇE: 1- Muhafız, koruyucu 2- Defa, sıra, adet
KEŞİKÇİ: 1- Israrlı 2- Nöbetçi
KET: 1- Darbe 2- Yılmaz, azimli, kararlı
KETÇİK: Darbecik
KETE: Ulu, büyük
KEYİK: Baht, mutluluk
KEZEGEN: Gezgin, çapkın
KEZGEN: Gezgin, çapkın
KEZGİÇ: Gezgin
KEZİK: Cesaret, atılganlık, cüret
KEZİR: (Kizir, keser) Cesur, cüretkar
KIBI: Keşif, buluş
KICIR: Öç duygusu, intikam
KICURGAN: Gösterişli, mağrur
KIDIK: Gedik, güdük
KIĞILCIM: Kıvılcım, şerare
KIĞITDUK: Davet, ikram
KILAĞI: Kılıç ve bıçakların bilendikten sonra ağız kısmında meydana gelen çizgi
KILAĞUZ: Kılavuz, rehber
KILAVUN: Düğün hediyesi
KILDI: 1- Yaratıcı, yapıcı 2- Etken, amil
KILGI: 1- İstem, irade 2- Yaratılmış, kılınmış
KILICI:Yaratıcı, yapıcı, halik, kadim
KILIÇ: (Kıl-Uç) Silah
KILIG: 1- yaradılış, huy, karakter 2- Beceri, iş, yapıcılık
KILIGLI: 1- İyi huylu, ahlaklı, görgülü 2- Becerikli, çalışkan, işgüzar
KILIN: 1- Huy, yaradılış 2- Naz, işve KILINÇ:Kılınış, huy, karakter
KILIVAN: Hediye, bahşiş, ödül
KILUÇ: Kılıç
KIMAÇA: Engel, mania
KIMAR: Komar, homar, yakışıklı, cezb edici
KIMIRTU: Kıpırdanış, devinim, jest
KIMIZ: Ekşi, mayhoş anlamına gelen ve kısrak sütünden yapılan bir içki
KIMNA: Sürekli, daima, her zaman
KIN: 1- Silah muhafazası 2- Gayret, çalışma 3- Suç, cürüm, ayıp
KINAGU: 1- Ceza, cezalandırma 2- Çalışma, aktivite
KINAY: Aktif, çalışkan
KINCAL: İnce, narin, zayıf
KINÇAK: Bıçak kılıfı
KINGAL: İnce, narin
KINGIR: Metin, dayanıklı, sebatkar
KINIK: 1- Gayret, gayretli, çalışkan 2- Muhterem, şerefli, hakim
KIP: Baht, talih
KIPÇAK: 1- Merkezde kaçmış, uzaklaşmış ve bir otoriteye bağlı bulunmayan 2- Çayırlık, geniş
toprak,sahipsiz boş ve geniş arazi 3- Ağaç kovuğu 4- Bahtı açık, talihli
KIR: 1- Kırmak...dan Kırış, kesiş, kırma, yarma eylemleri 2- Ak’a yakın kirli beyaz renk 3- mec. Olgunluk,
tecrübe
KIRAÇ: 1- Kırlaşmış, kıra çalan, kır gibi 2- Kırıcı, kırık, yarık 3- Verimsiz toprak, yaşlı toprak
KIRAN: 1- Bozgun yapan, düşmanı yok eden 2- Dağ yamacı 3- Yön, kenar, kıyı
KIRAY: 1- Genç, delikanlı 2- Kıran, kan dökücü, vurguncu
KIRCA: Kıra çalan, ,kırlaşmış mec. Olgun, bilge
KIRCI: 1- Kırıcı, sert mizaçlı 2- Kenar, uç, sahil
KIRGI: 1- Kırım 2- Bir atmaca türü
KIRGIL: Kırık, üzgün, kırgın
KIRGIN: 1- Gönül kırgınlığı 2- Bozgun
KIRGIZ: 1- Kırgıncı, bozguncu, geçimsiz 2- Kırk/Uz 3- Numune, örnek
KIRICI: 1- Kıran, bölen, yaran mec. Sert mizaçlı, gönül kırıcı 2- Kenar, sahil
KIRIK: Kırılmış, bölünmüş
KIRIM: 1- Kırış, bozgun, katliam 2- Kırgınlık, küskünlük 3- Uç nokta, kenar
KIRIY: Sahil, kenar
KIRKIN: Bahşiş, hediye
KIRKLI: Eski, Şamanist gelenekten, bazı değişiklikler yada dinsel motiflerin de eklenmesiyle,
bugünlere kadar gelen bir inanca göre; gerçek anlamı “kırk ünlü ata ruhunun koruması altındaki kişi”
KIRMAN: Kırma yeri, Kırman, harman
KISIG: 1- Hapis, dar yer 2- Kısıtlı, bağımlı
KISIGLU: Hapis, mahpus, kıstırılmış
KISRIK: Utangaç, mahçup
KISTAVUL: Acele, aceleci, telaşlı
KIŞIL: Kışlık, kış için ayrılmış
KIŞLAK: Kışın kalınan yer, ez, kışlık ev
KITAY: 1- Çinliye benzeyen , Çinliye karışmış 2- Kutay
KIVANÇ: Gurur, kıvanma, sevinme, öğünme, mutlu olma, kendine güvenerek ve öğünerek
sevinme hali
KIVAM: Olgunluk,yeterlilik
KIVANDUK: Kıvançlı, mutlu
KIVIK: Ara, fasıla
KIVILCIM: Ateş parçası, şerare
KIVLIK: Kıvanç ve mutluluk nedeni
KIVRAK: 1- Kıvançlı 2- Hareketli, dayanıklı
KIVRIM: Hare, iltiva
KIYAK: 1- gaddar, acımasız 2- Kayak, kaydıraç 3- Çekicilik, cazibe
KIYAL: İmge
KIYAN: 1- Dağdan hızla akan sel suyu 2- Gaddar, acımasız, kıyıcı
KIYAT: Çekici, cazibeli
KIYGA: Zeki, çok akıllı
KIYGI: Zeka, deha
KIYIK: 1- Zeka, dahi 2- Çekici 3- Kaçak, kapçak
KIYIKSIZ: Kaçmaz, sözünden dönmez, düz
KIYIN: 1- Akit, sözleşme, anlaşma 2- Güç, kudret, otorite
KIYIŞKAN: 1- Sözünün eri, sözünde duran 2- Cesur, gözü pek
KIYMAÇ: Gamze
KIYNAK: 1- Ünlü, meşhur 2- pençe, kartal pençesi
KIYUK: 1- Mutluluk 2- Geyik KIZARIK: 1- Kızıl, kızıllaşmış 2- kızgın
KIZGAN: Kızgın, kızışmış
KIZGIN: Kızıllaşmış, asabi
KIZI: Şiddet, asabiyet, kızama, kızgınlık
KIZIK: 1- Kızgın, asabi 2- Kısık, hapis
KIZIL: 1- Kırmızı, al 2- Altın 3- Kızmış, kızarmış, kızgın
KIZILALMA: birl. Kızıl/Elma
Olgun, kızarık elma anlamı, bir sembol ve imgedir. Ülkü’yü motivasyonu içerir. Bazen,
fethedilmesi gereken illeri ifade eder, çoğu kez ise bütün Türklerin, tek bayrak altında toplandığı devletin,
“Birleşik Türk devletleri”nin imgesi
KIZILGU: Kızarmış, kızgın
T... Kırgızların, Mürdi oymağı, dip dedelerinden.
KIZILHAN: birl. Kızıl/Han
Şamanist gelenekte Tanrı sıfatlarından
KIZILOTAĞ: birl. Kızıl/Otağ
Kağan ya da Han’ların verdikleri, toy ve şölenlerde, kız çocuk sahiplerinin oturduğu, şeref tribünü
KIZIMTAY: birl. Kızım/Tay (Kızmaktan kızgınlık) Tay
KIZIRAK: (kızarık, kızrak) Nadir, ender rastlanan
KİÇİ: 1- Kişi, adam, insan 2- Küçük, minyon 3- Geçmiş, geçik, eski 4- Keçi
KİÇİCİK: 1- Kişicik, insancık 2- Küçük, minyon
KİÇİK: 1- Küçük, minyon, Geçik, geçmiş
KİÇİN: Zincir
KİÇKİ: 1- Eski, kadim 2- Kişi, insan
KİÇKİNE: (Giçgine) Geçkin, geçmiş kadim
KİDGÜ: Giyim, giysi, elbise
KİLÜKEN: Gülen, güleç, güleryüzlü, mütebessim
KİNDİK: Orta, odak, merkez
KİNEŞ: Şura, meşveret, kongre
KİRİŞ: Sinirden ve bağırsaktan yapılan sicim. Ok yayı olarak da kullanılır.
