HVKK Hv. Org. Mehmet ERTEN ile Söyleşi
Türk Hava Kuvvetleri Geleceğin Zorlu Görevlerine Hazırlanıyor! Türk Hava Kuvvetleri [HvKK], gerek bölgesel, gerekse küresel seviyede yaşanan sosyal ve siyasi gelişmeler karşısında zorluklarla dolu bir geleceğin daima değişen muhtemel tehditlerine karşı sürekli bir öngörü içinde olmak zorundadır: yani her zaman, her yerde göreve hazır! Giderek karmaşıklaşan tehdit ortamının muhtemel şekillenmesine karşı, modern bir hava/uzay gücünün olması gerektiği yer ve gereken kabiliyet hedeflerini çizen HvKK’nın hayata geçirmek için üzerine odaklandığı çalışmalarda gelinen son durum, operatif İHA işletim ve eğitim kabiliyetleri, Ağ Destekli Yetenek [ADY/NEC] seviyesinin muharebe altyapısındaki yeri, F-35 Lightning-II MTU/JSF uçaklarına geçişi sağlamaya yönelik faaliyetler, Milli Muharip Uçak [F-X] Projesi ve HvK’nin 2o23 vizyonuna ilişkin görüşlerini almak üzere HvKK Hava Orgeneral Mehmet ERTEN ile gerçekleştirdiğimiz görüşmeyi aynen sunuyoruz. S&H:Söyleşimize 1oo yılını tamamlamış Türk Hava Kuvvetleri’nin bugününe dair bir değerlendirmesini alarak başlayabilir miyiz? Türk Hava Kuvvetleri istediği hedefe varabilmiş midir? Şu anda dünya hava kuvvetleri bağlamında nasıl bir noktadadır? Hv. Org. M. ERTEN:Güçlü bir ordu, Türkiye’nin bölgesinde söz sahibi olabilmesinin önemli unsurlarından biridir. Türkiye’nin hava ve uzay gücünü oluşturan Türk Hava Kuvvetleri, sahip olduğu son teknoloji ürünü silah sistemleri, profesyonel ve eğitimli personeli ile bu gücün temel dinamiklerinden birisidir. Türk Hava Kuvvetleri, bölgesinde askeri caydırıcılığı ve barış ortamının devamını sağlayacak modern ve güçlü bir kuvvet yapısına sahiptir. Bu yapıda yaklaşık 4oo savaş uçağı, 14o destek uçağı/helikopteri ve 16o eğitim uçağı bulunmaktadır. Harekat gücünü genel olarak F-16 ve modernize edilmiş F-4E 2o2o muharip jet uçakları; destek gücünü ise KC-135R tanker, CN-235, C-130 ve C-160 ulaştırma uçakları ile RF-4E keşif uçakları ve İnsansız Hava Araçları [İHA] oluşturmaktadır. Yakın gelecekte kabiliyetimizi F-35, B737 HİK/AEW&C komuta kontrol uçakları ve A400M ulaştırma uçaklarıyla daha da artırmayı hedefliyoruz. Bunlara ilave olarak, Türk Hava Kuvvetleri GökTürk-II projesiyle keşif ve gözetleme alanında önemli bir adım atmıştır. Halen yürütülmekte olan diğer uydu projelerimizin de devreye girmesiyle uzay alanında dünyanın sayılı hava kuvvetlerinden birisi olmak idealimizdir. Ayrıca siber savaş ile ilgili gerekli birimler oluşturulmuş, hazırlanan konsepte uygun olarak yol haritası belirlenmiştir. Bunların yanında, milli olarak üretilen silah ve sistemlerin askeri caydırıcılığa ve muharip eğitim seviyemize yaptığı ilave katkıların farkında olarak, üzerinde her türlü tasarrufta bulunma yetki ve kabiliyetimizin olduğu modern bir savaş uçağına sahip olmak, en önemli hedeflerimizden birisidir. Tedarik projelerine ilave olarak, milli imkanlarla üretilen silah ve sistemlerin de envanterimize girmeye başlamasıyla birlikte bölgemizdeki askeri caydırıcılığımız katlanarak artacaktır. Kendi ürettiği silah ve sistemlerle güçlenmiş bir hava gücü olarak Türk Hava Kuvvetleri’nin dünyadaki saygınlığı en üst seviyeye çıkacaktır. Bu seviyede güçlü ve modern bir kuvvet yapısı ancak yüksek nitelikli insan gücüyle kendisinden beklenen faydayı sağlayabilecektir. Bu bilinçle, Türk Hava Kuvvetleri akademik eğitim ve muharebe eğitiminde de en üst seviyeyi hedeflemektedir. Bu hedefi elde edebilmek için güçlü bir eğitim sistemi kurulmuştur. Sonuç olarak Türk Hava Kuvvetleri; yüksek nitelikli insan gücünün yanı sıra, üstün teknoloji ürünü silah ve sistemleri içeren kuvvet yapısı ile her türlü tehdidi bertaraf etme yeteneğine sahiptir. Bu imkan ve kabiliyet ile 1oo yılını geride bırakmış ve geçmişten gelen tecrübesi ile dünyada örnek bir hava gücü haline gelmiştir. S&H:Son yıllarda özellikle Hava Kuvvetlerinin bir hava ve uzay gücüne dönüşümüne yönelik gerek altyapı, gerekse eğitim alanlarında önemli girişimlere imza atılmıştı. Söz konusu dönüşüm sürecinde Türk Hava Kuvvetleri uzay konularında ne tür bir yaklaşım sergileyecektir? Önümüzdeki dönemde bu alanda gerçekleştirmeyi planladığınız çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz? Hv. Org. M. ERTEN:Askeri açıdan değerlendirildiğinde; uzayda sahip olunan unsurlar, harekat alanının gerçek zamanlı resminin görülmesini sağlayarak harbin sevk ve idaresini kolaylaştırmakta, bilgi üstünlüğünün kazanılmasında önemli rol oynamakta ve başarıya doğrudan etki etmektedir. Ayrıca uzayda kazanılan yetenekler; bilginin toplanmasına, ihtiyaç makamlarına süratle dağıtılmasına, harekat alanının korunmasına, icra edilecek müşterek harekatın komuta-kontrolüne, iletişim, istihbarat, keşif ve gözetleme kabiliyetine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu yönleriyle bakıldığında geleceğin harekat ortamı olarak değerlendirilen uzayda milli varlığımızın garanti altına alınması, her şartta uzaya güvenli erişim imkanına ulaşılması, uzayın kesintisiz kullanım imkanlarına sahip olunması ve hava/uzay gücü oluşturulması ülkemizin öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır. Bu hedefe ulaşılması yönünde uzay faaliyetleri de TSK adına HvKK sorumluluğunda icra edilmektedir. Bu çerçevede, HvKK tarafından tanımlanan yüksek teknolojiye sahip uzay sistemleri projeleri; sivil, asker, akademik ve endüstriyel kurumların bir araya gelmesiyle gerçekleştirilmektedir. Buna ilave olarak uzayda kazanılacak yeteneklerin yapılandırılması noktasında; yeteneklerin merkezi olarak planlanması ve yönetilmesi, ürün ve hizmetlerin kullanımının ise harekat alanında en uçta yer alacak unsurlara kadar yaygınlaştırılması önemli hedeflerimizden bir tanesidir. Muhtelif uydu sistemlerinin envantere girmesi ile birlikte, HvKK bünyesinde uzay sistemlerinin operasyonlarından sorumlu olacak bir merkezi teşkilatın oluşturulması ve bu teşkilat vasıtasıyla uzay tabanlı ürün ve hizmetlerin TSK ve ülkemiz genelinde son kullanıcılara mümkün olan en kısa sürede ulaştırılmasına olanak sağlayacak altyapının kurulması yönünde gayret gösterilmektedir. S&H:TSK’nın uzay çalışmaları konusunda koordinasyon makamı olarak çalışan Türk Hava Kuvvetleri aynı zamanda Türkiye Uzay Kurumu [TUK]’nun kuruluş çalışmalarında da önemli katkılar sağlamaktadır. TUK Kanunu ile ilgili yasal süreç tamamlanmış mıdır? Tasarının yasalaşması durumunda kurulacak TUK’un misyonu ve teşkilat yapısı hakkında neler söyleyebilirsiniz? Aksi taktirde nasıl bir çözüm öne çıkabilir? Hv. Org. M. ERTEN:Mart 2oo1 tarihinde alınan Bakanlar Kurulu Kararı ile HvKK’na, TUK’un kurulmasına yönelik yasa tasarısı taslağı hazırlık çalışmalarını koordine etme yetkisi verilmiştir. Alınan bu yetki çerçevesinde ilgili tüm bakanlıklar, araştırma kuruluşları ve üniversiteler ile eş güdüm içerisinde oluşturulan taslak yasa tasarısı Temmuz ‘o6 tarihinde MSB vasıtasıyla Başbakanlığa iletilmiştir. Takip eden süreçte Başbakanlık tarafından taslak kanun tasarısının yasalaşmasına yönelik çalışmaların eşgüdümü görevi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına verilmiştir. Gelinen noktada, söz konusu tasarının yasalaşmasına yönelik süreç, ilgili bakanlıklar nezdinde sürdürülmektedir. TUK’un temel görevinin, “Ulusal güvenlik de dahil olmak üzere; sivil, bilimsel ve ticari sektörlerde yürütülecek uzay faaliyetleri içerisinde yer alan bakanlıklar, kurum/kuruluşlar ve üniversiteler ile ticari kuruluşlar arasında eşgüdümü sağlamak ve tüm çalışmaları, belirlenecek ulusal uzay politikası çerçevesinde yönlendirmek olması” planlanmaktadır. S&H:HvKKnın uzay konuşlu görüntü istihbaratı mimarisinin temelini oluşturacak GökTürk-I ve GökTürk-II Elektro-Optik Keşif ve Gözetleme ve GökTürk-III SAR uydusu projelerinde gelinen son aşama ve uyduların Türk Hava Kuvvetleri’ne sağlayacağı yeni kabiliyetler hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz? Hv. Org. M. ERTEN:Söz konusu projelerden, GökTürk-I Uydu Sistemi İtalya’nın Telespazio SPA firması ile Savunma Sanayi Müsteşarlığı [SSM] arasında imzalanan ve 19 Temmuz 2o1o tarihinde yürürlüğe giren sözleşme doğrultusunda sürdürülmektedir. GökTürk-I Uydu Sistemi, TSK’nın uydu görüntüsü ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kullanılacaktır. Sistemin 2o15 yılında kullanıma girmesi beklenmektedir. İhtiyacı HvKK tarafından tanımlanan