What's new

Çay Bahçesi

@Adıvar

On the day of qiyamah, Allah will save my soul from the abyss of Hellfire, while your Hero Charles Darwin will curse your existence while beeing tortured by legions of jinn, demons and punished by malaika.

Have a nice day you poor soul vanished by satanic lies.
WTF?
 
Fatih Sultan Mehmet'in inançlara özgürlük hakkı tanıyan Ahidnamesi, insanlık tarihindeki ilk insan hakları belgesi olarak kabul edilen, 4 Temmuz 1776'deki ABD Anayasası'ndan 313 yıl önce yazılmıştı.

DjWYNfmWwAA-Zj5.jpg
 
Ana okuluna gidene bile gösterseniz tam benzetir ama ancak ayni psykologa giden bazi insanlar bunda kelebek görür !!!!!!!!!
O kadar tapilmazya!!!!!!!!!!!!!!!!!

Histoire
Une franc-maçonnerie de type français s'implante en Turquie au cours du xixe siècle, tout d'abord à Salonique puis à Constantinople. Il semble qu'elle soit arrivée par les loges militaires nées durant la guerre de Crimée, au contact d'officiers franc-maçons anglais et français, et par des loges d'intellectuels constituées autour des professeurs français des écoles de l'Alliance universelle. Les maçons sont alors très actifs dans l'armée, où les militaires hostiles à l'absolutisme et voulant laïciser l'état pouvaient en effet se réunir à l'abri des loges pour pouvoir s'exprimer librement sur l'avenir de l'Empire ottoman.

La franc-maçonnerie ottomane influence en partie le jeune officier Mustafa Kemal, initié à la loge Vedata de Thessalonique et futur fondateur de la république turque. Cependant il lui faudra être auréolé du statut de sauveur de la nation, au terme de la guerre d'indépendance turque, pour pouvoir déposer le sultan-calife, laïciser l'état et la législation, instituer l'égalité hommes-femmes, interdire le fez et le voile islamique, romaniser l'écriture et rendre l'instruction publique obligatoire, réformes radicales qui, en temps de paix, n'auraient jamais été acceptées par la majorité des populations d'un Empire dont le souverain était aussi le commandeur des croyants et dont l'islam, religion d'état, inspirait la législation et soumettait les non-musulmans à des discriminations comme le haraç (capitation supplémentaire) ou l'impossibilité de faire carrière dans l'armée1.

Bibliographie
20px-Icon_flatdesign_plume.svg.png
: document utilisé comme source pour la rédaction de cet article.

  • 20px-Icon_flatdesign_plume.svg.png
    Paul Naudon, Histoire générale de la franc-maçonnerie, Paris, Presses Universitaires de France, 1981, 2e éd. (ISBN 978-2-13-037281-3)
  • Jean-Marc Aractingi, Histoire mondiale de la franc-maçonnerie en terre d'Islam : Turquie-Egypte-Iran, t. 1, Paris, Editions Erick Bonnier, 2016.
  • Thierry Zarcone, Le Croissant et le Compas. Heurs et malheurs de la franc-maçonnerie dans le monde musulman, Paris, Dervy, 2015.

Ama bizim cahiler bunlardan dah çok okumuslar!!!!
:cuckoo::cuckoo::cuckoo::yahoo::yahoo::yahoo::yahoo:



tarih Fransız tipinin masonluğu, ondokuzuncu yüzyılda Türkiye'de ilk kez Selanik'te, daha sonra da Konstantinopolis'te kurulmuştur. Görünüşe göre, Kırım Savaşı sırasında doğmuş olan askeri localar, İngiliz ve Fransız masonluk subayları ile temas halinde ve Fransız İttifakı okullarının Fransız öğretmenleri etrafında kurulan entellektüeller tarafından yapıldı. Masonlar daha sonra orduda çok aktiflerdi, burada ordu mutlaklığa düşmanca ve devleti sekülerleştirmeyi istemekte, İmparatorluğun geleceği konusunda özgürce ifade edebilmek için kutuların barınağı altında toplanabilirdi. Osmanlı. Osmanlı Masonluğu, Selanik'teki Vedata Köşkü'nde ve Türkiye Cumhuriyeti'nin gelecekteki kurucusunda başlatılan genç subay Mustafa Kemal'i kısmen etkiledi. Ancak, Türk kurtuluş savaşının sonunda, ulusun kurtarıcılığının halini hapsetmek zorunda kalacak, sultan-halifeyi yatırabilecek, devleti ve mevzuatı laikleştirecek, kadın ve erkek arasındaki eşitliği kuracak, fez ve İslami peçe, Romanize yazma ve halk eğitimini zorunlu kılan, radikal reformlar, barış zamanlarında, egemenliğinin de komutanı olan bir İmparatorluğun nüfusunun çoğunluğu tarafından asla kabul edilmeyecek. müminler ve İslâm dininin hükümeti, yasamaya ilham vermiş ve Müslüman olmayanları haraç (ek kişi) veya ordunun kariyerinin imkansızlığı gibi ayrımcılıklara maruz bırakmıştır1.