KİRTİ: Doğruluk, gerçekçilik
KİŞİLİK: Karakter, şahsiyet, insan olma özelliği
KİŞKEN: (Kiçgen) 1- Küçük, minyon 2- Geçen, geçmiş
KİÇKENTAY: birl. Kiçken/Tay ...minyon, minik
KİYE: Kut, talih, ululuk
KİYELİ: Mübarek, saygıdeğer, ulu
KİZEK: 1- Kesik 2- Nöbet 3- Seyran, gezinti
KİZİR: 1- Keser, kesici 2- Gever, gezgin 3- Atılgan, cesur
KOBRAT: (Kubrat) Derlemek, toparlamak, örgütlemek
KOBU: (Kovu) Buket, demet
KOBURCUK: Kabarcık, kabarık, kabadayı
KOCA: 1- Ulu, saygıdeğer, hürmete layık 2- Bilgili, tecrübeli, görüp geçirmiş 3- Gösterişli, azametli 4-
Mert, düz, koç gibi
KOCABAŞ: birl. Koca/Baş ...Koruyucu, muhafız
KOCAMAN: 1- Akıllı, bilge 2- İriyarı, cüsseli, heybetli
KOÇ: Erkek koyun mec. Düz, mert, yüz yüze dövüşen, hilesiz, yiğit, dayanıklı, yılmaz
KOÇA: 1- Koç gibi..2- Kibar, centilmen
KOÇAK: Koç gibi, cesur yürekli
KOÇAN: 1- Centilmen, kibar 2- Koşan, koşucu
KOÇAŞ: Rehber, yol gösteren, önde giden
KOÇGAR: (Kaçgar,kaşgar) 1- Koç başı 2- Koç gibi, koç yiğit
KOÇİ: Koç gibi, koç yürekli
KOÇLUĞ
Koçluk) Koç olacak kuzu
KOÇO: Kibar, mert
KOÇU: 1- Koç gibi 2- Kibar, centilmen
KOÇUM: 1- Yiğit, mert 2- Koşum, koşma
KOÇUN: Düz, hilesiz, temiz yürekli
KOÇUGAR: Mert, yiğit, özü sözü bir
KODAR: Mağrur
KODAZ: Mağrur
KOKLUĞ: Koku, parfüm
KOKULUG: Koku, Parfüm
KOKUM: Parfüm
KOKUŞ: Dalları, ok yapımına elverişli bir ağaç türü
KOLAN: 1- Hediye, bahşiş 2- Kollayan, koruyan 3- At, eşek,katır gibi hayvanların, eyerini
bağlamaya yarayan kemer
KOLBAG: Kadınların, aksesuar olarak bileklerine taktıkları, boncuklu halka
KOLBAŞ: Askeri birlik başı, komutan, askeri koruyup kollayan kişi KOLBAY: Askeri danışman
KOLCUK: Kolcu, muhafız, koruyucu
KOLÇAK: Kolcu, koruyucu, kollayıcı
KOLÇU: Muhafız, bekçi
KOLDAGÜÇ: Hami, koruyucu, şefkatli, merhametli, yardımsever
KOLDAŞ: 1- Silah arkadaşı 2- Arkadaş, birbirini kollayan
KOLGAK: İstek, heves, talep
KOLGAY: Veliaht, şehzade (Kırım ve Kazan hanlıkları döneminde kullanılan bir aksesuar
KOLKA: 1- Kolgu, kol takısı 2- Refika, hanım, eş
KOLTAG: Arka, himaye, destek
KOLUÇ: Kolcu, kolbaşı, komutan
KOLUNÇUĞ: Yakarış, niyaz
KOMAN: (Kaman,kuman) 1- Yurduna yabancı sokmayan 2- Aman vermeyen 3- Kumral
KOMAS: Komayan, bırakmayan, aman vermeyen
KOMUK: 1- Kabuk, ağaç kabuğu 2- Hazine, define
KOMUR: Cesur, gözüpek
KON: 1- Yurt, vatan 2- Konak, yerleşim, mekan
KONAÇ: Aşiyan
KONAG: 1- Konuk, misafir 2- Konuk ağırlanan ev
KONALGA: 1- Konuk yeri, baş köşe 2- Menzil, konulacak, varılacak yer
KONAT: 1- Cana yakın, munis, sokulgan 2- konuk ağırlayıcı, konuksever
3- Birlikte göç eden oba birliği
KONCA: 1- Armağan, bahşiş 2, Gül
KONÇUK: 1-Aşina, tanıdık 2- Konuk
KONÇUY: Kağan kızı, prenses, soylu kız
KONDU: Yerleşik, yerli
KONDUR: Konuksever, cömert
KONGAR: 1- Koyu kırmızı renkteki at 2- Kızıla yakın renk tonu
KONIK: Can, ruh, yaşam
KONŞUK: 1- Konşu, komşu 2- Yerleşim yeri 3- konuşma, laf
KONUK: 1- Misafir 2- Can, ruh 3- Varılacak yer, menzil
KONUL: 1-Kerevetlerin altındaki, yük konan boşluk, yüklük
KONULGA: 1- Konuk yeri, baş köşe 2- Konuğa verilen yemek, değerli yemek
KONUR: 1- Yakışıklı, civan 2- Gururlu, onurlu, mağrur 3- Kara ve kızıl karışımı renk,
at rengi, doru at
KONUŞ: 1- Yerleşim, karargah 2- Menzil, varılacak yer
KOPAN: 1- Galip, utkan 2- Ulu, yüksek
KOPTURU: Saygı duruşu, tören duruşu
KOPU: Kop, çok, çokluk
KOPUN: Çoklu, bereket, bütünlük
KOPUZ: Saz, bağlama (Kop_Uz)
KOR: 1- Öz, maya, asıl 2- Ateş parçası, ateş
KORBA: Filiz
KORCU: Korucu
KORGAN: Korunan yer, kale, kurgan
KORGAVUŞ: Savunucu, müdafi
KORIÇI: Korucu, koruyucu, bekçi, yasak bölgeleri bekleyen ve koruyan kişi
KORIG: 1- Koru, ağaçlık, yeşil bölge 2- korunan, yasak bölge
KORKMAZ: Korkusuz, cesur
KORKUNÇ: Korkutucu, ürkütücü
KORKUT: 1- Heybetli, korkutucu, korku salan
KORUĞ: 1- koru, koruluk, ağaçlıklı bölge 2- Koruma bölgesi 3- Yasak bölge, askeri bölge
KORUKÇU: Koruyucu, korucu, muhafız
KOŞ: 1- Koç 2- Dizi, sıra, dize
KOŞAK: 1- Koşulan, koşturan 2- Neşide, destansı şiir
KOŞAR: 1- Emredici, buyurucu 2- Koşucu, çalışkan, hareketli 3- Dizen, düzenleyen
KOŞMA: Ölçülü, uyaklı söz
KOŞUK: 1- Yan yana, birlikte, yaren, dost 2- Koşma, şiir
KOŞUL: Hüküm, şart
KOŞULGAN: Koşul koyan, buyurucu
KOŞUM: 1- Koçum 2- Bağlı, yan yana 3- Atın, eyer, kulan, üzengi vb. malzemelerinin tümü
KOŞUN: 1- Asker, savaş birliği 2- Halk, ahali 3- Dizi, dize
KOTKU: Alçak gönüllü, mütevazı
KOY: 1- Koyun 2- Merhamet, acıma duygusu
KOYLU: 1- Merhametli 2- İstikamet, yön, yönünü bilen 3- Koyunlu
KOYU: Merhamet
KOYULDAR: 1- Merhametli 2- Hürmetli KOYULMUŞ: 1- Merhametli 2- Çalışkan
KOYUNLU:Merhametli
KOYURGA: 1- Hürmet, lütuf 2- Acıma duygusu, merhamet
KOYURTANG: Özgürlük, Hürriyet
KOZAN: Kozalak
KOZALAK: Çam, selvi gibi ağaçların sert çiçeği
KOZAN: Kazan
KOZGAV: Kıyam, isyan, başkaldırma
KÖPÜRGE: 1- Köprü, geçit 2- Savaş davulu
KÖÇET: Filiz, sürgün
KÖÇMEN: Göçmen, göçücü
KÖDÜRGÜ: Kurban, adak
KÖGMEN: (Gökmen) 1- Tanrısal, ilahi 2- Sayın, saygıdeğer 3- Gücünü Tanrıdan alan
KÖĞÜZ: 1- Göksel, Tanrısal 2- Göğüs, sine
KÖK: 1- Gök 2- Aile, soy
KÖKDAŞ: Emsal, örnek
KÖKEN: Göğen, gelen, 2- Köken, soy, aile
KÖKİM: 1- Göğüm 2- Soyum, ailem
KÖKLÜ: 1- Tanrıdan gelen 2- Soylu
KÖKTEM: 1- Bahar 2- Gençlik 3- Deha, akıl
KÖL: Göl mec. Ululuk, sonsuzluk, derinlik, bilgelik
KÖLMÜK: Halk, ahali
KÖLÜK: Yük hayvanı
KÖMEK: 1- Yardım, arka, destek, inayet 2- Ahali, halk
KÖMEN: 1- Hayal, düş 2- Irk, soy 3- Cevher, damar
KÖMEY: Gerdan, döş
KÖMÜÇ: Hazine, define
KÖNG: (Könk) Cariye, odalık
KÖNGÜL: Gönül, can
KÖNİLİK : Adalet, doğruluk
KÖNKAŞ: Künkaş, kenkeş, meşveret
KÖNÜ: Adalet, doğruluk
KÖNÜL : Gönül , can
KÖP: Çok, gür, çokluk, bolluk
KÖPTÜK: 1- Bereket, bolluk 2- Kalabalık
KÖPÜK: Kabarcık, köpürcük, çoklu, artış
KÖREGEN : Gören, görücü
KÖREM: 1- Körpe, taze 2- Görgülü, terbiyeli
KÖRGEN: Gören, görücü
KÖRGÜZ: Görgülü, centilmen, beyefendi
KÖRKE: Ağaçtan yapılmış tabak
KÖRKEM: 1- Görkem, ihtişam 2- Hoş, güzel, latif
KÖRKLÜĞ: Güzel, alımlı, cemile
KÖRPE: Taze, cıvan
KÖRÜ: (körüg) Gözcü, haberci, casus, gözlemci
KÖRÜM: 1-Bakış, nazar, gözlem 2- Düş, rüya 3- Zeka, fehm
KÖRÜMÇİ: Astronom, rasat, gözlemci, yıldızları inceleyen kişi.