GökTürk-II Uydu Sistemi, TüBiTAK kaynaklı olarak geliştirilmiş bir projedir. TüBiTAK-Uzay/TUSAŞ İş Ortaklığı ile Nisan ‘o7 tarihinde imzalanan sözleşme doğrultusunda gerçekleştirilen proje kapsamında milli olarak geliştirilen GökTürk-II Uydusu, 18 Aralık ‘12 tarihinde 18:13’de Çin Halk Cumhuriyeti’nde bulunan Jiuquan Fırlatma Merkezi’nden fırlatılmıştır. Halihazırda GökTürk-II uydusunun yörünge testleri gerçekleştirilmektedir. Şu anda geçici yer istasyonunda HvK Keşif Uydu Komutanlığı bünyesinde icra edilen görevler, önümüzdeki aylarda inşaatın tamamlanması ile devamlı konuş yerinde sürdürülecektir. Diğer bir görüntüleme uydusu olan GökTürk-III Uydu Sistemi, üzerinde bulunacak Sentetik Açıklıklı Radar [SAR] sensörü vasıtasıyla GökTürk-I ve GökTürk-II sistemleri vasıtasıyla kazanılacak görüntüleme yeteneğine ilave yetenekler katacaktır. S&H:Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki RF-4E Phantom II keşif uçaklarında yer alan ıslak film teknolojisine dayalı analog kameralardan oluşan taktik keşif ve gözetleme kabiliyetinin çağın gerekleri doğrultusunda geliştirilmesi maksadıyla başlatılan ve Aselsan ana yükleniciliğinde yürütülen Taktik Hava Konuşlu Keşif Programı [TARP]; İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın iki ülke arasında yaşanan diplomatik gerginliği bahane ederek, 22 Aralık 2o11 tarihinde IAI ve Elbit firmalarının TARP projesi altında Türkiye’ye teslim edecekleri sistemlere yönelik ‘ihracat lisansını yenilememe’ kararı alması sonucunda iptal edilmişti. Bu önemli ihtiyacın bundan böyle nasıl karşılanacağı konusunda bilgi almamız mümkün mü? Hv. Org. M. ERTEN:Söz konusu sistemlere olan ihtiyaç devam etmektedir. Bu nedenle projenin tedarik makamı olan SSM tarafından yürütülen tedarik faaliyetleri kapsamında; Taktik Hava Konuşlu Keşif Programı ana yüklenicisi Aselsan ile Goodrich [UTC] firması arasında 24 Aralık ‘12 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. S&H:Şubat 2oo5 tarihli Genelkurmay Başkanlığı kararı uyarınca TSK hizmetine girecek MALE/HALE/UCAV tipi stratejik İHA sistemlerinin bakım, onarım ve işletim sorumluluğu HvKK’na devredilmiştir. Bu çerçevede İsrail’den tedarik edilen 1o adet Heron ve TAI tarafından geliştirilerek teslimat aşamasına getirilen TİHA-A MALE İHA sistemlerinin işletimi HvKK sorumluluğuna verilmiştir. Türk Hava Kuvvetleri’nin bu yöndeki altyapı ve eğitim faaliyetlerine ilişkin bilgi alabilir miyiz? Hv. Org. M. ERTEN:19 Nisan 2oo5 tarihinde TSK; keşif ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla 4 adet KKK’na, 4 adet HvKK’na, 2 adet DzKK’na olmak üzere toplam 1o adet operatif seviye Heron İHA sisteminin alınması için İsrail ile TAI alt yükleniciliğinde sözleşme imzalanmıştır. Genelkurmay Başkanlığı, TSK müşterek harekat ihtiyacı doğrultusunda operatif seviyedeki insansız uçak sistemlerinin kullanım sorumluluğunu HvKK’na vermiştir. Böylece HvKK envanterine giren 1o adet Heron sistemi TSK bünyesinde Gözcü olarak adlandırılarak Mart ‘1o’da ilk uçuşunu gerçekleştirmiştir. Gözcülerin garanti sonrası [o6 Eylül ‘11’den itibaren] tüm idame işletme ihtiyaçlarının [malzeme desteği, konfigürasyon yönetimi, teknik destek, yazılım desteği vb.] TAI tarafından karşılanmasına yönelik sözleşme değişikliği 12 Mart ‘12 tarihinde SSM ile TAI arasında imzalanmıştır. İsrailli firmalarla tüm ilişkiler TAI tarafından yürütülmektedir. Gözcü sisteminin ilk kullanıcı eğitimi İsrail’de alınmış; daha sonra tamamen HvKK tarafından oluşturulmuş olan eğitim sistemi devreye girmiştir. Gözcü İnsansız Hava Araçları, belirtilen eğitim programı kapsamında yetiştirilen Türk HvKK personeli tarafından kullanılmaktadır. Gözcü İHA sisteminin en önemli unsurlarından biri Aselsan imali AselFLIR-300T kamerasıdır. Son bir kaç yıl içerisinde kazanılan tecrübe ve yetenekler ile bugün gelinen noktada HvKK, bünyesinde İHA uçucu eğitimi verme hususunda dost ve müttefik ülkelerin taleplerini değerlendirmeye almak konumuna gelmiştir. Gözcü sistemi kapsamında kazanılan milli kamera yeteneğine paralel olarak milli İHA geliştirilmesi çalışmalarına başlanmıştır. Bu amaçla 2oo5 yılında başlatılan Anka projesinde üretilen prototip İHA’ların