What's new

A real Hero of Mit - Maçkalı Köroglu - Commander Kozinoglu

Hurshid Celebi

SENIOR MEMBER
Joined
Jul 2, 2015
Messages
4,897
Reaction score
4
Country
Turkey
Location
Turkey
This book is in Memoriam of Kasif Kozinoglu, the one and only real, Mit's Turkish Black Ops Commander. Rest in Peace Komutan.

61b6nnwQTsL._SX320_BO1,204,203,200_.jpg


Bir MİT'çinin hikayesi...
Türkiye ve etrafında oyun içinde oyun kurulduğundan bazı büyük gerçekleri atlıyoruz! Tarihin akış hızı bütün fotoğrafları net olarak görmemizi engelliyor! Hiç duraklamadan devam ettiğimiz için çok önemli ayrıntılar kenarda köşede kalıveriyor! Hiç kimse üzerinde düşünmüyor! Devlete yıllarını vermiş olan özel insanların bir çırpıda üzeri çiziliveriyor! Büyük katkıları olduğu halde unutmak için çok çaba harcanıyor!
Bugün böyle bir ismi yazayım istedim! Tabii hepsini değil!Sadece ve sadece yazabileceklerimi! Çünkü tamamını yazdığımda gerçekten DEVLETİN NE KADAR BÜYÜK olduğu ortaya çıkardı! Bu gerçek çok kişiyi sevindireceği halde birilerini ürkütürdü! Buna gerek olmadığı için şimdilik bizi ilgilendirenle yetinelim...
Paralel Yapı operasyonlarla DARBEYE eğilim duyanların yanı sıra masum olan çok kişiyi bir vesile ile tutup içeri attı!
Yıllarca yatan oldu!
Bunlardan biri de o MİT'çiydi!
Afganistan'da görev yapıyordu! O bölgede efsane olduğu söyleniyordu!
Büyük devletlerin elini sokmaya korktuğu her yerde onun izi vardı!
Korkusuzca gezerdi oralarda! Türk bayrağından aldığı güçle girip çıkmadığı yer yoktu! Bir sabah telefonu çaldı!
Gidip açtı! TALİBAN, daha sonra CIA'da çok ama çok üst düzey bir göreve gelecek olan Amerikalı .............'yı kaçırmıştı!
CIA ayağa kalkmış, ancak elinden bir şey gelmiyordu! Kaçırılan Amerikalı istihbaratçıdan ümit kesilmişti! Bütün aramalara rağmen kaçıranlara bir türlü ulaşılamıyordu! Yani Ladin'in "sözde yakalanmasını" film yapıp insanları kandırmak gibi değildi her şey! Zordu!
Hem de çok zor!
Telefondaki Amerikalı "Eğer siz yardım etmezseniz adamımız ölecek! Tek umudumuz sizsiniz!" diyordu! Paralel'in hedefindeki MİT'çi demek çok önemliydi!
MİT'in çok bilinen ismi hemen dışarı attı kendini! Ekibini topladı!
Kısa bir araştırmadan sonra Amerikalı istihbaratçının nerede olduğunu tahmin etti! Plan yaptı! Çok zamanı olmadığını biliyordu! Gözle görülmesi mümkün olmayan bir yerde CIA ajanının izini buldu! Çok dikkatli olmak zorundaydı! Öyle biriydi zaten! Ekibiyle girip kan kaybından ölmek üzere olan CIA ajanını kurtardı!
Taliban, nefret ettiği ajanın p....una şişe sokmuş ve taşla kırmıştı! EN bilindik işkence yöntemleri buydu! Bizim MİT'çi kaptığı gibi Amerikalı'yı hastaneye götürdü! Hayata döndürdü! O saatten sonra çok iyi dost oldular!
Amerikalı için en değerli insan bizim MİT'çiydi!Derken burada operasyonlar peşpeşe gelmeye başladı! Tanıdığımız savcılar onun uzaklarda olduğunu bildiği için MİT'e devamlı yazı göndererek İFADEYE çağırıyordu! Hiçbir neden yoktu! Ama ısrar sürüyordu! Bunun üzerine MİT'çi, Müsteşar Hakan Fidan'a yola çıkmadan istifa mektubu gönderdi!
İstifa dilekçesinin üzerindeki tarihi Fidan atacaktı! Açıktı tarihi! Ancak MİT'in yeni patronu istifa mektubunu işleme sokmak yerine TERFi verdi! Cevaben de "Biz senden çok memnunuz!" dedi!