KÖRÜMDÜK: Bakıcı, nezaretçi
KÖRÜNÇ: 1- Görgü, muaşeret 2- Bakan, nazır
KÖSEMEN: Tas artan koç.
KÖŞÜK: Dilek, temenni
KÖTÜZ: Kıymetli
KÖVENÇ: 1- Güvenç, güvence, teminat 2- Azamet, gurur
KÖVEZ: Afi, çalım, fiyakalı.
KÖYMEN: 1- Yanıcı, yanık 2- Hayal
KÖYMEZ: Yanmaz, ateş almaz.
KÖZLÜK: At kuyruğundan yapılan, göz kamaşması ve göz ağrılarının tedavisinde kullanılan bir dokuma.
KUANÇ: Kıvanç, sevinçli gurur
KUANÇI: Kıvanç
KUBAL: Gürz, demir topuz.
KUBAN: Kapan
KUBAT: Kapalı, gizli
KUBAY: birl. Kubi/Ay
Yakutların eski dönem “Temizlik Tanrıçası”
KUBİ: (Kubil) Gökyüzü, feza, sema. Mec. Başsızlık ve sonsuzluk.
KUCAN: Göçen, göçer
KUCAR: Göçer, göçücü KUÇAM: Deste, demet, bağ
KUÇAR: Göçer, göçmen
KUDA: Sihir, büyü
KUDAGAÇI: Büyücü, doktor
KUDAK: Kadak, katı, sert
KUDEKAN: Buyruk, sert, emir, azar
KUKUN:kıvılcım, ateş parçası
KUKUŞ: 1- Gonca, gül 2- Şaka, latife
KUL: Bağımlı, bağlı, köle mec. Bağlılık, sadakat
KULA: 1- Kızıl ve karışımı renk, doru, bordo 2- Yelesi, ve kuyruğu kara, gövdesi kızıla çalan at 3-Yabani
at 4- Gözü kara,atılgan
KULAÇ: 1- Açıklık, mesafe 2- İki kol arasındaki ara
KULAGU: 1- Yaratıcı, kılıcı, hükmedici 2- Kula gibi 3- Korkusuz, gözü kara
KULAN: 1- Galip, utkan 2- Vahşi at 3- Yaban eşeği
KULANŞI: 1- At terbiyecisi 2- Musikişinas, müzisyen
KULBAK: Merhametli, yardımsever
KULDAM: Sadık kul
KULGA: Güvercin
KULGU: 1- Müfettiş, murakıp 2- Güvercin
KULİ: (kulıg) Cesur, gözü kara
KULPU: 1- Kilit 2- kulluk, kulluk eden
KULUGA: Güvercin
KULUN: Tay, süt emen çağdaki at yavrusu
KUMAÇ: Solgun, soluk
KUMAK: 1- Yardım, kömek 2- Sevda, aşk
KUMAN: 1- Solgun 2- Kumral, sarı ile kahverengi arası renk 3- Aman vermeyen, dirayetli
KUMANDI: Mutlu, sevinçli
KUMARAL: Kumral, buğday tenli
KUMARGA: Kuşatma, muhasara
KUMRAL: Buğday tenli
KUL: 1- Koyun 2- Can, ruh 3- Uçurum 4- Adalet
KUNAN: 1- İki yaşına gelmiş kısrak 2- Adaletli, adil
KUNAR: Bereket, bolluk
KUNARLI: Bereketli, münbit
KUNDUZ: Dere kenarlarında yaşayan, kürkünden börk yapılan bir hayvan
KUNİ: Adalet, hakkaniyet, adaletlilik
KUNT: 1- Dayanıklı, metin 2- Sade, gösterişsiz
KUNUK: 1- Mahzun, elemli 2- Konuk
KUPÇI: İnce, zarif
KUPTAN: Niyaz, dua, yakarış
KUR: Düzen, sıra, hiyerarşi, düzenleme
KURAL: Düzen, düzenlilik, kaide
KURALAY: Ceylan, ahu
KURAR: Organizatör, düzenleyici
KURAY: Bir çeşit bozkır bitkisi ot
KURÇ: (kuruç) Kılıç yapımında kullanılan, iyi bir çelik türü
KURÇAK: Heykel, yontma taş
KURÇI: 1- Kürçü 2- Kurucu
KURÇIK: Kurum, kuruluş, yapılanma
KURGA: 1- Tecrübeli, bilge 2- İnce, narin
KURGAN: 1- İstihkam, kale 2- Anıt, anıt mezar
KURIDIN: Batılı, batı bölgesinden
KURUM: Figür, dans
KURIMLAK: Cilveli, hareketli, kıvrak
KURIKAN: 1- Kürkan, damat 2- Hisar, kale 3- Ağaçlık bölge
KURLAS: Düzen, işleyiş, ahenk
KURMAN: Düzgün, düzenli, düzenleyici
KURMUŞ: Planlı, düzenli, örgütlü
KURT: Bağımsızlığına olan düşkünlüğü, evcilleşmeyen tek hayvan oluşu, mücadeleciliği,
hareketliliği,gururlu ve zeki oluşu, özellikle de sosyal ve örgütçü oluşu ve daha bir çok özellikleriyle,
Türklere benzeyen ve Türklerin de çok eskiden beri kutsayarak, sembolleştirdiği hayvan
KURTAK: Kurulu, ayarlı
KURTAR: Kurtarıcı
KURTARAN: Kurtarıcı
KURTGA: Tecrübeli, gün görmüş
KURTUL: Haraç, vergi, cizye
KURTULGU: 1- Vergi, haraç 2- Kurtuluş, istiklal KURTULMUŞ: Özgür, bağımsız, azade
KURTUN: Batılı, batıdan
KURUĞÇIN: Kurşun
KURUK: Koru, park, koruluk
KURULTAY: birl. Kurul/Tay Kongre, divan, oturum
Gerek seçim, gerekse devlet için önemli kararların alındığı seçkinler meclisi
KURUM: 1- Kuruluş, düzen, düzenleme 2- Çalım, jest, afi 3- Kaya parçası
KURUT:1- Kurt 2- Kale burcu 3- Kurutulup, suyu alınmış peynir topağı
KUSKUN: Atın kuyruğundan geçirilip, eyere bağlanan kayış
KUŞ: Kuş
KUŞÇAK: Kuşçu, kuş eğiticisi
KUŞÇU: Kuş eğiticisi
KUT: 1- Uğur, talih, baht 2- Tanrısal, mübarek 3- Can, ruh, dirilik, yaşam kaynağı, yaşam gücü 4- kader,
yazgı 5- Erk, iktidar 6- Bereket, nasip
KUTADGU: Kutsanmış, kutlu, değerli, yararlı
KUTALAN: birl. Kut/Alan mübarek
KUTALDI: birl. Kut/Aldı kutlu, mübarek
KUTALMIŞ: birl. Kut/Almış kutlu, mübarek, kutsanmış
KUTAMIŞ: Kutsamış, değer vermiş, mübarek eylemiş.