testleri 22 Ocak ‘13 tarihinde yapılan son uçuşla başarıyla tamamlanmıştır. S&H:Türkiye’nin coğrafi yapısından kaynaklanan alçak irtifa radar kaplaması zafiyetini gidermek ve erken ihbar ve komuta kontrol kabiliyetlerini artırmak suretiyle hava savunmasını geliştirmek üzere başlatılan Barış Kartalı projesinde 5 yılı aşkın bir gecikme yaşanmaktadır. Diğer yandan, bizden sonra sipariş veren Kore Cumhuriyeti Hava Kuvvetleri [RoKAF] dördüncü ve son uçağını Ekim 2o12 tarihinde teslim almıştır. Bu gecikmenin nedenleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu gecikme Türk Hava Kuvvetleri bağlamında ne gibi sonuçlar doğurmaktadır? Hv. Org. M. ERTEN:Barış Kartalı ile Kore Cumhuriyeti ve Avustralya programlarının sözleşme isterleri arasında ülkelere özgü harekat ihtiyaçları nedeniyle farklılıklar mevcuttur. Kore Cumhuriyeti de benzer uçakları envantere almış olmakla birlikte henüz nihai kabul bu ülkede de tamamlanmamıştır. Sözleşme gereği Boeing ve Northrop Grumman firmalarının sistem geliştirme süreçleri devam ettiğinden projemizde gecikme yaşanmıştır. S&H:B737 Havadan İhbar ve Kontrol [HİK] uçakları aynı zamanda HvKK’nın çalışmalarına başlanan Ağ Merkezli Harp kabiliyetinin de önemli bir oyuncusu olacaktır. Hava Kuvvetleri Bilgi Sistemi ve NATO ACCS projeleri ile desteklenen bu çalışmalarda bugün gelinen son nokta hakkında bilgi alabilir miyiz? Ağ Merkezli Harp konusunda HvKK bu saydıklarımız dışında ne gibi adımlar atmaktadır? Hv. Org. M. ERTEN:Ağ Destekli Yetenek [ADY] arayışının sebebi; taktik, operatif ve stratejik seviyelerde harekata iştirak eden unsurlar arasında belirlenen yetkiler dahilinde bilgi paylaşımının ve bu suretle etkin karar desteğinin sağlanması ihtiyacıdır. Radar Ağı, Link-16 ve Hava Kuvvetleri Bilgi Sistemi [HvBS] gibi yetenekleri barındıran İhbar, Komuta ve Kontrol Sistemi ADY’nin önemli bir bileşenidir. HİK uçağının envantere girmesi sonucu ADY’nin muhabere alt yapısının yeni teknolojili sistemlerle güçlendirilmesi ve planlı diğer projelerin hayata geçmesiyle, harekata iştirak eden tüm unsurlar arasında kesintisiz ve gerçek zamanlı bilgi alışverişi yapabilme kabiliyetine sahip olunacaktır. İlave olarak, gerekli bilgi güvenliği önlemleri alınmak suretiyle ADY mimarisi içinde milli unsurların uygun seviyelerde NATO sistemleri ile entegre edilmesi için çalışmalara devam edilmektedir. S&H:Türkiye A400M projesine başlangıç safhasından itibaren katılmış ve sanayi açısından önemli kazanımlar elde etmiştir. İlk uçağın 2o13 yılının ikinci yarısında teslim alınmasının beklendiği proje ile HvKK’nın ulaştırma kabiliyetinde ne gibi değişiklikler göreceğiz? 1o uçak Türk Hava Kuvvetleri’nin stratejik ve operatif hava ulaştırma görevlerinin etkinliği için yeterli olacak mıdır? İlave uçak alımı gündeme gelecek midir? HvKK’nın ‘2o’li yıllardaki hava ulaştırma kabiliyeti vizyonu hakkında neler söyleyebilirsiniz? Hv. Org. M. ERTEN:Hava Kuvvetleri Komutanlığı gelecekteki 1o ila 2o yıllık ihtiyaçları değerlendirerek planlama yapmaktadır. Bu kapsamda geleceğin harekat ortamında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçları dikkate alınarak ulaştırma uçaklarının daha uzun menzil ve daha yüksek kapasiteye sahip olması gerektiği değerlendirilmiştir. Ayrıca önümüzdeki yıllarda ekonomik kullanım ömürlerini dolduracak olan C-160 uçaklarının envanter dışında bırakılmasıyla oluşacak kapasite boşluğunun A400M’lerle doldurulması planlanmıştır. Türk Hava Kuvvetleri bu proje ile stratejik ulaştırma imkan ve kabiliyetini elde edecek olup, bu sayede dünyanın herhangi bir yerinde icra edilecek uluslararası faaliyetlere katkı sağlayabilecektir. Sonuç olarak; tedarik edilecek A400M’lerin hava ulaştırma sistemimize yüksek kapasite ve sürat temin edeceği, pahalı ve kritik malzemelerin taşınmasında ekonomiklik sağlayacağı ve sayı ve yetenek olarak Hava Kuvvetlerinin ‘2o’li yıllardaki ihtiyaçlarını karşılayabileceği değerlendirilmektedir. S&H:F-16C/D Savaşan Şahin uçaklarının yarı-ömür modernizasyonlarını kapsayan Öncel Proje III [Peace Onyx III/PO III] programı altında yürütülen çalışmalarda gelinen son durumu okurlarımız için özetler misiniz? Modernizasyon sonrasında uçaklara ne gibi yeni kabiliyetler kazandırılmaktadır? Hv. Org. M. ERTEN