Makale yazımı için kullanılan belge Paul Naudon, Masonluğun Genel Tarihi, Paris, Presses Universitaires de France, 1981, 2. baskı. (ISBN 978-2-13-037281-3)
Jean-Marc Aractingi, Dünyada İslam Topraklarında Masonluk Tarihi: Türkiye-Mısır-İran, t. 1, Paris, Editions Erick Bonnier, 2016.
Thierry Zarcone, Hilal ve Pusula. Müslüman dünyasında masonların sıkıntıları ve talihsizlikleri, Paris, Dervy, 2015.



http://www.mason.org.tr/web/

İlk Yapılanmalar1861′de Mısır Prensi Abdülhalim Paşa İstanbul’da, Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti Türkiye Yüksek Şûrası’nın kurulmasına önderlik etti. Her ne kadar o tarihte Türkiye’de bir Büyük Loca bulunmamakta ise de o zamanki adı ile Şûra-yı Âli-i Osmanî’yi teşkil edecek adet ve seviyede Üstat dereceli Mason mevcut idi. Bu kuruluşa Fransız Yüksek Şûrası yardımcı oldu.



Charleston kentinde bulunan Amerika Birleşik Devletleri Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti Güney Jüridiksiyonu 1869 yılında Osmanlı (Türkiye) Yüksek Şûrasını muntazam olarak tanıdı. Yüksek Şûranın kurulmuş olduğu 25 Haziran 1861 tarihi, Abdülmecid’in öldüğü, Abdülaziz’in de tahta çıktığı tarihtir. Osmanlı Yüksek Şûrası bir süre sonra faaliyetine ara verdi.

Kırım Savaşı’nın ardından yirminci yüzyılın başına kadar Osmanlı topraklarında farklı şehirlerde değişik büyük localara bağlı localar kuruldu ve faaliyet gösterdi.

1876 yılında Abdülmecid’in tahtan indirilmesiyle tahta çıkan ve 90 gün kadar saltanatta kalan V. Murat şehzadeliği sırasında (Prodos locasında) mason olmuştu.

Padişah V. Murat’ın sağlık sorunları ve Kanunu Esasi’yi ilan etmekte duraksaması nedeniyle 31 Ağustos 1876′da indirilmesi sonucunda padişah ilan edilen II. Abdülhamit, ağabeyi V. Murat’ın mason olması, ayrıca İngiltere ve Fransa gibi ülkelerle uluslararası ilişkiler nedeniyle ilk zamanlarda masonluğa karşı olumsuz tavır almadı.

V. Murat’ın 1905 yılında vefatından sonra II. Abdülhamit daha önce jurnallerle gözetim altında tuttuğu İstanbul’daki masonik faaliyetleri hoş görmemeye başladı. Zaten masonik faaliyette yer alabilecek Osmanlı aydınları genel baskı rejimi nedeniyle İstanbul’dan uzaklaştıkları için İstanbul’da 1908′e kadar Osmanlı tebaasının masonik faaliyeti görülmedi. Buna karşılık İzmir, Selanik gibi şehirlerde mason locaları çalışmaya devam etti.

24 Temmuz 1908′de Meşrutiyet’in ikinci kez ilan edilmesi üzerine Selanik’teki Jön Türkler de İstanbul’a gelmeye başladılar. İstanbul’a gelenler arasında bulunan masonlar Ağustos ayından itibaren Osmanlı büyük locası kurulabilmesi amacıyla toplantılar yaptılar.

Osmanlı masonları 3 Mart 1909 tarihinde bir araya gelerek1861 yılında kurulmuş ve daha sonra faaliyetine ara vermiş olan Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti Osmanlı Yüksek Şûrası’nı yeniden düzenleyerek tekrar faaliyete geçirdiler.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışına kadar savaşlar ve ekonomik zorluklarla geçen dönemde Osmanlı Masonları çalışmalarını hayır ve hasenat işlerinde yoğunlaştırdılar. Savaşlar nedeniyle önem kazanan Hilal-i Ahmer Cemiyeti [Kızılay] içinde çalıştılar. Necat locası üyeleri Celal Derviş’in öncülüğünde kimsesiz çocukların bakımı için Himaye-i Etfal Cemiyeti’ni kurdular. Dernek Osmanlı Büyük Maşrıkı tarafından desteklendi. Kurtuluş Savaşı sırasında dernek 1921 yılında Ankara’da yeniden oluşturuldu ve başkanlığına Necat locası üyesi ve İstanbul’daki ilk kuruculardan Ahmet Muhtar getirildi. Dernek sonraki yıllarda Çocuk Esirgeme Kurumu adı altında hizmet vermeye devam etti. Masonlar da toplantılarda düzenli olarak Çocuk Esirgeme Kurumu adına hasenat toplamaya devam ettiler.
Eee sonra ne olmus?
 
Back
Top Bottom