KUTAN: 1- Dua, yakarış, niyaz 2- Bir avcı kuş 3- Saban, pulluk
KUTAR: Kutsar, kutsayan, kut veren
KUTAŞ: Kutlu, mübarek
KUTAY: birl. Kut/Ay T... 1- Ateş parçası,ateş 2- Şamanist gelenekte,” Ateş Tanrısı” 3- İpek, ipekli kumaş
4- Tanrıça 5-Paha biçilmez, değerli
T... İlhanlı hanlarından, Argun Han’ın evdeşi ve Keykatu Han’ın anası.
KUTGARU: Buyruk, fermen
KUTKU: Ağırbaşlı, alçak ,gönüllü
KUTLU: 1- Mübarek, Tanrısal 2- Bahtiyar 3- Kabul görmüş, saygıdeğer
KUTLUCA: Uğurlu, bahtı açık
KUTLUĞ: Kutlu, mübarek
KUTLUĞ İNANÇ: (Kutluk İnanç) Kutlu/İnanç
KUTLUK: Kutlu
KUTLUK : (Kutluğ) Kutlu, mübarek
KUTSANDI: Kutlu, mübarek
KUTUN: 1- Mesut, mutlu, nurlu 2- Mukaddes, kutsal
KUTUNMUŞ: Kutlu, mübarek
KUTUR: Kutlu, mübarek
KUTUZ: birl. 1- Kut/Uz 2- Yaban öküzü
KUVANÇ: Kıvanç, gurur, mutluluk, iftihar
KUVANDUK: Kıvanç, mutluluk, iftihar, gurur verici
KUVART: 1- Kurt 2- Dayanıklı, kavi, metin
KUVAT: Sevinç, mutluluk
KUVRAG: Toplum, toplumcu
KUYAK: Zırh, demirağ
KUYAN: Tavşan, bozkır tavşanı
KUYAŞ: Güneş ışığı
KUYDUNG: Beden, vücut
KUYMU: Sevinç, neşe
KUYTAK: Mahfuz, siper
KUYTURKA: Bağış, ihsan, lütuf
KUYULDAR: Saygıdeğer, saygıya layık
KUYUM: Aksesuar, küpe, bilezik
KUZ: Dağın, güneş görmeyen yamacı
KUZAY: Kuzey yönü, güneşin az olduğu yer,Karanlık ve soğuk yer
KUZLAK: Bebe, yavru
KUZU: 1- Koyun yavrusu 2- Yavru, bebe
KÜÇ: Güç, dirayet, kudret
KÜÇKARA: birl. Küç/Kara (Acı kuvvet)
KÜÇEM: 1- Güç, kudret 2- zorba
KÜÇEY: Güçlü, gücü yeten
KÜÇİ: Güç, güçlük, zorluk
KÜÇİN: An, kısa zaman parçası
KÜÇKEY: Güçlü, zorlu
KÜÇLÜK: Güç, güçlük, zorluk, kudret
KÜÇÜK: Ufak, minyon
KÜÇÜLÜ: Güçlü, zorlu
KÜÇÜLÜK: Güçlük, güç, zorluk KÜÇÜM: Güç, kudret
KÜKLER: Müneccim, yıldız falcısı
KÜKREK: 1- Onur, gurur 2- Kükreyiş, kükreyen
KÜL: 1- Ateş, ateşlilik, yakıcılık, yok edicilik 2- Yenilmezlik 3- Ulu, ünlü 4- Cesaret, gözü karalık 5-Göl,
göl gibi geniş ve büyük
KÜL TİGİN: birl. Kül/Tigin Birkaç anlam: 1- Ateş prensi 2, yenilmez prens 3- Ulu prens 4- Yok edici prens
KÜLÇUR: Ululuk, yüksek mevki, saygıdeğerlik.
KÜLE: 1- Güle , gülüş 2-Demet,bağ, deste
KÜLEGEÇ: 1-Güleç, güler yüzlü 2-Name, melodi
KÜLEGEN: Gülen, güler yüzlü
KÜLEK: 1- Fırtına, kum fırtınası 2-Bakraç, tahtadan yapılmış yoğurt kabı
KÜLEM: Bereketli, münbit
KÜLER: birl. Kül/Er ..Ulu, saygın kişi.
KÜLTEM: Deste, demet, buket
KÜLÜG: (Külük) 1-Ünlü, meşhur, çok tanınan 3-Hızlı,seri
KÜLÜNK: Kazma
KÜMÜŞ: Gümüş
KÜN: Gün, güneş
KÜNANA: birl. Gün/Ana
Şamanist gelenekte, göğün yedinci katına bakan tanrıça
KÜNÇEK: Güneşlik, şemsiye
KÜNDEŞ: 1- Gündeş, güneşe eş değerde 2- İzci, takipçi, halef
KÜNDÜN: Gün ışığı
KÜNDÜZ: Gündüz
KÜNEŞ: Güneş
KÜNGERÜ:Arzu, dilek, temenni
KÜNG: Cariye, dişi köle
KÜNİ: 1- Adil, adaletli, hukukçu, yasalara bağlı 2- İtaatkar, muti
KÜNKAŞ: Danışma, nasihat
KÜNTEM: Günlük, gündelik
KÜNÜÇEN: Muti, itaatkar, saygılı
KÜNÜLÜK: 1- Şemsiye, 2- Günlük, yevmiye
KÜR: 1- Gür, sık, bol, bolluk 2- Canlı, diri, sağlam, sarsılmaz 3- Gürleyen, kükreyen, kabadayı, gözü
kara, yürekli 4- Öz, maya, özünü yitirmemezlik 5- Düzen, düzenlilik 6- Çare, çözüm, deva
KÜRÇE: Esas, asıl, maya, öz
KÜRÇİ: Kabadayı, gözü kara
KÜRHAN: (Gürhan) birl. Kür/Han
Türk mitolojisinde, Kara Han’ın oğullarından
KÜRİ: İç geçiren, imrenen, kıskanç
KÜRKAN: birl. 1- Kür/Kan (Gür/Kan) 2- Damat (Körekan)
KÜRMEN: Özlü, soylu
KÜRÜGEN: 1- Gürgen 2- Köregen, damat
KÜRÜM: Basiret, meleke
KÜRÜNÇ: 1- Özlü, soylu 2- Düzen, düzenli 3- Kıskanç
KÜŞLİK: 1- Güçlük, güç, zorluk 2- Mutlu, mutluluk
KÜŞÜM: 1- Ar, edep, hicap 2- Güç, güçlülük
KÜVENÇ: Güvenç
KÜVENÇİ: Güvence, garanti
KÜZ: Güz, sonbahar, hazan
KÜZNEK: Işık kırılması
M harfi ile başlayan isimler
MAMAK:Sakin, kendi halinde
MAMAY: Sakin, munis
MAMIŞ: 1- Saygılı, söz dinler 2- Saygı
MANAS: 1- Huy, mizaç 2- Heybet, heybetli
MANAY: Saha, bölge, mıntıka
MANÇO: Mengü, sonsuz
MANÇU: Mengü, sonsuz
MANGALAY: 1- Alın, yüz, cephe 2-Süvari, iyi ata binen
MANGU: Mengü, bengü, sonsuz
MANGUR: Mangır, bakır para
MANGUT: Ölümsüz, sonsuz MARAL: Ceylan, ahu türü bir hayvan
MAYDA: Narin, ince, ince yapılı
MENÇİK: Mülkiyet, mal varlığı
MENDEŞ: (Menteş, mintaş) Acele, aceleci
MENGİ: Mengü, bengi, bengü
MENGİLİK: Sonsuzluk
MENGÜ: Ebedi, sonsuz, sonsuza kalan, sonsuzluk, ölümsüzlük
MENGÜÇ: Sonsuzluk, sonsuzluğa ulaşmış, ermiş, ulu, saygıdeğer
MENGÜÇ ATA: birl. Mengüç/Ata
Bilgi ve tecrübesine başvurulan ulu ve bilge kişi
MENGEN: 1- Nişancı, iyi ok atan, okçu 2- Becerikli, mahir
METE: 1- Soylu, saygıdeğer 2- Bütün, bütünlük, bütünlükçü
METEHAN: birl. Mete/Han
Hun kağanlarının en ünlüsü. Aynı soy ve kökten gelen boylar arasında, kan dökülmesini
yasaklamış hepsinin tek bir devlet çatısı altında toplanması gerektiğini,bunun aynı zamanda Türk
Tanrısı’nın bir emri olduğuna inanarak bu yolda mücadele etmenin ve bunun getireceği sonuçların,en
büyük ve paha biçilmez bir mutluluk olduğuna inanmış, bunu da ayrıca,devlet politikası biçimine
getirmişti.Türk töresine devlet idaresine sokan,ilk düzenli ve sınıflı kara ordusunu kuran,”Birleşik Türk
Devletleri ülküsünü devlet siyaseti olarak ve bunu gerçekleştiren ilk Türk büyüğü.