O III Modernizasyonunun 2o14 ortalarına doğru tamamlanması planlanmıştır. Modernizasyon sonucunda uçaklar; lArama ve takip kabiliyeti daha gelişmiş olan radara; lDaha etkin bir atış kontrol sistemiyle daha dinamik, etkin ve uzun menzilli füze atış kabiliyetine; lYeni bir atış kontrol bilgisayarına; hava savunma görevlerinde yüksek açılarda daha etkin atış sağlayan, hava-yer görevlerinde ise çevresel durumsal farkındalığını artırma, sensörlerin konum yerlerini doğrulama ve sensörleri görerek yönlendirme gibi önemli avantajlar sağlayan Kaska Monteli Nişangah Sistemi [KAMNİS]’ne; lÇok uçaklı taktik ortamlarda muhabereyi azaltması, dost ateşi riskini azaltması, ateş desteği koordinasyonunu yükseltmesi, taktiklerin icrasında faydalar sağlaması yönüyle önemli avantajlar sunan link kabiliyetine; lDost ateşine maruz kalma ihtimalini düşüren, uçaklar arasında pozitif ayrım sağlamada yardımcı olan Gelişmiş Dost Düşman Sorgulama [AIFF] Kabiliyetine; lHassas seyrüsefer ve hassas güdümlü mühimmatın kullanılması açısından gerekli olan daha gelişmiş ve hassasiyeti artırılmış entegre seyrüsefer sistemine ve Gelişmiş elektronik harp sistemine kavuşmuştur. S&H:Türk Hava Kuvvetleri, 3o adet Gelişmiş F-16C/D Blok 50 [Blok 50+] uçağı tedarik etmektedir. Projede gelinen son durum hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu uçaklar Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde ne şekilde değerlendirilecektir? Hv. Org. M. ERTEN
O IV Projesi kapsamında 3o adet F-16C/D Blok 50+ uçağının teslimatı Lockheed Martin ve alt yüklenicisi olan TAI tarafından tamamlanmış olup, uçaklar HvKK envanterine alınmıştır. Uçakların, muharebe etkinliğinden en üst seviyede yararlanacak şekilde kullanımına yönelik planlamalar yapılmaktadır. S&H:Türk Hava Kuvvetleri’nin 2o2o vizyonu açısından en önemli ve mali boyutu en büyük projesi şüphesiz Müşterek Taarruz Uçağı [MTU/JSF] Projesidir. Yerli sanayinin ABD$7.4 Milyar mertebesinde iş payı almasının beklendiği projede tedarik edilecek uçak sayısı 1oo ila 116 arasında telaffuz edilmiş ve ilk iki uçağın kesin siparişi 2o12 yılı içinde verilmişti. F-35A uçaklarıyla birlikte Türk Hava Kuvvetleri’nin mevcut eğitim, bakım ve lojistik destek konseptleri ile TSK’nın harekat anlayışında özellikle müştereklik anlamında çok köklü değişikliklerin meydana gelmesi bekleniyor. Türk Hava Kuvvetleri F-35A için şimdiden herhangi bir hazırlık içine girmiş midir? 5nci nesil F-35A uçaklarının alım kararı Türk Hava Kuvvetleri camiasında nasıl karşılanmıştır? F-35 Öğretmen Pilot adayları hangi vasıflardan seçilecektir? Hv. Org. M. ERTEN:Sizin de belirttiğiniz gibi F-35 uçaklarının TSK ve Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmesi; harekat, eğitim ve lojistik alanlarda önemli değişiklikler meydana getirecektir. 5nci nesil savaş uçağı olarak adlandırılan F-35 uçaklarının harekat alanına getirdiği önemli yenilikler; radarlara karşı düşük görünürlük, ağ merkezli harekat ve sensör entegrasyonu kabiliyetleridir. F-35 uçakları ile birlikte, Performansa Dayalı Lojistik [PDL] olarak adlandırılan yeni bir lojistik anlayış da gelecektir. Klasik lojistik destekten farklı olan bu yaklaşımda malzeme tedariki yerine performansın satın alınması söz konusu olacaktır. F-35 uçaklarının getireceği söz konusu yeniliklere Türk Hava Kuvvetleri’nin geçişini sağlamaya yönelik birçok faaliyet gerçekleştirilmekte, proje kapsamında ilgili birimlerin katılımıyla oluşturulan çalışma grupları vasıtasıyla harekat, eğitim ve lojistik alanlarında gerekli çalışmalar yürütülmektedir. Milli olarak geliştirilen mühimmatın F-35 uçaklarına entegrasyonu çalışmaları şimdiden başlatılmıştır. Bu faaliyetlere paralel olarak üs aktivasyon faaliyetleri de yürütülmekte, F-35 uçaklarının konuşlandırılacağı üsler ve uçakları destekleyecek Hava İkmal Bakım Merkezi [HİBM] Komutanlıkları için gerekli tesis, alt yapı ve teşkilat hazırlıkları sürdürülmektedir. Türk Hava Kuvvetleri’nin çağıyla yarışır şekilde son teknoloji ve üstün harekat kabiliyetleri ile donatılmış bir savaş uçağına sahip olacak olması, Hava Kuvvetleri