Ama Paralel savcıların ısrarı sürüyordu! Sonuçta daha fazla dayanamadı! "Gitmemek olmaz" diye düşündü! Yola çıkma kararı verdi!
Onun gideceğini duyan Amerikalı istihbaratçı koşarak yanına geldi! Nefes nefese "Bosna ve Özbekistan pasaportun var! Buralarda büyük hizmetin var! El üstünde tutulursun!
Sakın gitme, seni tutuklayacaklar!
Gökyüzünü bir daha göremeyeceksin!" diye uyardı! Hayatta kalmasına karşılık olarak onun hayatını kurtarmaya çalışıyordu! Ama MİT'çi dinlemedi! Dev askeri kargo uçağına atladığı gibi Ankara'ya indi!
MİT'te her şey yolundaydı!Sıradan bir ifade verilecek ve herkes yoluna gidecekti! Durum böyle olunca bizim MİT'çi Ankara'dan İstanbul'a geçti! Düne kadar çok kişinin girip çıktığı Beşiktaş'taki adliyeye girdi!
Yıllarca spor yapan MİT'çinin en büyük özelliklerinden biri dik saçlarını arkaya taramasıydı! O ünlü şişman savcıyla bir araya geldi! Hiçbir sorun yoktu! Savcı anlamlı bir soru da soramıyordu! MİT'çinin kendi personeliyle telefonda konuşurken neden "KODLAR" kullandığını sordu!
Gülümseyen MİT'çi "Bundan daha doğal ne olabilir ki!" diye cevap verdi!
Şişman savcı bu cevaptan hoşlanmamış olacak ki kalkıp MİT'çinin saçlarından çekiştirdi ve "Peruk mu kullanıyorsun yoksa!" dedi!
MİT'çi, işin renginin değiştiğini fark etti! Savcı da onun fark ettiğini fark etti!
Konuşulacak pek bir şey yoktu!
Savcı ayağa kalkarak "Ben sizi salıvermeyeyim de hakim bunu yapsın!" teklifiyle mahkemeye yolladı!
Mahkemede sıranın kendisine gelmesini bekliyordu! Koridorda otururken kolunda cüppesi olan bir HAKİM yaklaştı ve kulağına eğildi! "Siz Kaşif Kozinoğlu musunuz?" diye sordu!
Afganistan'dan gelen Kozinoğlu "Evet!" der demez hakim "Ne olur dik durun ya da kaçın! Çünkü sizi tutuklayacaklar!" diyerek bütün dengeleri değiştirdi!
MİT'çi hala tutuklanması için bir neden göremiyordu! Bu nedenle kaçmak yerine mahkeme sırasının kendisine gelmesini bekledi! Davet üzerine salona alındı! MİT'in savcılığa gönderdiği hiçbir belge DOSYANIN içinde yoktu! Zaten hep böyle oluyordu!
Teşkilat, Kozinoğlu'nun arkasında durmasına rağmen şişman savcı ile kendisi gibi kilolu olan diğer savcı belgeleri kaldırıp çöpe atmıştı! Hakimin önünde bulduklarına bakarak, yani savcılığın isteklerine uyarak karar vermesi gerekiyordu!
Hakim terliyor, önündekileri okuyor, ancak bir karar veremiyordu! Dakikalar geçti! MİT'çi ne olacağını merakla beklemeye başladı! Terini silen hakim ayağa kalkarak arkasındaki kapıya doğru yavaş yavaş ilerlemeye başladı!
MİT'çi şaşkındı! Hakim kapıya asılıp kendisine doğru çekti! Aradan süzüldü!
Tam arkasından kapı kapanırken de "Seni tutukladım!" diyerek sırra kadem bastı! Hızla kaçtı!
O andan itibaren MİT'çinin SİLİVRİ günleri başladı! Ancak teşkilat çok sayıda adam göndererek kendisini yalnız bırakmadı! Tansiyonu çıkıp, kalp krizi geçirirken de yalnız değildi! Tam teşekküllü ambulans gerektiği zaman da yalnız değildi!
İşte Türkiye, uzaklardan emir alanların ülkeyi karıştırdığı bir dönemi yaşıyordu! Kapı kapanmadan önce de kendilerini kurtaracaklarını sanıyorlardı! "Ya kurtaramazsak" diye hiç düşünmüyorlardı!
İkinci adımı olmayan bir oyun sahnedeydi! Şimdi hesap edilmeyen ikinci oyun sahnede! Önemli olan üçüncüsü!
Bakalım orada kimi ne bekliyor olacak?
 
Last edited:

Back
Top Bottom