MİN: 1-Bin,bin sayısı. 2-ben,gamze
MİNG:1-Ben,gamze 2-Huzur,refah 3-Bin sayısı
MİNGAN: Benli,gamzeli
MİNGİLİK: Rahat,huzur,refah
MİNGİR: Çok külliyetli.
MOĞOL:Kaygı,endişe,hüzün
Oğuz’un amcası ve ilk kayın atası
MOKAN: Büken, güçlü
MONGUÇ: Atik, çevik, hamleci
MOTUN: Bütün, bütünlük ( Mete Han’ın asıl adının bu olduğunu söyleyen tarihçiler de var.)
MUGLU: Üzgün, hüzünlü
MUNAR: Serap, algın
MUNCUK: Boncuk, takı, mücevher
MUNÇUĞ: (Boncuk)
MUNG: 1- Hüzün, elem, üzüntü 2- Ming, ben, gamze
MUNGLUĞ: (Mungluk) Üzgün, bunalmış, hüzzam
MUNGUL: Hüzünlü, elemli
MUTLU: Mutlu, mesut, bahtiyar
MÜÇEK: öpücük, buse
MÜGE: İnci çiçeği
MÜLDÜZ: Berrak, saf
MÜREN: Irmak, akarsu
O harfi ile başlayan isimler
OBA:1- Yurt, mekan, mesken,diyar, çadır, mahalle 2- kabile, aşiret
OBAR: Ev, baraka
OBEN: 1- Genç aygır 2- Erkek deve yavrusu
OBULAZ: (Oblas, oflas) 1- Gözü pek, atılgan 2- Alicenap, yüce gönüllü.
OBUT: Şeref, haysiyet
OBUZ: Kaynak, menba
OCAK: (Otak, odak) Ateşlik, ateş olan yer, ateş tüten yer. Mec. Ev, yuva, insan eğitiminin, başladığı,
insanın pişmeye ve biçimlenmeye başladığı yer.
OCAKLI: Ocak sahibi.
OD: Ot, ateş
ODAK: Ocak, yanma, yansıma merkezi
ODAKAN: Hanım ozan
ODANA: birl. Od/Ana
Şamanist gelenekte, “Dişi Melek”
ODATA: birl. Od/Ata
Şamanist gelenekte “erkek melek”
ODÇU: Ateşçi
ODGURMUŞ: 1- Oturmuş, oturaklı, sakin, kendinden emin 2- Yuva kuran, birlik kuran
ODHAN: birl. Od/Han
Şamanist gelenekte, “Ateş Tanrısı” OG: Ok (Doğma, doğum, yaratılış)
OGAN: (Okan, Ugan) 1- Tanrı, Tanrılık vasıfları, yaratma, yaratış, doğuş, halik 2- Anlayış, zeka,bilgelik 3-
Eski Türklerde, kan davalarına karşı çıkan, oba ve oymaklar arasındaki geçimsizliklerde,arabuluculuk
yapan, “Barış Tanrısı” 4- Altay ve Tuna Türklerinde “ Ateş Tanrısı”
OGLAĞU: Körpe, genç kız
OGRAK: 1- Azim, kararlılık 2- Niyet
OGRAŞ: Uğraş, mücadele, meşgale
OGSAT: Benzer, benzerlik, benzeyiş
OGTADURMUŞ: birl. Okda/Durmuş ( Bu ad, iki anlamda da yorumlanabilir. Akıllı, zeki Durmuş. Zor
durumda kalan, zor koşullarda olan)
OGUR: 1- Gizlilik, gizem 2- Uğur, baht, talih, mutluluk
OGURLU: Uğurlu
OGURMUŞ: Gizemli, ağzı sıkı
OGUTUR: Gizli, gizemli
OGÜN: birl. O/Gün (..Eski bir Türk geleneği olan, tarihin önemli ve özel günlerinin anısına verilen, o gün
ya da o günlerin yıldönümüne denk düşen günlerde doğanlar için kullanılan bir ad.
OĞÇU: Okçu, haberci, ulak
OĞIRCIK: Uğurcuk
OĞLAGU: Körpe kız
OĞLAK: Keçi yavrusu
OĞLAMAN: Bir yaşında doğum yapan, koyun ve keçi
OĞLAN: Oğul, erkek çocuk, genç erkek
OĞRAMIŞ: Uğurlu
OĞRUN: 1- Gizli, gizemli 2- Yavaş, ağır
OĞUL: 1- Oğlan, erkek çocuğu 2- Evlat, genel olarak, kız yada erkek çocuğu
OĞULÇA: 1- Oğulcuk, biricik oğul, biricik evlat 2- En küçük oğul
OĞULGANMIŞ: Oğlu olmayan
OĞUR: 1- Uğur, talih, bahtiyarlık 2- Vakit, zaman, devir
OĞUŞ: 1- Bolluk, bereket 2- Hısım, akraba, nesil
OĞUZ: 1- Ok-Uz 2- Ağuz, ağız 3- Olağanüstülük 4- Çağrı, davet, toparlama
birleştirme, yaratış
OK: 1- Doğum, doğuş, yaradılış 2- Akıl, us 3- Dokunma, el sürme 4- Söyleyiş, çağırış, haber verme 5-
Silah, yay ile kullanılan ok 6- Örgüt, teşkilat
OKAN: 1- Ogan 2- Anlayış, fehim
OKATMIŞ: (Okutmuş) Haberci, ulak
OKÇI: 1- Okuyucu, haberci 2- Ok atan, okçu 3- Örgütçü
OKIÇI: Davetçi, davetkar, çağırıcı
OKİ: Çağrı, davetiye
OKLAMIŞ: Ok atmış, savaşçı
OKLU: 1- Akıllı, zeki 2- Örgütlü
OKŞAK: Benzeyen, andıran, tanıdık, bildik
OKŞAN: Benzeyen, okşayan
OKTA: Akıllı, zeki, dahi
OKTAR: 1- Okçu, iyi ok atan 2- Bilgili, akıllı, yaratıcı 3- Davetçi, davetkar
OKUKLU: Alim, bilgin
OKUMAGAN: Arif, eğitimsiz ama kendini yetiştirmiş, olgunlaşmış
OKUNÇ: Toy ve düğün davetiyesi
OKUŞ: 1- Bilgi, bilgelik 2- Bereket
OKUŞLUĞ: 1- Alim, bilgin 2- Bolluk, bereket, bereketli
OKUTGAN: Okutan, eğitmen
OKUTAN: Eğitmen, öğretmen
OKUV: Okuyuş, kıraat, çağırış
OLAGAN: Olan, doğal, olumlu
OLAM: Debdebe, gösteriş, tantana
OLBAK: Oluş, oluşum
OLCA: Ganimet, bolluk
OLCAŞ: Tören, seremoni, tazim
OLCAY: Tanrı sıfatlarından. Baht, talih, açık talih, ululuk
OLCAYTU: Açık talih, bahtı açık, bereketli
OLÇA: Ganimet, bereket
OLÇAM: Ganimet, nimet, bolluk
OLÇAR: 1- Saldırı komutu, saldırı 2- haber, havadis 3- Uygun, muvafık
OLÇUM: 1- Olgunluk, olgun, yetişkin 2- Hüner, marifet
OLGAÇ: Olgun, olmuş
OLGUN: Yetişkin, olmuş, kamil
OLUM: Oluş, doğuş, olmaya elverişli.