camiasında ayrı bir heyecan ve motivasyon oluşturmuştur. Teknolojik olarak daha gelişmiş ve yetenekli bir uçağın daha güçlü bir Hava Kuvvetleri anlamına gelmesinin bilinci ile Kuvvetimiz hazırlıklarını üst seviyede yürütmektedir. Günümüzün gelişen teknolojisini yoğun bir şekilde bünyesinde barındıran F-35 uçaklarında öğretmen pilotluk yapmak, iyi seviyede uçuş tecrübesinin yanında uçuş öğretmenliği tecrübesini gerektirmektedir. Bu nedenle, F-35 öğretmen pilot adaylarının F-16 ve F-4E 2o2o savaş uçaklarında öğretmenlik tecrübesine sahip, deneyimli ve istekli pilotlardan seçilmesi planlanmaktadır. S&H:F-35A Lightning II’lerin hizmete girmesi, HvKK pilot eğitim konseptini nasıl etkileyecektir? Hv. Org. M. ERTEN:F-35 uçakları tek kişiliktir ve F-16 uçakları gibi eğitim maksatlı iki kişilik tipi bulunmamaktadır. Bu durum pilotaj eğitimine farklı bir bakış açısı getirecek, simülatörler uçuş eğitiminde ön plana çıkacaktır. Bu uçakların tek kişilik olması ve F-16D uçaklarında olduğu gibi öğretmen pilotun uçuş esnasında eğitim verebileceği bir çift kumandalı eğitim versiyonunun olmaması pilot eğitim konseptini önemli ölçüde etkilemektedir. F-35 uçağı ile birlikte pilot eğitimlerinde ‘yüksek gerçekliğe sahip sentetik eğitim konseptine’ geçilecektir. Eğitimlerde gelişen simülasyon teknolojisinden üst seviyede yararlanılacak, pilotlar gelişmiş simülatörler ile eğitilecek ve simülatörler ile bir çok kontrolden geçirildikten sonra ilk uçuşlarını gerçekleştireceklerdir. Eğitimin bütün safhalarında bugün de olduğu gibi simülatörler olmazsa olmaz eğitim yardımcılarımız olacaktır. F-35 ile birlikte pilotların birçok görevden harbe hazırlığını devam ettirebilmesi için uçak ile uçma zorunluluğu ortadan kalkmaktadır. Bu sayede eğitim maliyetlerinden önemli ölçüde tasarruf edileceği gibi gerçek harekat ortamının simüle edilebilmesiyle harbe hazırlığımız üst düzeyde tutulabilecektir. F-35 uçağının tüm pilot ve bakım personeli eğitimleri gelişmiş eğitim yardımcılarına sahip olacak Milli Entegre Eğitim Merkezi’nde verilecektir. S&H:Türk Hava Kuvvetleri’nin ihtiyacı kapsamında TAI ana yükleniciliğinde başlatılan T-X, F-X ve Milli F-16 Blok 3o Modernizasyonu projeleri hakkında neler söyleyebilirsiniz? Hv. Org. M. ERTEN:2o3o’lu yıllar sonrasında Hava Kuvvetleri Komutanlığının muharip uçak ihtiyaçlarının milli olarak karşılanması amacıyla 15 Aralık 2o1o tarihli Savunma Sanayii İcra Komitesi [SSİK] kararı ile Milli Muharip Uçak [MMU] geliştirme projesi başlatılmıştır. SSİK Kararı gereği SSM ile ana yüklenici TAI arasında 23 Ağustos ‘11 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme kapsamında; lHvKK tarafından belirlenecek olan Harekat İsterleri Tanımlama Dokümanı [HİTD]’na uygun bir kavramsal tasarım geliştirilecek, lYurtiçi savunma sanayinin muharip uçak üretimi için gerekli Teknolojik Hazırlık Seviyesini belirleyecek olan Yapılabilirlik Etüdü tamamlanacaktır. lKonsept Geliştirme ve Kavramsal Tasarım sürecinin sonunda SSİK tarafından alınacak karar doğrultusunda proje çalışmalarına devam edilecektir. S&H:SSM tarafından yürütülen Uzun Menzilli Bölge Hava/Füze Savunma Sistemi projesi kapsamında; ABD, İtalya/Fransa, Rusya Federasyonu ve Çin firmalarından teklif alınmıştır. Türk Hava Kuvvetleri’nin projeden beklentileri ve nasıl bir uzun menzilli hava savunma füze sistemi tedarik etmeyi planladığı konusunda okurlarımızı aydınlatır mısınız? Hv. Org. M. ERTEN:Bölgesinde lider olmayı amaçlayan ülkemizin coğrafi konumu etkili bir askeri gücün varlığını zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda Türk Hava Kuvvetleri’nin vazifesi kapsamındaki tüm görevleri en etkin şekilde yerine getirebilmesi, iyi eğitimli personelin mevcudiyetinin yanı sıra gelişen teknolojinin ortaya çıkardığı tehditlerin üstesinden gelebilecek yeni nesil savunma sistemlerine sahip olmasına da bağlıdır. Bu noktadan hareketle projeden beklentimiz; hava savunma sistemlerimizin ileri teknoloji ürünü, yüksek ateş gücü ve komuta kontrol etkinliğine sahip yeni nesil hava savunma sistemleri ile güçlendirilmesidir. Tedarik edilecek sistemin harekata yönelik teknolojik isterlerinin yanı sıra, komuta kontrol sistemlerimiz