OLUN: 1- Oluş, olgunluk, ağırbaşlılık 2- Genç, taze 3- Soyluluk OLUŞ: Oluşum, düzen
OMAÇ: Amaç, gaye
OMAK: 1- Soy, kan, soyluluk 2- Aile, akraba
OMAY: (Umay) Seçkin, güzide
OMRAK: Sevilen, maşuka
OMUR: (Umur) 1- İlgi, heves 2- Güç, dayanıklılık, dayanıklı
OMURCA: Sağlam, dayanıklı
OMURTAG: Kartal yavrusu
ONAK: 1- Onanmış, kabul görmüş 2- Sevgili, el üstünde tutulan
ONAL: 1- Doğuş, ortaya çıkış 2- Sağlam, dayanıklı
ONANLI: Sağlam, meyin, mütehammil
ONANMIŞ: Sağlam, bayındır, destekli
ONAT: 1- Sağlam, dayanıklı 2- Yakışıklı 3- Terbiyeli, iyi davranışlı
ONATÇA: Makbul, hatırşinas
ONAY: 1- Sağlam, dayanıklı, uygun 2- Makul, kabul,tasdik
ONG. 1- Sağlamlılık, kalıcılık, dayanıklılık 2- İyilik, rahmet, bereket, bolluk 3- Sevinç, neşe, mutluluk
ONGAN: 1- Uğurlu, mutlu, bahtiyar 2- Verimli, gelişkin 3- Bayrak, simge, totem
ONGU: 1- Kar, kazanç 2- Set, sütre
ONGUÇ: Karlı, kazançlı, verimli, uğurlu
ONGUDAY: Karlı, kazançlı
ONGUN: 1-Bolluk ve bereket tanrısı. 2- Uğurluluk, verimlilik, kalıcılık 3- Av totemi, kutsanmış av hayvanı
4- Totem, sembol, bayrak, flama
ONGUR: Kurtuluş, salah
ONGUT: Koruyucu, muhafız, kale muhafızı
ONUK: 1- Sağlıklı, dayanıklı 2- Uğurlu, aziz, saygıdeğer 3- Usul, yol, teamül 4- Yararlı, faydalı
ONUŞ: 1- Bereket, bolluk, verim 2- Uğur, talih
OPAK: (Apak) Temiz, bakımlı
OPAN: Mağara, delhiz
OPÇIN: (Apçın,afşın) Zırh, demirağ
OPUR: Obur, iştahlı
OPUZ: Katı,sert
OR: 1- Yer, durak, bölge 2- Doğramak, biçmek 3- Mevki, mertebe 4- Düzen, kuruluş
ORAK: Doğramak, kesmek, doğrayıcı, biçici
ORAN: 1- Taht, şeref makamı 2- Yüksek mevki, yüksek derece
ORAY: birl. Or/Ay 1- Aynı, eşit, eş değerde (Kırgızlarda) 2- Fırsat, hamle
(Kazaklarda)
ORAZ: (Uraz, uras, ıraz) Şeref, onur, talih
ORÇUN: 1- Kesici, keskin, doğrayıcı 2- Bölge, vilayet 3- Onurlu, ahlaklı, iyi huylu
ORDA: Orta, merkez (Kağan veya Han otağının bulunduğu yer)
ORDU: (Orda) 1- Orta, çekirdek, merkez 2- Silahlı ve düzenli topluluk
ORDUCA: 1- Ordu ile ilgilenen 2- Ortaca, ortanca
ORGA: Bayrak, flama
ORGARUN: 1- İstihkam 2- Bayraklı, bayrak sahibi
ORGİR: Kesici, biçici
ORGUN: Sırdaş, sır saklayan, ketum
ORHUN: Sır saklayan, sırdaş, gizli, gizemli
ORMAG: Doğramak, biçmek
ORMAN: Ağaçlık, bölge
ORMUŞ: Doğrayan, biçen
ORNAK: 1- Taht, tahtırevan 2- yer, yöre
ORPAG: Menşe, kök, nesep
ORTAÇ: 1- Ortadaki, ortanca 2- Ilımlı, dengeli
ORTAÇI: Ilımlı
ORTAĞ: Ortak, ortalama, ortada buluşma
ORTUG: Ortak, pay sahibi
ORUK: 1- Yol, eylem, gidişat 2- Çare, çözüm, imkan, uygunluk
ORUM: Mera, otlak
ORUN: 1- Makam, mevki, özel yer, şerefli yer, taht 2- Karargah, görev yeri
ORUNÇ: Hediye, bahşiş
ORUNÇAK: 1- Oya, işleme 2- Rehin, emanet
ORUNDUK: Koltuk, iskemle
ORUNGULUK: Bayrak, flama
ORUNLUG: Taht, makam
ORUNTAG: Yüksek mevki, makam
ORUS: 1- Talih, uğur, baht, mutluluk 2- Amaç, hedef
OSKAY: 1- Hamarat, işgüzar 2- Neşeli, şen
OT: 1- Ateş, ocak, ev 2- Nebat, bitki OTACI: (Utacı) 1- Doktor 2- Eczacı, ot ve bitkilerden ilaç yapan kişi 3- kam, baksı
OTAĞ: 1- Oda, içinde ateş yakılarak oturulabilen büyük ve geniş çadır 2- Yeni evlenenlere armağan
edilen ev, çadır
OTAĞA: birl. Ot/Ağa ..evin reisi, aile reisi, evde sözü geçen kişi
OTAK: Yeni evlenenlere armağan edilen ev, çadır, oda
OTAMIŞ: Doktor, hekim
OTANCAK: İlaç, merhem, deva
OTAR: Geçici, fani
OTÇİGEN: birl. Ot/Çigen (“Ot/Tigin” adının , Moğol ağzındaki söylenişi.)
OTGUN: Kabadayı.
OTKUN: Kabadayı.
OTLUĞ(K): Ateşli
OTMAN: Ailenin en küçük oğlu .Ocağın ateşini yakıp ısıtacak ve devamlılığı sağlayacak olan, Çok
eskilerden beri süregelen,Türk töresince çocuklar arasındaki paylaşımlarda ev , en küçük çocuğa kalır. Bu
yüzden ilerde evin yada mülkün idaresi küçük oğlandadır. Yani, ocak,onunla yanmaya devam edecek,aile
oba yada oymağın yaşamı onun sayesinde sürecektir. Bu çocuklara içeren ”Otman,Ot Tigin,Othan” vb.
adlar verilir.
Otmanlı devletinin kurucusu ve ilk hanı. Ertuğrul Beğ’in en küçük oğlu. Daha Ertuğrul Bey
ölmeden,Töreye göre,birçok mal mülk, büyük çocuklara, beylik, en küçük olan Otman’a geçmişti.
OTMAR: Ateşli, ateş saçan
OVAT: Düzgün, muntazam
OVLAZ: Gözü pek, atılgan
OVMAÇ: El ile yoğrularak yapılan yiyecek
OY: 1- Düşünmek, düşünce, fikir 2- Çukur
OYA: 1- Oyularak yapılan elişi, işleme 2- Emanet, rehin 3- Sempatik, minyon
OYAN: 1- İman, inanç 2- Düşünce, efkar
OYAZ: Çukur, kuyu
OYBAK: Çukurlu vadi
OYBAT: Oyuk ve çukurlu yer
OYGAK: 1-Oya, rehin 2- Uyanık, müteyakkız
OYGUR: Dere yatağı, dere oyuğu
OYINLI: Düşünceli, efkarlı
OYLUM: 1- Çukur, kuyu, boşluk 2- Kurucu, kuruntu, yormak
OYMAK: Yığın, kitle. Türklerin sosyal birimleri içindeki sıralamada, Obadan büyü Boy’dan küçük olan
akrabalar topluluğu
OYMUR: Dere, dere yatağı
OYNAK: Maral, ceylan, vb. Hayvanların bir arada olup su içtikleri kuyu, su birikintisi
OYRAM: Girdap, anafor
OYRAT: Derin, oyuk, derinleşmiş
OYTUN: Kutsanmış, mübarek
OYUR: Vücut, endam
OZ: İleri, ön, önde
OZA: Kadim, eski, ezeli, hep var olan
OZAĞI: Tecrübeli, bilgili, uzman
OZAMIŞ: Uzamış, uzman, usta işinin ehli
OZAN: (Uzan) Öncü, herkesin önünde olup hitap eden, şiir yazan ve okuyan, kopuz çalarak şiir okuyan
ve yazan. Usta, işinin ehli
OZAR: Uzman, usta, bilir kişi
OZGAN: Kademeli, dereceli, öncelikli
OZMAN: Uzman
OZMUŞ: Uzmanlaşmış, yetik
OZUL: Esas, kaide
OZUT: İkamet, ikametgah
OZUTGAN: İleride, ilerici
Ö harfi ile başlayan isimler
ÖBEK:Küçük grup, tim, takım, parça
ÖBGE: Ced, Ata, Soy
ÖCAL: birl. Öc/Al intikamcı
ÖCEK: 1- Esinti, hafif yel 2- Burç
ÖCÜT: İntikam, öç
ÖDEM: 1- Borç, bakiye 2- Ödül, mükafat
ÖDEMİŞ: 1- Eczacı, doktor 2- Ricacı, yakaran 3- Borçsuz, bakiyesiz 4- Ödül veren ÖDEN: 1- Ricacı, duacı 2- Ödül
ÖDGÜLMÜŞ: 1- Övülmüş, övülen, başarılı, ödül almış 2- Ricacı, duacı
ÖDGÜR: Uygun, yerinde, vaktinde
ÖDRÜM: Seçkin, mümtaz
ÖDÜGET: Ricacı, yakarıcı, duacı
Yakutlarda, “ Akarsular Tanrısı”
ÖDÜK: Rica, yakarı, dua, niyaz, arzu
ÖDÜL: 1- Usluluk, akıllılık 2- Yüceltme, ululama, mükafat
ÖDÜN: 1- Ödeme, ödeyiş 2- Yakarış, niyaz
ÖDÜŞ: Vakit, devir
ÖG: (Ok) Ana, anne, yaratan, doğuran
ÖDGÜL: Övülme, övünç kaynağı, övülme nedeni
ÖGE: (Öke) Dahi, çok zeki, çok akıllı
ÖGEÇ: İki yaşına gelmiş koç
ÖGEL: 1- Zeki, akıllı, aklı başında 2- Burç
ÖGET: 1- Akıl, zeka, akıllılık, 2- Sevgi, muhabbet
ÖGİR: Sevinç, neşe, eğlence
ÖGLÜ: Dahi, çok akıllı
ÖGREDİK: 1- Mürebbiye, eğitmen, yetiştirici, öğretmen 2- İdman, talim, antrenman
ÖGRÜ: 1- Öğrenilecek olan 2- Arkadaş, refik
ÖGÜŞLÜ: Övülen, methedilen, övülmeye layık
ÖGDÜ: Övme, methiye
ÖGDÜM: 1- Övülen, methedilen 2- Önce, öncelikli
ÖĞER: Övücü, methedici
ÖĞLEŞ: Akıl birliği, fikir birliği
ÖĞREK: Toplantı yeri, cemiyet , dernek
ÖĞREN: Öğrenmekten
ÖĞRET: Gelenek, terbiye
ÖĞREYÜK: Gelenek, görenek, terbiye
ÖĞRÜK: Munis, cana yakın, el üstünde tutulan
ÖĞRÜNÇ: 1- Deneyimli, bilgili, öğrenmiş, ders almış, yetişmiş 2- Hoşnutluk, memnuniyet
ÖĞTÜ: Metih, övme, ululama
ÖĞTÜR: Övme, methedici
ÖĞÜÇÜ: Övücü, methedici
ÖĞÜLMÜŞ: Başarılı, destekli, övülmeye layık
ÖĞÜN: 1- Öğünmek..ten öğün 2- İtina, dikkat 3- Sıra
ÖĞÜNÇ: Övünç, iftihar, övünme gerekçesi, iftihar vesilesi
ÖĞÜNÇEK: Öğünmeye değer, öğünme nedeni
ÖĞÜNMÜŞ: Övünmüş, övünmeyi hak etmiş, gururlu
ÖĞÜNÜR: Gururlu, mağrur
ÖĞÜR: Över
ÖĞÜT: 1- Anlayış, kavrayış 2- Nasihat, tavsiye, deneyim aktarımı
ÖK: (ög) 1- Öz, doğuş, oluş, gelişme 2- Zeka, bilme, us, yetenek, ana, doğuran
ÖKÇİ: Okeci, çağırıcı, davet edici, davetiye veren kişi
ÖKÇÜR: Zeki, anlayışlı
ÖKE: Dahi, yanılmaz, bilge, çok akıllı
ÖKER: Dahi, süper zeka
ÖKERMAN: Dahi, bilge, yanılmaz
ÖKLÜ: 1- Dahi, akıllı 2- Egemen, denetimci
ÖKSÜM: Arzu, murat
ÖKSÜZ: Desteksiz, arkasız, oluşumsuz, gelişmeye engel durumu olan, (Halk arasında, anası
olmayan, ölen ya da ayrı olan çocuklar için de bu adın kullanılmasındaki neden, ananın, çocuğun yetişme
ve gelişimindeki önemine atfendir.)
ÖKTE: 1- Ökeli, akıllı, dahi, yanılmaz, deneyimli, bilgili 2- Azametli, gösterişli
ÖKTEM: 1- Akıllı, bilge 2- Asi, başına buyruk, pervasız 3- Meşhur, gösterişli 4- Bahar, ilk yaz
ÖKTEN: 1- Akıllı, bilinçli 2- Kahraman, cesur, korkusuz, başına buyruk
ÖKÜÇ: 1- Çok, çokluk, bolluk 2- Akıl, us, bilinç
ÖKÜN: Kendine dönüş, öze dönüş
ÖKÜNMÜŞ: Özüne bağlı, özüne dönen
ÖKÜŞ: 1- Çok, çokluk, bolluk, bereket 2- Akıl, bilinç, bilinçli
ÖKÜŞ KARA AÇKI: birl. Öküş/Kara/Açkı mec. Keskin zekalı
ÖKÜZ: 1- Irmak, nehir, büyük akarsu 2- Uzman, bilge, ehil, dahi
ÖLÇER: 1- Mühendis 2- ağırbaşlı, ölçülü 3- Savaş buyruğu, saldırı buyruğu
ÖLÇÜM: 1- Adap, usul, erkan, yol 2- Ağırbaşlılık
ÖLMEZ: 1- Dirayetli, dayanıklı 2- Çok sevilen, unutulmaz, iz bırakmış
ÖN: 1- Doğu, güneşin doğduğu yön 2- İlk, başlangıç, doğuş, meydana geliş 4- İlke, öncelik,
prensip,temel ÖNAL: birl. Ön/Al Öncü, lider, önde olan
ÖNALAN: birl. Ön/Alan, lider, öncü
ÖNALDI: birl. Ön/Aldı, lider, öncü
ÖNCEK: Önce, önceki, selef
ÖNCEL: 1- Selef, daha önceki 2- Önde olan, öncü, rehber 3- Öncelikli, imtiyazlı
ÖNCELİK: İmtiyaz, torpil
ÖNCÜ: 1- İlk, orijinal 2- Lider, yol açan, önde olan
ÖNCÜL: 1- Öncü, önde, rehber 2- Birinci, ilk
ÖNÇEK: Önceki, önceki, selef
ÖNDAŞ: Aynı öncelikte, aynı imtiyazı paylaşan
ÖNDE: Öncü, önceki
ÖNDEGÜN: birl. Önde/Gün 1- Önemli gün 2- Önceki gün
ÖNDER: Önde olan öncü, lider
ÖNDEŞ: Yol açan, rehber, mihmandar
ÖNDÜÇ: Öncü, mihmandar
ÖNDÜL: 1- En önde, en öndeki, öncü 2- Öncelik, imtiyaz
ÖNDÜN: 1- Peşin, peşinat 2- Önde, önde gelen
ÖNE: İleri, ileride, ötede
ÖNEK: Dayanak, direk, destek
ÖNEL: 1- Usta, uzman, pir 2- Vade, mühlet
ÖNEM: Öncelik, imtiyaz, değer, kıymet, hassasiyet
ÖNEN: 1- Önde olan, öne geçen 2- Bağlılık, sadakat