ile uyumlu olması, personel tasarrufu sağlaması, yurtiçi bakım kabiliyetine sahip olması, envanterde uzun süre kalabilmesi, bakım-onarım kolaylığına sahip olması ve lojistik yönden düşük maliyetler ile uzun süre desteklenebilmesi bizim için önem taşımaktadır. Alınan tekliflere yönelik değerlendirmeler bu kapsamda sürdürülmektedir. S&H:TüBiTAK-SAGE tarafından geliştirilen Hassas Güdüm Kiti [HGK], Kanatlı Güdüm Kiti [KGK] ve Nüfuz Edici Bomba [NEB] mühimmatları ile Stand Off Mühimmat [SOM] mühimmatları Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki F-4E 2o2o Phantom II uçakları için geliştirilmiştir. Söz konusu yerli tasarım ve üretim hava-yer mühimmat ve füze sistemlerinin geliştirme çalışmalarında gelinen son durum hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bunların Müşterek Tarruz Uçağı [MTU/JSF]’na entegrasyonu hangi boyutta değerlendirilmektedir? Hv. Org. M. ERTEN:Kısa süre öncesine kadar yurt dışından tedarik ettiğimiz mühimmatları bu gün yurt içerisinde üretilebiliyor olmamızı, caydırıcı gücümüzün artması bakımından son derece önemli bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Bu başarının sadece hava yer mühimmatı değil gelecekte hava-hava füzesi geliştirme alanında da devam edeceğine inanıyorum. Tabi bu başarı sağlanırken üretilen mühimmat çalışmalarının öncelikle teknolojisini daha iyi bildiğimiz ve alt yapısına hakim olduğumuz platformlar ile başlaması gerekiyordu. Bu nedenle öncelikli platform olarak F-4E 2o2o uçakları seçildi. Bu mühimmatların F-16 ve benzeri diğer platformlara entegrasyonu için gerekli çalışmalara ve platform ara yüzleri/yazılımlarının millîleştirilmesi çalışmalarına devam ediyoruz. MTU/JSF entegrasyonu konusunda ise biraz daha zamana ihtiyaç olduğunu değerlendiriyorum. S&H:Sayın Komutanım, Türk Hava Kuvvetleri’nin 2o23 yaklaşımı ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Cumhuriyetimizin 1ooncü yılında nasıl bir Türk Hava Kuvveti öngörmektesiniz ve havacılığa gönül vermiş tüm gençlerimize ve okurlarımıza nasıl bir mesajınız olabilir? Hv. Org. M. ERTEN:Cumhuriyetimizin 1ooncü yılı bütün ulusumuz için olduğu gibi Türk Hava Kuvvetleri için de önemli bir heyecan kaynağı teşkil etmektedir. Hava Kuvvetleri Komutanlığı olarak hissettiğimiz bu heyecanı, ulaşmaya çalıştığımız hedeflerimizi vizyoner bir yaklaşımla hayalden öteye taşıyıp, somutlaştırarak taçlandırmak amacındayız. Bu doğrultuda Türk Hava Kuvvetleri, milletinin ve devletinin kendisine duyduğu güvenden ve sağladığı imkanlardan aldığı güçle, insani değerleri yüksek, zihinsel ve fiziksel yetenekleri ile fark yapan havacı insan gücüne güvenerek, Hava ve Uzay Gücü alanında bölgesinde lider, küresel anlamda öncü bir Hava Kuvveti olmak vizyonunu benimsemiştir. Bu vizyonu gerçekleştirmek için öncelikle harekat bağımsızlığımızı garanti altına alacak şekilde milli silah sistemlerinin üretilmesi için savunma sanayini yönlendirmeyi; uzay, siber ve elektronik harp alanlarında etkin güç haline gelmeyi ve bunları yaparken sayısal olarak büyümekten ziyade yüksek nitelikli insan, silah ve teçhizata dayalı temin ve yetiştirme politikalarımızla daha çevik bir kuvvet yapısına yönelik dönüşümümüzü tamamlamayı hedeflemekteyiz. Bu hedefe yönelik olarak; GökTürk Serisi uydu projeleri, siber filo kurulması, SOM ve Anka İHA projeleri gibi şimdiden verebileceğimiz çok önemli örneklerimiz bulunmakta ve aldığımız başarılı sonuçlar bir taraftan göğsümüzü kabartıp, milli savunma sanayimize olan güvenimizi artırırken diğer taraftan da geleceğe yönelik beklentilerimizi yüksek tutmaktadır. Siber uzayın giderek artan öneminin bilincinde olan HvKK’nın Siber Konsepti 2o11 yılında onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Siber faaliyetlerin Harekat Konseptimiz içerisinde yer almasına yönelik çalışmalar ise devam etmektedir. HvKK’nın sorumluluk sahasına ve fonksiyonel alanına giren siber savunma faaliyetlerinin icra edilmesi ve yönetilmesi amacıyla, bünyesinde Siber Filo Komutanlığı’nın da bulunduğu Siber Komutanlığın kurulması planlanmıştır. Ayrıca, NATO İttifak Satıh Gözetleme [Alliance Ground Surveillance/AGS] Projesi’ne katılım süreci ile ilgili olarak