ÖNER: birl. Ön/Er Öncü, rehber, kılavuz
ÖNEY: 1- Öne geçen, önde gelen 2- Yükseklik
ÖNG: İlk, birinci, başta gelen
ÖNGEL: 1- Ağırbaşlı, olgun 2- Öncü, öncülük eden
ÖNGEN: 1- Zafer, utku 2- Uzun boylu, levent
ÖNGER: Hiddetli, asabi
ÖNGİ: (Öngü) 1- Değişik, farklı, sıra dışı 2- Önce, öncelikli
ÖNGÜÇ: 1- Öncü, kılavuz 2- Atak, atik, hareketli 3- Delil, kanıt, ispat
ÖNGÜK: Yastıkların ucuna yapıla işleme
ÖNGÜL: Yol gösteren, ön ayak olan
ÖNKUZU: birl. Ön/Kuzu mec. Kurban, kurbanlık
ÖNÜÇ: Önce, önceki, selef
ÖNÜM: 1- Birinci, ilk 2- Hasılat, ganimet, kar
ÖNÜR: Başlangıç, siftah
ÖNÜRT: Önce, öncelik
ÖNÜT: Önce, öncelik
ÖPGİNE: Öpücük, buse
ÖPKE: İç geçirme, öfke, hırs
ÖPÖZ: Can, ruh, nefs
ÖRÇÜM: Üreyiş, gelişim, büyüme
ÖRÇÜN: İpten örülmüş merdiven
ÖREN: 1- Örme yapan, örücü 2- Eskiden kalma kalıntı, kalıntı kent ya da mezar
ÖRGE: 1- Örnek, motif, örgü örneği 2- Şahika, yükseklik
ÖRGEN: 1- Örülü ip, urgan 2- Keçi kılından yapılan ip
ÖRGÜÇ: 1- Dokuma aleti, dokuma tezgahı 2- Mevki, mertebe 3- Tümsek, tepe
ÖRİKLİ: Şeciyeli
ÖRKEN: 1- Urgan, örülü ip 2- Fidan
ÖRKİN: 1- Fidan 2- Taht, tahtırevan
ÖRNEK: Numune, standart, ölçü
ÖRPEN: 1- Örtülü, kapalı, gizli 2- Alev, alev ışığı
ÖRS: Üzerinde metal maden dövülen demir kütle mec. Dayanıklılık
ÖRTE: Örtü, örtülü
ÖRTGÜN: Samanı ayrılmış, harmanlanmış tahıl
ÖRTÜN: Omuz üstüne alınan örgülü giyecek, pelerin
ÖRÜÇ: Örgü malzemesi, dokuma tezgahı
ÖRÜM: Çit, ağıl
ÖRÜN: 1- Saç örgüsü, belik 2- Beyazlık, temizlik 3- Gökyüzünün bulutsuz hali 4- Ürün, hasılat
ÖRÜNDÜ: Arı, temiz, saf, pakize
ÖRÜNDÜL: 1- Seçkin, güzide 2- Saf, temiz, pak
ÖS: Gerçek, hakiki
ÖSRÜK: 1- Mert, özü sözü bir 2- Esrik, kendinden geçmiş
ÖSTERİŞ: Fantezi, hayal, fantastik
ÖTER: 1- Ricacı, yakaran 2- İleri, ileri geçmiş 3- Çığırıcı, ötücü, okuyucu
ÖTGEN: Geçmiş, aşmış, ötede olan
ÖTGÜR: Delici, delip geçen ÖTİLİG: İtibarlı, saygıdeğer, muhterem
ÖTKER: 1- Ricacı, duacı 2- Geçici, fani
ÖTNÜ: Rica, yakarı, istirham
ÖTÜG: (Ötük) Arz, niyaz, rica, dua, dilek
ÖTÜGEN: (Ötüken)
ÖTÜKEN: 1- Ricacı, duacı, niyazcı, Tanrıya yakaran 2- Geçmiş, mazi, onurlu ve övünçlü mazi
ÖTÜN: 1- Ödün, verme, bağış, mağfiret 2- Yakarı, yalvarış, niyaz
ÖTÜNÇ: 1- Rica, dilek, maruzat, istirham 2- İltimas, tarafgirlik
ÖVET: Övüş, övgü
ÖVGÜ: Övme, methetme
ÖVGÜN: Övülen, övülmeye layık
ÖVÜÇ: Övünç, iftihar
ÖVÜL: Övülen, övülmeye layık
ÖVÜNÇ: Övülmeye yol açan davranış, gurur ve onur kaynağı
ÖVÜT: Öğüt, nasihat
ÖYKE: Öfke, hiddet, hınç
ÖYKÜ: 1- Taklit, benzeme, benzetme, 2- Hikaye
ÖYKÜNÇ: Eğilim, benzeme, taklit etme eğilimi
ÖYLEK: Zaman, devir
ÖYÜK: Coşku, coşkunluk, tezahürat
ÖZ: Kişinin “ben” derken, anlatmak istediği, tinsel varlık. 1- Ben, tin, can, ruh, gönül 2- Asıl, esas,temel,
unsur 3- Şahsi, kişisel, kendi, kendine aitlik 4- Uz, uzluk, ustalık 5- Dere, ırmak
ÖZAK: birl. Öz/Ak mec. Soylu
ÖZBEK: birl. Öz/Bek mec. Cesur, kendine güveni tam
ÖZBİR: birl. Öz/Bir mec. Soylu
ÖZDEK: 1- Madde, temel, asıl, yapı, kuruluş, oluş, oluşum 2- Beden, vücut 3- Ağacın, köküne yakın olan
kısım
ÖZDEL: 1- Soylu 2- Armağan, hediye
ÖZDEN: 1- İçten, samimi 2- Ender rastlanan, olağanüstü 3- Akraba, hısım 4- Armağan, hediye
ÖZEK: 1- Temel, asıl, üs, merkez 2- Can, ruh, gönül
ÖZEL: 1- Ayırt, fark, farklılık 2- Uzman, usta, kalifiye 3- Kişiye özgü, kişisel
ÖZEN: 1- İçten, samimi 2- Dikkat, itina, emek, heves 3- Irmak, küçük akarsu
ÖZENÇ: 1- Gıpta, heves 2- Direnç, gayret, dik başlılık
ÖZERK: birl. Öz/Erk Kendine egemen, kendine sözü geçen
ÖZGE: Ben’in karşıtı. Başka, öteki, yabancı, ,gayrı
ÖZGEL: Öze ait, özden gelen, samimiyet
ÖZGERİŞ: 1- Hayal, kurgu, fantezi 2- Devrim, başkaldırı
ÖZGÜ: Öze ait, özle ilgili, ait, has, mahsus
ÖZGÜN: Öze ait, özüne ait, orijinal, kendine has
ÖZGÜR: Hür, bağımsız, kendinden başkasını dinlemez
ÖZGÜVEN: birl. Öz/Güven Cesaret, kendine güvenme, kendinden emin olma, kendinden bilgi, beceri ve
konumundan kuşku duymama
ÖZİ: Fert, Şahıs
ÖZİÇ: Varlık, şahsiyet
ÖZİL: birl. Öz/İl mec. Anayurt
ÖZKER: 1- Ulu ruhlu kişi 2- İyilik sever, hayırsever
ÖZKONUK: Can, ruh
ÖZLEK: 1- Üretken, münbit 2- Felek, talih 3- Özel, şahsi, kişisel
ÖZLEM: 1- Öz’ün ilgisi, ilgi duyarak yönelişi, hasret 2- Özel, hususi, kişisel
ÖZLEN: 1- Özlenen, aranan 2- Dürüst, özü sözü bir 3- özel, hususi, kişisel
ÖZLEŞ: Kendine dönüş, kendinden veriş
ÖZLÜ: Orijinal, sağlam
ÖZLÜK: Şahsi, özel, kişisel
ÖZMEN: Dürüst, özü sözü bir
ÖZRÜM: Seçkin, seçilmiş
ÖZÜÇ: Vücut, gövde, endam
ÖZÜM: Kendine katma, kendine çekme, kendinden yapma
ÖZVEREN: birl. Öz/Veren mec....Fedakar, fedai
ÖZVERİ: birl. Öz/Veri ...Fedakarlık
P harfi ile başlayan isimler
PARS:Leopar
PARSAK: 1- Acıma duygusu, merhamet 2- Porsuk PAŞA: Baş komutan, general. ( Bu sözcük, bazı dilbilimcilerimize göre, Baş-Şad, bazılarına göre de Baş-
Ağa birleşimi ve zamanla ağız değişimiyle bu biçime gelmiştir.
PEÇEN: Çayır, çimen, çayırlık, otlak
PEÇENEK: 1- Otlak, çayırlık 2- Bacanak
PEK: 1- Berk, katı, sıkı, sert, kuvvetli, dayanıklı 2- Bey sözcüğünün, değişik ağız ayrılığı Bek, beg,beğ,
bey vb.
PEKİŞ: Sıklık, sertlik, pekişmişlik
PELEN: İyi, ehven
PELİN: Acı ve keskin kokulu bir yayla çiçeği
PELİT: Meşe ağacının çiçeği
PERİNÇEK: (Berincek) 1- Sadık, içten bağlı 2- Fedakar
PINAR: Kaynak, kaynarca, göze
PIŞGAN: Olgun, pişkin
PİŞKİN: Olgun, pişmiş
PUSAT: (Busat, basat) 1- Silah 2- Zırh, koruyucu
PUSUG: Pusu
PUSUN: Pusu, pusma, sinme
PUSUNÇ: İltica, sığınma, sinme, pusma, sığınmış, mülteci
PÜSKÜL: Sarkık, asılı duran süs, aksesuar