çalışmalarımız devam etmektedir. Daha öncesinde tedarikçi olarak katılım sağlanan projeye bu defa ayni katılım sağlanması düşünülmektedir. Anka İnsansız Uçak Sistemleri, AGS Projesi’ne ayni katılım kapsamında ele alınan birincil unsurdur. Önümüzdeki dönemde Hava Kuvvetleri envanterine girecek olan Anka’lar, NATO’ya da deklare edilmiş sistemlerdir. Bu projeye katılım ile Anka İnsansız Uçak Sistemleri uluslararası ortamda görücüye çıkmış olacaktır. Yerli imkanlarla üretilen bir unsurumuzun NATO amaçları doğrultusunda kullanılması, Türkiye’nin NATO içerisindeki yeri açısından da büyük öneme sahiptir. Öte yandan; çok önem ve değer verdiğimiz Milli Muharip Uçak Projemizi Cumhuriyetimizin 1ooncü yılında tamamlamayı ve ilk milli muharip uçağımızı özgür göklerimize hediye etmeyi planlamaktayız. Her zaman olduğu gibi gelecek yıllarda da, görevlerin icrasında teknolojinin payı ne kadar artarsa artsın, görev etkinliğinde temel unsur ‘insan’ olmaya devam edecektir. Bu nedenle uygun personelin temini, eğitilmesi ve HvKK bünyesinde muhafazası en önemli ve birinci öncelikli uğraş alanımız olmaya devam edecektir. ‘Önce İnsan’ anlayışı ve oluşturmuş olduğumuz güçlü kurum kültürü ile ihtiyacımız olan nitelikli insan gücünü istihdam etmeye devam edeceğiz. Havacılık ve uzay alanında sunduğumuz eşsiz kariyer seçeneği ile Hava Kuvvetlerinin, gençlerin gelecek hayali olarak kalmaya devam edeceğinden şüphem yoktur. Bizimle bu heyecanı paylaşan, havacılığa gönül vermiş tüm gençlerimizi aramızda görmekten, onlarla birlikte Cumhuriyetimizi geleceğe birlikte taşımaktan büyük mutluluk duyacağız. S&H:Sayın Komutanım, vakit ayırıp sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür eder, yurt savunmasındaki görevlerinizde başarılar dileriz. Hava Orgeneral Mehmet ERTEN Hava Kuvvetleri Komutanı 1948 yılında Muğla ili Bodrum ilçesine bağlı Mumcular köyünde doğmuştur. İlk ve orta öğretimini Mumcular ve Milas’ta tamamlamıştır. 1963 yılında Askeri Hava Lisesine, 1966 yılında Hava Harp Okuluna girmiş ve 1968 yılında Asteğmen olarak mezun olmuştur. 2’nci Ana Jet Üs Uçuş Okulu ve 3’üncü Ana Jet Üs K.omutanlıklarında uçuş eğitimini tamamladıktan sonra 197o yılında 5’inci Ana Jet Üs Komutanlığı 143’üncü [152’nci] F-5 Filosuna atanmıştır. 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatına katılmış, 1975-79 arasında 4’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı 142’nci F-1o4S Filo Komutanlığı’nda görev yapmıştır. 1979 yılında girdiği Hava Harp Akademisinden 1981’de mezun olmuş; 1988 yılına kadar 4’üncü ve 9’uncu Ana Jet Üs Komutanlıklarında Harekat Subaylığı, HvKK Personel Başkanlığı Plan Şube Proje Subaylığı görevlerini yapmıştır. 1988-89 yıllarında ABD Hava Komuta-Kurmay Kolejini [ACSC] ve Akademik Öğretmen kursunu [AIS] tamamladıktan sonra, HvKK Personel Başkanlığı Personel Yönetim Şube Müdürlüğü görevine atanmıştır. Bu kadrodaki iki yıllık görevden sonra 1991-94 yılları arasında Hollanda’daki NATO Havadan İhbar Kontrol Program Yönetim Teşkilatı NAPMA’da görev yapmıştır. Daha sonra 1997 yılına kadar 12’nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı Değerlendirme ve Denetleme Başkaılığı ve Harekat Komutanlığı görevlerini yaparak 1997 yılında Genelkurmay Lojistik Daire Başkanlığı Plan Şube Müdürlüğüne atanmıştır. 3o Ağustos 1999 tarihinde Tuğgeneral’liğe yükselerek bu rütbede sırasıyla HvKK Plan Prensip Başkanlığı Plan Program Daire Başkanlığı ve 12’nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı görevlerini yapmıştır. 3o Ağustos 2oo3 tarihinde Tümgeneral’liğe terfi ederek bu rütbede sırasıyla Hava Lojistik Komutanlığı Kurmay Başkanlığı ve 2'nci Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı görevlerini yapmıştır. 3o Ağustos 2oo7 tarihinden geçerli olmak üzere Korgeneral'liğe yükselerek bu rütbede sırasıyla Genelkurmay Lojistik Başkanlığı ve Hava Lojistik Komutanlığı görevlerini yürüten Hv. Korg. ERTEN, 4 Ağustos 2o11 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanı olarak atanmış, 3o Ağustos 2o11 tarihinde Orgeneral’liğe terfi etmiştir. Hava Orgeneral Mehmet ERTEN, Bayan Münevver ERTEN ile evli olup bir kız çocuk babasıdır ve ingilizce bilmektedir.